Hukuk Genel Kurulu 2017/560 E. , 2018/755 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki “kurum işleminin iptali ve sözleşmenin devamına ilişkin muarazanın giderilmesi” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Adana 4. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 10.04.2013 gün ve 2011/696 E., 2013/343 K. sayılı karar davalı vekilince temyiz edilmekle, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 21.10.2013 gün ve 2013/21838 E., 2013/25147 K. sayılı kararı ile,
“…Davacı, eczacı olduğunu, davalı kurum çalışanlarına ilaç verdiğini, davalının aralarındaki sözleşmenin 6.3.3. maddesi gereğince reçetelerdeki ilaçların hasta veya yakınına teslim edildiğine ilişkin imzanın hasta veya yakınına ait olmadığı gerekçesiyle 8.120,98.TL para cezası verildiğini ileri sürerek haksız olarak verilen bu kararın iptali ve sözleşmenin aynı şartlarda devamı istenilmiştir.
Davalı SGK vekilince davanın reddi gerektiği savunulmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin 6.3.3 maddesinde; "eczanenin kuruma fatura ettiği reçetelerden bulunması gereken ve reçete muhteviyatı ilaçların reçete sahibine ya da yakınına teslim edildiğine ilişkin imzanın, reçete sahibine veya ilaçları teslim edildiği yakınına ait olmadığının tespit edilmesi halinde, reçete bedelinin 5 katı tutarında cezai şart uygulanarak eczacı yazılı olarak uyarılır, tekrarı halinde reçete bedelinin 5 katı tutarında cezai şart uygulanarak sözleşme feshedilir ve 1 (bir) ay süre ile sözleşme yapılmaz" yazılıdır.
Toplanan delillerden ve dosya kapsamından davacı tarafından, davalı kuruma fatura edilen reçete arkasındaki imza hak sahibi ..."na ait olmayıp, resmi evrakta sahtecilik suçundan mahkum olan dava dışı Hasan Yangın isimli şahsın ilacı teslim alan ve ilacın teslimine ilişkin imzayı atan kişi olduğu görülmektedir. Hak sahibi ..."na teslim edilmiş gibi imzanın alındığı, bu şahıstan kimlik sorulması halinde hak sahibi olmadığının anlaşılacağı dikkate alındığında davacı eczacının ilaç teslim ettiği kişinin gerçek hasta olmadığını tespit imkanı mevcut olduğu anlaşılmaktadır. Somut olaya ilişkin yukarıda açıklanan aşamalar dikkate alındığında davacının sözleşme ile üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmediği ve sözleşmeye aykırı davrandığı görülecektir. Hal böyle olunca mahkemece davalı tarafından uygulanan cezai işlemin hukuka uygun olduğu gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulüne ilişkin hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir,…”
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava uyarı ve para cezasına dair kurum işleminin iptali ile yanlar arasındaki sözleşmenin devamına ilişkin muarazanın meni istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin eczacı olduğunu, yanlar arasındaki sözleşme uyarınca kurum sigortalılarına ilaç verdiğini, davalı kurum tarafından yapılan inceleme sonucu 26.06.2009, 02.11.2009, 16.11.2009 tarihli reçete arkasındaki imzaların, reçetenin arkasında ismi yazılı olan kişilere ait olmadığı ve sözleşmenin 6.3.3. maddesine aykırı davranıldığının belirlendiğini, müvekkilinin reçetelere ekli raporlardan şüphelenmesi üzerine kurum yetkililerine bildirimde bulunduğunu, aynı veya başka reçetelerle gelen kişinin açığa çıkarılması için yardım ettiğini, ancak kurum tarafından müvekkili hakkında üç adet reçete ile verdiği ilaçlar nedeniyle uyarı ve para cezası verildiğini, müvekkilinin görevinin hastalara ait reçetelerde yer alan ilaçları kurum provizyon sistemine girmek ve hastaya teslim etmek olduğunu ileri sürerek, kurum tarafından uygulanan uyarı cezası ve 8.120,98 TL para cezası işleminin iptaline ve sözleşmenin aynı şartlarda devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının tespit edilen eylemlerinin sözleşme eki protokolün 6.3.3. maddesine aykırı olduğunu, kurum işleminin yerinde olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davacı eczacının eylemi nedeniyle davalı kurumun zarara uğramadığı, davacı hakkında uygulanan para ve uyarı cezasının, eczanenin kapatılmasına kadar gidecek ağırlıktaki sonuçlara neden olabileceği, sözleşme ve protokol maddelerine göre eczacıya imza kontrolü yükümlülüğü getirilmesine rağmen imzanın gerçekliğini araştırma zorunluluğunun bulunmadığı, hakkaniyet gereği davacının talebinin yerinde olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile cezai işlemin iptaline karar verilmiştir.
Davalı vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece, davacının ibraz ettiği mahkeme kararları ve Yargıtay kararları karşısında, davacı ile aynı nedenlerle davalıya yönelik açılan benzer davalarda toplanan deliller, gerekçe ve temyiz sonuçları ile ceza yargılamasında cezalandırılmasına karar verilen dava dışı üçüncü kişi olan sanıklarla davacı arasında eylem ve fikir birliği içinde olduklarına dair delil ya da kesinleşmiş yargı kararı bulunmadığı, davalının davacı aleyhine uyguladığı işlemin hukuka aykırı ve dayanaksız olduğu gerekçesi ile direnme kararı verilmiş, direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, davacının, taraflar arasındaki sözleşmenin 6.3.3. maddesine aykırı davranıp davranmadığı, buradan varılacak sonuca göre uyarı ve para cezasına dair kurum işleminin iptalinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, yerel mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenlere, taraflar arasında geçerli olan protokolün 6.3.3. maddesi dikkate alındığında, davalı kurum tarafından uygulanan cezai işlemin yerinde olmadığının anlaşılmasına göre yerel mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olup direnme kararının onanması gerekir.
S O N U Ç: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının ONANMASINA, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 04.04.2018 gününde oy birliği ile karar verildi.