16. Hukuk Dairesi 2014/8839 E. , 2015/2230 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : KADASTRO
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu ........ Köyü çalışma alanında bulunan 104 ada 3 ve 119 ada 4 parsel sayılı 3.224,02 ve 537,29 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar irsen intikal, paylaşım ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak davalı-davacı ... adına, 103 ada 17 parsel sayılı 6.923,49 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz 4753 sayılı Yasa uyarınca oluşturulan tapu kaydına dayanılarak davacı-davalı Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı-davalı Hazine, çekişmeli 104 ada 3 ve 119 ada 4 parsel sayılı taşınmazların kanunları uyarınca devlete kalan taşınmazlardan olduğuna, davalı-davacı ... ise 103 ada 17 parsel sayılı taşınmaz hakkında irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak ayrı ayrı dava açmışlardır. Mahkemece dava dosyaları birleştirilerek yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, çekişmeli 104 ada 3 parselin tespit gibi, 119 ada 4 parsel sayılı taşınmazın 9,49 metrekare yüzölçümündeki bölümünün Hazine adına, geriye kalan 527,80 metrekare yüzölçümündeki bölümünün tespit gibi, 103 ada 17 parsel sayılı taşınmazın 302,12 metrekare yüzölçümündeki bölümünün ... adına, geriye kalan 6.621,37 metrekare yüzölçümündeki bölümünün tespit gibi tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı-davalı Hazine vekili ile davalı-davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, dava konusu 104 ada 3 sayılı parsel ile 107 ada 17 ve 119 ada 4 sayılı parsellerin bir kısmının toprak tevzi parsellerinin dışında kaldığı ve ... lehine zilyetlikle edinme koşullarının gerçekleştiği taşınmazların 119 ada 4 ve 103 ada 17 sayılı parsellerin geriye kalan bölümlerinin 1962 yılında yapılan çalışmalarda oluşturulan toprak tevzi belirtmelik haritalarına göre toprak tevzii sınırları içerisinde yer aldığı, bu nitelikteki taşınmazların Hazinenin mülk ve tasarrufu altında bulunduğu kabul edilerek hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmak için yeterli olmadığı gibi, dosyada bulunan delillerin takdirinde dahi yanılgıya düşülmüştür. Çekişmeli 103 ada 17, 104 ada 3 ve 119 ada 4 sayılı parsellere ilişkin belirtmelik tutanağı, ilgili kurumlardan araştırılarak getirtilip dosyasına konulmamış, tapu kaydının iktisap sebebinin doğru olup olmadığı yönünde hayatta olmaları halinde belirtmelik bilirkişilerinin tanık sıfatıyla dinlenmeleri gerektiği düşünülmemiş; toprak tevzi haritası ve kadastro paftasının ölçekleri eşitlenerek yöntemince çakıştırılmak suretiyle mera olarak sınırlandırılan komşu 122 ada 1 (tevzii 425 parseli) parselin hangi bölümlerinin tevzi haritalarının kapsamında kaldığı, aynı harita üzerinde net bir şekilde gösterilmemiş, çekişmeli taşınmazların öncesinin zilyetlikle iktisap edilecek yerlerden olması halinde tapu kaydının oluştuğu tarihe kadar davacı lehine 3402 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen diğer koşulların da gerçekleşip gerçekleşmediği hususu üzerinde durulmamış, keşif sırasında dinlenilen bilirkişi ve tanıkların davacı tarafın çekişmeli taşınmazlar üzerindeki zilyetliğine ilişkin beyanları 3402 sayılı Yasa’nın 46/1 ve 14. maddesi kapsamında değerlendirilmemiştir. Öte yandan hükme esas alman fen bilirkişi raporu ve ek raporu da keşfi izlemeye elverişli nitelikte değildir.
O halde, doğru sonuca varabilmek için öncelikle, toprak tevzi çalışmaları sırasında oluşan tapu kaydının tesisine esas belirtmelik tutanakları araştırılarak, bulunması halinde 1962 yılında yapılan toprak tevzi çalışmaları sırasında bu taşınmaz yönünden herhangi bir kayıt ya da belgenin uygulanıp uygulanmadığı belirlenmeli, varsa tesis ve tedavülleri ile birlikte getirtilmeli, komşu taşınmazlara ait tespit tutanakları dayanağı kayıtlarıyla birlikte celp edilmelidir. Dosya bu şekilde keşfe hazır hale getirildikten sonra davada menfaati bulunmayan komşu köylerden seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu, zirai bilirkişi, fen bilirkişisi, hayatta iseler belirtmelik tutanağında imzaları bulunan bilirkişiler, taraf tanıkları ve kadastro tespit bilirkişilerinin huzuru ile yeniden keşif yapılmalıdır. Yapılacak keşif sırasında bilirkişi ve tanıklardan, varsa tevzi çalışmaları sırasında uygulanan kayıt ve belgelerin çekişmeli parselleri kapsayıp kapsamadığı, çekişmeli parsellerin öncesinin ne olduğu, kime ait bulunduğu, kimden kime nasıl intikal ettiği, kim ya da kimler tarafından hangi tarihten itibaren ve ne şekilde kullanıldığı, öncesinin mera, yayla gibi özel mülkiyete konu olamayacak ya da kaçak ve yitik kişilerden kalıp kanunlar uyarınca Hâzineye intikal etmesi gereken yerlerden olup olmadığı belirlenmeli, bilirkişi ve tanık beyanları komşu parsellere ait kadastro tutanakları ve tespit dayanakları olan belgelerle denetlenmeli, zirai bilirkişiden taşınmazın değişik yönlerden gösteren fotoğraflar da eklenmek suretiyle ayrıntılı, denetlemeye elverişli rapor alınmalı, fen bilirkişisine tapu kaydı, belirtmelik tutanağı, mera tahsis haritası ve dava dosyası kapsamını belirtir keşfi izlemeye elverişli harita düzenlettirilmeli, bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilmeli, bir beldede geçmişte kaçak ve yitik kişilerin yaşamış olmasının, o yöredeki tüm taşınmazların kaçak ve yitik kişilerden kaldığı anlamına gelmeyeceği göz önünde bulundurulmalı, çekişmeli taşınmazların mera haritası kapsamında kalması halinde Toprak Tevzi Komisyonu tarafından yapılan mera sınırlandırma tarihi, tevzi tapusu kapsamında kalan bölüm olması halinde tapu kaydının oluştuğu tarihe kadar, Kadastro Kanunu’nun 46/1, 14 ve devamı maddelerinde sözü edilen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle mülk edinme koşullarının davacı lehine gerçekleşip gerçekleşmediği tartışılmalı ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek eksik inceleme ile karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi; kabule göre de, 3402 sayılı Yasa"nın 1. maddesi gereğince kadastro hakimi çekişmeli taşınmazın tamamı hakkında doğru, açık ve infazı kabil hüküm kurmak zorunda olduğu halde hükümde ifraz edilen taşınmazlara yönelik olarak fen bilirkişi raporuna atıf yapılmaması ve dosyada mevcut raporda, çekişmeli taşınmazların ifraz edilen her bir bölümü harflendirilerek yüzölçümlerinin buna göre belirlenmemesi, raporda koordinat değerlerinin gösterilmesi ve fen bilirkişisinin rapor ve krokisi ile irtibat sonuç olarak infazı kabil hüküm kurulmamış olması da isabetsiz olup, davacı Hazine ve ... vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davalı-davacıya iadesine, 17.03.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.