Esas No: 2020/6909
Karar No: 2022/1163
Karar Tarihi: 16.02.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/6909 Esas 2022/1163 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2020/6909 E. , 2022/1163 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 22. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 20.02.2020 tarih ve 2011/777 E- 2019/517 K. sayılı ek kararın asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin Esastan Reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi'nce verilen 03.07.2020 tarih ve 2020/467 E- 2020/782 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Asıl davada davacılar vekili; müvekkillerinin müteveffa ...'in mirasçıları olduğunu, davalı ile davacıların miras bırakanı ... arasında ticari ilişki olmamasına rağmen davalının 2 adet bonoya dayanarak icra takibi başlattığını, bonodaki imzaların mirasçı ...'e ait olmadığını ileri sürerek takibe konu senetlerden dolayı davacıların davalıya borçlu olmadığının tespiti ile, davalının %40 tazminat ödemeye mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili, asıl davaya konu bono bedellerinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalı vekili, davacı tarafın kötü niyetli olduğunu, imzanın davacıların miras bırakanına ait olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; davaya konu bonodaki imzaların davacıların miras bırakanı olan ...'e ait olmadığı, bu husunun ceza dosyasında alınan raporlarla sabit olduğu, davalı ...'ın sahtecilikten dolayı cezalandırıldığı ve kararın kesinleştiği gerekçesi ile asıl davanın kabulüne, birleşen davanın ise dava harcının yatırılmaması nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Karara karşı asıl davada davalı/birleşen davada davacı ... vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İlk Derece Mahkemesince, davalı ... tarafından istinaf kanun yolu harçlarının yatırılmadığı ve davalının adli yardım talebinin reddedildiği gerekçesiyle 20/02/2020 tarihli ek kararla davalının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
Davalı ... vekili ek karara karşı istinaf yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi'nce; davalı ...'ın kendisine çıkarılan ihtara rağmen istinaf harçlarını yatırmamış olduğu, adli yardım talebinin Dairenin kesinleşen kararı ile red edilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık olmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, asıl davada davalı/birleşen davada davacı ... vekili temyiz etmiştir.
1-Asıl davada davalı/birleşen davada davacı ... vekili temyiz dilekçesiyle birlikte adli yardım talebinde bulunmuş olup, dosya kapsamı ve talep dilekçesi içeriğinin incelenmesi sonrasında 6100 sayılı HMK'nın 334. ve 336/3 maddeleri koşullarının oluştuğu anlaşıldığından adli yardım talebinin kabulüne ve temyiz itirazlarının incelenmesine karar vermek gerekmiştir.
2- Asıl davada; yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen ek kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
3-Birleşen davada; Dava, alacağın tahsili istemine ilişkin olup, İlk Derece Mahkemesince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş, davacı aleyhine maktu karar ve ilam harcına hükmedilmiştir. Birleşen davada verilen karar aleyhine davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulurken istinaf dilekçesinde istinaf harcı olarak maktu harç yatırılmış olup, istinaf edilen kararın niteliğine göre istinaf başvurusu maktu harca tabi bulunduğundan, istinaf peşin harcı olarak nisbi harç yatırılması hususunda ilk derece mahkemesince HMK 344. maddesine göre çıkarılan muhtıra ve nisbi harcın yatırılmaması üzerine verilen 05.07.2021 tarihli “kararın istinaf edilmemiş sayılmasına ilişkin” ek karar usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle Bölge Adliye Mahkemesince birleşen dosya davacısının istinaf isteminin kabulü ile ilk derece mahkemesinin 05.07.2021 tarihli ek kararının kaldırılarak birleşen davada verilen kararın esastan incelenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, birleşen davada verilen kararın mümeyyiz davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl davada davalı/birleşen davada davacı ... vekili’nin adli yardım talebinin kabulü ile temyiz itirazlarının incelenmesine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl davada davalı ... vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenle birleşen davada davacı ... vekilinin temyiz isteminin kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden asıl dava yönünden-davalı ...'dan alınmasına, birleşen dava yönünden ödediği 54,40 TL temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden birleşen davada davacı ...'a iadesine, 16/02/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Uyuşmazlık, nispi değere tabi bulunan ve kabulüne karar verilen asıl davada, kararın davalı tarafından istinaf edilmesi durumunda alınması gerekli istinaf peşin harcının maktu mu yoksa nispi mi olacağına ilişkindir.
Bölge Adliye Mahkemesince verilecek kararlardan, istinafa başvuran davalının en fazla aleyhine sonuç doğuran karar HMK 353/b-1 maddesinde ifade edilen istinaf başvurusunun esastan reddi kararıdır.
İstinaf başvurusu üzerine alınacak peşin harcın, başvurunun esastan reddi ihtimaline göre alınması gerekir.
T.C. Anayasasının 73/3 maddesinde "Vergi, resim, harç vb. mali yükümlülüklerin Kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağı",
492 sayılı Harçlar Yasası'nın 2. maddesinde "Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tabi olacağı",
(1) sayılı Tarifenin III karar ve ilam harcı başlıklı 1/a madddesinde "Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden binde 68.31 oranında nisbi harç alınacağı",
1/e maddesinde "yukarıdaki nisbetlerin Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Danıştay, ve Yargıtay'ın tasdik veya işin esasını hüküm altına aldığı kararları içinde aynen uygulanacağı" düzenlenmiştir.
Nisbi harca esas Bölge Adliye Mahkemelerince işin esasının hüküm altına alındığı kararlar, ilk derece mahkemesinin yerine geçerek verdiği ve icrai kabiliyeti söz konusu olan kararlardır. Bu kararlar ise, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak 6100 sayılı HMK 353/1-b-2,3 maddelerine göre davanın kabulü veya reddi yönünde verilen kararlardır. İlk Derece Mahkemesi Kararının İstinaf incelemesi sonucunda doğru bulunarak verilen "istinaf başvurusunun esastan reddi" kararı davanın esası hakkında verilen ve işin esasına bölge adliye mahkemesince girilip verilmiş ve icra edilecek bir karar değildir. İlk Derece mahkemesi kararı geçerliliğini sürdürmektedir. Bu itibarla konusu belli bir değere ilişkin davada, davalının istinaf başvurusunun reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararı 1 sayılı Tarifenin III-1-a maddesinde ifade edilen "esas hakkında" karar niteliğinde bulunmadığından Bölge Adliye mahkemesince nisbi değil, maktu karar ve ilam harcının alınması gerekmektedir. Aksi düşüncenin kabulü T.C. Anayasası'nın 73/3 maddesindeki "Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağına" ilişkin temel hükme de aykırılık teşkil edecektir ki vergi ve harç yükümlülüğü konusunda kıyas veya yorum yoluyla yükümlülük getirilmesi mümkün değildir.
Başvurunun esastan reddinde, aslında davanın esasına girilmemekte, ilk derece mahkemesi kararı doğru bulunduğundan dava hakkında ayrıca karar verilmemektedir. Kanun koyucunun buradaki "esastan" ifadesini, istinaf başvurusu sırasında dilekçeye, harca, süreye vb. şekli hususlara ilişkin bir eksiklik olmaması, istinaf sebeplerinin incelenerek ilk derece kararında usul veya esas yönünden hukuka aykırılık bulunmamasıdır. (Pekcanıtez-Usul-Medeni Usul Hukukun Sh. 2270 vd)
Keza İstinaf başvurusunun reddine ilişkin karar temyiz incelemesi olmadığı için onama kararı niteliğinde de değildir. (Pekcanıtez-Atalay-Özekes Sh. 583, Konuralp, Uluslararası Toplantı Sh. 260, Özekes-100 soruda İstinaf ve Temyiz sh. 99) Somut uyuşmazlıkta, nisbi değere tabi bulunan asıl davada, davanın kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı aleyhinde davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, istinaf dilekçesinde nisbi peşin harcı yatırmaması nedeniyle İlk Derece Mahkemesince çıkarılan muhtıra ile istinaf peşin harcının nisbi oranda yatırılması gerektiği ihtar edilmiş, ihtarname gereğinin yerine getirilmemesi nedeniyle 20.02.2020 tarihli ek kararla istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmiş, ek karara yönelik istinaf başvurusu esastan red edilmiş, vaki temyiz istemi de çoğunluk görüşü doğrultusunda red edilerek karar onanmıştır.
Sayın çoğunluğun onama gerekçesine katılamıyorum
Yukarıdaki açıklamalardan istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi durumunda alınması gereken harç maktu olması gerektiğinden, istinaf peşin harcının maktu olarak yatırılması gerekmektedir. Asıl davada davalı, istinaf peşin harcını başvuru sırasında zaten maktu olarak yatırmış olup, muhtıra ile nisbi oranda harç istenmesi ve bu muhtıraya dayalı olarak ek kararla istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu halde Bölge Adliye Mahkemesince, 20.02.2020 tarihli ek karara yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile ek kararın kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının incelenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde ek karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddi doğru olmadığından, temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmelidir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına ilişkin çoğunluk görüşüne katılamıyorum.