Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak borçlular hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip başlatılması ve örnek 10 numaralı ödeme emrinin tebliği üzerine, borçluların icra mahkemesine başvurarak imza itirazında bulundukları görülmektedir. Mahkemece, adli tıp uzmanı bilirkişiden alınan raporda imzanın borçlu ... eli ürünü olduğu, ... ait olup olmadığının tesbit edilemediği bildirilince, tereddütün giderilmesi için, Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinden de rapor alınmış, anılan raporda ise, imzanın ... ait olmadığının bildirilmesi üzerine, mahkemece son rapor yeterli bulunmuş ve .. yönünden itiraz kabul edilerek takibin durdurulmasına karar verilmiştir.
Alacaklı vekilinin temyizi üzerine, Dairemizce iki rapor arasındaki çelişkinin giderilmesi amacıyla karar bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak üç kişilik heyetten rapor alınması için gerekli ücretin yatırılması amacıyla borçlu vekiline kesin süre verilmiş, borçlu vekilinin kesin süre içinde masrafı yatırmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Senetteki imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfeti, senet elinde olup takibe başlayan ve imzanın borçluya ait olduğunu idda eden alacaklıya aittir.( HGK.nun 26.04.2006 tarih ve 2006/12-259 esas, 2006/231 sayılı kararı) Bu nedenle yukarıda açıklanan şekilde borçluya kesin süre verilmek suretiyle sonuca gidilemez. Bu durumda mahkemece, borçlunun imza itirazı yöntemince incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile itirazın reddine karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 30.03.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.