Esas No: 2020/3064
Karar No: 2022/959
Karar Tarihi: 10.02.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/3064 Esas 2022/959 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2020/3064 E. , 2022/959 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 16.10.2018 tarih ve 2017/230 E. - 2018/800 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi'nce verilen 16.05.2019 tarih ve 2019/400 E. - 2019/637 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, Samsun 9. İcra Müdürlüğü'nün 2017/17488 Esas sayılı icra takip dosyası ile davacı hakkında genel haciz yoluyla icra takibi başlatıldığını, başlatılan takipte taraf teşkilinin sağlanamadığını, davacının Banco de Sabadell .... (İspanya) Bankasının BDDK özel mevzuatı ve izni ile faaliyet gösteren Türkiye temsilcisi olduğunu, davalı tarafın söz konusu icra takibinde Banco de Sabadell ....'yı borçlu olarak gösterdiğini, icra takibinde davacının adresinin kullanıldığını, davacının davalı ile hukuki veya borç ilişkisinin bulunmadığını, davalının alacaklı olduğunu iddia ettiği borcun Banco de Sabadell .... İspanya Şubesi ile aralarındaki bir konuya dayanmakta olduğunu, bu talep ve borcun kabul edilmediğinin davalı tarafa bildirildiğini, menfi tespit davasında borçlu olduklarının ispatının davalı tarafa düştüğünü, davacının ödeme emrine 7 gün içinde itiraz etmediğini, genel haciz yoluyla takip kesinleştiğinden cebri icra tehdidi altında kaldığını ileri sürerek davacının davalıya borçlu olmadığına, alacaklı olduğunu iddia eden davalının uyuşmazlık konusu takibi kötü niyetle başlatmış olmasından %20 oranından az olmamak üzere davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davalının İspanya'daki Proinval ....'ya satacağı malın karşılığını dava dışı Banc Sabadell .... bankası ödeme taahhüdünde bulunduğunu ve ödeme taahhütlerinden ikincisi olan 22.450,00 Euro'yu ödemediğinden Banco Sabadell ....'nın icraya verildiğini, davalı ile Banco de Sabadell .... arasındaki yazışmalarının Banco de Sabadell ....'nin İstanbul ofisi ile yapıldığı, borçlu Banco de Sabadell .... aleyhine yapılan icra takibindeki borçlu adresinin de İstanbul'daki ofisin adresi olarak gösterildiğini, Banco de Sabadell ....'nın İstanbul, Türkiye'deki ve kendi sorumluluğunda bulunan coğrafi alanda yer alan diğer ülkelerdeki muhabir bankalar ile kurduğu banka ilişkilerini yönettiğini ve yürüttüğünü ileri sürerek icra takibinde kötü niyet olmadığından davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmemesine, davalının haklı alacağı nedeniyle borçlu aleyhine açılan Samsun 9. İcra Müdürlüğü'nün 2017/17488 Esas sayılı takip dosyasının durdurulması nedeniyle davalı şirket lehine %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre, dava konusu icra takibinin davalı alacaklı Samsun Makina San. A.Ş. tarafından dava dışı Banco de Sabadell .... aleyhine yapıldığı, davacının dava konusu icra takibinde taraf olmadığı, borçlu aleyhine yapılan takipte tebligatın davacının adresine gönderilmiş olduğu, tebligatın davacının adresine gönderilmesinin davacıyı icra takibinde taraf haline getirmeyeceği, bunun haricinde davalı tarafından dava konusu takipten dolayı davacıya herhangi bir haciz ihbarnamesinin de gönderilmediği, davacının dava konusu icra takibinin tarafı olmadığı ve kendisinden herhangi bir alacak talep edilmediği gerekçesiyle davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığından davanın reddine karar verilmiş, hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, davacının icra takibinde ve ticari ilişkide taraf olmadığı, İlk Derece Mahkemesinin davanın davacının aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, davalı tarafından İspanya’da bulunan merkez borçlu gösterilerek ve temsilciliğin adresi belirtilerek başlatılan takip nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece temsilciliğin adresinin takipte belirtilmesinin onu icra takibinde taraf haline getirmediği, başka bir anlatımla icra takibinin tarafı yapmadığı gerekçesiyle temsilciğilin aktif husumeti olmadığından davanın reddine karar verilmiş, temsilciliğin istinaf yoluna başvurması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince temsilci vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir. Kanuni temsilin söz konusu olduğu hallerde temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması HMK m.114/1-d hükmünde belirtildiği üzere dava şartıdır. Mahkeme dava şartı eksikliğini tespit ederse, davanın usulden reddine karar verir; ancak dava şartı eksikliğinin giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verilir. Bu süre içinde dava şartı eksikliği giderilmemişse HMK m.115/2 gereğince davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder. Bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde, davayı yurt dışı şirketi adına Türkiye temsilciliği açmıştır. Türkiye temsilciliğinin ise yurt dışı şirketi temsil yetkisi bulunmamakta ve yurt dışı şirketin Türkiye temsilcisinin temsilci için aranan gerekli niteliğe sahip olmadığı anlaşılmaktadır. Bu husus HMK m.114/1-d hükmünde düzenlenen dava şartı eksikliği olup dava şartı eksikliğinin yurt dışı şirketten vekalet alınması ile giderilmesi mümkündür. Bu nedenle dava şartı eksikliğinin giderilmesi için kesin süre verilmesi ve bu süre içinde dava şartı eksikliği tamamlanmaz ise davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken doğru olmayan gerekçe ile davanın aktif dava ehliyeti nedeniyle reddi doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, HMK'nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 10/02/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.