2. Hukuk Dairesi 2019/6392 E. , 2020/1066 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Boşanma-Velayet-Tedbir Nafakası
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı erkek tarafından kusur belirlemesi, velayet düzenlemesi, aleyhine hükmedilen nafakalar ve tazminatlar ile reddedilen manevi tazminat talebi yönünden, davalı-davacı kadın tarafından ise kusur belirlemesi ve tazminatların miktarı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-davacı kadının tüm, davacı-davalı erkeğin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Davacı-davalı erkek tarafından Türk Medeni Kanunu’nun 166/1. madddesi uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak açılan boşanma davası ile davalı kadın tarafından açılan Türk Medeni Kanunu’nun 197. maddesi uyarınca nafaka ve tedbiren velayet düzenlemesi yapılması talebini içeren davaların birleştirilerek yapılan yargılaması sonucunda, davalı-davacı kadının daha fazla kusurlu olduğu belirtilerek, davacı erkeğin boşanma davasının kabulüne, davalı-davacı kadının birleşen nafaka ve velayet davalarının kısmen kabulüne, tarafların Türk Medeni Kanunu’nun 166/1. madddesi uyarınca boşanmalarına, tarafların ortak çocuklarından ... ve Yusuf"un velayetlerinin anneye verilmesine, çocuklar için aylık 300’er Türk lirası iştirak nafakasına, ortak çocuk Fadime’nin velayetinin ise davalı babaya verilmesine, davalı-davacı kadın için aylık 230 Türk lirası tedbir nafakasına, davalı-davacı kadının yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine, davacı-davalı erkek yararına 3.000 TL manevi tazminat verilmesine karar verilmiş, hüküm taraflarca istinaf edilmiştir.
Bölge adliye mahkemesince, davacı-davalı erkeğin manevi anlamda bağımsız konut temin etmediği, kadının kardeşlerinin müşterek eve gelmesini istemediği, davacı-davalının annesinin davalı-davacının misafirlerine kötü davrandığı ve davacı-davalının babasının davalı-davacının anneannesini evden kovduğu, davalı davacı kadının ise müşterek konutta bulunan ev eşyalarına zarar verdiği, davacı-davalıya hakaret ve küfür ettiği, davacının ailesini tehdit ettiği, davacı ve ailesine lanet okuyup beddua ettiği, gerçekleşen olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğu belirtilerek ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurmak suretiyle, davacı erkeğin boşanma davasının kabulüne, davalı-davacı kadının birleşen nafaka ve velayet davalarının kısmen kabulüne, tarafların Türk Medeni Kanunu’nun 166/1. madddesi uyarınca boşanmalarına, tarafların ortak çocukları ..., Fadime ve Yusufun velayetlerinin anneye verilmesine, çocuklar için aylık 300"er Türk lirası iştirak nafakasına, davalı-davacı kadın için aylık 350 Türk lirası tedbir, aylık 350 Türk lirası yoksulluk nafakasına, davalı-davacı kadın lehine 18.000 TL maddi, 14.000 TL manevi tazminata, davacı-davalı erkeğin manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir Hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve toplanan delillerden bölge adliye mahkemesince tarafların kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışları yanında, davalı-davacı kadının, eşinin ailesini istemediği anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya sebep olan olaylarda davalı-davacı kadının ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Bu husus gözetilmeden yanılgılı değerlendirme sonucu davacı-davalı erkeğin ağır kusurlu olduğunun kabulü doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir.
3-Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. (TMK m. 175) Yukarıda 2. bentte açıklandığı üzere, Türk Medeni Kanunu’nun 175. maddesi koşulları davalı-davacı kadın yararına gerçekleşmemiştir. O halde, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
4-Yukarıda 2. bentte açıklandığı üzere boşanmaya sebebiyet veren vakıalarda davalı-davacı kadın ağır kusurludur, ağır kusurlu eş yararına maddi ve manevi tazminata karar verilemez. Davalı-davacı kadın yararına Türk Medeni Kanununun 174/1-2 oluşmamıştır. O halde davalı-davacı kadının maddi ve manevi tazminat isteklerinin reddine karar vermek gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
5-Yukarıda 2. bentte açıklandığı üzere; evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davacı-davalı erkeğin ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların, erkeğin kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşılmıştır. O halde mahkemece, tarafların, sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (TMK m. 4, TBK m. 50. 51) dikkate alınarak davacı-davalı erkek yararına uygun miktarda manevi (TMK 174/2) tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2., 3., 4. ve 5. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerin yukarıda l. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın Mehtap"a yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna ve 218.50 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatıran Ziya"ya geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 12.02.2020 (Çar.)