22. Hukuk Dairesi 2015/34854 E. , 2016/3768 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, fazla mesai, yıllık izin ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili, davacının davalı kurumda 19.07.1997 tarihinden 17.06.2002 tarihine kadar sigortasız, bu tarihten sonra bir yıldan az süreli işçi sayılmayan geçici personel çalıştırılmasına ilişkin yönetmelik hükümlerine göre imzalanan sözleşmelerle 14.12.2004 tarihine kadar çalıştırıldığını, Çalışma Bakanlığı İş Müfettişlerince düzenlenen teftiş raporunda aralarında davacının da bulunduğu çalışanların işçi olduklarının belirlendiğini, davacının tüm ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını, yıllık izin kullanamadığını, ancak kendisine bu çalışmalarının karşılığı ücret ödenmediğini, davacının iş akdinin haksız olarak feshedildiğini belirterek, kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla çalışma, yıllık ücretli izin ve tatil çalışmaları karşılığı ücret alacaklarının davalı kurumdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı cevabının özeti:
Davalı vekili, 2954 sayılı Türkiye Radyo-Televizyon Kanunu"nun 49. maddesinde istihdam şekilleri açıkça belirlendiğini, 1475 sayılı İş Kanunu"na göre davacının iddiasının aksine hizmet sözleşmesi ile işçi çalıştırılması mümkün olmadığını, 2954 sayılı Kanunun genel gerekçesinde 1475 sayılı İş Kanunu hükümlerine göre hizmet sözleşmesi ile işçi çalıştırılmayacağı açıkça belirtildiğini, Kurum teşkilat yasasında açıkça yasaklanan hizmet akdi ile istihdam biçimi yaratacak bir şekilde davacının çalıştırılmış olması mümkün olamayacağını, davacı ile aralarında istisna akdinin bulunduğunu, davacı ait bir kısım sigorta priminin ihtirazi kayıtla ... ödendiğini ve bu ödemeler hakkında İş Mahkemesinde açtıkları davanın derdest olduğunu ve davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme kararının özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kabulü ile kıdem ve ihbar tazminatı ile hesaplanan yıllık ücretli izin ve tatil çalışmaları karşılığı ücret alacaklarına karar verilmesi üzerine Dairemizce yapılan temyiz incelemesi sonucunda karar, davacının ilk çalışma dönemine ilişkin hizmet tespiti davasının sonucunun beklenmesine ve ikinci çalışma döneminde ilişkin uyuşmazlığın idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği gerekçeleri bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyulmuş ve alınan bilirkişi ek raporu sonrası davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
Bilindiği üzere; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nda "usuli kazanılmış hak" kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince de, sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 esas, 2006/521 sayılı kararı).
Somut olayda, mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verildiği halde gerekleri yerine getirilmeyerek karar verildiği anlaşılmıştır. Hal böyle iken mahkemece, bozmaya uyulmakla gerçekleşen usuli kazanılmış hak nazara alınarak, hükmüne uyulan bozma gereklerinin yerine getirilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 15.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.