10. Hukuk Dairesi 2015/20551 E. , 2016/590 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Davacı, davalı şirkete ait işyerinde 10.4.2007-22.10.2009 tarihleri arasında aralıksız çalıştığını, iddia ederek bildirilmeyen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, ilâmda belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalılar avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 7. maddesi uyarınca davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesidir. Anılan Kanunun 6. maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur.Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
Davacıya ait hizmet cetveli ve ibraz edilen bildirgeler incelendiğinde; davacı adına dava dışı (1085573) sicil nolu .... işyerinden (10.7.2007-3.10.2008), aynı işyerine ait (....) sicil nolu işyerinden (4.10.2008-2.2.2009) tarihleri arası ve (14.5.2009-25.10.2009) tarihi arası davalı (1099576) ...... işyerinden, (1096358) sicil nolu dava dışı işyerinden tam süreli sigortalı hizmetlerinin SGK"ya bildirildiği, Mahkemece, “...... "nin davaya dahil edilmesi için tebligat çıkartıdığı ancak isim benzerliği nedeni ile tebligatın Özel ........" ne sehven gittiği yeniden davaya dahil etmek için ......"ne tebligat çıkartıldığı ancak bila ikmal iade döndüğü, bu nedenle ..... Ticaret ve Sanayi Odasına müzekkere yazılarak şirket ile ilgili bilgi istenildiği ve şirketin gayri faal olarak devam ettiğinin bildirildiği ve adresinin Manisa .... ilçesi ..... Mahallesi ..... Cad.No .... olduğunun görüldüğü ve bu adrese çıkartılan tebligatın iade döndüğü,5510 sayılı yasanın 89.maddesinde "(Değişik fıkra: 17/04/2008-5754 S.K./53. mad) Sigortalının çalıştırıldığı işyeri aktif veya pasifi ile birlikte devralınır veya intikal ederse ya da başka bir işyerine katılır veya birleşirse eski işverenin Kuruma olan prim ile gecikme cezası, gecikme zammı ve diğer ferilerinden oluşan borçlarından, aynı zamanda yeni işveren de müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu belirtildiğinden davacının davalıya husumet yöneltebileceği” belirtilerek davada taraf olarak gösterilmeyen ve usulüne uygun tebliğat yapılmayan dava dışı ...... nezdinde 04/06/2007-09/07/2007 ve 03/02/2009-15/04/2009 tarihleri arasında asgari ücretle çalıştığının tespitine karar verilmiş ise de, hakkında hüküm kurulan ...."nin davada taraf sıfatı kazandırılmaksızın verilen karar eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı olduğu anlaşılmaktadır.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun “Tarafta iradi değişiklik” başlıklı 124"üncü maddesinde; bir davada taraf değişikliğinin, ancak karşı tarafın açık rızası ile olanaklı olduğu bildirildikten sonra, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği isteminin, karşı tarafın rızası aranmaksızın hakim tarafından kabul edileceği, dava dilekçesinde yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hakimin karşı tarafın rızası aranmaksızın taraf değişikliği isteminin kabul edebileceği açıklanmıştır. Nitekim madde gerekçesinde de, taraf değikliğini mutlak olarak davalının rızasına bağlamanın yargılama ilişkisini katı bir şekle bağlayarak yargılamaya hakim olan ilkelerden “usul ekonomisi ilkesi” ile bağdaşmayacağı belirtilmiştir.
Mahkemece öncelikle, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 124"üncü maddesi de nazara alınarak yasal yöntemine uygun biçimde dava dışı hüküm kurulan ...." işyeri davaya katılımı sağlanmalı, gösterecekleri deliller toplandıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek böylece bu konuda gerekli tüm soruşturma yapılarak uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
Ayrıca, hizmet tespiti davalarında Kurumun feri müdahilliğine ilişkin hükmün geçmişe yürütüleceği yönündeki düzenlemenin kanun koyucu tarafından benimsenmemiş olması, HMK. 66 maddesi ayrıca ve özellikle 447/2 nci maddesinde, mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa
yapılan yollamaların, Hukuk Muhakemeleri Kanununun bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılacağı, 448. madde kapsamında, Kurum bakımından taraf oluşumu gerçekleştiğinden tamamlanmamış işlemden söz edilemeyeceğinin de belirgin bulunması karşısında 5521 sayılı Kanunun 7. maddesine eklenen 4. fıkranın 11.09.2014 tarihinden önce açılan davalarda uygulanamayacağı açıktır. Bu bağlamda Mahkemece, karar başlığında davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığının feri müdahil olarak gösterilmesi hatalıdır.
O hâlde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli, sair hususlar incelenmeksizin hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davalı Özel Artı Yaşam Ltd. Şti. iadesine, 25.01.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.