Ceza Genel Kurulu 2017/80 E. , 2018/64 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İcra Ceza
Günü :15.04.2014
Sayısı : 386-143
Ticareti usulüne aykırı olarak terk etmek suçundan sanık ..."nun beraatine ilişkin İstanbul 9. İcra Ceza Mahkemesince verilen 12.10.2010 gün ve 44-372 sayılı hükmün, şikayetçi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 16. Hukuk Dairesince 01.11.2011 gün ve 5219-6876 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 29.12.2011 gün ve 340852 sayı ile bu karara karşı itiraz kanun yoluna müracaat edilmiş, Ceza Genel Kurulunca 10.07.2012 gün ve 898-688 sayı ile; 05.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanunun 99 ve 101. maddeleri uyarınca itirazın öncelikle kararına itiraz edilen dairece incelenmesi gerektiğinden dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmiştir.
Bunun üzerine inceleme yapan Özel Dairece 08.11.2012 gün ve 6679-8915 sayı ile; itirazın kabulüne, onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün;
"Sanığa isnat edilen suçun oluşabilmesi için tacirin fiili olarak ticareti terk etmesi ve bu durumu on beş günlük süre içerisinde kayıtlı olduğu ticaret sicili memurluğuna bildirmemesi ve bütün aktif ve pasifi ile alacaklılarının isim ve adreslerini gösteren bir mal beyanında bulunmaması ve en önemlisi de borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmesi gerekmekte olup, somut olayda, dosya içinde bulunan şikayete dayanak yapılan İstanbul 11.İcra Müdürlüğünün 2008/25558 esas sayılı takip dosyası örneğinde ödeme emrinin borçlu şirkete Tebligat Kanununun 35. maddesine göre yapılan tebliğine ilişkin tebligat parçasında tebliğ tarihinin okunamaması nedeniyle, şikayetin takibin kesinleşmesinden sonra yapılıp yapılmadığı denetlenmeden ve şikayet tarihinden önce takibin kesinleştiğinin saptanması durumunda bu kez fiili durumun belirlenmesi amacıyla borçlu şirketin mükellefiyetinin devam edip etmediği kayıtlı olduğu vergi dairesinden sorularak, ticareti re"sen terk ettirildiğinin anlaşılması halinde hangi tarihte terk ettirildiği, buna göre de şikayetin süresinde olup olmadığı tespit edilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde beraat kararı verilmesi" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
İstanbul 9. İcra Ceza Mahkemesi ise 15.04.2014 gün ve 386-143 sayı ile bozma kararına direnmiştir.
Bu hükmün de şikayetçi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 14.09.2014 gün ve 160402 sayılı "bozma" istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca 14.12.2016 gün ve 556-1786 sayı ile; 6763 sayılı Kanunun 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanuna eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 16. Hukuk Dairesince 03.02.2017 gün ve 77-505 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık ... hakkında ticareti usulüne aykırı olarak terk etmek suçundan verilen beraat hükmü Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşmiş olup inceleme, sanık ... hakkındaki beraat hükmüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı ticareti usulüne aykırı olarak terk etmek suçunun sübutu bakımından eksik araştırma ile hüküm kurulup kurulmadığının belirlenmesine ilişkin ise de, Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle, dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespit edilmesi gerekmektedir.
TCK"nun 66. maddesinde; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça kamu davasının maddede yazılı sürelerin geçmesiyle ortadan kalkacağı düzenlenmiş, aynı maddenin birinci fıkrasının (e) bendinde beş yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlarda bu sürenin sekiz yıl olacağı hüküm altına alınmıştır.
Zamanaşımını kesen sebepler ise TCK"nun 67/2. maddesinde sayılmıştır. Buna göre, bir suçla ilgili olarak;
a) Şüpheli veya sanıklardan birinin savcı huzurunda ifadesinin alınması veya sorguya çekilmesi,
b) Şüpheli veya sanıklardan biri hakkında tutuklama kararının verilmesi,
c) Suçla ilgili olarak iddianame düzenlenmesi,
d) Sanıklardan bir kısmı hakkında da olsa, mahkûmiyet kararı verilmesi,
Halinde, dava zamanaşımı kesilecektir.
TCK"nun 67. maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkraları gereğince kesen bir nedenin bulunması halinde zamanaşımı, kesilme gününden itibaren yeniden işlemeye başlayacak, dava zamanaşımını kesen birden fazla nedenin bulunması halinde ise son kesme nedeninin gerçekleştiği tarih esas alınacak, ancak kesilme halinde zamanaşımı süresi ilgili suça ilişkin olarak kanunda belirlenen sürenin en fazla yarısına kadar uzayacaktır.
Ceza Genel Kurulunun birçok kararında açıkça vurgulandığı üzere, yargılama yapılmasına engel olup davayı düşüren hallerden biri olan zamanaşımının yargılama sırasında gerçekleşmesi halinde, mahkeme ya da Yargıtay, resen zamanaşımı kuralını uygulayarak kamu davasının düşmesine karar verecektir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Sanığa atılı ticareti usulüne aykırı olarak terk etmek suçunun yaptırımı, İcra ve İflas Kanununun 337/a maddesi uyarınca üç aydan bir yıla kadar hapis cezası olup, TCK"nun 66/1-e maddesi gereğince bu suç, sekiz yıllık asli dava zamanaşımı süresine tabidir.
Daha ağır cezayı gerektiren başka bir suçu oluşturma ihtimali bulunmayan ve 14.11.2008 tarihinde gerçekleştirildiği iddia olunan eylemle ilgili olarak suç tarihinden sonra dava zamanaşımını kesen veya durduran başkaca bir sebebin gerçekleşmediği gözetildiğinde, TCK"nun 66/1-e maddesinde öngörülen sekiz yıllık asli dava zamanaşımı süresi, Ceza Genel Kurulunun inceleme tarihinden önce 14.11.2016 tarihinde dolmuş bulunmaktadır.
Bu itibarla, yerel mahkeme direnme hükmünün, dava zamanaşımının gerçekleşmesi nedeniyle bozulmasına, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu konuda 1412 sayılı CMUK"nun, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 322. maddesine göre karar verilmesi mümkün bulunduğundan, sanık hakkındaki kamu davasının 5237 sayılı TCK"nun 66/1-e ve 5271 sayılı CMK"nun 223/8. maddeleri uyarınca düşmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- İstanbul 9. İcra Ceza Mahkemesinin 15.04.2014 gün ve 386-143 sayılı direnme hükmünün, dava zamanaşımının gerçekleşmesi nedeniyle BOZULMASINA,
Ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda 1412 sayılı CMUK"nun, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 322. maddesine göre karar verilmesi mümkün olduğundan, sanık hakkındaki kamu davasının 5237 sayılı TCK"nun 66/1-e ve 5271 sayılı CMK"nun 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞMESİNE,
2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 27.02.2018 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.