Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/2706
Karar No: 2021/1098
Karar Tarihi: 28.09.2021

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/2706 Esas 2021/1098 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2017/2706 E.  ,  2021/1098 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi


    1. Taraflar arasındaki “tapu iptali ve tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Amasya Sulh Hukuk Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin karar davacı ... İdaresi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
    2. Direnme kararı davacı ... İdaresi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    I. YARGILAMA SÜRECİ
    Davacı İstemi:
    4. Davacı ... İdaresi vekili dava dilekçesinde; dava konusu 936 parsel sayılı taşınmazın 2006 yılında 123 nolu Orman Komisyonu tarafından 6831 sayılı Kanun gereğince yapılan orman kadastrosu ve 2/B uygulama çalışmaları sonucunda orman tahdit sınırları içinde kaldığını, tutanakların itiraz edilmeksizin kesinleştiğini, dava konusu yerin hava fotoğrafları, amenajman planı ve 1/25000 ölçekli memleket haritasında orman sayılan yerlerden olduğunu, orman kadastrosundan önce alınan tapuların hukukî geçerliliğinin bulunmadığını ve bu yerlerin zilyetlikle kazanılamayacağını ileri sürerek taşınmazın orman tahdit sınırları içerisinde kalan tapusunun iptali ile müdahalenin önlenmesine, orman vasfı ile Hazine adına kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı Cevabı:
    5. Davalılar ..., ..., ..., ..., ...., ... ve ... 25.03.2011 tarihli duruşmadaki beyanlarında; taşınmazın orman tahdidi içinde kalan kısmı için davayı kabul ettiklerini beyan etmişlerdir.
    6. Davalılar ..., ....,....; yargılamaya katılmamış, savunmada bulunmamışlardır.
    Yerel Mahkeme Kararı:
    7. Amasya Sulh Hukuk Mahkemesinin 24.02.2012 tarihli ve 2011/84 E., 2012/195 K. sayılı kararı ile; dava konusu 936 parsel sayılı taşınmazın davalıların miras bırakanı adına hükmen tesciline karar verildiği, sonrasında yapılan orman kadastro çalışması sonucunda bu hüküm dikkate alınmadan taşınmazın orman tahdit hattı içerisine alındığı, kadastro işleminin kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıllık hak düşürücü sürenin dolmadığı, kadastro görevlilerince kesin hükümlerin re"sen dikkate alınması gerektiği, dikkate alınmaması hâlinde kesin hüküm tahdidin re"sen iptali sonucunu doğurmasa da hak düşürücü sürenin dolmaması durumunda kesin hükmün varlığının mahkemece yok sayılamayacağı gerekçesiyle davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmiştir.
    Özel Daire Bozma Kararı:
    8. Amasya Sulh Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ... İdaresi vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
    9. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince 02.04.2013 tarihli ve 2013/2147 E., 2013/3614 K. sayılı kararı ile; "… Dava, orman tahdit sınırları içinde kalan taşınmaza müdahalenin önlenmesi ve tapu iptal ve tesciline ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde, 6831 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp, 16/10/2006 tarihinde ilân edilen orman kadastrosu ve 2/B çalışmaları ile 1984 yılında yapılmış arazi kadastrosu vardır.
    Mahkemece çekişmeli taşınmazın, tesciline ilişkin kesin hüküm bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de, delillerin takdirinde yanılgıya düşülmüştür. Şöyle ki; davacı ... Yönetimi kesinleşmiş tahdite dayalı olarak dava açmıştır. Bir yerde orman kadastrosu yapılmışsa, kural olarak: bir yerin orman olup olmadığı, kesinleşmiş tahdit harita ve tutanaklarının uygulanmasıyla çözümlenir. Orman kadastro komisyonlarının sınırlandırma sırasında kesinleşmiş mahkeme kararlarını dikkate alması, bunlara riayet etmesi gerektiği hususu kuşkusuzdur. Dikkate alınmadığı, görülmediği ya da uygulanması unutulduğu taktirde, ilgililer buna karşı kanunun öngördüğü süre içerisinde tahdide itiraz davası açabilirler. ...K."nun 20/03/1996 gün ve 1995/20-1086 - 174 sayılı kararında da belirtildiği gibi, kesin hükmün varlığının tahdidin kendiliğinden geçersiz olması sonucunu doğurmaz. Kesin hüküm, davalılar tarafından 6831 sayılı Kanunun 11. maddesi gereğince 10 yıllık hak düşürücü süre içersinde açılacak orman kadastrosuna itiraz davasında gözönünde bulundurulabilir. Bu nedenlerle; mahkemece Orman Yönetimince kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları içerisinde kalan taşınmazın tapusunun iptaline yönelik açılan davanın kesin hüküm nedeni ile reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Ayrıca, orman bilirkişi tarafından düzenlenen raporda, çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu bildirilmiş ise de rapor ekindeki 1958 tarihli memleket haritasında, taşınmaz açık ve beyaz renkli alanda görünmektedir. Eksik bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulamaz.
    Bu nedenlerle mahkemece; davalılar tarafından yörede 6831 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp 16/10/2006 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde çalışmalarına karşı açılmış orman kadastrosuna itiraz ve tapu iptal ve tescil davası bulunup bulunmadığı, davalılardan ve mahkemeler yazı işleri müdürlüğünden sorularak araştırılmalı, davalılar tarafından açılmış böyle bir dava var ise o takdirde her iki dava birleştirilmeli, çekişmeli taşınmazları, komşuları ve geniş çevresini gösterir orjianal kadastro paftası, komşu parsel tutanak ve dayanakları, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman yüksek mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; yukarıda değinilen belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; memleket haritalarında boyama hatası olup olmadığının belirlenmeli, orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı ve sonucuna göre karar verilmelidir…" gerekçesiyle karar oy çokluğuyla bozulmuştur.
    Direnme Kararı:
    10. Amasya Sulh Hukuk Mahkemesinin 21.01.2015 tarihli ve 2013/795 E., 2015/54 K. kararı ile; önceki gerekçelerle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme Kararının Temyizi:
    11. Direnme kararı süresi içinde davacı ... İdaresi vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    II. UYUŞMAZLIK
    12. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacı ... İdaresi tarafından kesinleşmiş tahdide dayalı olarak açılan eldeki davada, mahkemece davalılar tarafından orman kadastrosuna itiraz davası açılıp açılmadığı araştırılmadan, taraflar arasında görülen Amasya Kadastro Mahkemesinin 22.06.1995 tarihli ve 1994/35 E., 1995/32 K. sayılı kararı re"sen göz önünde bulundurularak davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilip verilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.

    III. GEREKÇE
    13. Ülkemizin bazı bölgelerinde 3116 ve 6831 sayılı Orman Kanunları"na göre orman kadastrosunun yapılıp kesinleşmesinden yıllar sonra aynı yerde 2613 veya 766 sayılı Kanun hükümlerine göre arazi (tesis) kadastrosunun, bazı bölgelerde ise arazi kadastrosunun yapılmasından yıllar sonra orman kadastrosunun yapılmış olduğu, bazı bölgelerde orman kadastrosu yapıldığı hâlde, hâlen arazi kadastrosunun yapılmamış, ya da daha önce arazi (tesis) kadastrosu yapıldığı hâlde, hâlen o yerde orman kadastrosunun yapılmamış olduğu görülmektedir.
    14. Bu itibarla, orman iddiasıyla Hazine ve Orman İdaresince açılan tapu iptali ve tescil davalarında orman araştırması; taşınmaz hakkında 6831 sayılı Kanun"a göre yapılıp kesinleşmiş bir orman kadastrosu bulunup bulunmadığı dikkate alınarak yapılmaktadır. Tapuda kayıtlı olan ve hakkında 6831 sayılı Kanun"a göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunan bir taşınmaza karşı, Hazinece veya Orman İdaresince orman iddiasıyla açılan tapu iptali ve tescil davalarında, mahkemece orman araştırması, 6831 sayılı Kanun"a göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosu esas alınarak yapılır.
    15. Bu hâlde, dava konusu taşınmazın bulunduğu yörede yapılan orman tahdidine ve varsa aplikasyon, ile düzeltme çalışmalarına ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilan tutanakları ile taşınmazın bulunduğu yeri orman tahdit sınır noktalarıyla birlikte gösterir onaylı orman tahdit harita örneği dosyaya getirtilerek, Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından dosyanın durumuna göre seçilecek bir veya üç orman mühendisi bilirkişi ve bir fen elemanı aracılığıyla keşif yapılarak, orman sınır noktaları, tutanak ve haritalarda yazılı mevki, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, orman sınır noktaları bulunup röperlenmesi, tutanaklardaki anlatımların değerlendirilmesi; tutanaklarla tahdit haritası arasında çelişki bulunup bulunmadığının belirlenmesi; çelişki bulunmakta ise çekişmeli parsel yönünden tahdit tutanakları ile haritalar arasındaki çelişki tahdit tutanaklarına değer verilmek suretiyle giderilecek şekilde müşterek imzalı, tereddüte mahal bırakmayacak, açıklamalı, krokili rapor alınması ile sonuca gidilmelidir.
    16. Dava konusu taşınmaz hakkında tapu malikleri lehine; orman idaresinin de taraf olduğu ve orman idaresi aleyhine kesin hüküm teşkil eden bir mahkeme kararı bulunduğu hâllerde, orman kadastro komisyonlarının sınırlandırma sırasında kesinleşmiş mahkeme kararlarını dikkate alması bunlara riayet etmesi gerektiği hususu kuşkusuzdur. Dikkate alınmadığı, görülmediği ya da uygulanması unutulduğu takdirde ilgilileri buna karşı yasanın öngördüğü süre içerisinde tahdide itiraz davası açabilirler. Kesin hükmün varlığı tahdidin kendiliğinden geçersiz olması sonucunu doğurmaz. Yanlışlığın hak sahipleri tarafından süresinde açılacak bir dava ile düzeltilmesi gerekir (Hukuk Genel Kurulunun 20.03.1996 tarihli ve 1995/20-1086 E., 1996 / 174 K. sayılı kararı).
    17. Hak sahipleri tarafından 6831 sayılı Kanun"un 11. maddesi gereğince 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde orman kadastrosuna itiraz edilerek dava açılmamış ise, kesinleşen orman sınırları içinde kalan tapu kayıtları yasal değerini yitirmiş olacağından, taşınmazın hâlen orman sınırları içinde bulunduğunun kabulü gerekir. Hak düşürücü süreden sonra açılan davada kesin hükmün varlığı ileri sürülemez.
    18. Yapılan açıklamalar ışığında somut olayın incelenmesine gelince; dava konusu 936 parsel sayılı taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu ve 3302 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanun"un 2/B madde uygulaması 2006 yılında yapılmış, sonuçları 16.10.2006 ilâ 16.04.2007 tarihlerinde ilan edilerek kesinleşmiştir. Davacı ... İdaresi 20.01.2011 tarihinde kesinleşmiş tahdide dayalı olarak eldeki davayı açmıştır.
    19. Dava konusu taşınmazın bulunduğu Vermiş Köyü"nde 1982 yılında 766 sayılı Tapulama Kanunu"na göre yapılıp 13.03.1984 ilâ 11.04.1984 tarihleri arasında ilân edilen tapulama çalışmalarında, dava konusu 936 parsel sayılı taşınmaz, tarla olarak davalıların murisi ... adına tespit edilmiştir. Tespite, Orman İdaresi tarafından komisyona itirazda bulunulması üzerine komisyonca itiraz hakkında yetkisizlik kararı verilerek tutanak ve ekleri Tapulama Mahkemesine devredilmiştir.Amasya Kadastro Mahkemesinin 22.06.1995 tarihli ve 1994/35 E., 1995/32 K. sayılı kararı ile Orman İdaresi tarafından açılan davanın reddine, 936 parsel sayılı taşınmazın tespitte olduğu gibi ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 12.05.1998 tarihli ve 1998/4204 E., 1998/4689 K. sayılı kararı ile onanarak kesinleşmiştir.
    20. Yukarıda da ifade edildiği üzere (§16), dava konusu taşınmaz hakkında tapu malikleri lehine, orman idaresinin de taraf olduğu ve orman idaresi aleyhine kesin hüküm teşkil eden bir mahkeme kararı bulunduğu hâllerde, orman kadastro komisyonu tarafından dikkate alınmadığı, görülmediği yada uygulanması unutulduğu takdirde, kesin hükmün varlığı tahdidin kendiliğinden geçersiz olması sonucunu doğurmaz. Orman kadastro komisyonu tarafından yapılan tahdidin iptali için hak sahipleri tarafından hak düşürücü süre içerisinde tahdide itiraz davası açılması gereklidir.
    21. Bu durumda mahkemece, öncelikle hak sahipleri olan davalılar tarafından 2006 yılında yapılan orman kadastrosuna itiraz davası açılıp açılmadığı belirlenerek, yapılacak araştırma sonucuna göre karar verilmesi gerekirken davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    22. Hâl böyle olunca, davalılar tarafından yörede 6831 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp 16.10.2006 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde çalışmalarına karşı açılmış orman kadastrosuna itiraz davası bulunup bulunmadığı, davalılardan ve mahkemeler yazı işleri müdürlüğünden sorularak araştırılmalı, davalılar tarafından açılmış böyle bir dava var ise o takdirde her iki dava birleştirilmeli, çekişmeli taşınmazları, komşuları ve geniş çevresini gösterir orjianal kadastro paftası, komşu parsel tutanak ve dayanakları, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında hâlen Tarım ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman yüksek mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı Kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanun"un 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 tarihli ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 tarihli ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 tarihli ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanun"un 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hâkim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; yukarıda değinilen belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; memleket haritalarında boyama hatası olup olmadığı belirlenmeli, orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı ve sonucuna göre karar verilmelidir.
    23. O hâlde, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    24. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

    IV. SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    Davacı ... İdaresi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen Geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
    Aynı Kanun"un 440. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.09.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi