Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/14413
Karar No: 2012/1606
Karar Tarihi: 07.02.2012

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2010/14413 Esas 2012/1606 Karar Sayılı İlamı

4. Hukuk Dairesi         2010/14413 E.  ,  2012/1606 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı ... vd. vekili Avukat ... tarafından, davalı ... vd. aleyhine 14/07/2009 gününde verilen dilekçe ile yayın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece davanın reddine dair verilen 22/07/2010 günlü kararın Yargıtay’da duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 07/02/2012 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat ... (kendisine asaleten ..."e velayeten) ile karşı taraftan davalılardan ... Eğ.Dan.Tur.Bas.Yay.Hiz.Ltd.Şti. vekili Avukat ... geldiler, diğer davalı adına gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra taraflara duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
    Dava, yayın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir.
    Davacılar vekili, davalı şirkete ait "..." isimli derginin Haziran /2009 sayısında yayınlanan ve diğer davalı tarafından kaleme alınan "Küçükoğulları ve ..." başlıklı yazıda; davacıların, Ermeni kökenli bir aileden geldiklerinin iddia edildiğini, davacılardan ..."ün faili meçhul cinayetlerden sorumlu tutulduğunu ve yolsuzluk yaptığının ileri sürüldüğünü, bu iddiaların tümünün gerçeğe aykırı olduğunu belirterek kişilik haklarına yapılan saldırı nedeniyle manevi tazminat istemiştir.
    Davalı taraf ise; dava konusu yazıda yer alan bilgilerin, Osmanlı arşivinden alınan döküman ve belgelere dayandığını, davacıların kişilik haklarına saldırının söz konusu olmadığını belirterek istemin reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
    Yerel mahkemece, "...dava konusu yayında, davacıların aile kökenleri ile ilgili olarak "Ermeni kökenli" olduklarından bahisle yorum ve haberlerin bulunduğu, bir kimsenin Ermeni kökenli olmasının ifade edilmesinin kişilik haklarına saldırı teşkil etmediği, bu yöndeki haber ve yorumların gerçek olmamasının da hukuka aykırılık teşkil etmediği..."gerekçesi ile davacıların manevi tazminat istemi reddedilmiştir.
    Karar, davacılar tarafından temyiz olunmuştur.
    Basın özgürlüğü, Anayasanın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Yasasının 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır. Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.
    Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasanın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanununun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.
    Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.
    Davaya konu olayda; emekli Tuğgeneral olan davacı ... ve ailesinin Ermeni kökenli olduğu, davacı ..."ün başında bulunduğu grubun Güneydoğu Anadolu bölgesinde terör estirdikleri, adı geçen davacının görev yaptığı dönemde sorumluluk bölgesinde işlenen onyedibin cinayetin faili meçhul kaldığı, davacının 1999 yılında ..."de Tugay Komutanı olarak görev yaptığı sırada yolsuzluk haberiyle gündeme geldiği..." yönünde açıklamalar bulunmaktadır. Yazıda yer alan davacı ve ailesinin ermeni kökenli olduğu iddiası, dosyada bulunan nüfus kayıtlarına göre kanıtlanamamıştır. Kaldı ki yerel mahkemenin gerekçesinde de doğru olarak belirtildiği üzere bir kimsenin ve ailesinin Ermeni kökenli olduğunun ileri sürülmesi tek başına kişilik haklarına saldırı teşkil etmemektedir. Ancak; dava konusu yazı, bir bütün olarak değerlendirildiğinde, yazının bilgi verme amaçlı olmadığı, yazıda yer alan ve amacını aşan açıklamaların davacılar hakkında kuşku ve düşmanlık yaratacak nitelikte olduğu anlaşılmaktadır. Şu durumda, dava konusu yazıda yer alan bazı açıklamaların, davacıların aile kökeni hakkında bilgi verme amacını aştığı ve davacıların kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğunun kabulü zorunludur.
    Yerel mahkemece açıklanan olgular gözetilerek, davacılar yararına uygun görülecek miktarda manevi tazminat takdir edilmesi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçeyle istemlerinin tümden reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve temyiz eden davacılar yararına takdir olunan 900,00 TL duruşma avukatlık ücretinin davalılara yükletilmesine, peşin alınan harcın istekleri halinde geri verilmesine 07/02/2012 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
    (M)
    KARŞI OY YAZISI
    Yazı bütünü, taraf iddia ve delilleri ile davalı tarafın savunması incelendiğinde şu hususlar sabittir.
    1-... uzun süredir (susurluk dosyasından sonra) güncelliğini koruyan bir isimdir. Bu kişi hakkında haber veya analiz yapılmasında kamu yararı vardır.
    2-Yazıda tarihsel belgelere dayanılmıştır. Böyle kesin belgelere dayanılarak yazmak veya arşivi tercüme etmek yasaklanamaz. Asıl olan bu olduğuna göre yazının davacıyı hedef göstermesi veya kişisel haklara saldırı olup olmadığı incelenmelidir. Bu açıdan bakıldığında yazı son derece bilimsel niteliklidir. Ve davacının kişilik haklarına saldırı söz konusu değildir. Bu yazı kişinin soyu ile ilgili sansasyonel bir metin değildir. Bu anlamda basın tam olarak özgürdür. Basının her yazdığı cezalandırılamaz.
    3-Diğer taraftan bu yazı bir ipucu da içermektedir. Bir milyondan fazla Ermeniyi katletmekle suçlanan Türkiye"de bu belgeler açıklanmalıdır. Belki de belgeler açıklandığında katledilenlerin gerçekte yaşadığı anlaşılacaktır. Tam bu noktada basın teşvih dahi edilebilir.
    İlk derece mahkemesinin kararı bu anlamda doğrudur. Çoğunluğun görüşüne katılmıyorum. 07/02/2012

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi