2. Ceza Dairesi 2011/25867 E. , 2013/6165 K.
"İçtihat Metni"Tebliğname No : 2 - 2008/191139
MAHKEMESİ : Çarşamba 1. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 07/04/2008
NUMARASI : 2007/259 (E) ve 2008/190 (K)
SUÇ : Hakaret
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;
I- Olaya ilişkin tutanakta imzaları bulunan tanıklar E. Ö.ve E.Ç. kovuşturma aşamasında verdikleri ifadelerinde, sanığın katılanlara küfür ettiğini duymadıklarını söylemeleri ve olayda katılanların iddiası dışında delil bulunmadığının anlaşılması karşısında; hukuka uygun, kuşkudan uzak, kesin, yeterli ve inandırıcı kanıtlar gösterilip, karar yerinde tartışılmadan, polis memuru olmaları nedeniyle katılanların beyanlarına itibar edildiği şeklinde yerinde ve yeterli olmayan gerekçeyle yazılı biçimde sanığın mahkumiyetine karar verilmesi,
II-Kabule göre de;
1- Ceza yasasında, hapis cezası ile adli para cezasının seçenekli yaptırım olarak öngörüldüğü durumlarda mahkemece, öncelikle hapis ya da adli para cezasının neden seçildiğine ilişkin yasal ve yeterli gerekçe gösterilmeli, daha sonra ise alt ve üst sınırları arasında yasal ve yeterli gerekçe gösterilerek temel ceza belirlenmelidir.
Somut olayda sanığa yüklenen suç kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret suçu olup, hakaret suçunun düzenlendiği 5237 sayılı TCK"nın 125/1 maddesinde, hapis ve adli para cezası biçimindeki seçenekli yaptırım, aynı maddenin 3-a fıkrasında yer alan görevliye hakaret suçunu da kapsadığından, kamu görevlisine karşı hakaret suçundan, seçenekli yaptırımlardan neden hapis ya da adli para cezasına hükmedildiğinin yasal ve yeterli gerekçesi gösterilip, daha sonra hükmedilen hapis ya da adli para cezasının alt ve üst sınırı arasında temel cezanın belirlenmesinde yasal ve yeterli gerekçenin gösterilmesi gerekirken, yalnızca hapis cezasının alt ve üst sınırı arasında temel cezanın belirlenmesine ilişkin gerekçe gösterilmesi,
2- Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 03.02.2009 tarih ve 2008/11-250 2009/13 sayılı kararında da kabul edildiği gibi, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesinde nazara alınacak zararın maddi zarar olduğu, manevi zararı kapsamadığı, olayda katılanların bir tazminat istemi bulunmadığı gibi dosyaya yansıyan maddi bir zararlarının da belirlenemediği gözetilerek, sanığın adli sicil kaydına esas mahkumiyetin engel oluşturup oluşturmadığı da araştırılarak, kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları gözönünde bulundurularak yeniden suç işleyip işlemeyeceği hususundaki kanaat ile hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağı hususunun değerlendirilmesi gerekirken “sanığın geçmişteki hali ve sabıkalı oluşu göz önünde bulundurularak” biçimindeki, yasal ve yeterli olmayan gerekçeyle sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
3- Sanığın adli sicil kaydına esas mahkumiyetin engel oluşturup oluşturmadığı araştırılarak, engel oluşturmadığının belirlenmesi halinde suçu işledikten sonra yargılama sürecinde pişmanlık gösterip göstermediği dikkate alınıp tekrar suç işleyip işlemeyeceği konusunda oluşan kanaat değerlendirilerek cezasının ertelenip ertelenmeyeceğine karar verilmesi gerekirken, geçmiş mahkumiyetini değerlendiren ve 5237 sayılı TCK’nın 51.maddesinde yer verilmeyen, yasal ve yeterli olmayan gerekçelerle cezanın ertelenmesine yer olmadığına karar verilmesi,
4- Sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 53/1. maddesinin (c) fıkrasındaki velayet hakkından, vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksunluğun, kendi altsoyu açısından koşullu salıverme tarihine; kendi altsoyu dışındaki kişiler yönünden ise, cezanın infazı tamamlanıncaya kadar süreceğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı istem gibi (BOZULMASINA), 26/03/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.