Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2017/1051
Karar No: 2018/69

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/1051 Esas 2018/69 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2017/1051 E.  ,  2018/69 K.

    "İçtihat Metni"



    Kararı veren
    Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Ağır Ceza
    Günü : 09.07.2014
    Sayısı : 767-204

    Sanık ..."nin, nitelikli öldürme suçundan TCK"nun 82/1-d, 29, 62, 53, 63 ve 54. maddeleri uyarınca 16 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, mahsuba ve müsadereye ilişkin Gaziantep 4. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 09.07.2014 gün ve 767-204 sayılı resen temyize tabi hükmün, sanık müdafii ve katılan ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 15.3.2017 gün ve 585-811 sayı ile TCK"nun 53. maddesi yönünden düzeltilerek onanmasına oyçokluğuyla karar verilmiş;
    Daire Üyesi A. Altınkaya;
    "...Sanık ..."in, maktule karşı gerçekleştirdiği eylemin tahrikle öldürme olmayıp TCK"nun 25. maddesinde düzenlenen meşru müdafaa kapsamında kaldığı ve CMK"nun 223/2-d maddesi uyarınca beraatine karar verilmesi görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun "onama" düşüncesine iştirak etmiyorum.
    Sanık ... ile maktul ... kardeştir.
    Babadan kalan fıstık tarlasındaki fıstıkların bu yılki hasadı konusunda taraflar arasında niza olduğu açıktır.
    Maktul ... ile eşi, kızları ve maktulün oğlu...."in, fıstıkları toplamaya gittiğini öğrenen sanık ..., traktörle aynı yere gelerek onları gördükten sonra telefonla jandarmayı arayıp "Fıstığımızı çalıyorlar yetişin" diye ihbarda bulunmuştur. Bu husus Nizip ilçesi Yuva Jandarma Karakol Komutanlığında görevli santral sorumlusu ...."ün 30.09.2011 tarihli ifadesinden anlaşılmaktadır.
    Sanık ..."in savunmasına göre olaydan bir gün önce maktul ... belindeki silahı sanık ..."e göstermiştir.
    Karşı tarafta tabanca olduğunu bilen sanık ..., av tüfeği ile olay mahalline vardığında önce jandarmayı aramış, sonra jandarmanın olay mahallini rahat bulmasına temin, yani işaret için havaya bir el ateş etmiştir.
    Öldürme niyetiyle olay mahalline giden kişinin jandarmayı araması mantıklı olamaz.
    Sanık ..."in, traktörden inip 7-8 metre uzaklaştıktan sonra havaya bir el ateş etmesi üzerine, maktul ... elinde tabanca olduğu hâlde sanık ..."e doğru koşmaya başlamıştır.
    Sanık bu durumu "Maktul ... koşarak bana geldi. 2 metre mesafeden elindeki silah ile bel altına hedef alarak beş el ateş etti. İlk isabet kaval kemiğine oldu. Tüfeği ona doğrulttum, sıkma dedim, sıkmaya devam etti. İkinci mermi de aynı yere denk geldi. Ben de yere düşerken tüfekle ..."ye bir el ateş ettim. ... yere düştü, bunun üzerine oğlu.... üzerime çullandı, elimdeki tüfeği almaya çalıştı. Tüfeği vermemek için çekiştirdiğimiz sırada tüfek otomatik olduğu için yaklaşık beş kez ateş aldı. Oğul.... beni tuttuğu için o sırada yaralı olan babasına "sık baba, öldür" demesi üzerine maktul ... bana arka tarafımdan, yakın mesafeden ateş etti" şeklinde anlatmıştır.
    Tüfek kartuşlarından yedisi aynı yerde, teki farklı yerde bulunmuştur. Şu hâle göre sanık ..."in, önce bir el havaya ateş ettiği, sonraki atışların aynı yerde olduğu açıktır.
    İşçiler olayı ayrıntılı olarak anlatmamışlardır.
    İşçi olarak orada bulunan tanık ... Yazar 06.08.2011 tarihli jandarma ifadesinde "Bana göstermiş olduğunuz tabanca ile muhtemelen tarlanın sahibi ... ilk anda ateş etmiş olabilir, çünkü tabanca olay yerine geldiğimiz ilk anda yerde yatan ..."nin elindeydi" demiştir.
    Oğul ..., amcası ...."in elinde av tüfeği olduğu hâlde babasına doğru ateş ederek geldiğini, olayın son bölümünde yaralı babasının sürünerek gelip amcası ...."e ateş ettiğini anlatmıştır.
    Bilirkişi... tarafından tanzim edilen dosya içindeki 21.06.2013 tarihli rapora göre 7 adet boş kartuş on metrekare alan içinde bulunmuştur.
    Tüfekle ateş ederek giden birinin tüfeğinden çıkan 7 adet kartuşun 10 metrekare gibi bir alanda toplanması düşünülemez.
    Olay yerinde tarafsız tanık yoktur. Bir tarafta sanık ..., diğer tarafta maktulün eşi ve çocukları vardır.
    Bu durumda olay yerine gelip önce jandarmayı arayarak haber veren, sonra havaya bir el ateş eden ...."in bu davranışına kızan maktul ..."in elinde tabanca olduğu hâlde ...."e doğru koştuğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır. ...."in amacı havaya eteş ederek jandarmaya yer bildirmek ise ve daha önce...."e ateş etmediyse eş zamanlı çatışmadan bahsetmek mümkün değildir.
    Bu olayda öncelikle ateş edenin .... olduğu kesin bir şekilde tesbit edilmiş değildir.
    O hâlde olay mahalline traktörle gelip jandarmayı aradıktan sonra traktörden inip havaya bir el ateş eden, sonra da maktule doğru yürüyen sanığın bu davranışına kızan maktulün elinde tabanca olduğu hâlde sanık ..."e doğru koşmaya başladığı, ona ateş edip bacağından yaraladığı, yaralanan ...."in av tüfeği ile ateş ederek maktul ..."i öldürdüğü olayda, sanık ..."in kendisine yönelen ve hâlen devam eden saldırıyı, saldırı ile orantılı biçimde defetme zorunluluğu ile eylemini meşru savunma koşulları altında gerçekleştirdiği, dolayısıyla hakkında TCK"nun 25/1 ve CMK"nun 223/2-d maddeleri uyarınca beraat kararı verilmesi gerektiği" görüşüyle karşı oy kullanmıştır.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 31.05.2017 gün ve 357812 sayı ile;
    "... İtiraza konu uyuşmazlık; kovuşturma konusu olayda sanık ..."nin meşru savunma koşulları altında bulunup bulunmadığının tespitine yöneliktir.
    İncelenen dosya kapsamına göre; İstanbul ilinde ikamet eden maktul ... ile sanık ..."in kardeş olup aralarında arazi anlaşmazlığı nedeniyle husumet bulunduğu, olaydan bir gün önce maktulün, eşi ve çocuklarıyla birlikte Gaziantep"e geldiği, sanık ..."in olay günü yanına av tüfeğini de alarak fıstık bahçesinde olduğunu düşündüğü kardeşi...."in yanına gittiği, kendi kullanımındaki fıstık bahçesinde hasat yapıldığını görünce hemen cep telefonu ile jandarmayı arayarak yardım istediği, ihbarda fıstıklarının çalındığını söylediği, telefonu kapattıktan sonra henüz maktul ve aile fertlerine yaklaşmadan havaya bir el ateş ettiği, kısa bir süre sonra sanık ..."in havaya tüfekle ateş ettiğini gören maktulün yanında taşıdığı tabancasını çıkartıp sanığa doğru koşmaya başladığı, ...."e yaklaştığı sırada tabanca ile ateş edip sanığı bacağından vurduğu, 24.10.2011 tarihli ekspertiz raporu içeriğine göre atışın uzak atış masafesinden yapıldığı, bacağından vurulan sanığın av tüfeğini maktule doğrultarak bir el ateş ettiği, otopsi raporuna ve 04.10.2011 tarihli ekspertiz raporuna göre sanık ..."in uzak atış mesafesinden ateş ederek maktulü vurduğunun anlaşıldığı, bu sırada orada bulunan maktulün oğlu...."in sanık ile boğuşmaya başladığı, boğuşma esnasında sanığın rastgele ateş ederek av tüfeğinin içindeki tüm kartuşları boşalttığı, boğuşma sürerken maktulün sürünerek tabancasını sanık ..."in bel kısmına dayayıp bitişik atış mesafaesinden bir kez daha ateş ettiği olayda; sanığın kastının öldürmeye yönelik olduğu hususunda bir şüphe bulunmamaktadır.
    TCK’nun "Meşru Savunma" başlıklı 25/1. maddesinde yer alan; "Gerek kendisine ve gerek başkasına ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı, o anda hal ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez." şeklindeki düzenleme ile meşru savunma koşulları altında bulunan faile mahkemece ceza verilmemesi öngörülmüştür.
    Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararlarına göre, TCK’nun 25/1. maddesinde düzenlenen ve hukuka uygunluk nedenlerinden birini oluşturan meşru savunma, hukuka aykırılığı ortadan kaldırmakta ve bu nedenle de eylemi suç olmaktan çıkarmaktadır. Bir olayda meşru savunmanın oluştuğunun kabul edilebilmesi için saldırıya ve savunmaya ilişkin şartların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.
    1- Saldırıya ilişkin şartlar:
    a) Bir saldırı bulunmalıdır.
    b) Bu saldırı haksız olmalıdır.
    c) Saldırı meşru savunma ile korunabilecek bir hakka yönelik olmalıdır. Bu hakkın, kişinin kendisine veya bir başkasına ait olması arasında fark yoktur.
    d) Saldırı ile savunma eş zamanlı bulunmalıdır.
    2- Savunmaya ilişkin şartlar:
    a) Savunma zorunlu olmalıdır. Zorunluluk ile kastedilen husus, failin kendisine veya başkasına ait bir hakkı koruyabilmesi için savunmadan başka imkânının bulunmamasıdır.
    b) Savunma saldırana karşı olmalıdır.
    c) Saldırı ile savunma arasında oran bulunmalıdır.
    Tüm bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu olayda; her ne kadar mahkemece sanık ..."in "Kendisini korumak istiyor olmasına karşın neden kaçmadığının anlaşılamaması" gerekçe gösterilerek meşru savunma hükmü uygulanmamış ve sanığın olay yerine av tüfeği ile gitmiş olması aleyhine değerlendirilmiş ise de sanığın, kendi kullanımındaki tapulu arazisinde fıstıkların hasat edildiğini görünce jandarmayı arayarak yardım istemesi göz önüne alınarak hukuki durumunun değerlendirilmesinin gerektiği, bunun yanı sıra meşru savunma altında bulunan sanığa yasal olarak kaçma zorunluluğunun yüklenemeyeceği anlaşıldığından, yargılama konusu olayda meşru savunmanın unsurlarının tümü gerçekleşmiştir. Bu nedenle Gaziantep 4. Ağır Ceza Mahkemesinin yakın akrabayı kasten öldürme suçundan yaptığı yargılamada sanık ..."in kendisine yönelen ve hâlen devam eden saldırıyı, saldırı ile orantılı biçimde defetme zorunluluğu ile eylemini meşru savunma koşulları altında gerçekleştirdiği kabul edilerek hakkında TCK"nun 25/1 ve CMK"nun 223/2-d maddeleri uyarınca beraat kararı verilmesi gerektiği" görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
    5271 sayılı CMK"nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 13.09.2017 gün, 1370-2748 sayı ve oyçokluğuyla, itiraz nedenlerinin yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Sanık ... hakkında kasten yaralama suçundan verilen beraat hükmü temyiz edilmeksizin kesinleşmiş, sanık ... hakkında kasten yaralama ve silahla tehdit, sanıklar ... ve ... hakkında kasten yaralama, sanıklar ... ve ..... hakkında tehdit suçlarından verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararların ise itiraz kanun yoluna tabi olduğundan bahisle bu kararlara yönelik taleplerin mahallince değerlendirilmesine Özel Dairece karar verilmiş olup, itirazın kapsamına göre inceleme, sanık ... hakkında nitelikli öldürme suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.
    Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın eylemini meşru savunma şartları altında gerçekleştirip gerçekleştirmediğinin belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    06.08.2011 tarihli olay yeri keşif tutanağında; Gaziantep ili, Nizip ilçesi, İkizce köyüne 3 kilometre mesafedeki fıstık ve zeytin ağaçlarının dikili olduğu bahçede, maktul ..."nin av tüfeğiyle vurularak öldürüldüğünün bildirilmesi üzerine olay yerine gidildiği, bahçede, yolun sol tarafında sanığa ait traktör, traktörün önünde 1 adet kartuş tapası, 7 metre mesafede 1 adet boş fişek kartuşu, traktörden 30 metre mesafede toplam 20 metrekarelik alanda ise 2 çift terlik, 1 adet şapka, 1 adet kanlı külot, 7 adet boş fişek kartuşu bulunduğu, kartuşların 4 adedinin 1 metrekarelik alanda birbirine yakın, kalan 3 kartuşun ise bu dört kartuşun yakınında, birer metre mesafede olduğu, olay yerine 50 metre mesafede 4 öbek hâlinde toplanmış 231 kg yaş boz fıstık bulunduğu bilgilerine yer verildiği,
    08.08.2011 tarihli olay yeri inceleme raporunda; maktulün kızı ....."nin, olayda kullanılan av tüfeği ile maktulün tabancasını bahçeye gömdüğünü söylemesi üzerine, şahsın gösterdiği yerde yapılan kazı sonucu, 1 adet 12 kalibre fişek kullanan av tüfeği ile 1 adet 7,65 mm çapında fişek kullanan tabanca bulunduğunun belirtildiği,
    09.09.2011 tarihli uzmanlık raporunda; olay yerinde bulunan 8 adet boş kartuşun, herhangi bir mekanik arızası bulunmayan, tek namlulu, tüp şarjörlü, incelemeye konu yarı otomatik av tüfeğinden atılmış olduğunun, olay yerinde topraktan çıkarılan tabancanın ise atışa mani mekanik bir arızası bulunmayan, 7,65 mm çapında fişek atan, Irak yapımı Tarıq marka yarı otomatik bir tabanca olduğunun ifade edildiği,
    04.10.2011, 24.10.2011, 03.11.2011 ve 10.11.2011 tarihli uzmanlık raporlarında; sanığa ait şortun sağ ön paçasından 40 cm yukarıda uzak atış sonucu meydana gelmiş 1 adet mermi çekirdeği giriş deliği, şortun arka kısmında kemer hattından 13 cm aşağıda bitişik atış sonucu meydana gelmiş 1 adet mermi giriş deliği bulunduğu, sanığın tişörtünde atış artığına rastlanıldığı, maktulün tişörtünde dağınık saçma giriş delikleri bulunduğu, söz konusu deliklerin uzak atış sonucu meydana geldiği, inceleme dışı sanık ..."nin yüzünde atış artığına rastlanıldığı, maktul ve sanıktan alınan svap örneklerinde ise atış artığına rastlanılmadığı bilgilerine yer verildiği,
    Otopsi raporunda; maktulün göğüs önde, 6. kaburga hizasından başlayıp her iki uyluk üst kısmına kadar devam eden, tek atışla meydana gelmesi mümkün, av tüfeği saçma taneleri giriş yaralarının bulunduğu, ölümün uzak atış mesafesinden en az bir atışla oluşması mümkün akciğer, karaciğer, mide ve barsaklarda harabiyete yol açan yaralanmayla gelişen iç kanama sonucu meydana geldiği tespitlerine yer verildiği,
    Sanık hakkında düzenlenen adli raporlarda; sağ uyluk ön yüzde 1 adet, sağ kalça orta kısımda 1 adet mermi çekirdeği giriş deliği bulunduğunun, burunda ve sol göz çevresinde kırık olduğunun, sağ bacağa isabet eden mermi çekirdeğinin femur şaft kırığına, kalçaya isabet eden mermi çekirdeğinin ise S1 omur kırığına neden olduklarının, şahsın vücudundaki kırıkların yaşamsal fonksiyonları ağır (5.) derecede etkileyecek nitelikte olduğunun, sol gözdeki görme kaybının, duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına ya da yitirilmesine neden olduğunun belirtildiği,
    İnceleme dışı sanık ... hakkında düzenlenen raporda; göğüs ön duvarında 10x4 cm boyutlarında cilt ve cilt altı doku hasarı bulunduğunun, mevcut yaralanmanın yaşamsal tehlikeye yol açmadığı ve basit bir tıbbi müdahale ile giderilemez nitelikte olduğunun ifade edildiği,
    12.08.2011 tarihli araştırma tutanağında; olayın meydana geldiği fıstık bahçesinin malikinin tespit edilmesi maksadıyla kolluk görevlilerince köy muhtarının telefonla arandığı, muhtar Yahya Açıkgöz"ün olay yerinin maktul ve sanığın babaları olan Nehep Tiryaki adına kayıtlı olduğunu, Nehep"in ölümü dolayısıyla sanık ve maktulün burada iştirak hâlinde malik olduklarını beyan ettiği bilgisine yer verildiği,
    Olay yerinde gerçekleştirilen keşif sonrası kadastro teknisyenince düzenlenen bilirkişi raporunda; dava konusu yerin, 104 ada 186 numaralı parselde yer aldığının, güney kısmın Hasan Tiryaki tarafından, ortadaki 10.812,50 metrekarelik kısmın sanık ... tarafından, kuzeydeki kısmın ise sanık ve maktulün de aralarında yer aldığı Nehep Tiryaki mirasçıları tarafından kullanıldığının, dava konusu yerin büyüklük itibarı ile sanığa isabet eden miktara denk olduğunun ifade edildiği,
    07.06.2013 tarihli keşif tutanağına göre; maktulün eşi ... ile kızı ....."nin, miras yoluyla kendilerine intikal eden fıstıkları toplamak için geldiklerini, kendi hisselerine düşen yerin neresi olduğunu bilmediklerini, nereden fıstık topladıklarını da hatırlamadıklarını beyan ettikleri,
    Anlaşılmaktadır.
    Katılan ... kollukta; maktulün eşi olduğunu, olay günü, kayınpederinden miras yoluyla kendilerine intikal eden bahçedeki fıstığı toplamaya maktul, oğlu...., kızları ..... ve.... ile birlikte gittiklerini, yardımcı olması için birkaç işçi de tuttuklarını, fıstık topladıkları sırada bir el silah sesi duyduğunu, sesin geldiği yere koştuğunu, maktulün kendisine “Yaklaşma” dediğini, sanığın maktule hitaben “Seni öldürmeye geldim” diyerek elindeki tüfekle ateş etmeye başladığını, yaklaşık 3 metre mesafeden iki el ateş ettiği maktulün yaralanarak yere düştüğünü, sanığın yerdeki maktule üçüncü kez ateş edeceği sırada oğlu ..."nin sanığa müdahale ettiğini, bu sırada...."in de vurulup yaralandığını, sanığın yerdeki maktule dördüncü atışı “Geber” diyerek yaptığını, maktulün elindeki tabancanın boş olduğunu, maktulün hiç ateş etmediğini, hatta tabancayı sanığa doğrultmadığını, olaydan sonra kızı ....."nin maktulün elindeki tabanca ile sanığa ateş etmeye çalıştığını, tabanca boş olduğu için bu kez sanığın tüfeğini alıp ateş etmek istediğini ancak tüfekte de fişek olmadığı için ateş edemediğini, savcılıkta ve mahkemede; önceki ifadelerini tekrar ettiğini, maktulün sanığın kendisine saldırabileceğini düşündüğü için tabanca taşıdığını, ancak olay günü maktulde tabanca görmediğini, maktulün ateş ettiğine de tanık olmadığını, dolayısıyla maktulün tabancasında kaç mermi bulunduğunu da bilmediğini, olay nedeniyle şok geçirdiğini, maktulün vurulmasından sonra olanları hatırlamadığını, sanığın başına sertleşmiş toprak parçaları fırlatmış olabileceğini,
    Katılan ... kollukta; maktulün oğlu olduğunu, olay günü dedesinden intikal eden bahçede fıstık topladıklarını, olay yerine gelen sanığın traktörün yanında ilk atışı doğrudan maktulü hedef alarak yaptığını, engel olmak için sanığa doğru koştuğunu, “Sizi buraya gömeceğim” diyen sanığın, maktule ikinci kez ateş ettiğini, maktulün yere düştüğünü, yerdeki maktulün sanığa tabanca ile bir el ateş ettiğini, sonra sanığın kendisine de tüfekle ateş ettiğini, sanıkla boğuşmaya başladıklarını, yaralanmış olan maktulün bu arada sürünerek yanlarına geldiğini, maktulün elindeki tabanca ile sanığa ateş edeceği sırada maktulün eline bastırıp engel olmaya çalıştığını, tabancanın ateş aldığını, sanığın ikinci kez nasıl vurulduğunu görmediğini, maktul ile ilgilendiğini, savcılıkta; kolluktaki ifadesini tekrar ettiğini, olay günü fıstık topladıkları sırada traktörle gelen sanığın traktörden iner inmez, tüfeği maktule doğrultup 40-50 metre mesafeden ateş ettiğini, bir yandan da “Fıstığımı nasıl toplarsınız, hepinizi öldüreceğim” şeklinde sözler sarf ettiğini, maktulün sanığın kendilerine doğru gelmesini engellemek için sanığa doğru koştuğunu, bu sırada elinde tabanca olmadığını, sanıkla aralarında 20 metre kaldığında sanığın maktule tüfekle bir el daha ateş ettiğini, maktulün vurulup dizlerinin üstüne düştüğünü, sanığın bir el daha maktule ateş ettiğini, maktulün ilk isabet alışından ya da ikinci isabet alışından sonra sanığa tabanca ile ateş ettiğini, kendisinin sanığa engel olmak için sanığın yanına vardığında, yarım metre mesafeden sanığın kendisine de tüfekle ateş ettiğini, göğsünden yaralandığını, sanığın üzerine düşünce tüfeğin bir kez daha ateş aldığını, bu sırada sürünerek gelen maktulün sanığa ateş etmeye çalıştığını, maktulün eline bastırdığını, bu atışla sanığın vurulup vurulmadığını bilemediğini, mahkemede; sanığın bacağından nasıl yaralandığını görmediğini,
    Katılan ... Tiryaki aşamalarda; maktulün kızı olduğunu, olay günü fıstık toplarlarken bir el silah sesi duyduğunu, maktulün yanına koştuğunu, sanığın yaklaşık 3 metre mesafeden maktule iki el ateş ettiğini, maktulün yere düştüğünü, sanığın maktule üçüncü kez ateş edeceği sırada, sanığın önüne atlayan...."in vurulup yaralandığını, maktulün tabancasının boş olduğunu, maktulün ateş etmediğini,
    Katılan ... aşamalarda; maktulün kızı olduğunu, fıstık topladıkları yerle ilgili olarak maktul ile sanık arasında anlaşmazlık bulunduğunu, bir yıl önce aynı nedenle kavga meydana geldiğini, olay günü bahçede fıstık topladıkları sırada sanığın traktörle bahçeye geldiğini, “Sizi geberteceğim” diyerek tüfeği ile bir el ateş ettiğini, bu atış üzerine maktulün silahını almak için arabaya koştuğunu, maktul koşarken ikinci kez tüfek sesi duyduğunu, tabancayı alan maktulün sanığa doğru koşmaya başladığını, maktulün sanığa silahını doğrultmadığını, sanıkla maktul arasındaki mesafe 10-15 metre kadarken sanığın tüfekle art arda iki kez maktule ateş ettiğini, isabet alan maktulün yere düştüğünü, sol ayağından kuvvet alıp doğrulan maktulün sanığa tabanca ile bir el ateş ettiğini, bunun üzerine maktule 2 metre kadar yaklaşan sanığın, tüfekle maktule bir kez daha ateş ettiğini, maktulün yere düştüğünü, kardeşi...."in sanığa müdahale ettiğini, bu sırada bir tüfek sesi daha geldiğini, boğuşma sırasında maktul sanığa bir el ateş edecekken ...."in engel olmaya çalıştığını, kendisinin sertleşmiş toprak parçaları ile yaralı hâldeki sanığın bacağına, annesi Döne"nin ise sanığın başına vurduğunu,
    Tanık ... kollukta; tarım işçisi olduğunu, olay günü fıstık toplarken bir el tüfek sesi duyduğunu, çok geçmeden birkaç el silah sesi işittiğini, bağrışma sesleri gelince olay yerine gittiğini, maktulün oğlu...."i sanıkla boğuşurken gördüğünü, bu sırada tüfeğin ateş aldığını, sanığın da yaralandığını ancak sanığı kimin yaraladığını bilmediğini, maktulü elinde tabanca ile yerde gördüğünü, Döne"nin sanığın başına sert toprak parçaları ile vurduğunu, kendilerinin fıstık toplamaya devam ettiklerini, savcılıkta; ilk tüfek sesinden sonra 4-5 el silah sesi duyduğunu, silah seslerinin birbirine benzediğini, mahkemede; sadece silah sesi duyduğunu, bir şey görmediğini,
    Tanık ... kollukta; tarım işçisi olduğunu, olay günü önce bir el tüfek sesi, ardından birkaç el silah sesi duyduğunu, olay yerine gittiğinde maktulün oğlu ile sanığı boğuşurken gördüğünü, bu sırada tüfeğin ateş aldığını, ....."nin yerde yatan maktulün elinden aldığı tabanca ile ardından da sanığın tüfeği ile sanığa ateş etmeye çalıştığını, Döne"nin sanığın başına yerden aldığı taş parçaları ile vurduğunu, maktul ve sanık hastaneye kaldırılınca kendilerinin fıstık toplamaya devam ettiklerini, savcılıkta; olay günü önce bir el ateş sesi, ardından 6-7 el silah sesi duyduğunu, maktulün tabanca ile ateş edip etmediğini görmediğini, ilk kimin ateş ettiğini bilemediğini, mahkemede; olay yerine gittiğinde sanığın belinden aşağısının çıplak olduğunu,
    Tanık ...; tarım işçisi olduğunu, olay günü fıstık topladıkları sırada bir el tüfek sesi, aradan birkaç dakika geçmeden de birkaç el silah sesi duyduğunu, bağrışmalar olunca olay yerine gittiğini, maktulü ve oğlu...."i yerde gördüğünü, başı kanayan sanığın ise yere oturmuş vaziyette olduğunu, kimin kime ateş ettiğini görmediğini,
    Tanık ...; olay yerine 1 kilometre mesafede tarlalarının bulunduğunu, silah seslerini işitince olay yerine gittiğinde, sanığı belinden aşağısı çıplak hâlde gördüğünü, sanığın şortunu kendisinin giydirdiğini,
    Tanık ...; Nizip ilçesi Yuva Jandarma Karakol Komutanlığında santral sorumlusu olarak vatani görevini yaptığını, olay günü ihbar telefon hattını arayan bir şahsın “Fıstığımızı çalıyorlar, yetişin” diyerek bağırdığını, şahsa ismini ve olay yerini sorduğunda, isminin ..., olay yerinin de İkizce köyü olduğunu söyleyip telefonu kapattığını, görüşme sırasında silah sesi duymadığını,
    Tanık ... mahkemede; sanığın kardeşi olduğunu, olayın gerçekleştiği fıstık bahçesinin babalarından intikal eden yer olmadığını, bu yeri kendisinin bir başkasından satın alıp sanığa sattığını,
    İfade etmişlerdir.
    Sanık ... Cumhuriyet savcılığında ve sorguda; maktul ile kardeş olduklarını, bir önceki yıl da fıstık toplama meselesi yüzünden maktul ile aralarında kavga çıktığını, maktul ve ailesinin olaydan bir gün önce İstanbul"dan İkizce köyüne geldiklerini, evinin önünden geçen maktulün belindeki silahı teşhir ettiğini, maktulün oğlu...."in de evlerinin damına çıkıp kendilerini taciz ettiğini, bu olanları o gün jandarmaya bildirdiğini, olay günü maktulün aralarında anlaşmazlık bulunan tarlaya fıstık toplamaya gittiğini tahmin ettiğini, korunmak maksadıyla babasından kalan av tüfeğini yanına aldığını, traktörle kendisine ait fıstıklığa gittiğini, maktul ve işçilerinin kendisine ait fıstığı topladıklarını görünce, jandarmayı arayıp ihbarda bulunduğunu, olayın ciddiyeti fark edilsin diye telefonla konuşurken tüfekle bir el havaya ateş ettiğini, bu sırada maktulle aralarında yaklaşık 30-40 metre mesafe bulunduğunu, telefonu kapattığını, maktulün elinde tabanca görünce kaçmayı düşündüğünü, traktörün yanına geldiği sırada maktulün koşarak üstüne doğru geldiğini, maktulün 2 metre mesafeden siyah renkli tabancası ile bel altını hedefleyerek beş el ateş ettiğini, bacağına isabet eden kurşunla yaralandığını, tüfeğini maktule doğrultup “Sıkma” dediğini, maktulün ateşe devam ettiğini, aynı yerden ikinci kez isabet alıp yere düştüğünü, bu sırada hedef gözetmeden 2 metre uzağındaki maktule doğru tüfekle bir el ateş ettiğini, maktulün yere düştüğünü, maktulün oğlu...."in kendisinin üzerine çullandığını, boğuşma sırasında tüfeğin 5 kez daha ateş aldığını, bu olayın traktörün hemen yanında olduğunu, kimseyi tehdit etmediğini, maktulün oğlu...."in kendisini etkisiz hale getirip ayağı ile omzuna bastığını, maktule hitaben “Sık, baba öldür” dediğini, maktulün de arkasına dayadığı silahla ateş ederek kendisini kuyruk sokumundan yaraladığını, bundan sonra maktulün eşi ve kızlarının taş ve sertleşmiş toprak parçaları ile vurarak kendisini yaraladıklarını, maktulün oğlu...."in, kendisini ibreti alem olsun diye sinkaf edeceğini söyleyerek, şortunu ve külotunu soyup çıkardığını, keşifte; tüfeğiyle uyarı maksadıyla havaya ateş ettikten sonra, maktulün 2 metre mesafeden bacağına doğru 2 el ateş ettiğini, bacağından yaralanıp yere düştüğü sırada tüfeğin kazara ateş aldığını, böylece maktulün yaralandığını, mahkemede; olayın meydana geldiği fıstık bahçesinde kendisinin de payı olmasına rağmen bir yıl önce maktulün kendisine düşen payı aldığını, maktulün olay günü de yine kendi payını haksız yere almaya geldiğini, bahçelerini kontrol etmek için olay yerine gittiğinde, maktul ve ailesinin fıstıkları topladığını görmesi üzerine durumu telefonla jandarmaya haber verdiğini, bu sırada maktulü elinde tabancası ile üzerine doğru koşarken görünce korkutmak için havaya bir el ateş ettiğini, maktulün buna rağmen üzerine gelerek kendisine tabanca ile 4-5 el ateş ettiğini, ilk atışta bacağından yaralandığı için kaçamadığını, maktulün ateş ederek 1,5 metre kadar kendisine yaklaşıp elindeki tüfeği tutmaya çalıştığını, tüfeğin bu arbede sırasında patladığını, daha sonra maktulün oğlu.... ile boğuşmaya başladığını, bu sırada da tüfeğin beş kez ateş aldığını,
    Savunmuştur.
    Meşru savunma, 5237 sayılı TCK"nun birinci kitabının, ikinci kısmının, "Ceza Sorumluluğunu Kaldıran veya Azaltan Nedenler" başlıklı ikinci bölümünde, 25. maddenin 1. fıkrasında; "Gerek kendisine ve gerek başkasına ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o anda hal ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez" şeklinde bir hukuka uygunluk nedeni olarak düzenlenmiştir. Anılan düzenlemeye göre, meşru savunmanın kabulü için saldırının "korunmaya değer nitelikteki herhangi bir hakka yönelmiş olması" yeterli görülmüştür.
    Öğretide; "Bir kimsenin, kendisini veya başkasını hedef alan bir tecavüz, saldırı karşısında, savunma amacına matuf olarak ve bu saldırıyı defedecek ölçüde kuvvet kullanması" (İzzet Özgenç, Türk Ceza Kanunu Gazi Şerhi, Adalet Bakanlığı Yayınları, 3. Bası, Ankara, 2006, s. 364); "Bir kimsenin kendisine veya başkasına yöneltilen ağır ve haksız bir saldırıyı uzaklaştırmak amacıyla gösterdiği zorunlu tepki" (Kayıhan İçel, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Beta Yayınları, İstanbul, 2014, s. 307); "Kişilerin saldırıya karşı verdikleri kendini veya diğer bir insanı koruma içgüdüsünden kaynaklanan doğal tepkinin hukuken meşru görülmesi" (Osman Yaşar-Hasan Tahsin Gökcan-Mustafa Artuç, Yorumlu Uygulamalı Türk Ceza Kanunu, Adalet Yayınevi, 2. Bası, Ankara, 2014, s. 697) şeklinde, 765 sayılı TCK"nun yürürlükte olduğu dönemde Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararlarında "Bir kimsenin ağır ve haksız bir tecavüzü kendisinden veya başkasından uzaklaştırmak amacı ile gösterdiği zorunlu tepki" olarak tanımlanan meşru savunma; bir kimsenin, gerek kendisine gerek başkasına ait bir hakkı hedef alan, gerçekleşen ya da gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı, saldırı ile eşzamanlı olarak hal ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde, kendisinden veya başkasından uzaklaştırmak mecburiyetiyle saldırıda bulunan kişiye karşı işlediği ve hukuk düzenince meşru kabul edilen fiillerdir.
    Gerek öğretide, gerekse yargısal kararlarda vurgulandığı üzere; 5237 sayılı TCK"nun 25/1. maddesinde düzenlenen ve hukuka uygunluk nedenlerinden birini oluşturan meşru savunma, hukuka aykırılığı ortadan kaldırmakta ve bu nedenle eylemi suç olmaktan çıkarmaktadır. Bir olayda meşru savunmanın oluştuğunun kabul edilebilmesi için saldırıya ve savunmaya ilişkin şartların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.
    1- Saldırıya ilişkin şartlar:
    a) Bir saldırı bulunmalıdır.
    b) Bu saldırı haksız olmalıdır.
    c) Saldırı meşru savunma ile korunabilecek bir hakka yönelik olmalıdır. Bu hakkın, kişinin kendisine veya bir başkasına ait olması arasında fark yoktur.
    d) Saldırı ile savunma eş zamanlı bulunmalıdır.
    2- Savunmaya ilişkin şartlar:
    a) Savunma zorunlu olmalıdır. Zorunluluk ile kastedilen husus, failin kendisine veya başkasına ait bir hakkı koruyabilmesi için savunmadan başka imkânının bulunmamasıdır.
    b) Savunma saldırana karşı olmalıdır.
    c) Saldırı ile savunma arasında oran bulunmalıdır.
    Savunmanın, meşru savunma şartlarının bulunduğu sırada başladığı, ancak orantılılık ilkesinin ihlal edilmesi nedeniyle meşru savunmanın gerçekleştiğinin kabul edilmediği durumlarda, "sınırın aşılması" söz konusu olabilmektedir.
    Sınırın aşılması 5237 sayılı TCK’nun 27. maddesinde;
    "(1) Ceza sorumluluğunu kaldıran nedenlerde sınırın kast olmaksızın aşılması halinde, fiil taksirle işlendiğinde de cezalandırılıyorsa, taksirli suç için kanunda yer alan cezanın altıda birinden üçte birine kadarı indirilerek hükmolunur.
    (2) Meşru savunmada sınırın aşılması mazur görülebilecek bir heyecan, korku veya telaştan ileri gelmiş ise faile ceza verilmez" şeklinde düzenlenmiştir.
    Hukuka uygunluk nedeninin bulunması, eylemin suç olmasını engelleyeceğinden, fail hakkında 5271 sayılı CMK’nun 223. maddesinin 2. fıkrasının (d) bendi uyarınca beraat kararı verilecektir. Buna karşın, "sınırın aşılması" bir hukuka uygunluk nedeni olmayıp TCK’nun 27. maddenin 1. fıkrasındaki durum itibarıyla kusurluluğu azaltan, 27. maddenin 2. fıkrasındaki durum itibarıyla da kusurluluğu ortadan kaldıran nedenlerden bir tanesidir. Başka bir deyişle, hukuka uygunluk nedenlerinde sınırın kast olmaksızın aşılması halinde "beraat" kararı değil, anılan maddenin 1. fıkrasına göre indirimli ceza veya 2. fıkrasına göre CMK’nun 223. maddesinin 3. fıkrasının (c) bendi gözetilerek "ceza verilmesine yer olmadığı" kararı verilecektir.
    TCK’nun 27. maddesinin 1. fıkrasında, fail bir hukuka uygunluk nedeninin sınırını aşmakta ise de, bunu bilerek ve isteyerek yani kasten yapmamaktadır. Ancak, fiil taksirle işlendiğinde de cezalandırılabiliyorsa, fail sınırı kast olmaksızın aşmış olması dolayısıyla taksirinden sorumlu tutulmaktadır.
    5237 sayılı TCK’nun 27. maddesinin 2. fıkrasında, hukuka uygunluk nedenlerinden sadece meşru savunma için sınırın aşılmasına ilişkin özel bir düzenleme öngörülmüştür. Buna göre bu hükmün uygulanabilmesi için;
    1- Meşru savunma ile korunabilecek bir hakkın bulunması,
    2- Saldırıya ilişkin şartların var olması,
    3- Savunmaya ilişkin şartlardan "ölçülülük ya da orantılılık" şartının, savunma lehine ihlal edilmesi suretiyle sınırın aşılması,
    4- Sınırın aşılmasının mazur görülebilecek bir heyecan, korku veya telaştan ileri gelmesi gerekmektedir.
    Tüm bu şartların birlikte gerçekleşmesi halinde, meşru savunmada sınırı aşan faile CMK’nun 223/3-c maddesi uyarınca ceza verilmeyecektir. Bu durumda, kişinin, maruz kaldığı saldırı karşısında içine düştüğü heyecan, korku veya telaş dolayısıyla davranışlarını yönlendirme yeteneğinin ortadan kalkması söz konusu olacağından, meşru savunmada sınırın aşılmasından dolayı kusurlu sayılmayacağı kabul edilir. Dolayısıyla, belirleyici olan maruz kalınan saldırının kişiyi içine düşürdüğü psikolojik durumdur. Zira kişi sırf maruz kaldığı saldırının etkisiyle, "heyecan, korku veya telaşa" kapılarak meşru savunmanın sınırlarını aştığında bu maddeden yararlanabilecek, buna karşılık saldırının etkisinin yanında, saldırıdan kaynaklanmış olsa bile, öfke gibi nedenlerle sınır aşıldığında ise aynı korumadan faydalanılması söz konusu olmayacaktır. Başka bir deyişle, failin amacı, saldırının defedilmesinden çok, kin duygusunu tatmine yönelik ise meşru savunmada sınırın aşılması değil, ancak haksız tahrik söz konusu olabilecektir.
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Maktul ... ile sanık ..."nin kardeş oldukları, İstanbul ilinde ikamet eden maktul ile Nizip ilçesinde ikamet eden sanık arasında İkizce köyündeki arazinin kullanımından kaynaklanan anlaşmazlık bulunduğu, anlaşmazlığın zaman içerisinde husumet boyutuna ulaştığı, olaydan bir gün önce maktulün, eşi ve çocuklarıyla birlikte Nizip"e geldiği, olay günü yanına av tüfeğini alan sanığın traktörüne binerek fıstık bahçesinde olduğunu düşündüğü maktulün yanına gittiği, fıstık bahçesinde maktul, maktulün eşi Döne, kızları ..... ve.... ile oğlu.... ve tarım işçilerinin fıstık topladığını gören sanığın cep telefonu ile jandarmayı arayarak fıstığının çalındığını bildirip suç ihbarında bulunduğu, telefonu kapattıktan sonra henüz maktul ve aile fertlerine yaklaşmadan ilk önce tüfekle bir el havaya ateş ettiği, sanığın tüfekle havaya ateş ettiğini gören maktulün, yanında taşıdığı tabancasını çıkarıp sanığa doğru koşmaya başladığı, sanığa yaklaştığı sırada, birkaç metre mesafeden tabanca ile sanığın bacaklarını hedefleyerek ateş edip sanığı sağ uyluk bölgesinden yaraladığı, bacağından vurulan sanığın av tüfeğini maktule doğrultarak bir el ateş edip maktulü öldürdüğü olayda; aralarında fıstık bahçesinin kullanımından kaynaklanan anlaşmazlık bulunan sanık ile maktulün olay günü, ihtilafa konu bahçede karşı karşıya geldikleri sırada, ilk önce sanığın tehdit kastıyla tüfekle bir el havaya ateş etmesi üzerine maktulün, silahla tehdit eylemine tepki olarak, sanığın da aşamalarda belirttiği üzere, yaralama kastıyla bel altı bölgesini hedefleyerek sanığa ateş edip bacağından ağır şekilde yaraladığı, maktul tarafından yaralama kastıyla ateş edildiğini, bu amaçla özellikle vücudunun bel altı kısmının hedeflendiği bilincinde olan ve haksız tahrikte etki-tepki dengesi lehine bozulan sanığın, arazi uyuşmazlığından kaynaklanan husumet ve olay esnasında maktul tarafından silahla ağır bir şekilde yaralanmasının doğurduğu öfke ve gazabın etkisiyle hareket edip, av tüfeği ile yaklaşık 2 metre mesafeden sanığın doğrudan göğüs bölgesini hedefleyerek ateş etmek suretiyle maktulü öldürdüğünün anlaşılması karşısında; meşru savunma veya meşru savunmada sınırın aşılması hükümlerinin uygulanma imkânının bulunmadığının, sanığın eyleminin yoğun haksız tahrik altında nitelikli öldürme suçunu oluşturduğunun kabulü gerekmektedir.
    Bu itibarla, sanığın nitelikli öldürme suçundan mahkûmiyetine ilişkin yerel mahkeme hükmü ile bu hükmü düzelterek onayan Özel Daire kararı isabetli olup, haklı nedene dayanmayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının reddine karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE
    2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 27.02.2018 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi