Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2017/655
Karar No: 2018/56

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/655 Esas 2018/56 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2017/655 E.  ,  2018/56 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Ağır Ceza

    Nitelikli yağma suçundan TCK"nun 149/1-c, 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca sanık ..."ün 10 yıl, sanık ..."ün ise 9 yıl 2 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin Silifke Ağır Ceza Mahkemesince verilen 10.11.2015 gün ve 122-300 sayılı hükümlerin, sanıkların müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 06.04.2016 gün ve 1672-2776 sayı ile;
    "...Diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
    Ancak;
    1-) Sanıkların babası olan ..."ün ikametine davaya konu senedin ne şekilde geldiği, sanıkların anılan yerde ikamet edip etmediği,
    Katılana ait 1,5 dönümlük arazi ile, hissedarı olduğu taşınmazların tapu kayıtlarında olay tarihi itibariyle malik hisse durumlarının ne şekilde olduğu,
    Katılana ait 1,5 dönümlük taşınmazın satışına ilişkin Anamur Tapu Müdürlüğüne hangi belgelerin ne şekilde teslim edildiği, bu taşınmazla ilgili Anamur Belediyesinde herhangi bir işlem ve/veya belge alımı yapılıp yapılmadığının dosyadan anlaşılamaması karşısında;
    Öncelikle davaya konu senedin, sanıkların babası olan ..."ün ikametine ne şekilde geldiği, sanıkların bu yerde ikamet edip etmediği araştırılıp, gereğinde ..."ün usulünce beyanı alınıp, katılana ait 1,5 dönümlük arazi ile hissedarı olduğu taşınmazların tapu kayıtları getirtilip malik hisse durumlarının ne şekilde olduğu tespit edildikten; olay tarihi itibarıyla katılana ait 1,5 dönümlük taşınmazın satışına ilişkin Anamur Tapu Müdürlüğüne hangi belgelerin ne şekilde teslim edildiği, bu taşınmazla ilgili Anamur Belediyesinde herhangi bir işlem ve/veya belge alımı yapılıp yapılmadığı araştırıldıktan sonra dosya içerisindeki deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre sanıkların eylemlerinin hukuki vasfının belirlenmesi gerektiği gözetilmeden; taraflardan hangisinin beyanlarına hangi sebeplerle üstünlük tanındığı da karar yerinde denetime olanak verecek şekilde açıklanıp tartışılmadan, eksik inceleme ile yetinilip yerinde ve yeterli olmayan gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
    2-)
    24.11.2015 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi"nin 08.10.2015 gün, 2014/140-2015/85 Esas ve Karar sayılı kararı ile TCK"nın 53. maddesinde değişiklik yapıldığından yeniden takdiri lüzumu,
    3-) Uygulamaya göre de;
    Silifke Adli Emanetinin 2014/824 sırasında kayıtlı suça konu senedin, delil olması nedeniyle dava dosyasında saklanması yerine, sahte olarak oluşturulduğu gerekçesiyle karar kesinleştiğinde imhasına karar verilmesi" isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
    Bozmaya uyan yerel mahkemece 18.08.2016 gün ve 195-330 sayı ile TCK"nun 149/1-c, 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca sanık ..."in 10 yıl, sanık ..."in ise 9 yıl 2 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına, hak yoksunluğuna ve mahsuba karar verilmiş, bu hükümlerin de sanıkların müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 01.03.2017 gün ve 6774-485 sayı ile "24.11.2015 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün, 2014/140-2015/85 Esas ve Karar sayılı kararına göre TCK.nun 53. madde uygulamasının infazda gözetilmesi olanaklı görülmüştür" açıklamasıyla hükümlerin onanmasına karar verilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 20.03.2017 gün ve 378354 sayı ile;
    "...Katılan ... 07.08.2014 tarihinde kollukta verdiği ilk ifadesinde, sanık ... ile evine gidip senedi düzenlediklerini, annesinin senede parmak izi bastığını, kendisinin ise senedi imzalamadığını, senedi cebine koyduğunu, bu işlemden üç gün sonra sanıklarla tapuda buluştuklarını, tapuda işlem yapmaktan vazgeçince dışarı çıktığını, sanıkların kendisini yakalayıp darp ettiklerini, cebindeki senedi zorla aldıklarını ve senede zorla imza attırdıklarını söylemiş, 11.08.2014 tarihinde Cumhuriyet savcısı huzurunda ifadesini değiştirerek, sanıkların tapu dairesi çıkışında kendisini darp edip cebindeki senedi zorla aldıklarını, senedi imzalatmak için zorlattıklarını ancak imzalamadığını, senetteki imzanın kime ait olduğunu bilmediğini belirtmiş, 10.09.2014 tarihinde tekrar Cumhuriyet savcısına ifade verdiğinde ise; sanıklar tarafından ara sokakta darp edildikten sonra cebindeki senedin sanıklarca zorla alınıp, senede imza attırıldığını ifade etmiştir.
    Sanık ... savunmalarında, tapudaki işlemden vazgeçmesi nedeniyle katılanla kavga ettiklerini ancak senedi zorla imzalattırmadığını, olaydan yaklaşık bir buçuk ay önce aralarındaki anlaşma doğrultusunda katılan tarafından senedin imzalanarak kendisine verildiğini beyan etmiş,
    Sanık ... savunmalarında, katılan ile sanık ... arasında senet düzenlendiğine ilişkin bir bilgisinin olmadığını, olay günü taraflar arasındaki kavgayı ayırdığını, zorla senet imzalattırmadığını, katılanın parasını da almadığını savunmuş,
    Katılanın eşi tanık ..., ikametlerine eşi Duran ile birlikte sanık ..."in geldiğini, önce tarla daha sonra ise sebebini anlamadığı bir şekilde icra konusunu konuştuklarını, eşi Duran ile sanık ..."in bir senede kayınvalidesi Fatma"ya parmak bastırdıklarını, eşinin senedi imzalamadığını, senedin içeriğini bilmediğini, yalnızca senedin üzerinde isimlerin yazılı olduğunu gördüğünü, eşi Duran"ın bu olaydan bir kaç gün sonra eve gelip sanık ... ile kavga ettiklerini, sanığın kendisini dolandırmak istediğini söylediğini belirtmiş,
    Katılanın oğlu tanık ... kollukta, babaannesi olan tanık Fatma"nın düzenlenmiş senede parmak bastığını, babasının kendisine, sanık ..."in, tapuda, "paranı yarın alırsın" demesi üzerine tarlayı satmadığını, bu yüzden sanık ile aralarında kavga çıktığını, sanıkların senedi zorla aldıklarını anlattığını, olayı görmediğini beyan etmiş; 30.01.2015 tarihinde talimat mahkemesinde verdiği ifadesinde ise, babasının eve gelip sanıkların kendisini darp ettiğini ve dolandırmak istediğini söylediğini belirtmiştir.
    Adana Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün 21.08.2014 tarihli uzmanlık raporunda, "Tetkik konusu senetteki yazılardan "... uçarı mah anamur ... uçarı mah" ibareli yazıların katılan ..."in elinden çıktığı, ... adına atılı imzaların, ..."in mukayese imzalarına kısmi benzerlikler gösterdiği gözlenmiş ise de, imzaların ..."in elinden çıkıp çıkmadığı hususunda müspet ya da menfi bir kanaat beyan edilmesinin mümkün olmadığı, tetkik konusu senetteki yazılardan "30.06.2014/ #150.000,00# /in /30 Haziran 2014 /... /sine/ # Yüz elli bin#/ m/ TC: 52819081992/" ibareli yazıların ise sanık ..."ün elinden çıktığı kanaatine varıldığı" bildirilmiş,
    Adana Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün 04.11.2014 tarihli uzmanlık raporunda, "Tetkik konusu senetteki ... adına atılan imzaların, ..."in elinden çıkıp çıkmadığı hususunda müspet ya da menfi bir kanaat beyan edilmesinin mümkün olmadığı, tetkik konusu senedin, ..."e zorla imzalattırılıp imzalattırılmadığı hususunda bir görüş beyanında bulunulamadığı" belirtilmiş,
    Adli Tıp Fizik İhtisas Dairesi Belge İnceleme Şubesinin 15.01.2015 tarihli raporunda ise, "İnceleme konusu 30.06.2013 tanzim tarihli senedin ödeyecek bölümünde "... ucarı mah anamur ... ucarı mah" yazıları ile borçlu imzalarının mürekkep özellikleri itibariyle benzer fiziki evsafta kalemler ile yazılmış ve atılmış oldukları sonucuna varıldığı" bildirilmiştir.
    Yukarıda özetlenen dava dosyasında görüldüğü üzere, sanıkların atılı suçu işlediklerine dair şüpheler bulunmaktadır. Şöyle ki, katılan ... aşamalarda farklı ifadeler vermiş ve dava konusu senetteki imzalarla ilgili çelişkili bir durumun doğmasına neden olmuştur. İlk ifadesinde, senede zorla imza attırıldığını söylemiş, daha sonra senede imza atmadığını ve senetteki imzanın kime ait olduğunu bilmediğini belirtmiş, üçüncü ifadesinde ise ilk ifadesine dönüş yapıp senede zorla imza attığını belirtmiştir. Talimat mahkemesinde verdiği ifadesinde ise, senede imza atıp atmadığı konusunda beyanda dahi bulunmamıştır. Katılanın aksine sanıklar tüm aşamalarda benzer savunmalar yapmışlardır.
    Bir başka husus, katılan ... senedin olaydan bir hafta önce düzenlendiğini ve tapu dairesinden çıkışta, sanıkların kendisine suç konusu senedi zorla imzalattırdıklarını iddia etmişse de, Adli Tıp Fizik İhtisas Dairesi Belge İnceleme Şubesinin 15.01.2015 tarihli raporunda, inceleme konusu senedin ödeyecek bölümünde yer alan "... ucarı mah anamur ... ucarı mah" yazıları ile senetteki borçlu imzalarının mürekkep özellikleri itibarıyla benzer fiziki evsafta kalemler ile yazılmış ve atılmış oldukları sonucuna varıldığı belirtilmiştir. Bu rapor doğrultusunda senedin aynı anda düzenlenip imzalandığı anlaşılmakta ve bu durum sanıkların savunmalarını doğrulamaktadır.
    Ayrıca olaydan hemen sonra evine giden katılan ..., eşi olan tanık ..."e olayı anlatırken, sanıkların kendisini dolandırmak istediklerini söylemiştir. Senedi yağmalanan birinin eşine yağmadan bahsetmemesi hayatın olağan akışına ters düşmektedir.
    Son olarak ele geçen senette herhangi bir kırışıklığın, buruşukluğun ve katlanma izi bulunmamasının, senedin katılanın cebinden zorla çıkarılıp imzalatıldığına ilişkin iddialar konusundaki şüpheleri güçlendirmektedir.
    Tüm bu sebepler bir arada düşünüldüğünde, sanıklara atılı nitelikli yağma suçunun işlendiğine ilişkin mahkûmiyete yeterli kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı, şüpheli bu durumdan sanıkların yararlandırılması ve mahkûmiyet hükümlerinin bozulması gerektiği" görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
    CMK"nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 6. Ceza Dairesince, 27.04.2017 gün ve 2113-1026 sayı ile; itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanıklara atılı nitelikli yağma suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    Sanık ..."in muz sarartma tesisi kurmak amacıyla katılan ..."a ait Anamur ilçesi Uçarı köyünde bulunan arazi ile buna komşu bulunan, katılanın annesi ve diğer kardeşleri ile birlikte hak sahibi olduğu arazideki katılanın hissesine düşen kısmı satın almak istediği, katılanın söz konusu bu arazi ile ilgili olarak diğer hissedarlardan kaynaklanan sıkıntılar bulunduğunu ve bu nedenle satışının yapılamadığını belirttiği, bunun üzerine sanık ..."in bu sıkıntıları bertaraf etmek için katılandan icra takibine konulmak üzere kendisini borçlu gösteren bir senet düzenleyip vermesini ve bu yolla araziyi satın aldıktan sonra bedelini ödemeyi teklif ettiği, sanık ..."in 04.08.2014 tarihinde katılanın evine geldiği, burada borçlu kısmı katılan tarafından "... ucarı mah anamur ... ucarı mah" şeklinde doldurulan senedin düzenlendiği, tanık ..."in de senede kefil sıfatıyla iki kez parmak bastığı, borçlu bölümü dışında diğer kısımları boş bırakılan senedin katılan tarafından imzalanmadığı, 07.08.2014 tarihinde sanıklar Kürşat Şamil ve Abdulkadir"in katılan ile birlikte Anamur Tapu Sicil Müdürlüğüne geldikleri, katılana ait hissesiz arazinin sanık ..."e devrinin yapılması için gerekli işlemlere başlandığı, katılanın taşınmazın devrinden önce satış bedelini talep ettiği, sanıkların ise tapuda yapılacak intikalden sonra söz konusu parayı ödeyebileceklerini söyledikleri, bunun üzerine katılanın arazisini satmaktan vazgeçtiği, tapu sicil müdürlüğünden çıkarak yolda yürüyen tarafların tartışmaya başladıkları, tartışmanın devamında sanıkların katılana saldırıp kafasına ve burnuna vurmak suretiyle yaraladıkları, sanık ..."in, bu eylemler nedeniyle yere düşen katılanın ellerini tuttuğu, bu sırada sanık ..."in katılanın cebinde bulunan senet ile 80 Lirayı aldığı, daha sonra sanık ..."in katılana bir kalem vererek senedi imzalamasını istediği, sanık ..."in de "Bu senedi imzalamazsan seni öldüreceğiz" diyerek katılanı tehdit ettiği, katılanın suça konu senedi imzalaması üzerine sanıkların araçlarına binerek olay yerinden kaçtıkları iddiası ile sanıklar hakkında nitelikli yağma suçundan kamu davası açıldığı,
    Katılan hakkında kasten yaralama ve hakaret suçlarından kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği,
    07.08.2014 tarihinde Anamur Cumhuriyet Başsavcılığının yazılı arama emrine istinaden sanıkların babası olan tanık ..."ün evi ile sanıklara ait iş yerinde yapılan aramalarda, tanık Ahmet Şeref"in evinde bulunan “Türk Tarihi Rıza Nur 12 Yazı” adlı kitabın içinde 30.06.2014 ödeme tarihli, 150.000 Lira bedelli, borçlusu katılan ..., kefili tanık ... ve alacaklısı sanık ... olan suça konu senedin ele geçirildiği, sanıkların iş yerinde ise herhangi bir suç unsuruna rastlanılmadığı,
    Anamur Devlet Hastanesi tarafından düzenlenen 07.08.2014 ve 08.08.2014 tarihli adli raporlara göre; katılanın alınında, burnunda, yanaklarında ve gövdesinde küçük sıyrıklar ile kesilerin, sağ el üzerinde muhtelif büyüklükte yüzeysel sıyrıkların mevcut olduğu, sol el baş parmağında ise ağrı tanısının bulunduğu, yaralanmaların basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte olduğu,
    07.08.2014 tarihli tutanağa göre; katılanın, tanık Ahmet Şeref"in evinde yapılan aramada ele geçirilen senedin, olay günü kendisinden zorla alınarak imzalatılan senet olduğunu, senedi imzaladığı sırada ödeme tarihinin, bedelinin ve alacaklısının yazılı olmadığını, bu kısımların daha sonradan doldurulmuş olabileceğini beyan ettiği,
    Akdeniz Posta adlı iş yerine ait güvenlik kamera kayıtlarının incelenmesi neticesinde düzenlenen 08.08.2014 tarihli CD izleme tutanağında; 07.08.2014 tarihinde saat 16.58.08"de gri renkli, Renault Kango modelinde bir aracın, hiç durmadan süratli bir şekilde olayın gerçekleştiği sokaktan 29 Ekim Caddesini takiben Anamur Devlet Hastanesi istikametine doğru ilerlediğinin, söz konusu aracın plakası ile içinde kaç kişi bulunduğunun tespit edilemediğinin, olay yeri ve çevresinde bu araç dışında şüpheli başka bir aracın görüntüsüne rastlanmadığının belirtildiği,
    Kolluk tarafından düzenlenen 08.08.2014 tarihli tutanağa göre; Anamur Belediye Başkanlığı binasına ait güvenlik kameralarının olay yerini görmediği, olayın gerçekleştiği sokağı gören Anamur Temel Eğitim İlköğretim İlkokuluna ait iki adet güvenlik kamerasının ise arızalı olmaları nedeniyle herhangi bir kayıt yapmadığı,
    Adana Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün 21.08.2014 ve 04.11.2014 tarihli raporlarına göre; senette yazılı bulunan “.../uçarı mah Anamur/ .../uçarı mah” şeklindeki ibarelerin katılanın, “30.06.2014/ 150.000,00/ in/ 30 Haziran 2014/ .../ sine/ Yüz elli bin/ m/ nakten/ ANAMUR/ m/ TC. 52819081992/ 30.06.2013” şeklindeki ibarelerin ise sanık ..."in el ürünü olduğu, inceleme konusu senette katılan adına atılı bulunan imzaların, katılana ait mukayeseye elverişli imzalara kısmi benzerlik gösterdiği gözlenmiş ise de; mukayeseye elverişli imzalar ile senetteki imzaların istikrarsız olup kendi aralarında tutarsızlık göstermeleri, yeterli kaligrafik ve karakteristik özellikler ihtiva etmemeleri nedeniyle senetteki imzaların katılanın el ürünü olup olmadığı konusunda müspet ya da menfi bir kanaat bildirilmesinin mümkün olmadığı, senedin katılana zorla imzalattırılıp imzalattırılmadığı hususunda görüş bildirilmediği,
    Adli Tıp Fizik İhtisas Daire Şubesince düzenlenen 15.01.2015 tarihli raporda ise; senette yer alan “.../uçarı mah Anamur/ .../uçarı mah” şeklindeki ibareler ile katılan adına atılmış bulunan imzaların, mürekkep özellikleri itibariyle benzer fiziki evsaftaki kalemler ile atılmış olduğunun belirtildiği,
    Anamur İlçe Tapu Sicil Müdürlüğünün 06.06.2016 tarihli yazısına göre; katılanın 07.08.2014 tarihinde, Anamur ilçesi Ucarı köyü 106 ada 2, 3 ve 11 parsel bilgileri ile kayıtlı bulunan taşınmazların sanık ..."e satışı için müracaatta bulunduğu, talep uyarınca Anamur İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü ve Anamur Belediye Başkanlığı ile gerekli yazışmaların yapıldığı, katılanın isteği üzerine satış işlemlerinin 11.08.2014 tarihinde iptal edildiği,
    Anlaşılmaktadır.
    Katılan ... kollukta; Anamur"da sebze ve meyve komisyonculuğu yapan sanık ..."i yaklaşık on yıldır tanıdığını, sanığın olay tarihinden bir hafta önce yanına gelip muz sarartma tesisi kurmak istediğini ve bir araziye ihtiyacı olduğunu söylediğini, bunun üzerine kendisine ait olan bir buçuk dönümlük taşınmazı sanığa önerdiğini ve 40.000 Lira karşılığında anlaştıklarını, bu kapsamda devir işlemlerinin yapılması ve satış bedelinin ödenmesi amacıyla 07.08.2014 tarihinde Anamur Tapu Sicil Müdürlüğüne gitmeyi kararlaştırdıklarını, bu görüşmeden bir iki gün sonra yanına gelen sanığın anlaşmaya konu taşınmaza komşu olan araziyi de satın almak istediğini belirttiğini, ancak sanığa söz konusu taşınmazın kendisi ve kardeşleri arasında hisseli olduğunu ve bu nedenle satışında problemler yaşanabileceğini ifade ettiğini, bunun üzerine sanık ..."in bu problemleri bertaraf etmek için icra takibine konulmak üzere kendisini ve annesi olan tanık Fatma"yı borçlu gösteren bir senet düzenleyip vermesini ve bu yolla araziyi satın aldıktan sonra bedelini ödemeyi teklif ettiğini, yapılan teklifi kabul ettiği için Uçarı Mahallesinde bulunan evine gelen sanığın yanında getirdiği bonoya, tanık Fatma"nın parmak bastığını, ancak tapuda protokol yapıldıktan sonra senedi imzalamak istediği için kendisinin bu aşamada senede imza atmadığını, ardından senedi alarak cebine koyduğunu, bu olaya eşi Sevdiye ile oğlu Harun"un da tanık olduğunu, yaptıkları anlaşmaya göre kendisine ait olan bir buçuk dönümlük araziyi sanık ..."e devredeceğini, satış ve devir işlemlerini gerçekleştirmek için olay günü sabah saatlerinde sanıklar ile birlikte Anamur Tapu Sicil Müdürlüğüne geldiklerini, burada satış işleminin yapılabilmesi için belediyeden “Borcu yoktur” yazısı almaları gerektiğinin söylenmesi üzerine belediyeye gidip sıra aldıklarını, saat 16.30 sıralarında telefon ile tapudan çağrıldıklarını, tapuda devir için gerekli işlemler yapılırken sanıklardan anlaşmaya konu kendisine ait bir buçuk dönümlük arazinin bedelini talep ettiğini, ancak sanıkların bu ödemeyi pazartesi günü yapabileceklerini söylemeleri üzerine taşınmazın devrinden vazgeçerek buradan ayrıldığını, yolda yürüdüğü sırada sanıkların da peşinden gelip kendisi ile tartışmaya başladıklarını, tartışmanın devamında sanıkların yumrukla vurmak suretiyle kendisini yere düşürdüklerini, sanık ..."in üzerine çöktüğünü, diğer sanık ..."in de pantolonunun sağ cebinde bulunan suça konu senet ile 80 Lirayı aldığını, ardından sanık ..."in sol eline zorla bir kalem verip söz konusu senedi imzalamasını istediğini, senedi imzalamayı kabul etmemesi üzerine sanık ..."in sol elini sıkıp kendisine zorla imza attırmaya çalıştığını, bunun neticesinde senedi karalama şeklinde imzaladığını, senedi bu şekilde imzalatan sanıkların 29 Ekim Caddesine doğru kaçtıklarını, olayı gören kimsenin olmadığını, sanıklara herhangi bir borcunun bulunmadığını,
    11.08.2014 tarihinde savcılıkta farklı olarak; olay günü sanıkların kendisini yaraladıktan sonra cebindeki senedi alıp imzalaması için kendisini zorladıklarını, ancak senedi imzalamadığını, alacaklı, vade ve bedel kısımları boş olan senedin bu olaydan sonra sanıklarca doldurulduğunu,
    10.09.2014 tarihinde savcılıkta; emniyette alınan beyanlarının doğru olduğunu, Cumhuriyet savcılığında 11.08.2014 tarihinde verdiği ifadesindeki, senedi imzalamadığı yönündeki beyanının doğru olmadığını, ifadesine neden bu şekildeki bir ibarenin yazıldığını bilmediğini, tapu sicil müdürlüğünden çıktıktan sonra sanıkların kendisini yaralayıp cebindeki senedi ve 80 Lirayı zorla aldıklarını, sanık ..."in kendisine kalem verip senede imza atmasını istediğini, bu esnada sanık ..."in de “bu senedi imzala, imzalamazsan seni öldüreceğiz” dediğini, senedi imzalarken sanık ..."in senedin altına kâğıt, bu kâğıdın altına da elini koyduğunu, senedi bu şekilde imzalamak zorunda kaldığını, baskı altında senedi imzaladığı için imzalarının düzgün olmadığını,
    Mahkemede ise; daha önce verdiği ifadelerinin doğru olduğunu, sanıkların kendisine zorla senet imzalattırdıklarını,
    Tanık ...; oğlu olan katılanın yanında ikamet ettiğini, 07.08.2014 tarihinde akşam saatlerinde sanık ..."in, katılan ile birlikte evlerine geldiğini, katılan ile sanığın bir tarla hakkında konuştuklarını, söz konusu tarlayı sanığın alacağını duyduğunu, katılan ve sanığın isteği üzerine bir senede kefil sıfatıyla parmak bastığını, okuma yazması olmadığı için senette ne yazılı olduğunu bilmediğini, senedi kimin aldığını da görmediğini,
    Tanık ...; olay tarihinden yaklaşık bir hafta önce eşi olan katılan ile sanık ..."in birlikte evlerine geldiklerini, katılan ile sanığın tanık Fatma"ya ait tarlanın satışı ve bu taşınmaza ilişkin icra takibi hakkında konuştuklarını, daha sonra sanık ile katılanın isteği üzerine tanık Fatma"nın bir senede parmak bastığını, senedin üzerinde sadece isimlerin yazılı olduğunu, katılanın senedi imzalamadığını, senedin en son katılanda kaldığını, 07.08.2014 tarihinde saat 23.30 sıralarında katılanın eve geldiğini, sanık ... ile kavga ettiklerini ve adı geçenin kendisini dolandırmaya çalıştığını söylediğini,
    Tanık ...; olay tarihinden yaklaşık bir hafta önce sanık ..."in evlerine geldiğini, babası olan katılan ile sanığın tarla konusunda görüştüklerini, katılanın tarlanın problemli olduğunu söylemesi üzerine sanığın “icra yoluyla alırız” dediğini, katılan ile sanığın isteği ile babaannesi olan tanık Fatma"nın bir senede parmak bastığını, senedin üzerinde hiçbir imzanın bulunmadığını, yalnızca “...” ve “...” ibarelerinin yazılı olduğunu, söz konusu senedi katılanın aldığını, 07.08.2014 tarihinde gece geç saatlerde eve gelen katılanın, bir gözünün morarmış olduğunu fark ettiğini, katılanın; sanık ... ile kavga ettiklerini ve cebindeki senedin sanıklar tarafından alındığını söylediğini,
    Tanık ...; evinde yapılan aramada tarih kitabının içinde bir senet ele geçirildiğini, söz konusu bu senedin evine kim tarafından nasıl getirildiğini bilmediğini, oğlu olan sanık ..."in katılana miktarını bilmediği bir parayı borç olarak verdiğini duyduğunu, olay tarihinde eşinden ayrı olan sanık ..."in bazen kendisinin bazen de oğlu Alperen Gümüş"ün yanında kaldığını, sanık ile gelini arasında problemler bulunduğu için sanığa kızgın olduğunu, bu nedenle sanığın arama yapılan eve sık uğramadığını,
    Tanık Ali Yaldız; sanıklar ile akraba olduğunu, olay tarihinde eşini almak için ilçe milli eğitim müdürlüğüne yakın bir yerde bulunduğunu, eşini beklerken sanıklar ile katılanı gördüğünü, sanık ..."in, diğer sanık ... ile katılana “Çabuk olun mesai bitiyor” şeklinde seslendiğini, tapu sicil müdürlüğüne giden sanık ... ile katılanın, yaklaşık iki üç dakika sonra sanık ..."in yanına geri geldiklerini, bunun üzerine sanık ..."in “Niye geri döndünüz, niye halletmediniz” dediğini, ardından tarafların tartışmaya başladığını ve tartışmanın devamında sanık ..."in katılanı darp etmeye başladığını, sanık ..."in ise sanık ..."i tutmaya çalıştığını, daha sonra sanıkların araçlarına binerek olay yerinden uzaklaştıklarını, bu sırada katılanın yerden kalkıp üzerini düzelttiğini ve adliyeye doğru gittiğini, sanıkların katılana senet imzalattırdıklarını görmediğini, tanığa sanıklar ile akraba olmasına karşın kavgaya neden müdahale etmediği sorulduğunda; olay tarihinde yanında bebeği bulunduğu ve sanıklar da kendisini tanımadığı için kavgaya müdahale etmediğini,
    Tanık Barbaros Girgeç; olay yerine yakın bir kameriyede oturduğu sırada sanık ..."in katılan ile kavga ettiğini, sanık ..."in de tarafları ayırmaya çalıştığını gördüğünü, kavganın sona ermesi ile sanıkların olay yerinden ayrıldıklarını, kavga esnasında senet imzalanıp imzalanmadığını görmediğini,
    İfade etmişlerdir.
    Sanık ... soruşturma evresinde: Anamur"da muz komisyonculuğu yaptığını, daha önceden tanıdığı katılanın kendisine 22.000 Lira borcu bulunduğunu, katılanın bu borcuna karşılık kendisine muz vereceğini, ancak anlaşma şartlarına uymayarak borcunu ödemeyip kendisini oyaladığını, katılanın yaklaşık üç ay önce kendisine Uçarı köyündeki bir buçuk dönümlük tarlasını 32.000 Liraya satıp borcunu ödemeyi teklif ettiğini, alacağını tahsil edebilmek için bu teklifi kabul ettiğini, yine bir buçuk ay önce katılanın; bir buçuk dönümlük arazisine komşu olan ve kardeşleri ile birlikte hissedar olduğu taşınmazdan bahsettiğini, buranın taksiminde kardeşleri ile anlaşamadıklarından dolayı taşınmazın satışını gerçekleştiremediklerini ve paraya ihtiyacı olduğunu söylediğini, bunun üzerine katılan ile anlaşarak alacaklısı kendisi, borçlusu katılan, kefili tanık Fatma, bedeli 150.000 Lira ve ödeme tarihi 30.06.2014 olan senedi düzenlediklerini, ayrıca bu senede katılanın imza attığını, tanık Fatma"nın da parmak bastığını, yaptıkları anlaşmaya göre düzenlenen senet ile katılan aleyhine icra takibi yapıp katılanın hissedarı olduğu taşınmazı haczettireceğini, bu yolla satılacak taşınmazın bedelini ödeyip katılanın nakit sıkıntısını gidereceğini, senedin borçlu bölümündeki yazılar ile imzaların katılana ait olduğunu, diğer kısımlarının ise katılanın evinde kendisi tarafından doldurulduğunu, daha sonra senedi yanına alıp babası olan tanık Ahmet"in evindeki bir kitabın arasına koyduğunu, katılana ait bir buçuk dönümlük arazinin sanık ..."e devri için 07.08.2014 tarihinde hep birlikte tapu sicil müdürlüğüne gittiklerini, devir işlemlerinden sonra katılanın borcunu düşüp geriye kalan 10.000 Lirayı katılana ödeyeceğini, ancak para konusunda anlaşmazlık çıkınca katılanın devirden vazgeçtiğini, hep birlikte dışarı çıkıp ara sokağa park ettiği aracına bindiklerini, araçta iken katılanın göğsüne vurup "S...m yaptığın işi" dediğini, bunun üzerine araçtan inip katılana yumruk attığını, sanık ..."in kendilerini ayırdığını, ardından adı geçen sanık ile birlikte araca binerek oradan hızla uzaklaştıklarını, aynı gün Bozyazı"ya gidip akşam saatlerinde geri döndüğünü, arandığını öğrenince sabah saatlerinde emniyete gittiğini, katılanı diğer sanık ... ile birlikte yaralayıp zorla senet imzalatmadıklarını, suçlamaları kabul etmediğini,
    Kovuşturma evresinde farklı olarak; kendisine 75.000 Lira borcu bulunan katılanın bu parayı ödemeden 65.000 Lira daha istemesi üzerine 150.000 Lira bedelli senedin düzenlendiğini, söz konusu senedin katılanın kardeşleri ile birlikte hak sahibi olduğu taşınmazdaki hissesinin satın alınabilmesinde kolaylık sağlanması için değil, alacağının güvence altına alınması için düzenlendiğini, senedin borçlu kısmının katılan tarafından doldurulup imzalandığını, diğer bölümlerinin ise kendisi tarafından yazıldığını, bütün bu işlemlerin aynı gün aynı kalemle gerçekleştirildiğini, senedin düzenlenmesinden bir iki gün sonra da tanık Fatma"nın katılanın evinde senede parmak bastığını, senedin bazı kısımlarının boş bırakılıp sonradan düzenlendiğine ilişkin iddianın doğru olmadığını, katılana ait bir buçuk dönümlük taşınmazın sanık ..."e devrini gerçekleştirmek için tapu sicil müdürlüğüne gittiklerini, burada katılanın, çocuğunun hasta olduğunu söyleyerek kendisinden para talep ettiğini, alacaklarını tahsil edebilmek amacıyla katılanın bu talebini de kabul ederek kendisine 3.000 ile 5.000 Lira arasında miktarını tam olarak hatırlamadığı bir para verdiğini, bir süre sonra katılanın bir arkadaşı ile buluşacağını söyleyip yanlarından ayrıldığını, katılanın geri gelmemesi üzerine kendisine telefon ile ulaşmaya çalıştığını, ancak katılanın cevap vermediğini, ardından sanık ... ile birlikte tapu sicil müdürlüğünden ayrıldıklarını, dışarı çıktıklarında yolda katılanı gördüklerini ve “Duran abi, nereye gidiyorsun” diye seslendiklerini, yanına gittikleri katılanın kendilerine taşınmazı satmaktan vazgeçtiğini söylediğini, bunun üzerine katılandan alacaklarını istediğini, katılanın ise “Ne parayı ne de tarlayı veriyorum” diyerek göğsüne vurduğunu, aralarında çıkan kavgayı sanık ..."in ayırmaya çalıştığını, katılanın cebinden zorla senet ve para almadıklarını, yağmalandığı iddia edilen senette herhangi bir kırışıklık olmadığını, katılanın borçlarını ödememek için kendilerine iftira attığını,
    Sanık ...; ağabeyi olan sanık ..."in 07.08.2014 tarihinde saat 09.00 sıralarında telefon ile kendisini arayıp katılana ait bir araziyi satın alacaklarını söylediğini, sanık ..."in borçlarının bulunması nedeniyle söz konusu taşınmazın kendisi adına devredilip tescil edileceğini, aynı gün saat 15.00 sıralarında önce sanık ... ile buluştuklarını, daha sonra ise bir çay bahçesinde beklemekte olan katılanı alıp hep birlikte tapu sicil müdürlüğüne geldiklerini, burada kendilerine satış işleminin yapılabilmesi için belediyeden “Borcu yoktur” yazısı almaları gerektiğinin söylendiğini, belediyede gerekli işlemleri tamamladıktan sonra tapu sicil müdürlüğüne döndüklerini, fotokopi çektirmek için dışarı çıkıp geri geldiğinde sanık ... ile katılanın merdivenlerden indiklerini gördüğünü, elindeki belgeyi verdikten sonra dışarı çıkıp araçta bulunan katılan ile sanık ..."in yanına gittiğini, burada bir süre konuşan sanık ... ile katılanın taşınmazın satımı konusunda tekrar anlaştıklarını, bunun üzerine katılan ile birlikte tapu sicil müdürlüğüne gittiklerini, sanık ..."in ise araçta beklediğini, katılanın taşınmazı satmaktan tekrar vazgeçmesi nedeniyle tapu sicil müdürlüğünden çıkıp sanık ..."in yanına geldiklerini, katılanın aracın dışında beklemekte olan sanık ..."e “Senin yaptığın işi sinkaf edeceğim” dediğini, ardından katılan ile sanık ..."in kavga etmeye başladıklarını, kavga eden tarafları ayırdığını, kavganın sona ermesi üzerine sanık ... ile birlikte araca binerek olay yerinden uzaklaştıklarını, katılanın ise adliyeye doğru gittiğini, katılana zorla senet imzalatmadıklarını, katılan ile olay günü tanışdığını, atılı suçlamayı kabul etmediğini,
    Savunmuşlardır.
    5237 sayılı TCK"nun 148. maddesinin 1. fıkrasında ise yağma suçunun temel şekli, 2. fıkrasında senedin yağması, 3. fıkrasında cebir karinesine yer verilmiş, 149. maddesinde nitelikli yağma, 150. maddesinde ise kişinin hukuki bir ilişkiye dayanan alacağı tahsil amacıyla yağma suçunu işlemesi ile yağmada değer azlığı düzenlenmiştir.
    Yağmanın temel şeklinin düzenlendiği 5237 sayılı TCK"nun 148/1. maddesi uyarınca; kişinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştirileceği ya da malvarlığı bakımından büyük bir zarara uğratılacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya alınmasına karşı koymamaya mecbur bırakılması yağma suçunu oluşturur. Suç anılan değerlere yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit veya cebir kullanılması suretiyle gerçekleşir.
    Yağma; başkasının zilyetliğindeki taşınabilir malın, zilyedin rızası olmadan faydalanmak amacıyla cebir veya tehdit kullanmak suretiyle alınması olduğundan “zor yoluyla hırsızlık”, bir kişiye karşı kullanılan icbar araçlarıyla haksız bir menfaat elde etmek şeklinde de tanımlanmıştır. Hırsızlık ile yağma suçları aynı ortak unsurlara sahip olup, ayrıldıkları tek nokta ya da başka bir deyişle yağmanın, hırsızlığa oranla sahip olduğu ilave unsur, malı almak için cebir veya tehdit kullanılmasıdır.
    149. maddede de yağma suçunun; "Silâhla, kişinin kendisini tanınmayacak bir hâle koyması suretiyle, birden fazla kişi tarafından birlikte, yol kesmek suretiyle ya da konut veya işyerinde, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı, gece vakti, var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak, suç örgütüne yarar sağlamak maksadıyla" işlenmesi nitelikli hal olarak kabul edilmiştir.
    Maddenin uyuşmazlıkla ilgili birinci fıkrasının (c) bendinde, suçun birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi nitelikli hâl olarak yaptırıma bağlanmıştır. Bu fıkraya ilişkin madde gerekçesinde "Fıkranın (c) bendine göre, yağma suçunun birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi, suçun temel şekline göre daha ağır ceza ile cezalandırılmayı gerektirmektedir. Bu nitelikli hâlin varlığı için, yağma suçunu iki veya daha fazla kişinin müşterek fail olarak işlemesi gerekir. İki veya daha fazla kişinin suçu birlikte işlemesi hâlinde bir iştirak ilişkisi vardır ve bu kişilerin hepsi müşterek faildir. Ancak, yağma suçunun iştirak hâlinde işlenmesine rağmen, müşterek faillik ilişkisinin bulunmadığı durumlarda, örneğin diğer suç ortaklarının azmettiren veya yardım eden olması hâllerinde, bu nitelikli unsur dolayısıyla cezada artırma yapılamayacaktır.
    Bu hükmün kabulünde, yağma suçunun birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesinin mağdur üzerinde oluşturabileceği zorlayıcı etki göz önünde bulundurulmuştur" açıklamasına yer verilmiştir.
    Madde gerekçesinden de açıkça anlaşılacağı üzere suçun "birlikte" işlenmiş sayılabilmesi için birden fazla kişinin TCK"nun 37/1. maddesi kapsamında fail olarak suçu işlemiş olmaları gerekir. (Mahmut Koca-İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, 4. Baskı, Adalet Yayınevi, Ankara, 2017, s. 616; Durmuş Tezcan – Mustafa Ruhan Erdem –Murat Önok, Teorik ve Pratik Ceza Özel Hukuku, 12. Bası. Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2015, s. 669, Veli Özer Özbek - Mehmet Nihat Kanbur - Koray Doğan - Pınar Bacaksız - İlker Tepe, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2015, s. 635)
    Bu açıklamalar ışığında sanıklara iftira atması için herhangi bir nedeni bulunmayan ve olaydan hemen sonra kolluğa başvuran katılanın aşamalarda özü değişmeyen ifadelerinde, sanıkların kendisini darp ettikten sonra cebinde bulunan senedi alıp zorla imza attırdıklarını ve olay yerinden araçla hızla uzaklaştıklarını belirtmesi ve bu anlatımın CD izleme tutanağı ile uyumlu olması, tanıklar Harun ve Sevdiye"nin, katılanın suça konu senedi imzalamadığı ve senedin katılanda kaldığına dair anlatımları, katılanın alnından, burnundan, yanaklarından, sağ elden, gövdesinden kesi ve sıyrıklar şeklinde yaralandığına ve özellikle sol el baş parmağında ağrı tanısı bulunduğuna dair adli rapor bulguları, kriminal polis laboratuvarı raporlarında yer alan, senet üzerindeki iki adet imza ile katılana ait imzaların istikrarsız olup ayniyet değil benzerlik gösterdikleri yönündeki mütalası ve bu mütalanın, senedin borçlu kısmındaki imzaların zorla atıldığı iddiasını doğrulaması; Adli Tıp Kurumunca düzenlenen raporda senetteki imza ve yazıların aynı kalem ürünü olduğuna dair bir belirlemenin bulunmamasının ise sanık ..."in senedin tümüyle aynı kalem kullanılarak doldurulduğu savunmasını mesnetsiz kılması, sanık ..."in suça konu senedin düzenlenme sebebi ile miktarı konusunda aşamalarda değişiklik gösteren ve birbiriyle çelişen savunması birlikte değerlendirildiğinde; sanık ..."in, katılana ait arazi ile buna komşu bulunan hisseli arazideki katılanın payına düşen kısmı satın almak istediği, ancak katılanın söz konusu arazi ile ilgili olarak diğer hissedarlardan kaynaklanan sıkıntılardan dolayı satışın yapılamadığını belirttiği, bunun üzerine sanık ..."in bu sıkıntıları gidermek için katılandan icra takibine konulmak üzere kendisini borçlu gösteren bir senet düzenleyip vermesini ve bu yolla araziyi satın aldıktan sonra bedelini ödemeyi teklif ettiği, tarafların anlaşması sonucu sanık ..."in 04.08.2014 tarihinde katılanın evine geldiği, burada borçlu kısmı katılan tarafından "... ucarı mah anamur ... ucarı mah" şeklinde doldurulan senedin düzenlendiği, tanık Fatma"nın da senet üzerine kefil sıfatıyla iki kez parmak bastığı, diğer kısımları boş bırakılan senedin katılan tarafından imzalanmadığı, sanıklar Kürşat Şamil ve Abdulkadir"in katılan ile birlikte 07.08.2014 tarihinde Anamur Tapu Sicil Müdürlüğüne geldikleri, katılana ait arazinin sanık ..."e devrinin yapılması için gerekli işlemlere başlandığı, ancak sanıkların arazi bedelini hemen ödemeye yanaşmamaları üzerine katılanın arazisini satmaktan vazgeçtiği, tapu sicil müdürlüğünden ayrılan katılan ile ardından gelen sanıkların tartışmaya başladıkları, tartışmanın büyümesi üzerine sanıkların katılanı, kafasına ve burnuna yumrukla vurmak suretiyle basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte yaraladıkları, bu sırada sanık ..."in, yere düşen katılanın ellerini tuttuğu, sanık ..."in ise katılanın cebinde bulunan senet ile 80 Lirayı alıp, katılana bir kalem vererek senedi imzalamasını istediği, sanık ..."in de "Bu senedi imzalamazsan seni öldüreceğiz" diyerek katılanı tehdit ettiği, suça konu senedi cebir ve tehdit yoluyla alıp katılana imzalatan sanıkların araçlarıyla kaçtıkları, bu şekilde sanıkların atılı nitelikli yağma suçunu işlediklerinin sabit olduğu, cezalandırılmalarını önleme amacına yönelik sanık savunmaları ile aynı amaca yönelik diğer tanık anlatımlarına itibar edilmesinin mümkün olmadığı kabul edilmelidir.
    Bu itibarla, yerel mahkeme hükmü ile bu hükmü onayan Özel Daire kararı isabetli olduğundan, haklı nedene dayanmayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının reddine karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
    2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 20.02.2018 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi