23. Hukuk Dairesi 2017/1085 E. , 2020/2492 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki sıra cetvelindeki sıraya ve alacağa itiraz davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen hükmün süresi içinde asıl ve birleşen davada davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Asıl ve birleşen davalarda davacı vekili, borçluya ait aracın satışı üzerine düzenlenen sıra cetvelinde, satış bedelinin davalının alacaklı olduğu İstanbul 4. İcra Müdürlüğünün 2009/1127 E. sayılı dosyasına ödendiğini, yine davalının alacaklı olduğu İstanbul 4. İcra Müdürlüğünün 2009/3600 E. sayılı dosyanın 2. sıraya, 2009/5079 E. sayılı dosyanın da 3. sıraya kaydedildiğini, müvekkilinin alacaklı olduğu dosyaların ise 4 ve 5. sıraya kaydedildiğini, oysaki davalının takip borçlusundan gerçek bir alacağı bulunmadığını, aralarındaki ilişkinin muvazaalı olduğunu, davalının borçlu firmanın eski ortağı olduğunu ve diğer alacaklıların alacaklarını tahsil etmelerini engellemek amacıyla bahsi geçen icra takiplerini başlattığını ileri sürerek, davalının muvazaalı alacaklarının ve sıralarının iptali ile müvekkilinin alacağının davalıya ayrılan paydan ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl ve birleşen davalarda davalı vekili, icra takibinin borçlusu ve bedeli paylaşıma konu aracın sahibi ... Beton Ltd. Şti."nin, dava dışı ... Yapı A.Ş."den aldığı uzun vadeli çeklerin bir kısmını faktoring şirketlerine kırdırdığını, bu işlem yapılırken faktoring şirketinin isteği üzerine borçlu şirket ortağı olan müvekkilinin de çekleri ciro ettiğini, ancak, faktoring şirketi tarafından vadesinde bankaya ibraz edilen çeklerin karşılığının bulunmadığının ortaya çıkması üzerine, icra tehdidi altında kalan müvekkilinin çek bedellerini faktoring şirketine ödeyerek çek asıllarını aldığını, şahsen ödediği çek bedellerinin, borçlu şirket tarafından kendisine ödenmemesi üzerine şirket ile sorunlar yaşadığını ve diğer ortaklar tarafından anılan çek bedelleri ile hisse bedellerinin kendisine ödeneceğinin taahhüt edilmesi üzerine, hissesini üçüncü bir kişiye devrederek, borçlu şirket ortaklığından ayrıldığını, fakat bu alacaklarının kendisine ödenmediğini, bu itibarla icra takiplerine konu alacaklarının gerçek bir borç ilişkisine dayalı bulunduğunu savunarak, asıl ve birleşen davaların reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre davaların kabulüne dair verilen kararın dairemizin 27.11.2015 tarihli ilamıyla davalı alacağının daha önce doğduğu sonraki tarihte doğan davacı alacakları bakımından muvazaa yaratılamayacağı gerekçesiyle bozulması üzerine bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde asıl ve birleşen 2010/245 esas sayılı davaların reddi ile birleşen 2010/258 esas sayılı davanın HMK"nun 114/1-h ve 115/2. Maddeleri gereğince, hukuki yarara ilişkin dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiştir.
Kararı asıl ve birleşen davalarda davacı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle asıl ve birleşen davada davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 07.07.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.