(Kapatılan)23. Hukuk Dairesi 2011/943 E. , 2011/864 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkilinin davalı aleyhine ilamsız icra takibi yaptığını, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini, müvekkilinin davalı kooperatifin yönetim kurulu başkanlığını yaptığı dönemde kendi cebinden ödemelerde bulunduğunu, kooperatif yönetim kurulunun genel kurula sunduğu kooperatifin müvekkiline borçlu olduğuna dair yazıya hiçbir itirazda bulunmadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile davalının itirazının iptaline, %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesine talep ve dava etmiştir.
Davalı kooperatif temsilcisi, eski yönetim kurulu başkanı olan davacının 4.000,00 TL civarında masraf yaptığını, ancak bunun 2.000,00 TL"sini bağış olarak yaptığını 2.000,00 TL"sini ise önceki başkan Mustafa Sayın"ın verdiğini söylediğini,kooperatif başkanı seçilemeyince parayı istediğini savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, toplanan deliller, dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davalı kooperatife ait belge ve defterlerden, davacının davalı kooperatiften alacağının bulunmadığının anlaşıldığı, iddia edilen makbuzun kayıtlara intikal ettirilmediği, makbuzun tahrif edildiği, davanın subut bulmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, davacının kişisel olarak yaptığı harcamalar nedeniyle doğan alacağının tahsili amacıyla başlattığı icra takibine itirazın iptaline ilişkindir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 98. Maddesi göndermesiyle kooperatifler hakkında da uygulanması gereken 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun "Hükmi Şahısların Ehliyeti" başlıklı 137. maddesinde; "Ticaret şirketleri hükmi şahsiyeti haiz olup, şirket mukavelesinde yazılı işletme mevzuunun çevresi içinde kalmak şartıyla bütün hakları iktisap ve borçları iltizam edebilirler. Bu hususdaki kanunu istisnalar mahfuzdur" hükmü yer almakta olup bu hükümle ticaret ortaklıklarının medeni haklardan yararlanma ehliyeti düzenlenmiştir.
6762 sayılı Ticaret Kanunu"nda yer alan bu düzenleme ile ticaret ortaklıklarının yararlanma hakkı kanuni istisnalar saklı kalmak kaydıyla şirket mukavelesinde yazılı işletme mevzuunun çerçevesi ile sınırlandırılmış olup, ultravires olarak adlandırılan bu teoriye
Hukuk Genel Kurulu"nun 09.12.1998 tarih, 1998/11-863 Esas 1998/895 karar sayılı kararında, kooperatifin böyle bir işlemle bağlı sayılabilmesinin bu işleme açıkca icazet vermesiyle mümkün olacağı belirtilmiştir.
1163 sayılı Yasa"nın 3. maddesi uyarınca bu anasözleşme tescil ve ilan edilmekle üçüncü kişilerin kooperatifin amacını ve konusunu bildiklerine ilişkin bir karine oluşur ve aksi üçüncü kişilerce iddia ve ispat edilmedikçe bu karine etkisini sürdürür. (Bkz. G.Eriş, Uygulamalı Kooperatifler Hukuku, 2. Baskı, Sh. 1128)
1163 sayılı Yasa"nın 59/1. maddesi hükmü karşısında da temsile yetkili kişiler ancak kooperatif namına onun amacının gerektirdiği bütün hukuki işlemleri yapabileceklerinden kooperatifçe açıkça icazet verildiği anlamına gelecek bir işlem bulunmadığı durumda, kooperatif yöneticilerinin yetkisiz olarak yaptıkları işlemler kooperatif yönünden bağlayıcı olmayacaktır. Ancak kooperatife ödünç verildiği iddia edilen paranın kooperatif kayıtlarına girmesi halinde bu paranın iadesinden kaçınamayacaktır.
Bu durum karşısında; davacının kooperatife borç verdiğini iddia ettiği paranın kooperatif kasasına girip girmediği konusu, kayıtlar üzerinde denetime elverişli bir şekilde bilirkişi aracılığı ile tespit edilmeli, borç verildiği tarihlerde kooperatifin aidat ve diğer kaynaklardan gelen ödeme gücü, borç almasını gerektirir bir halinin olup olmadığı, alınan borçla yapılan ödemelerin ne şekilde muhasebeleştirildiği, genel kurulda görüşülüp görüşülmediği, ödeme ya da ödemelerin gerçek bir ödemeyi yansıtıp yansıtmadığı tereddütsüz bir şekilde belirlenmelidir. Defter ve belgelerin kendi gözetim ve denetiminde tutulması gerektiği olgusu nazara alındığında, kooperatif kayıtlarındaki düzensizlik ve karışıklığın, borç verdiğini iddia eden yönetici lehine sonuç doğurmayacağının ilke olarak kabul edilmesi ve davacının ödünç ya da borç verme olgusunu kesin delillerle kanıtlaması gerekir. Ayrıca kooperatif anasözleşmesinin amaç ve faaliyet konusuna ilişkin hükmü incelenerek kooperatif ihtiyacının karşılanması için ne şekilde finansman sağlandığı üzerinde durulmalıdır. Mahkemece açıklanan bu ilkeler doğrultusunda araştırma yapılması, ayrıca davacının yemin teklifi ile ilgili bir değerlendirme yapılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
2-Bozma neden ve şekline göre, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 06.10.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.