Esas No: 2020/6413
Karar No: 2022/901
Karar Tarihi: 08.02.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/6413 Esas 2022/901 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2020/6413 E. , 2022/901 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 4. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 05.03.2020 tarih ve 2018/565 E. - 2020/148 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi'nce verilen 10.07.2020 tarih ve 2020/476 E. - 2020/498 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı alacaklı tarafından müvekkili aleyhine Trabzon İcra Müdürlüğü'nün 2017/32087 Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibine başlandığını, söz konusu takibin dayanağının müvekkilince keşide edilen 525.000,00 TL bedelli çek olduğunu, takip dayanağı çekin taraflar arasında 2013-2017 yılları arasında süregelen ticari ilişkiye teminat olarak verildiğini, müvekkilinin bu çek karşılığı davalıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, taraflar arasındaki ilişkiden kaynaklı borçların da ödenmiş olduğunu, davalının kötü niyetle çeki takibe koyduğunu ileri sürerek takip uyarınca davalıya borçlu olunmadığının tespitine, icra takibinin iptaline, alacaklı aleyhine tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin ... ilçesinde köy bakkalı işlettiğini, aynı zamanda kendisine ait fındık bahçesinden topladığı fındık mahsulünü satarak geçimini sağladığını, davacının da piyasadan emanet usulü diye tabir edilen şekilde üreticilerden fındık alıp satma işi ile iştigal ettiğini, müvekkilinin 2013 yılında üç yıllık fındık mahsulü toplamını davacıya emanet usulü verdiğini, 2016 yılında davacıdan vermiş olduğu fındık mahsulünün bedelini talep ettiğini, bu tarih itibariyle davacıya verilen ürün bedelinin 125.000,00 TL tutarında olduğunu, davacının müvekkiline ödeme yapamadığını, müvekkilinin defalarca parasını talep ettiğini, nihayetinde davacının; dedesinden kalma arazisi olduğunu bu arazi üzerine kat karşılığı inşaat yaptıracağını söyleyerek, bu inşaattan kendisine düşecek dairelerden birini müvekkiline satmayı teklif ettiğini, müvekkilinin bunun üzerine vermiş olduğu fındık bedellerine ek olarak davacıya 400.000,00 TL daha para vererek davacıdan daire almayı kabul ettiğini, davacıya bu şekilde toplamda 525.000,00 TL ödeme yapılmasına rağmen davacının taahhüt ettiği daireyi müvekkiline vermediği gibi müvekkilinden almış olduğu fındık ve paraların karşılığını iadeye yanaşmadığını, müvekkilinin ısrarı uyarınca alacaklarına karşılık olmak üzere takibe konu çeki verdiğini, çekin karşılıksız çıkması üzerine icra takibine başlandığını, bu haliyle takip konusu çekin teminat için verildiği iddialarının gerçeği yansıtmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; davacının, dava konusu Akbank ... Şubesi'ne ait ... nolu 525.000,00 TL'lik çekin davalıya teminat olarak verildiğinden bahisle bu çek nedeni ile davalıya borçlu olmadığının tespiti, Trabzon İcra Müdürlüğü'nün 2017/32087 esas sayılı takip dosyası ile takibe konu çekin iptali, icra takibinin iptali ve davalının kötü niyetli olması sebebiyle %40'dan aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesi istemine rağmen; teminat senedi iddiasının yazılı delille ispatı gerekmekte olup dosya arasında onaylı sureti bulunan dava konusu çek incelendiğinde teminat senedi olarak verildiğine dair bir ibarenin yer almadığı, bu çekin teminat senedi olarak verildiğine dair davacı tarafça da yazılı bir delil dosyaya sunulmadığı, 28/03/2019 tarihli duruşmada davacı vekiline, davacıya ait ticari defter ve belgelerini sunmak üzere 2 haftalık kesin süre verilmiş ve HMK 94 maddesi uyarınca kesin sürenin hüküm ve sonuçları ihtar edilmiş olmasına rağmen davacı vekilince kesin süre içerisinde davacıya ait ticari defter ve belgeler de sunulmdığı, inceleme ve tespit yapılması mümkün olmayan ve ticari defter niteliği taşımayan vergi beyannameleri ile davalı ile ilgisi dahi bulunmayan bir kişiye ilişkin fatura düzenlenmediği iddiası ile vergi dairesine yaptığı şikayet başvurusunun değerlendirilmeyeceği gerekçeleriyle ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvuruda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince; menfi tespit davalarında ispat yükünün kural olarak alacaklıda olduğu, kambiyo senediyle borç altına giren kimse, borçlu olmadığını iddia ediyor ise bu hususu ispat etmekle yükümlü olduğu, kambiyo senedi uyarınca açılan menfi tespit davasında ispat külfetinin davacı borçluda bulunduğu, takip dayanağı senedin teminat senedi olduğu iddiasının, hangi ilişkinin teminatı olduğu senet üzerine yazılmak suretiyle ya da yazılı bir belge ile ispatlanması gerektiği, takibe konu çekin ticari ilişkinin teminatı olarak verildiğini iddia eden davacının öncelikle bu iddiasını HMK’nun 201. maddesi uyarınca yazılı delille veya diğer kesin delillerle ispatlaması gerekirken davacı vekilince takip ve davanın konusunu çekin teminat için verildiğini ispata yarar bu neviden delil sunulamadığı gibi dava dilekçesinde de açıkça yemin deliline de dayanılmadığı, çekin davalının ticari defterlerine kaydını gerektirir bir durumun bulunmadığı, bu haliyle davalının tacir olup olmadığının, defter ve belge tutma yükümlülüğü olup olmadığının, ticari defterlerine takip ve davanın konusu çeki kaydedip kaydetmediğinin uyuşmazlığın çözümü bakımından önem arz etmediği gerekçeleriyle davacı vekilinin tüm istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 08/02/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.