Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/2182
Karar No: 2021/1078
Karar Tarihi: 22.09.2021

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/2182 Esas 2021/1078 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2017/2182 E.  ,  2021/1078 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi


    1. Taraflar arasında “işçilik alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Adana 5. İş Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar, davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 7. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
    2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    3. Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve direnme kararının verildiği tarih itibariyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla değişikliği öncesi hâliyle 438. maddesinin 2. fıkrası gereğince direnme kararlarının temyiz incelemesinde duruşma yapılamayacağından davalı vekilinin duruşma isteminin reddine karar verilip dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    I. YARGILAMA SÜRECİ
    Davacı İstemi:
    4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı işyerinde 22.07.2011- 07.01.2013 tarihleri arasında şoför olarak çalıştığını, mesainin haftanın altı günü 06:00-17:00 saatleri arasında olup, dinî bayramlar hariç diğer genel tatil günlerinin tamamında çalıştığını, 07.01.2013 tarihinde müvekkilinin kullandığı kamyonetin depocu olan davalı işverenin oğlu tarafından kontrol edildiğini ve dağıtım için yüklenen araçta tarihi geçmiş ürünlerin tespit edildiğini, dağıtım ürünlerini üç kişinin birlikte araca yüklediğini ve bu kişilerden birisinin de davalı işverenin oğlu olduğunu, müvekkiline “tarihi geçmiş ürünleri kamyonete sen yükledin” şeklinde asılsız isnatta bulunulduğunu ve iş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile ücret, fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
    Davalı Cevabı:
    5. Davalı davaya cevap vermemiştir.
    Mahkeme Kararı:
    6. Adana 5. İş Mahkemesinin 26.11.2014 tarihli ve 2013/773 E., 2014/991 K. sayılı kararı ile; davacının davalı işyerinde 1 yıl 5 ay 15 gün çalıştığı, tüm dosya kapsamına göre davalı tarafça aksi ispatlanamadığından iş sözleşmesinin haksız ve bildirimsiz olarak feshedildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Özel Daire Bozma Kararı:
    7. Adana 5. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
    8. Yargıtay (Kapatılan) 7. Hukuk Dairesinin 15.10.2015 tarihli ve 2015/2083 E., 2015/19526 K. sayılı kararı ile; 1. bentte davalının sair temyiz itirazları reddedildikten sonra;
    “2-…Mahkemece dinlenen tek tanık olan davacı ..., 2010-2012 yılları arasında davalı iş yerinde kasap ve dağıtım işinde çalıştığını, davacının 2011 tarihinde işe başladığını ve kendisi işten ayrılırken çalışmaya devam ettiğini ve dağıtımda şoförlük yaptığını beyan ederek çalışma gün ve saatleri ve ücretler ile ilgili beyanlarda bulunmuş ve davacının işten ayrılışı ile ilgili görgüye dayalı bilgisinin olmadığını ancak aracına depocu tarafından yanlışlıkla fazla mal yüklendiğini, kontrol sorumlusunun da bundan davacıyı sorumlu tutup işten çıkarıldığını duyduğunu beyan etmiştir.
    Mahkemece bilirkişiden rapor aldırılmış, bu rapor doğrultusunda davacı davasını ıslah etmiş, dinlenen tanık beyanı ve dosya içeriğine göre davacının iş akdinin davalı tarafından haksız ve bildirimsiz olarak feshedildiği kanaatine varılarak davanın kısmen kabulüne ilişkin hüküm kurulmuştur.
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Hâkimin davayı aydınlatma görevi” başlıklı 31.maddesine göre, “Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu olduğu durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir.”
    Hâkimin davayı aydınlatma ödevi olarak ifade edilen bu düzenleme ile doğru hüküm verebilmesi ve maddi gerçeğin bulunabilmesi amaçlanmıştır. Düzenlemede her ne kadar “açıklama yaptırabilir” denilmişse de, bunun, hâkimin davayı aydınlatması için bir “ödev” olduğunu kabul etmek gerekir. Çünkü davayı aydınlatma ödevi sayesinde hâkim, iddia ve savunmanın doğru ve tam olarak anlaşılmasını sağlayacak ve bu şekilde doğru olmayan bir kararın verilmesini önleyecektir (Pekcanıtez H., Atalay O., Özekes M., age, s. 248 vd).
    Somut olayda davacı hakkında tutulan 07.01.2013 tarihli işyeri durum tutanağı adlı tutanağı imzalayan kişiler dinlenmeden mahkemece sonuca varılmıştır. Bu durumda yapılacak iş, hakimin davayı aydınlatma görevi kapsamında tutanak tanıklarını resen dinlemek, davalı işverenin oğlunun depo sorumlusu olup olmadığı, malları davacının aracına yükleyenler arasında bulunup bulunmadığı da aydınlatılarak dosyadaki tüm deliller birlikte değerlendirilip işveren feshinin haklı nedene dayanıp dayanmadığı belirlenerek çıkacak sonuca göre bir karar vermektir.
    O halde davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.” gerekçesi ile karar bozulmuştur.
    Direnme Kararı:
    9. Adana 5. İş Mahkemesinin 22.06.2016 tarihli ve 2016/105 E., 2016/472 K. sayılı kararı ile; hâkimin davayı aydınlatma ödevi çerçevesinde dikkatli olması gerektiği, hâkimin taraflardan, tarafların ileri sürdüğü vakıaya zımnen dâhil olan vakıaların getirilmesini isteyebileceği ancak tarafın hiç ileri sürmediği bir vakıanın davayı aydınlatma ödevi çerçevesinde tarafça ileri sürülmesinin veya getirilmesinin istenemeyeceği, bu durumun hem iddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağına aykırı olacağı hem de hâkimin taraflardan birisine yol göstermesi veya yardımcı olması anlamına geleceği, taraflarca getirilme ilkesi dikkate alındığında hâkimin davayı aydınlatma ödevinin irdelenmesinde özellikle bu ilkenin de bertaraf edilmeyecek şekilde yorumlanmasının gerektiği, bu çerçevede değerlendirme yapıldığında somut olayda iş sözleşmesinin haklı nedenle feshi hususunda ispat yükünün davalı işverende olduğu, davalı tarafça yasal süresinde cevap dilekçesi verilmediği gibi tutanak tanıklarının tanık olarak bildirilmediği, tanık için belirlenen masrafların mahkeme veznesine kesin süre içerisinde de yatırılmadığı, davacı tanık beyanları ve tüm dosya kapsamına göre feshe konu hırsızlık olayında davacının aracına fazla mal yüklediğinden sorumlu tutulduğu, eyleme ilişkin yasal işlem yapılmadığı, somut delillere dayanılmadığı, davacının çalışma süresince buna benzer eylemlere ilişkin bir iddianın da bulunmadığı, davalı tarafça aksi ispatlanamadığından iş sözleşmesinin haksız ve bildirimsiz olarak feshedildiği, kıdem ve ihbar tazminatı koşullarının oluştuğu, hâkimin davayı aydınlatma ödevinin 6100 sayılı HMK hükümlerini bertaraf edecek şekilde yorumlanmadan, sunulan deliller ve vakıaların incelenmesi, tarafların dinlenmesi, isticvap gibi araştırma görevi kapsamında değerlendirme yapılmasını gerektirdiği, aksi hâlde verilen kesin süreler içerisinde delillerin bildirilmemesi ile karşı taraf yararına oluşmuş usulî kazanılmış hakların ihlâli ile hâkimin taraflardan birisine yol göstermesi, yardımcı olması anlamına geleceği, hâkimin yasada belirtilen şekil ve usulde tarafların bildirmediği tanıkları re’sen dinleyemeyeceği, taleple bağlılık ilkesi dikkate alındığında da ispat yükünün davalı tarafta olduğu, Yargıtay içtihatları çerçevesinde özellikle devamsızlık tutanak tanıklarının bildirilmemesi hâlinde devamsızlık ispatlanamadığından kıdem ve ihbar tazminatlarının kabulüne dair yerleşik içtihatları da dikkate alındığında bozma kararının yerinde olmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme Kararının Temyizi:
    10. Direnme kararı yasal süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    II. UYUŞMAZLIK
    11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; işçilik alacaklarının tahsili istemiyle açılan eldeki davada, davalı tarafından cevap dilekçesi ve tanık listesi verilmemesi karşısında, mahkemece 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 31. maddesinde düzenlenen “Hâkimin davayı aydınlatma ödevi” kapsamında 07.01.2013 tarihli işyeri durum tutanağını imzalayan tutanak mümzilerinin re’sen dinlenip dinlenemeyeceği; buradan varılacak sonuca göre Özel Daire bozma kararında belirtilen biçimde işlem yapılmasının HMK’nın 25. maddesinde düzenlenen “Taraflarca getirilme ilkesi”ne aykırılık teşkil edip etmeyeceği noktasında toplanmaktadır.

    III. ÖN SORUN
    12. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında öncelikle; Adana 5. İş Mahkemesince verilen 26.11.2014 tarihli ilk kararın davalı vekili tarafından temyizi üzerine Özel Dairece davalının sair temyiz itirazlarının reddi ile işveren feshinin haklı nedene dayanıp dayanmadığının araştırılması gerektiği gerekçesiyle bozma kararı verilen somut olayda, hüküm altına alınan 1.415,74TL kıdem tazminatı ile 769,42TL ihbar tazminatı alacaklarının toplam miktarının 2.185,16TL olduğu gözetildiğinde, direnme kararının verildiği 22.06.2016 tarihi itibariyle 2.190,00TL olan temyiz kesinlik sınırı altında kalıp kalmadığı; buradan varılacak sonuca göre davalı vekilinin temyiz isteminin miktardan reddinin gerekip gerekmediği hususu ön sorun olarak tartışılmış ve değerlendirilmiştir.

    IV. GEREKÇE
    13. 01.10.2011 tarihinde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) yürürlüğe girmiş, anılan Kanun’un 450. maddesiyle de 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK) ek ve değişiklikleriyle birlikte tümüyle yürürlükten kaldırılmıştır. Bununla birlikte yasa koyucu uygulamada birtakım sorunların ortaya çıkmasını engellemek için Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda geçiş hükümlerini ayrıca düzenlemiştir.
    14. Bu bağlamda HMK’nın Geçici 3. maddesi;
    “(1) Bölge adliye mahkemelerinin, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmî Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.
    (2) Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/09/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur (Ek cümle: 1/7/2016-6723/34 md.). Bu kararlara ilişkin dosyalar bölge adliye mahkemelerine gönderilemez.
    (3) Bu Kanunda bölge adliye mahkemelerine görev verilen hallerde bu mahkemelerin göreve başlama tarihine kadar 1086 sayılı Kanunun bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanır” hükmünü içermekle birlikte, 28.07.2020 tarihli ve 31199 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 47. maddesi ile Geçici 3. maddenin 2. fıkrasındaki “454” ibaresi “444” şeklinde değiştirilerek yeniden düzenlenmiştir.
    15. Yukarıdaki düzenlemelerden, bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilmiş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar HUMK’nın 26.09.2004 tarih ve 5236 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 444. madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı açıkça anlaşılmaktadır.
    16. Bilindiği üzere, 21.07.2004 tarihli ve 25529 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak, öngördüğü istisnalar dışındaki hükümleri yayım tarihinde yürürlüğe giren, 14.07.2004 tarihli ve 5219 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un yürürlük tarihinden sonra mahkemelerce verilen hükümler yönünden 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427. maddesindeki temyiz (kesinlik) sınırını bir milyar TL; yine yürürlük tarihinden sonra Yargıtay Daireleri ve Hukuk Genel Kurulunca temyiz incelemesi sonucunda verilen kararlara karşı karar düzeltme yoluna gidilebilmesi için 440/III-1. maddesinde aranan parasal sınırı da altı milyar TL olarak değiştirmiştir. 5219 ve 5236 sayılı Kanunlara göre katsayı artışı uygulanarak bu sınırlar arttırılmıştır.
    17. Somut olayda, Özel Daire bozma kararı sonrasında mahkemece yapılan yargılama sonucunda direnme kararının verildiği 22.06.2016 tarihinde bu miktar 2.190,00TL’dir.
    18. 16.07.1981 tarihli ve 2494 sayılı Kanun’un Geçici maddesi ile temyiz ve karar düzeltme sınırlarına ilişkin değişikliklerin, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra verilecek nihai kararlara yönelik temyiz ve karar düzeltme istemleri hakkında uygulanacağı belirtilmiş; dolayısıyla, dava hangi tarihte açılmış olursa olsun, temyiz ve karar düzeltme sınırlarının saptanmasında, hakkında bu yollara başvurulan hükmün verildiği tarihteki yasal durumun esas alınacağı kabul edilmiştir.
    19. Bir mahkeme kararının temyiz edilip edilemeyeceği belirlenirken, temyiz hakkının doğduğu (kararın verildiği) tarihteki hukuksal durum esas alınmalı; karar tarihinde yürürlükte bulunan kanun hükmü temyiz sınırı yönünden hangi düzenlemeyi içeriyor ise, ona bağlı kalınmalıdır. Buradaki “karar” teriminin, mahkemenin, Özel Daire bozmasına karşı verdiği direnme kararını da kapsayacağında duraksama bulunmamaktadır.
    20. Eldeki davada temyize konu alacak miktarının ne olduğunun açıklanmasında yarar bulunmakta olup davacı, kıdem ve ihbar tazminatları ile ücret, fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
    21. Mahkemece davanın kısmen kabulü yönünde verilen kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Özel Daire tarafından davalının sair temyiz itirazlarının reddine karar verildikten sonra; davacı hakkında tutulan 07.01.2013 tarihli işyeri durum tutanağını imzalayan kişiler dinlenmeden mahkemece sonuca varıldığı, hâkimin davayı aydınlatma görevi kapsamında tutanak tanıklarını re’sen dinleyerek davalı işverenin oğlunun depo sorumlusu olup olmadığı, malları davacının aracına yükleyenler arasında bulunup bulunmadığı da aydınlatılarak ve dosyadaki tüm deliller birlikte değerlendirilerek davalı işveren feshinin haklı nedene dayanıp dayanmadığı konusunda karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuş, mahkemece Özel Daire kararına karşı direnme kararı verilmiştir.

    22. İşveren feshinin haklı nedene dayanıp dayanmadığı konusundaki bozma kararının dava konusu taleplerden kıdem ile ihbar tazminatlarının kabulü veya reddi bakımından önemli olduğu, dava konusu edilen diğer alacak kalemleri olan ücret, fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının bozma kapsamı dışında bırakılarak kesinleştiği, bu durumda direnme kararını temyiz eden davalı aleyhine hükmedilen ve uyuşmazlık konusu olan 1.415,74TL kıdem tazminatı ile 769,42TL ihbar tazminatı alacaklarının toplam miktarı olan 2.185,16TL tutarın, açık biçimde direnme kararının verildiği 22.06.2016 tarihinde geçerli olan 2.190,00TL tutarındaki temyiz edilebilirlik sınırının altında olduğundan, anılan karara karşı temyiz yasa yoluna gidilmesi miktar itibariyle mümkün değildir.
    23. Şu hâlde davalı vekilinin mahkeme kararına yönelik temyiz isteminin miktar itibari ile reddine karar verilmelidir.

    V. SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    Davalı vekilinin direnme kararına yönelik temyiz isteminin miktar itibariyle REDDİNE,
    İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
    Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 22.09.2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi