2. Hukuk Dairesi 2010/2945 E. , 2010/5646 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Bolu Aile Mahkemesi
TARİHİ :7.5.2008
NUMARASI :Esas no:2004/201 Karar no:2008/202
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm davacı ana tarafından; tazminatlar, doğum giderleri ile çocuk için takdir edilen nafaka yönünden; çocuk adına kayyım tarafından; çocuk yararına takdir edilen nafaka miktarı ve bunun başlangıcı yönünden; davalılar tarafından da; çocuk yararına hükmedilen nafaka ve vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Dava, babalığa ilişkin olup, baba 27.6.2001 tarihinde öldüğünden mirasçılarına karşı açılmıştır. (TMKm.301/2) Tahakkuk etmiş ve muacceliyet kazanmış bir nafaka bulunmadıkça, nafaka yükümlüsünün ölümü ile nafaka mükellefiyeti sona erer. Bu bakımdan babanın ergin olmayan çocuğuna bakım borcunun sonucu olan nafaka yükümlülüğü mirasçılarına intikal etmez. Babalık davası, babanın ölümünden sonra mirasçılarına karşı 27.2.2002 tarihinde açıldığına göre, ananın çocuk için nafaka isteği Türk Medeni Kanununun 364.maddesine dayanmaktadır. Sözü edilen hükme göre "..herkes yardım etmediği taktirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür. Kardeşlerin nafaka yükümlülükleri, refah içinde bulunmalarına bağlıdır. Eş ile ana ve babanın bakım borçlarına ilişkin hükümler saklıdır. Nafaka davası, mirasçılıktaki sıra göz önünde tutularak açılır. (TMK.md.365/1) Nafakanın, yükümlülerin bir veya bir kaçından istenmesi hakkaniyete aykırıysa hakim, onların nafaka yükümlülüğünü azaltabilir veya kaldırabilir." (TMK.m.365/3) O halde, ergin olmayan çocuğa bakım yükümlülüğünün öncelikle anaya ait olduğu da gözetilerek, davalıların nafaka yükümlülüklerinin yukarıda sözü edilen yasal hükümler çerçevesinde belirlenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, açıklanan hususlar gözetilmeksizin hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
3-Davacı anne, babalık davası ile birlikte manevi tazminat ve Türk Medeni Kanununun 304.maddesinde yer alan giderler haricinde maddi tazminat da istemiştir. Bu istekler babalık davasının eki niteliğinde olmayıp Borçlar Kanununun 41-49 maddelerine dayalıdır. Davacı, bu taleplerle ilgili nispi peşin harcı yatırmış olduğuna göre, aile mahkemesinin görevine dahil olmayan bu taleplerin, ayrılarak talep edilen tazminat miktarına göre genel görevli mahkemelere görevsizlikle gönderilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. ve 3. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, 2. ve 3. bentlerde gösterilen bozma sebeplerine göre davacı ananın ve kayyımın nafakanın miktarına ve başlangıç tarihine ilişkin temyiz itirazları ile davalıların nafaka miktarına ve vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına hükmün bozma kapsamı dışında kalan ve incelenmeyen yönler haricindeki temyize konu bölümlerinin yukarıda 1.bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 24.03.2010 (çrş.)