4. Hukuk Dairesi 2010/14174 E. , 2012/1715 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ...-... Gazetecilik ve Yayıncılık A.Ş. vdl. aleyhine 22/01/2010 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 16/07/2010 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı ... davalılar vekilleri taraflarından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırıdan dolayı uğranılan manevi zararın tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
Davacı, köşe yazarı ..."ın kaleme aldığı, "Kapatma Dahil Herşey Masada" başlıklı yazının kişilik haklarına ve meslek onuruna saldırı teşkil ettiğini iddia ederek manevi tazminat istemiş; davalılar matufiyet unsurunun gerçekleşmediğini, yayının bir TV dizisinin kurgusundan ibaret olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, yazıda özle biçim arasındaki dengenin bozulduğu gerekçesiyle talep kısmen kabul edilmiştir.
Basın özgürlüğü, Anayasanın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Yasasının 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır. Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.
Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasanın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanununun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.
Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi
verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.
Davaya konu olayda;
Dava dışı Bugün gazetesinin 24.05.2009 tarihli nüshasında yayınlanan nizalı köşe yazısının, dosya arasında çözümü olan TV dizisinin senaryosuna dair CD içeriği ile aynı olduğu ve iktibas edilen repliklerin:
"-Beyler! Aylardır üzerinde uğraştığımız, bize eski konum ve gücümüzü sağlayacak, ülkeyi hem içeriden hem de dışarıdan kuşatma altına alacak olan eylem planımız tuttu.Bu ülkede herkes bilir ki Cumhurbaşkanı hakkında hukuki karar almak ve onu yargılamak o kadar kolay ve basit değildir. Tabii ki bunun anayasaya aykırı olduğunu biz de biliyoruz. Ama bu kararın alınması ve konuşulması çok önemli. Bu işin arkasından yapacağımız çok önemli hamleler var.
-Beyler beyler! Sürekli bunları dile getiriyorsunuz. Evet bazı yerlerde hala güçlü olduğunuzu anlıyorum, ama devlette süren uyum devam ederse hem sizler için hem de bizler için alarm sinyallerini çaldırır bu. Sadece hukuki kararlar değil uyumu bozacak fitne ateşlerini yakmalıyız...Siz bu konuda endişe etmeyin. Bizim hukukçular açık kapalı mesajlar gönderiyor. Görün bakın birbiri ardına daha ne kararlar gelecek. Bunlar bir iki derken küçük atışlarla tansiyon ölçülecek, ardından yıpratma hareketleri gelecek, böylece altı boş da olsa daha farklı konularda kararlar alındırılacak. Kapatma dahil her şey masada.
-Evet haklısın. Şimdi iktidarın ve vatan evlatlarının aleyhine gözünü kırpmadan karar vereceklerin listesini yapıp onların atamalarını sağlamalıyız."şeklinde olduğu görülmüştür.
Dosya arasında mevcut bilgilere göre davacının adı ne seneryo repliklerinde nede dava konusu edilen yazı metninde zikredilmiştir. Kaldı ki davacı dava konusu edilen yazının yazarı davalı ... hakkında suç duyurusunda bulunmuş, Cumhuriyet Savcılığı matufiyet unsurunun bulunmadığı ve yazı içeriğinin davacıyı küçük düşürücü mahiyette olmadığı gerekçesi ile takipsizlik kararı vermiştir.
Açıklanan bütün bu olgular çerçevesinde, ancak genel bir durum değerlendirmesi veya hayal ürünü bir teori olduğu anlaşılan yazının, mahkemece; davacıya atfen yazıldığının, O"nun kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğunun kabulü doğru olmamış, kararın davalılar yararına bozulması gerekmiştır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda gösterilen nedenlerle davalılar yararına BOZULMASINA; bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, ve temyiz eden davalılardan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 08/02/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.