Esas No: 2020/6797
Karar No: 2022/1104
Karar Tarihi: 14.02.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/6797 Esas 2022/1104 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2020/6797 E. , 2022/1104 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANTALYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 11.HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Gazipaşa Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 18.12.2018 tarih ve 2015/443 E- 2018/451 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi'nce verilen 26.06.2020 tarih ve 2019/1516 E- 2020/747 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkiline ait Şahinler Köyü, 103 Ada 9 ve 15 Parsel sayılı taşınmazlar üzerinde bulunan erik ağaçlarını Tarsim Bitkisel Ürün Sigortası ile dolu, fırtına ve doludan ileri gelen kalite kaybına karşı sigortalattığını, muhtelif tarihlerde yaşanan fırtına ve dolu sebebiyle erik ağaçlarında ürün kaybı ve ürünlerde kalite kaybı yaşandığını, oluşan zararların tespiti için Gazipaşa Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/52 D.İş sayılı dosyası ile tespit yaptırdıklarını, tespit edilen zararın ödenmesi için davalıya gönderilen ihtara rağmen zararın ödenmediğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50.000,00 TL'nin ihtarnamenin tebliğ tarihi olan 15.09.2015 tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 06.07.2017 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 150.000,00 TL arttırarak tüm hakları saklı kalmak kaydıyla 200.000,00 TL'nin davalı tarafa keşide edilen ihtarnamenin tebliği olan 15.09.2019 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, öncelikle daini mürtehin kurumun muvafakatinin alınmasının gerektiğini, davaya konu Şahinler Köyü 103 Ada 9 ve 15 Parsel sayılı taşınmazlar yönünden dolu hasarının mevcut olduğu tespit edilerek belirlenen hasar oranları üzerinden daini mürtehine tazminat ödemesi yapıldığını, taşınmazlarda fırtına hasarına kesinlikle rastlanmadığını, ürünlerde sadece dolu hasarının bulunduğunu, sigortalı ürünlerdeki verim düşüklüğünün tek sebebinin çiçeklenme yetersizliği ve döllenme noksanlığından kaynaklı ağaç başı verimlerin azalması olduğunu ve bunun da teminat dışında kaldığını, Gazipaşa Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/52 D.İş sayılı dosyasındaki tespitin tek taraflı ve yokluklarında yapıldığını, bu sebeple delil olarak değerlendirilemeyeceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince iddia, savunma, alınan bilirkişi raporu ve tespit raporu ile tüm dosya kapsamına göre, davacının dört ayrı poliçeden kaynaklı talep edebileceği tazminat tutarının 168.356,48 TL olduğu, davalı tarafından dava tarihinden sonra 22.01.2016 tarihinde 13.837,00 TL'yi daini mürtehin bankaya ödeme yapıldığı gerekçesiyle bu miktar yönünden davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, kalan tutar olan 154.519,48 TL ‘nin Devlet Destekli Bitkisel Ürün Sigortası Genel Şartlarının B.7. maddesi uyarınca son hasat tarihinden 30 gün sonrası için muaccel hale geleceği gerekçesiyle bu miktar yönünden davanın kabulüne, 117.788,00 TL'sinin 08.10.2015, 36.731,48 TL'nin 28.09.2015 tarihinden itibaren ticari faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, davacı tarafından 29.03.2015, 09.04.2015, 11.04.2015, 23.04.2015 ve 24.04.2015 tarihlerinde gerçekleşen fırtına ve dolu nedeniyle erik bahçelerinde ürün ve kalite kaybının gerçekleştiği iddiası ile tespit talebinde bulunulması üzerine Gazipaşa Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/52 D. iş sayılı dosyasında 07.05.2015 tarihinde tespit yapıldığı, mahkemece keşif yapılıp tanıklar dinlenildikten sonra 28.03.2017 tarihli ziraat bilirkişisi raporu yanında ayrıca oluşturulan bilirkişi kurulundan rapor alındığı, bu raporda önceki bilirkişi raporları ile Meteoroloji kayıtlarının değerlendirilmesi sonucunda sigortalı meyve bahçesinin rutin bakımlarının yapıldığı, hasar tarihlerinden önce fırtına ve dolu hadiselerinin gerçekleştiği, zararın fırtına ve dolu nedeniyle ortaya çıktığı tespit edildiği, bu durumda hasarın Devlet Destekli Bitkisel Ürün Sigortası Genel Şartları A.2.1. maddesi uyarınca teminat kapsamında olduğunun anlaşıldığı, bilirkişi kurulu tarafından tespit raporu ile, önceki ziraat mühendisi bilirkişiler tarafından düzenlenen raporlar da gözetilerek % 90 oranında ürün kaybının olabileceği değerlendirilmek suretiyle tazminat hesabının yapıldığı, bilirkişi raporlarının dosya kapsamı ile uyumlu olduğu, bu durumda davalı vekilinin hasar dosyasında düzenlenen ekspertiz raporlarına itibar edilmesi gerektiği, bilirkişi raporlarının yetersiz olduğu ve hasarın teminat dışı olduğu yönündeki istinaf başvuru sebeplerinin yerinde olmadığı, yine davalı vekilinin ekspertiz raporuna göre dolu hasarı nedeniyle daini mürtehin bankaya dava tarihinden önce ödemeler yapıldığı ancak bankanın bu ödemeleri tahsil etmemesi nedeniyle iade edildiği ancak dava tarihinden sonra 22.11.2016 tarihinde tahsil edildiğini ileri sürdüğü, davalının alacaklının temerrüdüne ilişkin herhangi bir delil bildirmemiş olması karşısında ilk derece mahkemesinin ödemenin dava tarihinden sonra gerçekleştiği yönündeki kabulü ile ödenen tutara ilişkin davanın konusuz kalması nedeniyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına ilişkin kararının usul ve yasaya uygun olduğu, davalı vekilinin, teminat dışı nedenlerle verim değişikliği nedeniyle zeyilname düzenlenerek davacıya prim iadesi yapıldığını iddiasının, prim iadelerinin hesaplanan tazminattan düşülmesi gerekli ise de, davalı davacıya prim iadesi yapıldığına ilişkin herhangi bir ispat vasıtası sunmadığından mahkemece iade edildiği belirtilen prim tutarı indirilmeden tazminata karar verilmesinin de yerinde olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 7.916,41 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 14/02/2022 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.
(M)
KARŞI OY
Uyuşmazlık, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi, bu kararında temyiz incelemesi sonucunda onanması durumunda Bölge Adliye Mahkemesince hükmedilecek istinaf red harcı ile Yargıtayca hükmedilecek onama harcının maktu mu yoksa nisbi mi olacağına ilişkindir.
T.C. Anayasasının 73/3 maddesinde "Vergi, resim, harç vb. mali yükümlülüklerin Kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağı",
492 sayılı Harçlar Yasası'nın 2. maddesinde "Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tabi olacağı",
(1) sayılı Tarifenin III karar ve ilam harcı başlıklı 1/a madddesinde "Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden binde 68.31 oranında nisbi harç alınacağı",
1/e maddesinde "yukarıdaki nisbetlerin Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Danıştay, ve Yargıtay'ın tasdik veya işin esasını hüküm altına aldığı kararları içinde aynen uygulanacağı"
2.a maddesinde de "1. fıkra dışında kalan davalarla, taraf teşkiline imkan bulunmayan davalarda verilen esas hakkındaki kararlarla, davanın reddi kararı ve icra tetkik merciilerinin 1. fıkra dışında kalan kararlarında" maktu harç alınacağı düzenlenmiştir.
Bölge Adliye Mahkemelerinde işin esasını hüküm altına aldığı kararlar, ilk derece mahkemesinin yerine geçerek verdiği ve icrai kabiliyeti söz konusu olan kararlardır. Bu kararlar ise, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak 6100 sayılı HMK 353/1-b-2,3 maddelerine göre davanın kabulü veya reddi yönünde verilen kararlardır. İlk Derece Mahkemesi Kararının İstinaf incelemesi sonucunda doğru bulunarak verilen "istinaf başvurusunun esastan reddi" kararı davanın esası hakkında verilen ve işin esasına bölge adliye mahkemesince girilip verilmiş ve icra edilecek bir karar değildir. İlk Derece mahkemesi kararı geçerliliğini sürdürmektedir. Bu itibarla konusu belli bir değere ilişkin davada, davalının istinaf başvurusunun reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararı 1 sayılı Tarifenin III-1-a maddesinde ifade edilen "esas hakkında" karar niteliğinde bulunmadığından Bölge Adliye mahkemesince nisbi değil, maktu karar ve ilam harcının alınması gerekmektedir.
Başvurunun esastan reddinde, aslında davanın esasına girilmemekte, ilk derece mahkemesi kararı doğru bulunduğundan dava hakkında ayrıca karar verilmemektedir. Kanun koyucunun buradaki "esastan" ifadesini, istinaf başvurusu sırasında dilekçeye, harca, süreye vb. şekli hususlara ilişkin bir eksiklik olmaması, istinaf sebeplerinin incelenerek ilk derece kararında usul veya esas yönünden hukuka aykırılık bulunmamasıdır. (Pekcanıtez-Usul-Medeni Usul Hukukun Sh. 2270 vd)
Keza İstinaf başvurusunun reddine ilişkin karar temyiz incelemesi olmadığı için onama kararı niteliğinde de değildir. (Pekcanıtez-Atalay-Özekes Sh. 583, Konuralp, Uluslararası Toplantı Sh. 260, Özekes-100 soruda İstinaf ve Temyiz sh. 99)
1) Sayılı Tarifenin III-1-e maddesi tasdik (onama) edilen kararlar için nisbi karar ve ilam harcı alınacağını düzenlemiş olduğundan Bölge Adliye Mahkemesinin kararı niteliğine göre nisbi karar ve ilam harcına hükmedilmesi mümkün olmayıp bu nedenle de maktu harç alınmalıdır.
Aksi düşüncenin kabulü T.C. Anayasası'nın 73/3 maddesindeki "Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağına" ilişkin temel hükme de aykırılık teşkil edecektir ki vergi ve harç yükümlülüğü konusunda kıyas veya yorum yoluyla yükümlülük getirilmesi mümkün değildir.
Somut uyuşmazlıkta, nisbi değere tabi bulunan davada, davanın kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı aleyhinde davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine ve nisbi karar ve ilam harcının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı hükmedilen karar ve ilam harcı yönünden yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere aykırılık teşkil etmektedir.
Diğer taraftan davalı, istinaf başvurusunun esastan reddi kararını temyiz etmiş olup, red kararının temyiz incelemesi sonucunda alınması gereken onama harcı (1) sayılı Tarifenin 2.a maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesi Kararının, niteliğine göre maktu olmalıdır.
Bu halde, Bölge Adliye Mahkemesi kararındaki nisbi karar ve ilam harcının maktu karar ve ilam harcı olarak düzeltilmesi suretiyle HMK 370/1. maddesi gereğince kararın onanması, Daire onama ilamında da nisbi yerine maktu onama harcına hükmedilmesi gerekirken karar ve ilam harçları konusunda yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesine ilişkin sayın çoğunluk görüşüne katılamıyorum.