20. Hukuk Dairesi 2015/5470 E. , 2015/3782 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılardan ... ve ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı 06.07.2009 tarihli dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği ... Köyü, ... Mevkiinde bulunan taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kendisinin bu taşınmazı 20 yıl kadar önce ..."den satın aldığını, o tarihten bu yana taşınmazı kendisinin kullandığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 06.06.2012 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) ve (B) harfleri ile gösterilen sırasıyla 451,75 m² ve 271,51 m², toplam (A)+(B) olarak 723,26 m² yüzölçümündeki taşınmazların davacı adına tapuya tesciline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm davalılardan ... ve ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazların tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 2896 sayılı Kanuna göre 1978 yılında yapılıp 19/02/1986 - 19/02/1987 yılları arasında ilân edilen, davalı taşınmazların bulunduğu yerde kadastro mahkemesinin 1982/39 - 1993/349 sayılı dosyası ile açılan dava nedeniyle 13.11.1995 tarihinde kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B uygulaması bulunmaktadır. Daha sonra 3302 sayılı Kanuna göre 1990 yılında yapılıp 11/09/1991 tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 2/B uygulaması vardır.
Taşınmazların bulunduğu yerde genel arazi kadastrosu işlemi 1981 yılında yapılmış ve sonuçları 31.12.1982 – 31.01.1983 tarihleri arasında ilân edilmiş ve kesinleşmiş ve dava konusu yer pürenlik niteliği ile tescil harici bırakılmıştır. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmişse de yeterli inceleme ve araştırma yapılmadan hüküm kurulmuştur. Şöyle ki, dava konusu taşınmaza komşu taşınmazların tapu kayıtları ve hükmen orman vasfı ile tesciline karar verilen 1173 ve 339 sayılı parsellere ilişkin hüküm dosyaları ile, davacının taşınmazı satın aldığını iddia ettiği ... tarafından, temyize konu dosyada davacı adına tesciline karar verilen (A) harfli kısma komşu taşınmaza ilişkin açılan tescil davası dosya arasına getirtilmemiş, taşınmazların birbirine sınır oldukları ve davanın niteliğinin aynı olması nedeni ile dosyaların birleştirilerek görülmesi düşünülmemiş, davacı adına tesciline karar verilen (B) harfli kısmın kadastro paftasında yol olarak bırakılan alanda kaldığı, fen bilirkişi tarafından zemindeki yolun 447 nolu parsel içinde kaldığı belirtilmiş olup, fen bilirkişi tarafından sunulan bu krokinin gerçeği yansıtıp yansıtmadığı mahkemece değerlendirilmemiş, 447 sayılı parsele ait kadastro tutanağı tapuda kayıtlı ise tapu kaydı davalı ise dava dosyası dosya içerisine alınmamıştır.
Yine davacının dava ettiği, bilirkişi raporunda (C) harfi ile gösterilen kısmın fen bilirkişi tarafından düzenlenen raporda 1173 sayılı parsel içerisinde kaldığı belirtilmiş olmasına rağmen, dairemizin iade kararı ile dosya arasına getirtilen kadastro paftasında (C) kısmının 1173 sayılı parsel içinde değil, 447 sayılı parsel içinde kaldığı anlaşılmış olup, taşınmazın bulunduğu alanı gösterir kadastro paftası ile fen bilirkişi tarafından düzenlenen kroki arasındaki bu fark mahkemece değerlendirilmemiştir.
... tarafından dava konusu taşınmazlara sınır olan tescil harici taşınmazın tescili için açılan dava da verilen kabul kararının Dairemiz tarafından yapılan temyiz incelemesi sonucu, Dairemizin 03.10.2011 tarih ve 2011/10352 - 10957 K. sayılı kararında “Kadastro mahkemesinin 1982/39 E. - 1993/249 K. sayılı dava dosyasında, dava konusu taşınmazlara sınır olan 146, 199, 339 ve 340 parsel sayılı taşınmazlar, dava konusu taşınmazın bulunduğu tescil harici bırakılan pürenlik niteliğindeki bölümün devamı ve aynı nitelikte bulunduğu gerekçesiyle orman niteliğinde bulundukları kabul edilmiştir. Ayrıca, aynı dosya arasında bulunan ve bu davada güçlü delil niteliğindeki ziraat bilirkişisi ... tarafından tanzim olunan 23.10.1992 tarihli rapordan, tescil harici bırakılan alanın üzerinde püren tabir edilen çalıların bulunduğu, bir kısmında hububat tarımı yapıldığı, hububat tarımı yapılan kısım dışındaki yerlerde imar ve ihyanın tamamlanmadığı tespit edilmesine rağmen mahkemece bu husus üzerinde durulmamıştır. Böyle eksik araştırma ve incelemeye dayanılarak hüküm kurulamaz.” denilmiştir. Dava konusu taşınmaz da; bahsi geçen 146, 199, 339 ve 340 parsel sayılı taşınmazlara yakın ve bozma kararına konu taşınmazlara sınır olduğuna göre, bozma kararında değinilen bu hususların temyize konu dosya açısından da irdelenmesi gerekli olup, derdest olan bu dosyaların birleştirilerek görülmesi de değerlendirilmelidir.
3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesi gereğince orman sayılmayan, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen ve il, ilçe ve kasabaların imar planları kapsamında kalmayan araziden masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilip tarıma elverişli hale getirilen (ev ve benzeri tesisler yapmak, dışarıdan toprak getirilerek tarıma elverişli hale getirmek imar ve ihya olarak kabul edilemez) ve imar ile ihyanın tamamlandığı tarihten tescil davasının açıldığı ya da tesbit tutanağının düzenlendiği güne kadar 20 yıl süreyle zilyet edildiği ileri sürülerek tapuya tescili istenen taşınmazların, Kadastro Kanununun 14. maddesinde yazılı diğer koşulların yanında niteliğinin, imar ve ihya edildiğinin ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin, başlangıç ve süresinin, kullanılıp kullanılmadığının ve tasarruf sınırlarının ne olduğunun takdiri delil olan yerel bilirkişi ve tanık sözleri yanında, gerçeğin bir resmi olan en eski tarihli hava fotoğrafı ile gerçeğin modeli olan memleket haritaları ile dava tarihinden ya da kadastro tesbit tarihinden 15 - 20 yıl önce en az iki zamanda birbirini izleyen bindirmeli olarak çekilen çiftli hava fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritalarının, özellikle ön bindirmeli çekilen ve birbirini izleyen stereoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenip taşınmazın niteliğinin, konumunun ve kullanım durumunun anlatılan bilimsel yöntemle kesin olarak belirlenmesi gerekir.
Somut olayda mahkemece, anlatılan biçimde bir araştırma ve inceleme yapılmamıştır.
O halde mahkemece, Dairemizin iade kararı ile dosya arasına alınan komşu taşınmazlara ilişkin derdest dava dosyaları ve o dosyalarda alınan bilirkişi raporları ile, kadastro mahkemesinin 1982/39 E. - 1993/249 K. sayılı dava dosyası ve bu dosyadaki ziraat ve orman bilirkişi raporları da dikkate alınarak, daha önceki keşfe katılmamış bir orman bilirkişi, bir ziraat uzmanı, bir fen elemanı marifetiyle yeniden yapılacak keşifte, daha önce incelendiği bildirilen 1963 ve 1989 tarihli memleket haritalarının yapımına esas alınan hava fotoğrafları getirtilerek, hava fotoğrafları steroskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilmeli, kadastro paftası üzerine aplike edilerek taşınmazın niteliği, orman olup olmadığı araştırılmalı, komşu taşınmazlara ait dava dosyaları ve bilirkişi rapolarının da değerlendirildiği, denetlemeye elverişli rapor alınmalı, taşınmazın evveliyatı itibari ile orman sayılmayan yerlerden olduğu belirlendiği takdirde, kim tarafından, ne şekilde zilyed edildiği, zilyetliğin ne zaman başlayıp ne şekilde devam ettiği, araştırılmalı ve bu şekilde yapılan araştırma sonucuna göre karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalılardan ... ve ...nin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 07/05/2015 günü oy birliğiyle karar verildi.