Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/6969
Karar No: 2022/1128
Karar Tarihi: 15.02.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/6969 Esas 2022/1128 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2020/6969 E.  ,  2022/1128 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen davada İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 07.11.2017 tarih ve 2016/525 E. - 2017/1016 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, müvekkilinin aleyhine, davalı banka tarafından yapılan İzmir 18. İcra Müdürlüğünün 2014/15491 Esas, 2014/15492 Esas; İzmir 2. İcra Müdürlüğünün 2014/14576 Esas sayılı dosyaları veya başka bir sebeple davalı bankaya borçlu olmadığını, icra dosyalarında davacı yönünden borç sebebi olarak dava dışı 3.kişi ... lehine verildiği iddia edilen kefalete dayanıldığını, müvekkilinin dava dışı 3.kişi ... lehine 2012 yılında tüketici kredisine istinaden kefil olduğunu, kredinin asıl borçlu ... tarafından ödenerek tamamen kapatıldığını, müvekkilinin 2012 yılından sonra başkaca bir borç için kefil olmadığını, davalının alacak iddiasında haksız ve kötü niyetli olduğunu ileri sürerek takip dosyalarında belirtilen toplam 33.288.- TL nedeniyle borçlu olmadığının tespitine ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davacının kefaletinin müvekkil banka ile akdedilen 27/02/2012 tarihli kefaletnamede bu genel kredi sözleşmesine bağlı ek sözleşmeler kapsamında kredi kullanılması halinde, nakdi veya gayrinakdi kredilerden kaynaklanan doğmuş ve doğacak tüm borçların 20.000.- TL’sine kadar müştereken ve müteselsilen kefil olunduğunun yazılı olduğunu, kefaletin verildiği Genel Kredi Sözleşmesine istinaden müvekkil bankaca kredi alan ... lehine ticari taksitli krediler kullandırıldığını, ticari kredili mevduat hesabı açıldığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, temlik eden Denizbank A.Ş. ile dava dışı asıl borçlu ... arasında 27/02/2012 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi ile sözleşmeye ek olarak 20.000,00 TL limitli cari hesap kredi sözleşmesi imzalandığı, davacı ...'ın bu sözleşmenin eki niteliğinde olan 20.000,00 TL limitli kefalet sözleşmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı, dava dışı asıl borçlu ...'a 27/02/2012 tarihli sözleşme ile tanınan kredi limitinin, 26/04/2013 tarihinde 15.000,00 TL, 11/11/2013 tarihinde 15.000,00 TL ve 27/01/2014 tarihinde 50.000,00 TL artırıldığı, artırılan ek limitlerle ilgili olarak davacı ...'ın müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzasının bulunmadığı, bu sözleşme dışında banka ile ... arasında ayrıca 06/10/2011 düzenleme tarihli K1268529 numaralı genel kredi sözleşmesi ve ek olarak 2.000,00 TL limitli cari hesap kredi sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşmede davacının kefaletinin bulunmadığı, 06/10/2011 tarihli sözleşmeye istinaden kullandırılan kredi ödenmediğinden hesabın kat edildiği, alacağın İzmir 18. İcra Müdürlüğü'nün 2014/15492 esas sayılı dosyasında davacı aleyhine takibe konulduğu, takibe dayanak kredi sözleşmesinde davacının imzası bulunmadığından davacının bu borçtan sorumlu tutulamayacağı, 2014/15491 esas sayılı takip dosyasında takibe konu alacağın, 27/02/2012 tarihli genel kredi sözleşmesine ek 11/11/2013 tarihli kredi sözleşme kapsamında kullandırılan krediye ilişkin olduğu, davacının kefil olduğu 27/02/2012 tarihli sözleşmesiyle verilen kredinin ödenerek tamamen kapatıldığı, ancak süresiz olan 27/02/2012 tarihli sözleşmenin borcun kapatılmasıyla sona ermeyip, bu sözleşmeyle yeniden kredi kullandırılması halinde kefilin sorumluluğu devam edecek ise de; kullandırılan kredi borcunun sona ermesinden sonra Banka ile ... arasındaki 11/11/2013 tarihli ek cari hesap kredi sözleşmesine davacının kefalet sorumluluğunun bulunamadığı, 2014/14576 esas sayılı takibe konu senette davacının keşideci, ...'ın lehtar, bankanın ise son hamil olduğu, senedin düzenlenme tarihinin 27/02/2012 tarihli genel kredi sözleşme tarihiyle aynı olduğu, kefalet miktarıyla da örtüştüğü, senet üzerinde kredi müşteri numarası olan 4865371 numarasının yazılı olması nedeniyle senedin 27/02/2012 tarihli genel kredi sözleşmesi uyarınca alındığının anlaşıldığı, ancak bu sözleşmeye istinaden çekilen kredinin tamamen kapatılması nedeniyle senedin bedelsiz kaldığı, banka ile dava dışı asıl borçlu arasında değişik tarihlerde imzalanan ve davacının kefaleti bulunmayan yeni hesap kredi sözleşmeleri nedeniyle sorumlu tutulamayacağı, davalının takibinde kötüniyetli olduğu kabul edilemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulüne, 2014/15491, 2014/15492 ve 2014/14576 Esas sayılı takibe dayanak alacaklar nedeni ile davacının borçlu olmadığının tespitine, kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
    Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
    1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, mahkemece İzmir 18. İcra Müdürlüğünün 2014/15492 esas numaralı takibe ilişkin kurulan menfi tespit hükmünün yerinde olmasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
    2- Dava, genel kredi sözleşmesine dayalı kefaletten kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik icra takibine ilişkin menfi tespit davasıdır.
    Davalı, dava dışı İbrahim ile 27.02.2012 tarihli, 20.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi imzalamış ve bu sözleşme kapsamında davacı, 20.000,00 TL limitle sınırlı olarak borca kefil olmuştur. Davacının anılan sözleşmeyi imzasından sonra, 26.04.2013, 11.11.2013, 27.01.2014 tarihli ek cari hesap kredi sözleşmeleri yapılarak kredinin limiti artırılmıştır.
    Ek cari hesap kredi sözleşmeleri, kişi veya işletmelere işin durumu, ödemeleri ve ihtiyaçlarına göre kredi limitlerinin artırılmasına olanak vermekle birlikte; bu sözleşmeler, genel kredi sözleşmelerinin eki niteliğindedir. Somut olayda yukarıda belirtilen yazılı ek cari hesap kredi sözleşmeleri ayrı bir sözleşme olmayıp, davacının imzasının bulunduğu çerçeve niteliğindeki sözleşmeye ek olarak, dava dışı asıl borçluya kullandırılan kredilere ilişkindir. Bu nedenle davacının, kefaletinin bulunduğu 27.02.2012 tarihli sözleşmeye istinaden, 20.000,00 TL ile sınırlı olmak kaydıyla, anılan ek cari hesap kredi sözleşmeleri ile kullandırılan kredi borcundan da sorumlu olduğuna hükmedilmesi gerekirken; mahkemece, asıl kredi sözleşmesine dair hesabın kapatıldığı, anılan ek cari hesap kredi sözleşmelerinin ayrı bir sözleşme niteliğinde olduğu, davacının bunlardan sorumlu tutulamayacağının kabulü ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır. Bu durumda, mahkemece davalının sorumlu olduğu 20.000,00 TL’lik kredi limiti ile sorumlu-borçlu olduğu gözönüne alınarak İzmir 18. İcra Müdürlüğünün 2014/15491 Esas ve İzmir 2.İcra Müdürlüğü'nün 2014/14576 Esas sayılı takip dosyalarındaki borçların ne kadarından davacının da sorumlu olduğu dikkate alınarak; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 102. maddesinde yazılı, “Kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda ödeme, muaccel borç için yapılmış sayılır. Birden çok borç muaccel ise ödemenin, borçluya karşı ilk olarak takip edilen borç için yapılmış olduğu kabul edilir. Takip yapılmamış ise ödeme, vadesi ilk önce gelmiş olan borç için yapılmış olur. Birden çok borcun vadesi aynı zamanda gelmişse, mahsup orantılı olarak; borçlardan hiçbirinin vadesi gelmemişse ödeme, güvencesi en az olan borç için yapılmış sayılır.” hükmü gereği davacının sorumlu olduğu tutarın belirlenmesi ve sonucuna göre bir hüküm kurulması için kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile kararın davalı lehine BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 15/02/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
    KARŞI OY

    1- Dava, icra takibine konu borç nedeniyle menfi tespit ve kötü niyet tazminatı istemlerine ilişkindir
    2- Somut olayda, davalı banka ile dava dışı asıl borçlu İbrahim arasında 27.02.2012 tarihli ve 20.000,00 TL limitli genel kredi çerçeve sözleşmesi imzalanmış ve bu sözleşme kapsamında davacı, 20.000,00 TL limitle sınırlı olarak borca kefil olmuştur. Davacının anılan sözleşmeyi kefil sıfatıyla imzalamasından sonra, 26.04.2013, 11.11.2013, 27.01.2014 tarihli ek cari hesap kredi sözleşmeleri yapılarak kredi limiti artırılmıştır. Ek sözleşmelerde davacının herhangi bir sıfatla imzası bulunmamaktadır.
    3- TBK 598. Maddesi uyarınca, asıl borç sona ermekle kefilin de sorumluluğu sona erer. Alacaklı ile asıl borçlu arasında yapılan sonraki sözleşmelerle kefilin borcu ağırlaştırılamaz (H.Tandoğan, 2010, s. 695; F.Aral - H. Ayrancı, 2015, s. 494). Kefil olunan asıl borç 20.000 TL olup, bu miktar paranın alacaklı bankaya ödenmesiyle kefilin sorumluluğu ortadan kalkar. Dava dışı asıl borçlu 20.000 TL’den çok daha fazla ödeme yapmış olup, davacı kefilin onayı olmaksızın, sırf çerçeve sözleşmesinin limitinin yükseltilmiş olması nedeniyle borcun tamamen kapatılamamış olmasının sorumluluğu kefile yüklenemez. Aksi halde kefilin borcu ağırlaştırılmış olur. Anılan nedenlerle, davanın esas yönünden kabulüne dair mahkeme kararını yerinde bulduğumdan, bozma yönünde görüş bildiren Daire çoğunluğunun görüşlerine katılmıyoruz.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi