12. Ceza Dairesi 2016/5451 E. , 2016/12022 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Taksirle öldürme
Hüküm : Beraat
Taksirle öldürme suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanığın genel cerrahi uzmanı olarak görev yaptığı hastanede, ölenin safra kesesi iltihabı nedeniyle 17.11.2005 tarihinde Laparoskopik Kolesistektomi ameliyatı geçirdiği, ameliyat ardından gelişen akut batın sendromu sonrasında 18.11.2005 tarihinde ikinci kez ameliyat edildiği, hastanın durumunun kötüleşmesi nedeniyle 26.11.2005 tarihinde ...Hastanesi"nde tekrar akut batın nedeniyle ameliyat edildiği, takiben yoğun bakım ünitesinde takip edildikten sonra sepsis nedeniyle öldüğü olayda, Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Kurulunca düzenlenen 11.02.2008 tarihli raporda, ölene yapılan operasyonun endikasyonu (gerekliliği) olduğu, 17.11.2005 tarihli 1. operasyon notu ve takip belgelerine göre kişiye 1. operasyonda dren koyulmadığı, dren koyulmasının daha uygun olacağı, takipte karın ağrısı olan hastanın çekilen 18.11.2005 tarihli ve saat 14.28"deki batın USG"de barsak ansları arasında mayi görünümü olduğu, kişinin aynı gün saat 19.00 "da batında distansiyon gelişmesi üzerine batın BT çekildiği, serbest hava ve sıvı tespit edildiği, bunun üzerine operasyona alındığı, operasyonda duodenum perforasyonu tespit edilerek tamir yapıldığı, hekim ifadelerinde her ne kadar bu perforasyonun stres ülserine bağlı olduğu belirtilmiş ve ülser perforasyonu olarak tanımlanmış olsa da duodenum 1. kıta yan yüzde ülser perforasyonu beklenmediğinden bunun 17.11.2005 tarihli ilk operasyon sırasında oluştuğunun düşünüldüğü, hekimin eyleminin tıp kurallarına uygun olmadığının belirtildiği, Adli Tıp Kurumu 1. Adli Tıp İhtisas Kurulunca düzenlenen 22/09/2010 tarihli raporda ve Yüksek Sağlık Şurası"nın 05-06 Ocak 2012 tarihli raporunda ise, ameliyat sonrası meydana gelen duodenum yaralanmasının kolesıstektomi ameliyatlarından sonra olabilecek komplikasyonlardan olduğu, dren uygulamasının komplikasyonun erken tanı ihtimalini artırabildiği kabul edilmekle birlikte dren tıkanması, yerinden kayması ve katlanması gibi olasılıklar da göz önüne alındığında bunun kesin olarak söylenemeyeceğin belirtildiği ve Dr. ..."ye kusur atfedilemeyeceğinin belirtilmesi karşısında; 18.03.2014 tarihli Yargıtay 12. Ceza Dairesi bozma ilamında. "sanığa atfedilecek kusurun tartışmayı gerektirmeyecek şekilde kesin bir biçimde saptanması, sanığın gerçekleştirdiği ameliyatta, sanığın olay nedeniyle tıbbi açıdan kusurlu bulunup bulunmadığının kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespitine ilişkin olarak, önceki raporlarda irdelenerek her türlü şüpheden uzak biçimde saptanması için Adli Tıp Genel Kurulu"ndan rapor alınmasından sonra, sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi" gereğinden hükmün bozulduğu, mahkemece bozma ilamına uyulmasına rağmen araştırılması istenen hususlarda Adli Tıp Genel Kurulu"ndan rapor alınması yerine, Adli Tıp Kurumu 1.İhtisas Kurulu"ndan ikinci kez alınan rapor ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 19.10.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.