Abaküs Yazılım
2. Ceza Dairesi
Esas No: 2010/15992
Karar No: 2011/17161

Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2010/15992 Esas 2011/17161 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Bir çift arasındaki boşanma davası sonucunda, davalı-davacı kadının boşanma sebebinin ispatlanamadığı ve tamamen kusurlu olan kocanın boşanma davası kabul edilemez. Ancak, ortak çocuk için açılan tedbir nafakası davası kabul edilmelidir ve davalı-davacı kadına uygun miktarda tedbir nafakası verilmelidir. Mahkeme kararında, Türk Medeni Kanunu'nun 166. ve 197. maddeleri anlatılır. Türk Medeni Kanunu'nun 166. maddesi, boşanmanın sadece tamamen kusursuz veya az kusurlu olan tarafın kabul edilen bir sebebe dayanan boşanma talebiyle mümkün olmadığını belirtir. Ancak, dava açan tarafın az da olsa kusuru olması halinde, karşı tarafın kusurunun da belirlenmesi gerekmektedir. Türk Medeni Kanunu'nun 197. maddesi ise eşlerin birlikte yaşamaya ara vermesi halinde çocuklar yönünden gerekli önlemleri alması gerektiğini belirtir.
2. Ceza Dairesi         2010/15992 E.  ,  2011/17161 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ümraniye 1. Aile Mahkemesi
    TARİHİ :01.04.2010
    NUMARASI :Esas no: 2007/1135 Karar no:2010/250

    Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm davacı-davalı koca tarafından; kusur tespiti, tazminatlar, iştirak nafakası miktarına; davalı davacı kadın tarafından ise; kocanın kabul edilen boşanma davası ve fer"ileri ile kendi bağımsız tedbir nafakası davasında verilen hükme yönelik olarak her iki dava yönünden de temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
    1-Davalı-davacı kadının, kocanın açtığı boşanma davasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
    Yapılan soruşturma, toplanan delillerden; evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda, eşine tehdit ve hakarette bulunan, temyiz aşamasında dosyaya sunulan nüfus kayıt örneğinden de anlaşılacağı üzere başka bir kadınla ilişki kuran ve bu kadından olan 22.06.2010 doğumlu Arda isimli çocuğu tanıdığı anlaşılan davacı-davalı koca tamamen kusurludur. Davalı-davacı kadının kusuru ispatlanamamış, Türk Medeni Kanununun 166/2.maddesindeki boşanma koşulları da davada gerçekleşmemiştir.
    Türk Medeni Kanununun 166.maddesi hükmünü tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamamak ve değerlendirmemek gerekmektedir.Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer.Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonrada mademki birlik artık sarsılmış diyerekten boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir.
    Öyle ise Türk Medeni Kanununun 166.maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır.
    Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır.(TMK.md.166/2)
    Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki bu sonuca ulaşılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Bu durumda açıklanan nedenle isteğin reddi gerekirken yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
    2-Davalı-davacı kadının açtığı tedbir nafakası davasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
    a-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre; davalı-davacı kadının açtığı Türk Medeni Kanununun 197.maddeye dayalı davasından kendisi için hükmedilen tedbir nafakasına yönelik temyiz itirazı yersizdir.
    b-Davalı-davacı kadının yanında bulunan velayete tabi ortak çocuk yararına tedbir nafakası talebiyle ilgili temyizine gelince;
    Eşler, varsa ortak çocuklarının bakım, eğitim ve gözetimine beraberce özen göstermek; bu görevlerin gerektirdiği giderleri yine birlikte karşılamak yükümlülüğü altındadır (TMK.md.185/3-327/1). Ortak çocuk için ayrı yaşamada haklı olmanın kanıtlanması gerekmez. Hakimin eşlerin birlikte yaşamaya ara vermesi durumunda çocuklar yönünden gerekli önlemleri alması gerekir (TMK.md.197/son). Açıklanan nedenlerle, davalı-davacı anne yanında bulunan müşterek çocuk Batuhan yönünden bağımsız tedbir nafakası davasının kabulü ile; ortak çocuk için davalı-davacı anne yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken; yazılı şekilde istemin reddine karar verilmesi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 1. ve 2/b.bentlerinde gösterilen nedenlerle davacı-davalı kocanın boşanma davası ve davalı-davacı kadının müşterek çocuk için talep ettiği tedbir nafakası davası yönünden davalı-davacı kadın yararına BOZULMASINA, davalı-davacı kadının kendisi için talep ettiği tedbir nafakası yönünden yukarıda 2/a bendinde gösterilen nedenlerle ONANMASINA, davacı-davalı kocanın temyiz itirazlarının ve davalı-davacı kadının, kocanın boşanma davasının fer"ilerine ilişkin temyiz itirazlarının ise bozma nedenine göre şimdilik incelenmesine yer olmadğına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.27.10.2011 (Prş.)

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi