23. Hukuk Dairesi 2011/1096 E. , 2011/840 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki kooperatif genel kurul kararının iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde asıl kararın davacı tarafından, ek karar ise davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı, ortağı olduğu kooperatifin 29.06.2008 tarihinde yapılan genel kurulunda alınan 7 ve 10 nolu kararların, yasa, anasözleşme ve eşitlik ilkesine aykırı olduğunu, kararların önceki ortakların kazanımlarına zarar verdiğini, kararla yapılan plan tadilatının imar mevzuatına aykırı olduğunu ileri sürerek, anılan maddelerin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, genel kurul kararlarının, yasaya, anasözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırı olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, genel kurulda alınan kararın yasa, anasözleşme ve iyi niyet kurallarına aykırı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, iptali istenen maddelerin uygulanmasının hüküm kesinleşinceye kadar tedbiren durdurulmasına dair 01.07.2009 tarihinde ek karar verilmiştir.
Asıl karar, davacı tarafından , ek karar ise davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle inşaatlarını daha önce tamamlayan ortakların ruhsat harçlarını kendilerinin ödemesi nedeniyle, inşaat ruhsatı yenileme harcının yalnızca inşaatı su basmanı seviyesinde olan üyelerden alınması kararının üyeler arasında eşitsizlik oluşturmadığına ve mahkeme kararında 29.06.2008 tarihli genel kurul yerine 04.08.2006 tarihli Belediye Encümeni kararının yazılmasının sonuca etkili olmamasına göre, davacının genel kurulun 7. maddesine yönelik tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Dava, genel kurul kararının iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, genel kurulun 10. maddesinin iptali isteminin reddine karar verilmiş ise de, yapılan inceleme ve araştırma hüküm vermek için yeterli değildir. Mahkemece oluşturulan bilirkişi kurulunun ibraz ettiği raporda, bir kısım teknik bilgi ve evrakın yetersiz olduğu, sağlıklı bir sonuca ulaşmak için vaziyet planında her bir yapının hangi yola göre hangi su basman kotunda inşa edilmesi gerektiğinin harita mühendisince belirlenerek Belediye Başkanlığı"na sunulması ve inşaatların bu verilere göre yapılması, 108 parsel sınırları içinde hangi yoldan kot alındığı, yapıların su basmanı kotlarının hangi yola göre ne olacağı yolunda bir çalışma ve belge bulunmadığı görüşü bildirilerek, varsayımlara göre rapor hazırlanmıştır. Diğer yandan, bilirkişi raporunda, vaziyet planına göre yapılacak yapının yüksek gerilim hattına yaklaşma mesafesinin yönetmelikte belirlenen miktardan az olduğu ve yapılacak yapıların davacının konutunun manzarasını kısmen kapanacağı belirtilmiştir. Bilirkişilerin, bir kısım belge, bilgi ve teknik eksiklik nedeniyle uyuşmazlık konusu olayla ilgili somut bir yargıya varmadıkları anlaşılmaktadır. Mahkemece, taraf vekillerinin, sonuca etkili itirazlarının karşılanması için ek rapor alınmadığı gibi, itirazları gerekçeli kararda da karşılanmamıştır. Bu durumda, mahkemece, aralarında harita mühendisi bilirkişinin de bulunduğu bir bilirkişi kurulundan yeni bir rapor alınarak, vaziyet planındaki değişikliğin imar mevzuatına uygun olup olmadığı, vaziyet planının imar planına göre uygulanabilir nitelikte olup olmadığı, yapılan plan değişikliğinin davacının durumunu olumsuz yönde etkileyip etkilemediği, etkiliyorsa ne derecede etkilediği üzerinde durularak, oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yetersiz ve itiraza uğrayan bilirkişi raporuna dayalı yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3- Davalı vekilinin ek karara yönelik temyizine gelince; mahkemece, verilen kısa ve gerekçeli kararda ihtiyati tedbirin devamına ilişkin bir ibare bulunmamaktadır. Karar tarihinde yürürlükte bulunan HUMK"nun 112. maddesi uyarınca, mahkemece verilen kararın tefhimi ile önceden konulan tedbir kendiliğinden kalkmış olur. Ancak mahkeme, tedbirin belli bir süre devamına karar verebilir. Somut olayda, tedbirin belli bir süre devamına karar vermeyen mahkemece dosyadan el çekildikten sonra davacının istemi üzerine, yeni bir tedbir kararı niteliğinde olmadan ve karşı tarafa da haber verilmeden eski dosya ve karar üzerinden, gerekçeli karara ekleme yapılarak tedbirin devamına karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacının diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, diğer temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin ek karara yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile ek kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin harçların istek halinde taraflara iadesine, 04.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.