Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/8874
Karar No: 2019/3211
Karar Tarihi: 26.03.2019

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2016/8874 Esas 2019/3211 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2016/8874 E.  ,  2019/3211 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : İstihkak


    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın (ek karar) temyiz talebinin reddine karar verilmiş olup hükmün davalı alacaklı vekili karar tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

    K A R A R

    Davacı üçüncü kişi vekili, haciz yapılan işyerinin ve haczedilen malların borçlu ile alakasının olmadığını belirterek müvekkiline ait olan mallar üzerindeki haczin kaldırılmasına, istihkak iddiasının kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı alacaklı vekili, davalı dosya borçlusuna ait işyerine tebligatın yapıldığını, haciz sırasında çok sayıda fatura ve evrak bulunduğunu, çalışanların üzerlerindeki iş kıyafetlerinde borçlu şirketin ünvanının tespit edildiğini, mahcuzların borçluya ait olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece, alınan bilirkişi raporu, üçüncü kişi ile borçlunun faaliyet konularının aynı olması, borçlu şirket yöneticilerinin üçüncü kişi şirkette çalışmaya başlaması, haciz adresinin tebligat adresi olması nedeniyle mülkiyet karinesi borçlu dolayısıyla alacaklı lehine kurularak davacının karinenin aksini ispatlamaya elverişli deliller sunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
    Hüküm, davalı alacaklı vekili tarafından vekalet ücreti yönünden temyiz edilmiş, mahkeme ek kararla temyiz talebini süre yönünden reddetmiş, ek karar süresinde davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, üçüncü kişinin İİK"nin 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı istihkak davası niteliğinde olup, İİK 97. maddesinin 11. fıkrası uyarınca basit yargılama usulune tabidir.
    Basit yargılama usulüne tabi yargılamalara ilişkin olarak 6100 sayılı HMK"nin “Hüküm” başlıklı 321. maddesinde aynen;
    1. Tahkikatın tamamlanmasından sonra, mahkeme tarafların son beyanlarını alır ve yargılamanın sona erdiğini bildirerek kararını tefhim eder. Taraflara beyanda bulunabilmeleri için ayrıca süre verilmez.
    2. Kararın tefhimi, mahkemece hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklanması ile gerçekleşir. Ancak zorunlu hâllerde, hâkim bu durumun sebebini de tutanağa geçirmek suretiyle, sadece hüküm özetini tutanağa yazdırarak kararı tefhim edebilir. Bu durumda gerekçeli kararın en geç bir ay içinde yazılarak tebliğe çıkartılması gerekir.”hükmü düzenlenmiştir.
    321. maddedeki “hükme ilişkin tüm hususlar” dan kastedilen HMK"nin 297. maddesindeki unsurlardır.
    Buna göre; mahkeme, tahkikatın tamamlanmasından sonra, tarafların son beyanlarını almalı ve yargılamanın sona erdiğini bildirdikten sonra hükmü tefhim etmelidir. Kural olarak, mahkemece kararın tefhiminde hükme ilişkin tüm hususlar açıklanmalıdır.
    HMK"nin 322. maddesi atfı ile uygulanmakta olan HMK"nin 297. maddesinde hükmün kapsamı açık bir şekilde düzenlenmiştir. Buna göre; mahkeme, gerekçesi ile birlikte tefhim ettiği hükümde taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde göstermesi gereklidir. Bu kanunun getirdiği bir zorunluluktur. Ancak zorunlu hâllerde, hâkim bu durumun sebebini de tutanağa geçirmek suretiyle sadece hüküm özetini tutanağa yazdırarak kararı tefhim edebilir. Bu durumda gerekçeli karar en geç bir ay içinde yazılarak tebliğe çıkartılmalıdır. Bir diğer deyişle HMK"nin 321.maddesinde belirtilen şekilde hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte tefhim edilemediği hallerde gerekçeli kararın mutlaka taraflara tebliğ edilmesi gereklidir.
    2004 sayılı İcra İflas Kanunu"nun 363/1. maddesi uyarınca icra hukuk mahkemelerince verilecek kararların temyiz süresi tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren 10 gündür. Maddedeki “tefhim” kavramının "hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklandığı hal" olarak anlaşılması zorunludur. Bu nedenle, yukarıda açıklanan nitelikte bir tefhim varsa temyiz süresi tefhim tarihinden itibaren, aksi halde gerekçeli kararın tebliğinden itibaren başlayacaktır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun konuyla ilgili içtihatı da bu yöndedir. (21.01.2015 tarih, 2014/9-1438 Esas, 2015/580 K. sayılı karar) Usul hukukunda yer almamakla birlikte uygulamada, tefhimden sonra temyiz süre tutum dilekçesi veya kararın tebliğinden sonra gerekçeli temyiz dilekçesi sunmak suretiyle kararın temyiz edildiği hallerde, kararın gerekçesini dikkate alarak yeni temyiz gerekçelerine dayanılması mümkün olduğundan, gerekçeli kararın bu hallerde de taraflara tebliği gerekir.
    Nitekim Anayasa Mahkemesi de gerekçeli kararın tebliğinin temyiz hakkının etkili şekilde kullanılması bakımından gerekli olduğunu, bu yükümlülük getirilmeden kararın kesinleştirilmesini hak ihlali olarak kabul etmiştir (Anayasa Mahkemesi (İkinci Bölüm) 20.03.2014 tarihli ve 2012/1034 Başvuru).
    Temyize konu olayda, 23.06.2015 tarihli tefhimin yukarıda açıklanan nitelikte bir tefhim olduğundan bahsedilemez. Ayrıca gerekçeli kararın temyiz edene tebliğinin de yapılmadığı dikkate alındığında temyiz isteminin reddine dair ek kararın usul ve yasaya uygun olduğu söylenemez. Bu sebeple, ... İcra Hukuk Mahkemesinin 28.08.2015 tarihli ve 2013/510 Esas, 2015/467 Karar sayılı temyiz isteminin reddine dair ek kararının kaldırılmasına karar verilerek;davalı alacaklı vekilinin asıl karara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine geçildi.
    1-Mahkemece verilen kısa kararda; “İİK"nin 97.maddesi gereğince dava değerinin %20"si oranında tazminatın davacıdan alınarak davalı ... Demir Çelik Ltd. Şti"ne ödenmesine,” denildiği halde, gerekçeli kararda tazminata ilişkin hüküm kurulmamış olması nedeniyle kısa karar ile gerekçeli kararın hüküm fıkrası arasında çelişki oluşturulmuştur.
    T.C. Anayasasının 141. maddesi hükmü uyarınca, duruşmaların aleniyeti kuralı gereği, tefhim edilen kısa karar ile gerekçeli kararın birbirine aykırı ve çelişik olmaması gerekir. Buna göre, yargılama açık olarak yapılacak ve HMK"nin 297/2. maddesi hükmü gereğince de yargılama sonunda verilen kararda taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan haklar sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde açıkça gösterilir. Aynı Kanun"un 298/2. maddesi hükmü ise, sonradan yazılacak gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağını amirdir. Bu nedenle Mahkeme hükmü tek olduğundan ve kısa kararla aynı sonuçları taşıyacağından kısa karar ve gerekçeli karar arasında çelişki halinde ortada yasaya uygun bir hükmün varlığından söz edilemez. Nitekim Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 10.04.1992 tarihli ve 7/4 sayılı kararında, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili bulunmasının bozma nedeni sayılacağı belirtilmiş olup, Mahkemece yapılacak iş; önceki karar ile bağlı olmaksızın çelişki giderilmek suretiyle yeni bir karar vermekten ibarettir.
    Hüküm, bu nedenle Kanuna, tarih ve numarası anılan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı"na aykırı olarak tesis edildiğinden bozulması gerekmiştir.
    2-Bozma neden ve şekline göre, davalı alacaklı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı alacaklı vekilinin bu yönü amaçlayan temyiz itirazlarının kabulüne sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, hükmün İİK"nin 366. ve 6100 Sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK"nin 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 26.03.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi