
Esas No: 2014/32321
Karar No: 2016/3906
Karar Tarihi: 16.02.2016
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2014/32321 Esas 2016/3906 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA : Davacı, fazla mesai, hafta tatili ile yıllık izin ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının vardiya çavuşu olarak en son yaklaşık 1.885,00 TL net ücretle çalıştığını, davacının davalıların iş yerinde yaklaşık 13 ay çalıştığını, bu süre zarfında her gün 07:00-19:00 arası çalıştığını, öğlende 30 dakika yemek molası verdiğini, başkaca mola vermeden akşam 19.00"a kadar çalıştığını, ayrıca davacının işe başlama saatinden yarım saat önce servise bindiğini ve iş çıkışından yarım saat sonra servisten indiğini, 15 günde bir vardiya değişimi yapıldığında gündüzcülerin gece çalışmaya devam ettiğini, müvekkilinin ramazan bayramında 3 gün, kurban bayramında 4 gün izin kullandığını, resmi tatil günlerinde çalıştığını, yıllık izinlerini de kullanamadığını, hafta sonu tatilinde çalıştığı her güne aylık maaşının bir güne tekabül eden ücret ödendiğini, fazla çalışma haftalık tatil ve yıllık izin ücreti alacağı, resmi tatil çalışma ücreti davalıdan tahsilini, talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar taraflarca temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında işçiye ödenen aylık ücretin miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 32. maddesinin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.
İş sözleşmesinin tarafları, asgarî ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 401. maddesine göre tespit olunmalıdır. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, asgari ücretten az olmamak üzere emsal ücret göz önünde tutularak belirlenir.
4857 sayılı Kanun’un 8. maddesinde, işçi ile işveren arasında yazılı iş sözleşmesi yapılmayan hallerde en geç iki ay içinde işçiye çalışma şartlarını, temel ücret ve varsa eklerini, ücret ödeme zamanını belirten bir belgenin verilmesi zorunlu tutulmuştur. Aynı Kanun’un 37. maddesinde, işçi ücretlerinin işyerinde ödenmesi ya da banka hesabına yatırılması hallerinde, ücret hesap pusulası türünde bir belgenin işçiye verilmesinin zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır. Usulünce düzenlenmiş olan bu tür belgeler, işçinin ücreti noktasında işverenden sadır olan yazılı delil niteliğindedir. Kişi kendi muvazaasına dayanamayacağından, belgenin muvazaalı biçimde işçinin isteği üzerine verildiği iddiası işverence ileri sürülemez. Ancak böyle bir husus ileri sürülsün ya da sürülmesin, muvazaa olgusu mahkemece re"sen araştırılmalıdır.
Çalışma hayatında daha az vergi ya da sigorta primi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek, ilgili işçi ve işveren kuruluşları ile ... internet sitesinde bulunan “Kazanç bilgisi sorgulama” ekranından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.
Temyize konu davada, davacı dava dilekçesinde, aylık net 1.885,00 TL ücret aldığını iddia etmiş olup; davalı işveren tarafından dosyaya ibraz edilen ücret bordrolarında ise, davacının çıplak ücretinin 970,59 TL olduğu görülmektedir. Davacı tanıkları davacının net 1.700,00 TL ve net 1.800,00TL ücret aldığı yönünde beyanda bulunmuşlar, ayrıca ücret araştırması da yapılmış ve mahkemece, davacının 1.250,00 TL net ücret ile çalıştığı kabul edilerek hesaplanan dava konusu alacaklar hüküm altına alınmıştır. Ancak mahkemece yapılan emsal ücret araştırması usulüne uygun değildir, dosya içerisine yansıyan emsal ücret araştırmalar tünel işçisine yönelik yapılmış ise de davacıya ait ücret bordrolarından da anlaşılacağı üzere davacı tünel çavuşudur. Bu hususun emsal ücret araştırmasına ilişkin yazışmalarda belirtilmemesi hatalı olup mahkemece, yukarıda açıklanan şekilde emsal ücret araştırması yapılarak sonucuna göre tüm deliller birlikte değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 16.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.