Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/1113
Karar No: 2021/1096
Karar Tarihi: 28.09.2021

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/1113 Esas 2021/1096 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2017/1113 E.  ,  2021/1096 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi


    1. Taraflar arasındaki “kadastro tespitine itiraz” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Bingöl Kadastro Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin karar davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
    2. Direnme kararı davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    I. YARGILAMA SÜRECİ
    Davacı İstemi:
    4. Davacı Hazine vekili asıl ve birleşen davalara ilişkin dava dilekçelerinde; kadastro çalışmaları sırasında dava konusu 113 ada 275 ve 358 parsel sayılı taşınmazların gerekli inceleme ve araştırma yapılmadan davalılar adına yapılan tespitlerinin hukuka aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazlarda davalılar lehine nizasız fasılasız yirmi yıllık zilyetlik koşulunun gerçekleşmediğini, taşınmazların Hazineye ait olduğunu ileri sürerek dava konusu 113 ada 275 ve 358 parsel sayılı taşınmazların davalılar adlarına yapılan tespitlerinin iptali ile Hazine adına tespit ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı Cevabı:
    5. Davalılar ... ve ...; yargılamaya katılmamış, savunmada bulunmamışlardır.
    Yerel Mahkemenin Birinci Kararı:
    6. Bingöl Kadastro Mahkemesinin 09.12.2009 tarihli ve 2006/188 E., 2009/540 K. sayılı kararı ile; davac... yönünden dava konusu 113 ada 275 nolu parsel üzerinde nizasız fasılasız malik sıfatıyla yirmi yıllık zilyetlik şartlarının oluştuğu, dava konusu diğer parselin de 1980 yılından beri kesintisiz zilyetlikleri bulunan davalılara ait olduğu, davacı Hazinenin davasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davacı Hazine tarafından açılan davanın reddine, davacı... tarafından açılan davanın kabulü ile 113 ada 275 nolu parselin ... ve ... adına yapılan tespitinin iptali ile davacı ... adına tespit ve tesciline, 113 ada 358 nolu parselin ise tespit malikleri olan ... ve ... adlarına 1/2 şer hisse ile tespit gibi tesciline karar verilmiştir.
    Özel Dairenin Birinci Bozma Kararı:
    7. Bingöl Kadastro Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili ile davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
    8. Yargıtay (Kapatılan) 7. Hukuk Dairesinin 24.01.2011 tarihli ve 2010/1961 E., 2011/281 K. sayılı kararı ile; "…1-Dava konusu 113 ada 358 parsel sayılı taşınmaz üzerinde tespit gününde zilyet davalı ... ve ... yararına 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi hükmünde öngörülen zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği mahkemece yapılan keşif, uygulama ve toplanıp değerlendirilen delillerle belirlenmiştir. Bu nedenler ve hükümde gösterilen diğer gerekçelere göre davacı Hazine"nin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının REDDİNE,
    2-A)Davalı ..."ın 113 ada 358 parsel sayılı taşınmazla ilgili vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarına gelince: Davacı Hazine"nin dava konusu 113 ada 358 parsel sayılı taşınmaza yönelik davası reddedildiğine göre yargılama sırasında kendisini vekille temsil ettiren davalı ... yararına vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, vekalet ücretine hükmedilmemesi isabetsiz, davalı ...’ın temyiz itirazları bu nedenlerle yerindedir.
    2-B) Davacı Hazine ile davalı ..."ın 113 ada 275 parsel sayılı taşınmaz hakkında oluşturulan hükme yönelik temyiz itirazlarına gelince; Emin Barası tarafından davalı ... ve ... aleyhine dava konusu 113 ada 275 parsel sayılı taşınmazla ilgili olarak Kadastro Mahkemesinin başka bir dava dosyasında mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş ve hüküm temyiz edilmeksizin 25.5.2007 tarihinde davacısı Emin Barası yönünden kesinleşmiştir. Ancak dava konusu 113 ada 275 parsel sayılı taşınmaz, davacı Hazine tarafından Kadastro Mahkemesinin görülmekte olan iş bu dava dosyasında dava konusu edilmiş olmakla, tutanak davacı Hazine, davalı ... ve ... yönünden kesinleşmemiştir. Mahkemece Emin Barası iş bu davada taraf olmadığı ve Hazine"nin açtığı davaya da katılmadığı halde lehine karar verilmesi isabetsizdir. Öte yandan Mahkemece, dava konusu 113 ada 275 parsel sayılı taşınmazda davalı ... ve ...’ın zilyetliğinin bulunmadığı belirtilmek suretiyle davada taraf olmayan Emin Barası adına tescile karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi, kadastro tespitinde saptanan hukuksal olgu ile keşifte saptanan hukuksal olgu birbirine aykırı düştüğü halde tüm tespit bilirkişilerinin dinlenmemesi dahi isabetsizdir.
    Dava konusu 113 ada 275 parsel sayılı taşınmazın tespit tutanağı içeriği incelendiğinde hükme dayanak yapılan, keşifte dinlenen bilirkişi ve tanık sözleri ile tutanak bilirkişilerinin beyanları çeliştiği tartışmasızdır. O halde sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için tespit tutanağı bilirkişileri hazır olduğu halde taşınmaz başında yeniden keşif yapılmalı, yerel bilirkişi, tanıklar ve tutanak bilirkişileri taşınmaz başında ayrı ayrı dinlenilmeli, hükme dayanak yapılan keşifte dinlenen bilirkişi ve tanıkların sözleri ile tespit tutanağı bilirkişilerinin beyanları arasındaki aykırılık giderilmeli, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek davada taraf olanlar yönünden sonucuna uygun bir karar verilmelidir…" gerekçesiyle 2-A"da gösterilen nedenlerle vekâlet ücretine yönelik olarak davalı ... yararına ve 2-B"de gösterilen nedenlerle dava konusu 113 ada 275 parsel sayılı taşınmaz hakkında oluşturulan hükme yönelik olarak davacı Hazine ve davalı ... yararına karar bozulmuştur.
    Yerel Mahkemenin İkinci Kararı:
    9. Bingöl Kadastro Mahkemesinin 13.02.2014 tarihli ve 2011/69 E., 2014/11 K. sayılı kararı ile bozma kararına uyularak yapılan yargılama neticesinde; dava konusu 113 ada 275 nolu parselin..."ye ait olduğu, söz konusu yerin bir kısmının yonca, bir kısmının da bostan ekmek suretiyle kullanıldığı, taşınmazın Hazine ve adlarına tespit yapılan davalılar ... ve Hanifi Buğrahan ile herhangi bir ilgisinin bulunmadığı gerekçesiyle davacı Hazinenin davasının reddine, dava konusu 113 ada 275 ve 358 nolu parsellerin tespit gibi tapuya tescillerine karar verilmiştir.
    Özel Dairenin İkinci Bozma Kararı:
    10. Bingöl Kadastro Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
    11. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince 09.02.2015 tarihli ve 2014/7067 E., 2015/769 K. sayılı kararı ile; "… 1- Dosya içeriğine, mahkemece hükmüne uyulan bozma kararında açıklandığı gibi işlem yapılıp sonucuna göre hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı Hazine vekilinin yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle, 113 ada 358 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA,
    2- Davacı Hazine vekilinin çekişmeli 113 ada 275 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki hükme yönelik temyiz itirazlarına gelince; çekişmeli taşınmaz kadastro çalışmaları sırasında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalılar adına tespit edilmiştir. Davacı Hazine, davalılar lehine edinme koşullarının gerçekleşmediği iddiasıyla dava açmıştır. Mahkemece, zilyetliğin davada taraf olmayan Emin Barası isimli kişide olduğu, çekişmeli taşınmazda davalıların da zilyet olmadığı, bu nedenle taşınmazın davanın tarafları ile ilgisinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; dosya kapsamına ve mahkemenin kabulüne göre taşınmazda davalılar yararına 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 14. maddesinde öngörülen zilyetlikle kazanma koşullarının gerçekleşmediği anlaşılmış olup, Hazinenin iddiası kanıtlanmış olduğuna göre davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçeyle yazılı şekilde ret kararı verilmesi isabetsiz…" olduğu gerekçesiyle karar bozulmuştur.
    Direnme Kararı:
    12. Bingöl Kadastro Mahkemesinin 12.02.2016 tarihli ve 2015/133 E., 2016/39 K. kararı ile; taşınmazın şahısların zilyetliğinde ve uzun zamandır kullanıldığı, Kadastro Kanunu"nun 16 ve 18. maddelerinde sayılan taşınmazlardan hiçbirisine girmediği, her ne kadar dava konusu yer davalıların zilyetliğinde değil ise de dosya kapsamında kendisine davacı sıfatıyla tebligat çıkarılan..."nin zilyetliğinde olduğu, bu durumun dinlenilen mahalli bilirkişi beyanları ile anlaşıldığı, şahıs zilyetliğinde olan ve uzun zamandır şahıs tarafından kullanılan bir yerin üçüncü şahıslar adına tespit edilmesinin Hazine yararına hak doğurmasının hak ihlaline sebep olacağı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme Kararının Temyizi:
    13. Direnme kararı süresi içinde davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    II. UYUŞMAZLIK
    14. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda, dosya kapsamına göre dava konusu 113 ada 275 parsel sayılı taşınmazda davalılar yararına 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 14. maddesinde öngörülen zilyetlikle kazanma koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği buradan varılacak sonuca göre davacı Hazinenin davasının kabulüne karar verilip verilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.

    III. GEREKÇE
    15. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun “Tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların tespiti” başlıklı 14. maddesinde;
    “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.
    (Değişik ikinci fıkra: 3/7/2005 - 5403/26 md.) Sulu veya kuru arazi ayrımı, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu hükümlerine göre yapılır.

    (Değişik : 3/7/2005 - 5403/26 md.) 4342 sayılı Mera Kanununun 7 nci maddesinin üçüncü fıkrası gereği 3402 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılacak işlemlerde Kadastro Komisyonlarına konu uzmanı Ziraat Mühendisi dâhil edilir.
    Taşınmaz malın, yukarıdaki fıkranın kapsamı dışında kalan kısmının zilyedi adına tespit edilebilmesi için, birinci fıkra gereğince delillendirilen zilyetliğin ayrıca aşağıdaki belgelerden birine dayandırılması lazımdır.
    A) 31/12/1981 tarihine veya daha önceki tarihlere ait vergi kayıtları,
    B) Tasdikli irade suretleri ile fermanlar,
    C) Muteber mütevelli, sipahi, mültezim temessük veya senetleri,
    D) Kayıtları bulunmayan tapu veya mülga hazinei hassa senetleri veya muvakkat tasarruf ilmuhaberleri,
    E) Tasdiksiz tapu yoklama kayıtları,
    F) Mülkname, muhasebatı atika kalemi kayıtları,
    G) Mubayaa, istihkam ve ihbar hüccetleri,
    H) Evkaf idarelerinden tapuya devredilmemiş tasarruf kayıtları" düzenlemesine yer verilmiştir.
    16. Olağanüstü zamanaşımı yolu ile taşınmaz mülkiyetinin kazanılması ve taşınmazın zilyedi adına tespitine ilişkin temel koşulların 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 14. maddesinde hüküm altına alınmıştır. Buna göre; tapuda kayıtlı olmayan bir taşınmaz, aralıksız ve nizasız yirmi yıllık süreyle malik sıfatı ile elinde bulunduran ve zilyedi olan kişi adına tespit ve tescil edilecektir.
    17. 3402 sayılı Kanun"un 14. maddesinde hüküm altına alınan koşulları; taşınmaza ilişkin koşullar ve zilyetliğe ilişkin koşullar olarak ikiye ayırmak mümkündür. Tapuda kayıtlı olmayan taşınmazların zamanaşımına dayanılarak kazanılabilmesi için taşınmazın özel mülkiyet kurmaya elverişli olması, zamanaşımı ile kazanılmasını yasaklayan bir kanun hükmünün bulunmaması ve taşınmazın kanunlar uyarınca Devlete kalan taşınmazlardan olmaması gerekir. Taşınmaz üzerinde sürdürülmesi gerekli olan zilyetliğin ise malik sıfatı ile aralıksız ve nizasız yirmi yıllık süreyle olması gereklidir.
    18. Zilyetlik, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 973. maddesinde, "Bir şey üzerinde fiilî hâkimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir. Taşınmaz üzerindeki irtifak haklarında ve taşınmaz yüklerinde hakkın fiilen kullanılması zilyetlik sayılır" şeklinde tanımlanmıştır. Bir şeye malik olmayan kimsenin zilyetliği zamanla o şeyin mülkiyetinin kazanılmasını sağlayabilir. Mülkiyetin kazanılma sebeplerinden biri olan zilyetliğin konusu ancak maddi şeylerdir. Zilyetliğin tanımında da görüleceği gibi, zilyetlik olması için bir şeyin bulunması ve ayrıca o şey üzerinde fiili hâkimiyetin kurulması gerekir (İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 04.12.1998 tarihli ve 1996/4 E., 1998/3 K. sayılı kararı).
    19. Malik sıfatıyla zilyetliğin tanımı ise, 4721 sayılı TMK ve 3402 sayılı Kanun"un 14. maddesinde yapılmamıştır. Malik sıfatı ile zilyetlik hakkında öğretide çeşitli görüşler ileri sürülmekle birlikte, zilyedin o malı/taşınmazı sahiplenme, kullanma, idare ve işletme amacıyla hâkimiyetinde bulundurması hâlinde malik sıfatıyla zilyetlikten söz edilebileceği, o mal üzerinde kendi zilyetliğinden başka kişinin üstün korunmaya değer zilyetliğini tanımayan kişinin zilyetliğinin malik sıfatıyla zilyetlik olduğu kabul edilmektedir (Sapanoğlu, Süleyman: Zilyetlikten Kaynaklanan Tescil Davaları, Ankara 2013, s. 297-298; Özmen, İhsan /Çorbalı, Halim: 3402 Sayılı Kadastro Kanunu Şerhi, Ankara 1995, s. 424) .
    20. Gerek Türk Medeni Kanunu"nda gerekse 3402 sayılı Kanun"un 14. maddesinde kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğinin süresi nizasız ve fasılasız yirmi yıl olarak kabul edilmiştir. Kazanmayı sağlayan zilyetliğin lehine olan tarafça kanıtlanması gerekir. Maddi olaylardan olan zilyetlik her türlü delille kanıtlanabilir. Her somut olayın özelliğine göre yerel bilirkişi, tanık beyanları, teknik bilirkişi raporları gibi deliller zilyetliğin kanıtlanmasında kullanılabilir. Nitekim 3402 sayılı Kanun’un 14/1. maddesinde, çekişmesiz, aralıksız ve malik sıfatıyla geçen yirmi yıllık zilyetliğin belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla kanıtlanabilineceği hüküm altına alınmıştır. Maddede bilirkişi ve tanık beyanları yanında belgelere de yer verilmiştir.
    21. Kadastro Kanunu"nun 14. maddesi gereğince zilyedi lehine taşınmazın tespiti koşullarına ilişkin yapılan açıklamaların yanında, 3402 sayılı Kanun"un 18. maddesine de değinmekte yarar bulunmaktadır. 3402 sayılı Kanun"un "Hazine adına tespit" başlıklı 18. maddesinde;
    "Yukarıdaki maddelerin hükümleri dışında kalan ve tescile tabi bulunan taşınmaz mallar ile tarım alanına dönüştürülmesi veya ekonomik yarar sağlanması mümkün olan yerler Hazine adına tespit olunur.
    Orta malları, hizmet malları, ormanlar ve Devletin hüküm ve tasarrufu altında olup da bir kamu hizmetine tahsis edilen yerler ile kanunları uyarınca Devlete kalan taşınmaz mallar, tapuda kayıtlı olsun olmasın kazandırıcı zamanaşımı yolu ile iktisap edilemez" hükmüne yer verilmiştir.
    22. Kanun"un 18. maddesinden önce gelen 13, 14 ve 17. maddelerinde mülkiyet hakkının tespitine ilişkin esaslar, 16. maddesinde ise kamu malları düzenlenmiştir. Kanun"un önceki maddelerinde özel veya tüzel kişiler adına taşınmaz malların tespit ve tescil şartlarına yer verilmişken, Kanun"un 18/1. fıkrası ile bunların dışında kalan ve tescile tabi olan malların Hazine adına tespit ve tescil edileceği, diğer bir deyişle özel ve tüzel kişiler lehine iktisap şartları oluşmayan malların Hazineye ait olması esası getirilmiştir. Maddenin ikinci fıkrasında ise kamunun yararlanmasına mahsus orta malları ile hizmet mallarının (3402 sayılı Kanun"un m. 16/1), ormanların (6831 sayılı Orman Kanunu m. 1 vd), devletin hüküm ve tasarrufu altında olup da (TMK"nın m.715) kamu hizmetine tahsis edilmeyen yerler ile kanunlar uyarınca devlete kalan yerlerin olağanüstü zamanaşımı/zilyetlik yolu kazanılamayacakları açıkça ifade edilmiştir.
    23. Yapılan açıklamalar ışığı altında somut olayın incelenmesine gelince, dava konusu 113 ada 275 parsel sayılı taşınmaz 18.11.2005 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında 6129,77 m2 yüzölçümünde, senetsizden, tarla vasfı ile, Hüseyin oğlu ... ve Hüseyin oğlu ..."ın yirmi yılı aşkın zamandan beri malik sıfatıyla nizasız fasılasız zilyet ve tasarruflarında bulunduğu, hâlen tasarrufun devam ettiği belirtilerek adlarına tespit edilmiş, tutanak 27.01.2006 ile 27.02.2006 tarihleri arasında ilan edilmiş, ... tarafından 24.02.2006 tarihinde Bingöl Kadastro Mahkemesinin 2006/271 E. sayılı dosyası ile açılan davada, davacı Hazine tarafından ise 23.02.2006 tarihinde açılan eldeki davada tespite itiraz edilmiştir.
    24. ... tarafından davalılar ... ve ... aleyhine açılan davada; mahkemenin 23.05.2006 tarihli ve 2006/271 E., 2006/9 K. sayılı kararı ile, davacı tarafından dava dilekçesinde ve ilk duruşmaya kadar da sunacağı dilekçeyle dava sebep ve delillerinin bildirilmediği gerekçesiyle 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 28/2. maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş ve hükmün temyiz edilmeksizin 25.5.2007 tarihinde kesinleşmiştir. Eldeki davada beyanı alınan..."nin; her ne kadar dava konusu 113 ada 275 nolu parsel sayılı taşınmaza ilişkin dava açmış ise de, tespit malikleri olan davalılar Ali ve ... ile dava konusu parsel adlarına tespit edildiği takdirde parseli kendisine devredeceklerine dair anlaştıklarını, bu nedenle dava konusu parselde hak iddiasının ve davaya katılma talebinin bulunmadığını bildirdiği görülmüştür.
    25. Somut olayda, davacı Hazine tarafından, dava konusu taşınmazda davalılar lehine zilyetlikle edinme koşullarının gerçekleşmediği iddiasıyla dava açılmıştır. Dosya kapsamından, mahkemece yapılan keşif, dinlenen mahalli bilirkişi ve tespit bilirkişi beyanları ile alınan teknik bilirkişi raporlarından; dava konusu taşınmazın..., öncesinde de murisleri tarafından kullanıldığı, adlarına tespit yapılan davalıların dava konusu taşınmazda zilyet olmadıkları, tespit bilirkişilerin tutanakları okumadan imzaladıkları, taşınmazın özel mülkiyete konu olabilecek tarla niteliğinde olduğu saptanmıştır.

    26. Yukarıda ifade edildiği üzere (§ 17-21) 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 14. maddesi gereğince davalılar lehine tespit koşullarının oluşabilmesi için, davalıların dava konusu taşınmazda tespit tarihi olan 18.11.2005 tarihinden önce kazanmayı sağlayan çekişmesiz, aralıksız ve malik sıfatıyla yirmi yıllık zilyetliklerinin kanıtlanması gerekir. Açıklanan hususlar birlikte değerlendirildiğinde, mahkemece yapılan keşiflerde dinlenen mahalli bilirkişi ve tutanak bilirkişilerin davalıların dava konusu taşınmazda tespit tarihinden önce çekişmesiz, aralıksız ve malik sıfatıyla yirmi yıllık zilyetlikleri bulunduğunu doğrulamadıkları nazara alındığında, Hazine tarafından açılan davanın ispat edildiğinin kabulü gereklidir.
    27. Her ne kadar, Mahkemece dava konusu taşınmazda adlarına tespit yapılan davalıların zilyetliği bulunmasa da, dava dışı gerçek kişi (...) tarafından kullanılması nedeniyle tespit gibi tescile karar verilmiş ise de, Kadastro Kanunu"nun 18/1. maddesi gereğince adlarına tespit yapılan kişiler lehine iktisap koşulları oluşmayan malların Hazineye ait olacağı açık olup, dava konusu taşınmazda davalılar dışında başka kişilerin zilyetlikleri bulunduğu gerekçesiyle taşınmazın davalılar adına tespit ve tesciline karar verilmesine olanak bulunmamaktadır.
    28. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; dava konusu taşınmazın 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 17. maddesi uyarınca imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hâle geldiği, aynı Kanun"un 14. maddesine göre zilyetlikle kazanılmasının mümkün olduğu, bu nedenle taşınmazın Kanun"un "Hazine adına tespit" başlıklı 18. maddesinin kapsamına girdiğinin kabul edilmeyeceği, diğer taraftan Kanun"un 13/B-a maddesinde kayıt sahibinin muvafakati hâlinde taşınmazın zilyet adına tespit edilebileceği düzenlemesine yer verildiği, somut olayda mahkemece yapılan keşifte dinlenilen mahalli bilirkişi ve tespit bilirkişi beyanlarından dava konusu taşınmazın... tarafından yirmi yılı aşkın süredir malik sıfatıyla nizasız fasılasız kullanıldığının tartışmasız olduğu, eldeki davada..."nin duruşmadaki beyanı ile davalılar adına tescil edilmesine muvafakatinin bulunduğu hususları birlikte gözetildiğinde mahkemece taşınmazın tespit gibi tesciline karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, yerel mahkeme direnme kararının onanması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
    29. O hâlde, yerel mahkemece Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    30. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

    IV. SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    Davacı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen Geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
    Aynı Kanun"un 440. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.09.2021 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi