9. Hukuk Dairesi 2021/10166 E. , 2021/15745 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İŞE İADE
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalıya ait işyerinde 23.09.2007-18.06.2015 tarihleri arasında müfettiş olarak çalıştığını, davalı Banka dışında çalışan bir tanıdığı tarafından 27.03.2015 tarihinde cep telefonuna gönderilen bir fotoğrafı kendisi ile aynı bankada ve aynı kıdemde bulunan meslektaşlarına ilettiğini, 20.04.2015 tarihli yazı ile görevinin gerektirdiği sorumluluklar doğrultusunda hareket etmediği ve Banka ile yöneticilerin personel nezdindeki güven ve itibarını zedelediği düşünülen bu fotoğrafı başka kişilere göndererek yayılmasına aracı olduğundan bahisle iş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini, işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminat ile boşta geçen süre ücreti ve diğer haklarının belirlenmesini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, çalıştığı banka hakkında güven ve itibar sarsıcı faaliyette bulunan davacı hakkında Banka iç mevzuatına uygun olarak işlem yapıldığını ve davacının iş sözleşmesinin haklı nedenlerle feshedildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davacının kendisine gelen bir fotoğrafı kendisi gibi müfettiş olarak çalışan arkadaşları arasında paylaşmış olmasının doğruluk ve bağlılığa aykırı bir davranış olmadığı, ayrıca fotoğrafta yalnızca genel müdürün odasının önünü gösteren bir güvenlik kamerası görüntüsü olduğu ve davacının bunu paylaşırken hakaret veya küçük düşürücü ifadelerde bulunmadığı anlaşıldığından, işverence yapılan feshin geçersiz olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile davacının işe iadesine, dört aylık boşta geçen süre ücreti ile işe başlatılmaması halinde ödenecek olan işe başlatmama tazminatının beş aylık ücreti tutarında belirlenmesine karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Yargıtay Kararının Özeti:
Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 25.02.2016 tarihli, 2016/2198 esas ve 2016/5732 karar sayılı kararı ile davacıya atfedilen eylemin haklı nedenle fesih sebebi olduğu gerekçesiyle Mahkeme kararının bozularak ortadan kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.
Yargıtay bozma kararı sonrası davacı vekili Daire kararının maddi hataya dayandığını ileri sürerek bozma kararının ortadan kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekilinin bu talebi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 09.05.2017 tarihli, 2017/32592 esas ve 2017/10720 karar sayılı kararı ile önceki kararın maddi bir hataya dayandığı gerekçesiyle ortadan kaldırılmasına karar verilerek yeniden yapılan incelemede, davacının eyleminin fesih için haklı neden değil ve fakat geçerli neden teşkil ettiğini belirterek Mahkeme kararının ortadan kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.
Bireysel Başvuru:
Kesinleşen karara karşı davacı taraf Anayasa Mahkemesine başvurmuştur
Anayasa Mahkemesi Kararının Özeti:
Anayasa Mahkemesince 07/04/2021 tarihli ve 2017/35488 başvuru numaralı kararda, başvurucunun ifade özgürlüğü ile işverene karşı sadakat yükümlülüğü arasında adil bir denge kurulabilmesi için öncelikle olgusal bir durum ifade eden söz konusu fotoğrafın kim tarafından, kimlerle ve hangi şartlarda paylaşıldığının irdelenmesi gerektiği, başvurucunun işveren Bankada müfettiş olarak görev yapmakta olduğu ve başvuruya konu fotoğrafı sadece aynı Bankada kendisi gibi müfettiş olan belirli sayıda arkadaşının bulunduğu WhatsApp grubunda paylaştığı, üstelik başvurucunun iddiasına göre grup üyelerinden birinin de başvurucu hakkında soruşturma açmaya yetkili kişilerden olan teftiş kurulu başkan yardımcısı olduğu, bu çerçevede söz konusu paylaşımın kişilerin güvendikleri insanlarla kurdukları kapalı bir grupta yapıldığı anlaşılmakta olup başvurucunun söz konusu paylaşımı yapmakta kötü niyetinin bulunduğunu veya işverene zarar verme amacının bulunduğunu söylemenin mümkün görünmediği belirtilmiştir. Kararın devamında; eldeki başvuruda değerlendirilmesi gereken bir diğer hususun ise başvurucunun söz konusu paylaşımının işveren üzerindeki etkileri olduğu, Daire kararında başvurucunun söz konusu paylaşımın, yapıldığı ortamın kendine has özellikleri veya daha geniş bir ifadeyle başvuruya konu fotoğrafın paylaşılma şartlarının olayın bütünselliği içinde yeri değerlendirilmeksizin fotoğrafın kurum dışına sızması hâlinde "genel müdürünün görevden alındığı izlenimini verecek" bir etkisinin olduğu ve bunun ekonomik sakıncalara yol açabileceğinin kabul edildiği, bununla birlikte Dairenin böyle bir sonuca varmasının, ancak başvurucunun söz konusu fotoğraf paylaşımına onun verdiği anlamın ötesinde anlamlar yüklemesi ile mümkün olduğu, başvurucunun kullandığı ifadelere onun verdiği anlamın ötesinde bir anlam yüklenmemesi gerektiği(benzer değerlendirmeler içeren birçok karar arasından bkz. Ergün Poyraz (2) [GK], B. No: 2013/8503, 27/10/2015, § 72; Tansel Çölaşan, § 69; Emin ... (2), B. No: 2013/3178, 25/6/2015, § 50); somut olayda ise kişilerin aynı Bankada ve aynı görevde bulunan ve birbirleriyle belirli derecede güven ilişkisi içinde olan çalışma arkadaşlarının kurdukları çeşitli iletişim gruplarında kullandıkları ifade yöntemlerine aşırı bir anlam yüklendiği, söz konusu paylaşımın üçüncü kişilerle paylaşılmaması, kurum dışına çıkartılmaması ve herhangi bir tehlikeliliğinin ortaya çıkmaması karşısında derece mahkemelerinin başvuruya konu paylaşımın kurum dışına sızması hâlinde büyük zararlar doğacağı varsayımlarının kabul edilmesi için daha fazla olgusal veriye ve değerlendirmeye ihtiyaç bulunduğu vurgulanmıştır.
Anayasa Mahkemesi; somut olayda Dairenin, başvurucunun ifadelerinin işverenine karşı sadakat yükümlülüğüne hangi yönlerden aykırılık oluşturduğu ve söz konusu son derece ağır tedbire zorunlu ve en son çare olarak başvurulup başvurulmadığı hususlarında yeterli bir değerlendirme yapmaksızın başvurucunun iş sözleşmesinin feshinin geçerli bir nedene dayandığına karar verdiğini, başvurucunun ifade özgürlüğü ile işverene karşı sadakat yükümlülüğü arasında bir denge kurmaya çalışmadığını, bu sebeple Dairenin başvurucunun iş sözleşmesinin feshinin geçerli bir nedene dayandığına ilişkin ileri sürdüğü gerekçelerin başvurucunun ifade özgürlüğü hakkına yapılan müdahale için ilgili ve yeterli olarak kabul edilemeyeceği sonucuna varmıştır.
Anayasa Mahkemesince; yukarıda belirtilen gerekçelerle Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verilerek ihlalin Mahkeme kararından kaynaklandığı belirlenmiş ve bu yöndeki iddianın kabul edilebilir olduğuna, kararın bir örneğinin ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak amacıyla Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı doğrultusunda, dosya kapsamının yeniden değerlendirilmesi neticesinde, davacının bir arkadaşının kendisine gönderdiği ve davalı Banka genel müdürünün odasının önündeki boş kutuları gösteren bir fotoğrafı WhatsApp isimli telefon uygulamasındaki arkadaş grubunda paylaşmasından ibaret eyleminin ifade özgürlüğü kapsamında kaldığı ve iş sözleşmesinin feshi için haklı ya da geçerli bir sebep oluşturmadığı anlaşılmakla; Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 09.05.2017 tarihli, 2017/32592 esas ve 2017/10720 karar sayılı kararının ORTADAN KALDIRILMASINA karar verildi.
Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine 24.11.2021 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.