Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/2828
Karar No: 2021/1076
Karar Tarihi: 22.09.2021

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/2828 Esas 2021/1076 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2017/2828 E.  ,  2021/1076 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi



    1. Taraflar arasındaki “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesince verilen asıl davanın reddine, karşı davanın kısmen kabulüne ilişkin karar davacı-karşı davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
    2. Direnme kararı davacı-karşı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    I. YARGILAMA SÜRECİ
    Davacı-Karşı Davalı İstemi:
    4. Davacı-karşı davalı vekili asıl dava dilekçesinde; davalı ile imzalanan 28.07.2010 tarihli inşaat sözleşmesine göre müvekkili şirketin davalıya ait taşınmazda büyükbaş hayvancılık tesisinin inşaat işlerini üstlendiğini, davalının projesi doğrultusunda inşaata derhal başlayan müvekkilinin büyük miktarlı hafriyat işini yaparak projenin tahmini %40 ile %50’si arasındaki kısmını tamamlamasından sonra inşaatın idare mahkemesi kararı ile durdurulduğunu, sözleşmenin ifası için gerekli ruhsatların iptali ve edimin imkânsız hâle gelmesi ile sözleşmenin sona erdiğini, bu durumun oluşmasında başlangıçta var olan ruhsatlara ve davalı iş sahibinin isteklerine göre hareket eden müvekkili şirketin kusurunun bulunmadığını, davalının İdare Mahkemesi kararı uyarınca projeyi arazisinin mevzuata uygun diğer köşesine inşa ettirmek istediğini ve işi yeniden müvekkiline verdiğini, önceki sözleşme edim imkansızlığı nedeni ile sona erdiğinden müvekkilinin yeni inşaatı sona eren sözleşme hükümleri ile bağlı kalmadan yaptığını, Foça Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/69 D. iş sayılı dosyasında sözleşmeye göre yapılan ancak mahkeme kararı ve ruhsat iptali nedeniyle tamamlanamayan işler ile sözleşme dışı ikinci inşaatla ilgili işlerin bedelinin hesabı için tespit yaptırıldığını, kısmen itiraz ettikleri tespit raporunda her iki inşaat için birincisinde sözleşmeye, ikincisinde bayındırlık birim fiyatlarına göre yapılan hesaplamada tüm iş bedelinin 1.686.020TL bulunduğunu, davalının toplam 788.900TL ödediğini ileri sürerek belirli hâle gelen 897.120TL alacağın ve yapılan inşaatla ilgili hesaplanmayan ya da eksik ve hatalı hesaplanan tutarın tespiti ile bu tutardan şimdilik 10.000TL alacağın ticari faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

    Davalı-Karşı Davacı Cevabı:
    5.1. Davalı-karşı davacı vekili cevap dilekçesinde; davacı ile imzalanan 28.07.2010 tarihli sözleşme konusu işe başlanılmış ise de, müvekkiline ait taşınmaz üzerinde sözleşme konusu işlerin yapılacağı yerin komşu taşınmazda faaliyette bulunan Taze Süt ve Süt Ürünleri San. Tic. A.Ş."nin çalışma sahasına çok yakın olması ve muhtemel hastalıkların her iki çiftliğin yakınlığı nedeniyle birbirine sirayet etmesi ihtimali bulunması nedeniyle müvekkili aleyhine Foça Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/247 E. sayılı dosyasında dava açıldığını, bu davada verilen tedbir kararı gereğince inşaatların durdurulduğunu, bunun üzerine davacının önerisi ile inşaatların yapıldığı hâliyle bırakıldığını ve yapılacak inşaatların aplikasyon noktalarının değiştirilerek yeni yerlerinde, aynı sözleşme şartlarına göre ve aynı sözleşme eki olan toplam keşif ve uygulama dökümü ile projelere uygun olarak ilk sözleşmenin imzalanmasından çok kısa bir süre sonra bir kısım inşaatların yeni yerinde yapılmasına devam edildiğini, davacının iddiasının aksine inşaatlarla ilgili hiçbir ruhsatın iptal edilmediğini, sadece Asliye Hukuk Mahkemesinden alınan tedbir kararı gereğince inşaatların bir müddet durdurulduğunu, inşaatın durdurulmasında müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, edimin ifasının imkânsızlığından bahsedilemeyeceğini, tarafların imzaladığı sözleşmenin geçerli olduğunu, davacının sözleşme ile üstlendiği edimlerini yerine getirmediği gibi kendisinin yapmadığı, yanlış ve eksik malzeme ile yaptığı ve eksik bıraktığı işlerin dâhi bedelini talep ettiğini, fazladan yapılan bir iş olmadığını, davacıya toplam 1.300.700TL ödendiğini ve fazla ödemede bulunulduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
    5.2. Davalı-karşı davacı vekili karşı dava dilekçesinde ise; davacının taahhüt ettiği işleri geciktirerek eksik bıraktığını, hatalı imalat yaptığını, davacının inşaatı terk etmesinden sonra müvekkilinin, Foça Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/11 D. iş sayılı dosyasında eksik ve ayıplı işleri tespit ettirdiğini, davacının Foça Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/69 D. iş sayılı dosyasında yaptırdığı tespitte de eksik işlerin belirlendiğini, iki tespit arasında geçen zaman içinde bazı eksiklerin acil olduğu için müvekkili tarafından giderildiğini, davacının yaptırdığı tespitte sözleşme hükümlerine göre 81.132TL eksik ve ayıplı iş bedeli hesaplandığını, sözleşme konusu işlerin KDV dahil 900.000TL olduğunu, davacıya ödenen 1.300.700TL gözetildiğinde sehven 400.700TL fazla ödendiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 81.132TL eksik ve ayıplı iş bedeli ile 50.000TL fazla ödemenin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davacı-karşı davalıdan tahsiline, asıl davada davacının taleplerinin kısmen ya da tamamen haklı görülmesi durumunda müvekkilinin karşı davada talep ettiği alacakları ile takas ve mahsubuna karar verilmesini talep etmiştir.
    Davacı-Karşı Davalı Cevabı:
    6. Davacı-karşı davalı vekili karşı davaya yönelik cevap dilekçesinde; davalı- karşı davacının 2011 yılının sekizinci ayında tespit yaptırdığını ve kendi tespiti ile bu tarihte dava açabileceğinden haberi olduğunu, fazla ödeme nedeniyle müvekkilinin sebepsiz zenginleştiği ileri sürülerek açılan bu davada bir yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu ve davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini savunmuştur.
    Mahkeme Kararı:
    7. Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 04.02.2015 tarihli ve 2014/491 E., 2015/43 K. sayılı kararı ile; taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 28.07.2010 tarihli olduğu ve bu tarihten sonraki dönemde de imalatların yapıldığı, karşı davanın ise 26.09.2012 tarihinde açıldığı, buna göre eser sözleşmeleri için öngörülen beş yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı, davacı-karşı davalı vekilinin ileri sürdüğü zamanaşımı def’înin hukukî dayanaktan yoksun olduğu, sözleşme konusu taşınmazın ihtiyati tedbir kararına konu olan kısmı üzerinde davacı-karşı davalı yüklenicinin inşa ediminin imkânsız olduğu, sözleşme ekindeki plan ve projeleri davalı-karşı davacı iş sahibinin hazırlattığı, bu plan ve projelere göre inşaata başlandığı, imalatların nerede yapılacağı hususunda iş sahibinin önceden hazırlığının bulunduğu ve verdiği talimatlarla yükleniciyi yönlendirdiği, kısmî ifa imkansızlığının ortaya çıkmasında davalı-karşı davacı iş sahibinin kusurlu davranışlarının etkili olduğu; ilk başta inşaatın durdurulduğu yerde imalat yapan yüklenicinin sözleşmede belirtilen birim fiyat listesi üzerinden hesaplanan masrafları davalı-karşı davacıdan talep edebileceği, taşınmazın kalan kısımlarında inşa ediminin ifası bakımından sözleşme hükümlerini ayakta kalan bölümleri ile devam ettirmenin ve yükleniciden eski fiyatlama üzerinden imalat edimini yerine getirmesini beklemenin haksız olacağı, bu sebeple yapımına başlanan ikinci imalattaki işlerin maliyet kalemlerinde meydana gelebilecek fiyat farklılıkları da dikkate alınarak hesaplanması gerektiği, bu şekilde yapılan teknik hesaplamalar sonucunda davacı-karşı davalı yüklenicinin taşınmaz üzerinde yaptığı imalatların bedelinin 1.100.595,37TL olduğu, buna karşılık davalı-karşı davacı iş sahibinin 1.300.700TL ödediği, davacı-karşı davalının talebinin haksız olduğu; karşı davada iş sahibinin yükleniciden 15.000TL ayıplı iş bedeli ve 14.933,73TL eksik iş bedeli olmak üzere toplam 29.933,73TL eksik ve ayıplı iş bedeli alacağının bulunduğu, fazlaya ilişkin eksik ve ayıplı iş bedeli talebinin yersiz olduğu, fazla ödemeye ilişkin olarak 1.300.000TL ödemeden 1.100.595,37TL iş bedeli, 14.933,74TL eksik imalat bedeli ve 15.000TL ayıplı imalat bedeli düşüldüğünde ortaya çıkan 169.470,89TL’nin davalı-karşı davacının yaptığı fazla ödemeyi ifade ettiği, dava konusu fazla ödeme tutarı 50.000TL olduğundan taleple bağlı kalındığı gerekçesiyle asıl davanın reddine, karşı davanın ise kısmen kabulü ile, 29.933,73TL eksik ve ayıplı iş bedeli ve 50.000TL fazla ödeme tutarının karşı dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline, eksik ve ayıplı iş bedeli hakkındaki fazlaya ilişkin talebin reddine, fazla ödeme ile ilgili fazlaya ilişkin hakların da saklı tutulmasına karar verilmiştir.
    Özel Daire Bozma Kararı:
    8. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
    9. Yargıtay (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesinin 26.10.2016 tarihli ve 2016/2797 E., 2016/4377 K. sayılı kararı ile;
    “…Asıl dava, inşaat yapım sözleşmesi uyarınca iş bedelinden bakiye alacak ile fazla imalât bedelinin tahsiline karar verilmesi istemi ile açılmış, davalı reddini savunmuş, karşı davasında eksik ve ayıplı iş bedelinin tahsiline, fazla ödenen istirdadına karar verilmesini istemiş, mahkemenin asıl davanın reddine, karşı davanın kısmen kabulüne ilişkin kararı, davacı-karşı davalı vekilince temyiz edilmiştir.
    Taraflar arasında düzenlenen 28.07.2010 tarihli sözleşmede ekli teklif birim fiyatlarına ve projeye göre 900.000,00 TL bedelli büyükbaş hayvancılık tesisinin yapımı ve 90 günlük sürede teslimi kararlaştırılmıştır. Sözleşme uyarınca yüklenici davalı iş sahibinin gösterdiği arsa üzerinde inşaata başlanmıştır. Ancak komşu parsel sahibinin açtığı dava nedeniyle inşaat durdurulmuş, daha sonra arsanın başka bir bölümünde projeye göre inşaatın yapılması taraflarca kabul edilmiştir. Mahallinde yapılan keşiflerde ilk inşaat bölümünün yarım kaldığı, yeni kısımda başlayan inşaatın ise tamanlandığı, iş sahibince her iki yapının da kullanıldığı saptanmıştır. Mahkemece tamamlanan binanın, sözleşme birim fiyatlarına fiyat farkı uygulanmak suretiyle bedeli hesaplanmış ise de, aradan geçen süre ve yeni bir arsa bölümünde (yeni konumda) inşaat yapıldığı gözetildiğinde davacının önceki sözleşme fiyatları ile bağlı olduğu kabul edilemez. Kaldı ki ilk başlatılan inşaat da tamamlanmamış olmasına rağmen davalı iş sahibince kullanılmakta olduğundan sözleşme kapsamında yapılan bu yerin fiyatının sözleşme fiyatları ile varsa yapılan fazla imalâtın yapım tarihindeki piyasa fiyatları ile (mülga 818 sayılı yasanın 413. maddesi hükmünce), yeni yapılan binanın ise fiyatı taraflarca belirlenmediğinden mülga 818 sayılı BK"nın 366. maddesi hükmünce yapıldığı tarihteki piyasa fiyatları ile hesaplanması, böylece bulunacak toplam imalât bedilenden (usuli kazanılmış hak ilkesi gözetilerek) toplam ödeme tutarı 1.300.700,00 TL"nin mahsubu ile asıl ve birleşen davanın buna göre sonuçlandırılması gerekir. Oysa hükme dayanak raporda bu hususlar gözetilmediği gibi davacı yüklenicinin teknik nitelikteki itirazları da alınan ek raporda cevaplandırılmadığından hükme dayanak alınamaz.
    O halde yapılması gereken iş yeniden oluşturulacak uzman bilirkişi heyeti ile mahallinde keşif yapmak, az yukarıda değinilen biçimde eksik ve kusurlar gözetilerek projeye ve yasal duruma uygun imalâtlar hesaplatılarak ve ödemelerin mahsubu ile asıl ve birleşen davada hüküm kurmaktan ibarettir. Bu hususlar üzerinde durulmadan eksik inceleme ile verilen hüküm usul ve yasaya aykırı olmuş, bozulması uygun bulunmuştur…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
    Direnme Kararı:
    10. Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 29.03.2017 tarihli ve 2017/85 E., 2017/158 K. sayılı kararı ile; önceki kararın hukuka uygun olduğu, davacı yüklenicinin bilirkişi raporuna yönelik itirazlarının da 06.01.2015 havale tarihli ek rapor ile ayrıntılı şekilde irdelendiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme Kararının Temyizi:
    11. Direnme kararı süresi içinde davacı-karşı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    II. UYUŞMAZLIK
    12. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; mahkemece hükme esas alınan bilirkişi kurulunun 13.06.2014 tarihli asıl raporunda, yüklenicinin 28.07.2010 tarihli sözleşme kapsamında ve sözleşme harici gerçekleştirdiği iş bedelinden bakiye alacağı ile sözleşme konusu ilk inşaatın durdurulmasından sonra aynı taşınmazın başka bölümünde yeni yaptığı binanın fiyatının ve buna bağlı olarak karşı davada da iş sahibinin eksik ayıplı iş bedeli alacağı ile fazla ödemesinin bulunup bulunmadığının doğru hesaplanıp hesaplanmadığı, tamamlanan bina bedelinin sözleşme birim fiyatlarına fiyat farkı uygulanarak belirlenip belirlenemeyeceği, davacı-karşı davalının önceki sözleşme fiyatları ile bağlı olduğunun kabul edilip edilemeyeceği; davacı-karşı davalı yüklenici şirketin bilirkişi heyetinin asıl raporuna yönelik teknik mahiyette olan itirazlarının 06.01.2015 havale tarihli ek raporda karşılanıp karşılanmadığı, buradan varılacak sonuca göre oluşturulacak yeni bir bilirkişi kurulundan rapor alınmasının gerekli olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.

    III. GEREKÇE
    13. Bilindiği üzere borç doğuran sözleşmelerden birisi olan "Eser sözleşmesi"’, uyuşmazlığın ortaya çıktığı tarihte yürürlükte bulunan ve somut olayda uygulanması gereken mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 355. maddesinde “istisna akdi” olarak adlandırılmış olup, “İstisna bir akittir ki onunla bir taraf (müteahhit), diğer tarafın (iş sahibi) vermeği taahhüt eylediği semen mukabilinde bir şey imalini iltizam eder” şeklinde ifade edilmiş; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 470. maddesinde de, "Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir” biçiminde tanımlanmıştır.
    14. Eser sözleşmeleri iki tarafa karşılıklı borç yükleyen bir tür iş görme sözleşmesidir. Yüklenici, iş sahibine karşı yüklendiği özen borcu nedeniyle eseri yasa ve sözleşme hükümlerine, fen, teknik ve sanat kurallarına uygun olarak yaparak ve zamanında tamamlayarak iş sahibine teslim etmekle yükümlüdür. Eser sözleşmelerinde “eser” ve “bedel” olmak üzere iki temel unsur vardır. Bu sözleşmelerde yüklenici istenen özellikte eseri meydana getirmeyi, iş sahibi de bu çalışma karşılığında ivaz ödemeyi üstlenmektedir.
    15. Sözleşmeler ve bu arada eser sözleşmeleri de kural olarak hiçbir şekle bağlı değildir. Dolayısıyla, yasada aksi öngörülmedikçe, eser sözleşmeleri, sözlü veya yazılı yahut resmî biçimde yapılabilir.
    16. Mülga Borçlar Kanunu’nun 366. maddesinde (TBK’nın 481. maddesi) “Evvelce kararlaştırılmamış veya takribi bir surette kararlaştırılmış olan bedel, yapılan şeyin kıymetine ve müteahhidin masrafına göre tayin edilir” şeklinde düzenlenen hüküm gereğince taraflar arasında eser sözleşmesi ilişkisinin bulunduğu sabit olup, iş bedelinin yanlarca önceden kararlaştırılmamış ya da yaklaşık olarak kararlaştırılmış olması ve iş bedelinde de uyuşmazlık bulunması hâlinde, yüklenicinin gerçekleştirdiği imalatın bedeli, işin yapıldığı yıl mahalli serbest piyasa rayiçlerine göre saptanmalıdır. Eserin yapıldığı yer ve zamanda geçerli olan piyasa değeri “rayiç bedel” olarak da tanımlanabilir. Rayiç bedel, eserin meydana getirilmesi için yüklenicinin yaptığı malzeme, işçilik, vergi, harç vs. tüm masraflar ile emeğinin karşılığı olan kâr ve KDV’yi de içermektedir.
    17. Bu arada mülga BK’nın 410 ve devamı maddelerinde “vekâleti olmadan başkası hesabına tasarruf” başlığı ile düzenlenen vekâletsiz iş görme hükümlerini kısaca açıklamak gerekir ise; vekâletsiz iş görmenin unsurları; iş görme, görülen işin başkasına ait olması, vekâlet ya da iş görme sözleşmesi bulunmaması, vekâletsiz iş yapanın iş görme iradesi ve görülen işin iş sahibinin yararına olmasıdır. Vekâletsiz iş görme iki hâlde söz konusu olabilir. Bunlardan ilki sözleşmesi olmayan işler olup taraflar arasında usulüne uygun olarak kurulan bir sözleşme ilişkisi bulunmamasına rağmen iş gören tarafından yapılan ve iş sahibinin yararına olan işlerdir. İkinci hâl ise, iş gören ile iş sahibi arasında usulüne uygun ve geçerli bir sözleşme yapılmış olup, işin ifası sırasında veya bitiminde iş sahibinin talimatı ile veya talimatı olmaksızın iş sahibinin yararına olarak sözleşme kapsamı dışında kalmasına rağmen iş görenin yaptığı işlerdir. Başka bir ifadeyle bu hâle; sözleşme dışı iş veya sözleşme fazlası imalât da denilmektedir.
    18. Yargıtay’ın yerleşik içtihat ve uygulamalarına göre sözleşme kapsamı dışında kalan ilâve işlerle ilgili vekâletsiz iş görme hükümlerinde iş sahibinin yararına olan imalatların işin yapıldığı tarihteki mahalli piyasa rayiçlerine bedelinin hesaplanması, piyasa fiyatlarının içinde katma değer vergisi ve yüklenici kârı bulunduğundan ayrıca eklenmemesi gerekir. Vekâletsiz iş görme hükümleri gereğince yapılan iş bedelinin sorumlusu sözleşme fazlası işlerde sözleşmenin tarafı olan ve fazla işten yararlanan gerçek veya özel hukuk tüzel kişisi ya da kamu kuruluşu; sözleşmesiz işlerde ise iş görenin sözleşmesiz yaptığı işlerden yararlanan ve kullanan kişi ve kuruluşlardır.
    19. Öte yandan bilirkişi incelemesi ve raporu ile ilgili düzenlemelere de değinmekte fayda vardır.
    20. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 266/1. maddesinde bilirkişiye başvurulmasını gerektiren hâller;
    “Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Ancak genel bilgi veya tecrübeyle ya da hâkimlik mesleğinin gerektirdiği hukukî bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz. Hukuk öğrenimi görmüş kişiler, hukuk alanı dışında ayrı bir uzmanlığa sahip olduğunu belgelendirmedikçe, bilirkişi olarak görevlendirilemez” şeklinde düzenlenmiştir.
    21. Aynı Kanun’un 281. maddesinde;
    “(1) Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler.
    (2) Mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden, yeni sorular düzenlemek suretiyle ek rapor alabileceği gibi, tayin edeceği duruşmada, sözlü olarak açıklamalarda bulunmasını da kendiliğinden isteyebilir.
    (3) Mahkeme, gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabilir” hükmüne yer verilmiştir.
    22. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; dosya kapsamından taraflar arasında imzalanan 28.07.2010 tarihli eser sözleşmesi gereğince davalı-karşı davacıya ait taşınmazda büyükbaş hayvancılık tesisi yapımını üstlenen davacı-karşı davalı yüklenicinin başladığı inşaatın komşu parsel malikinin mahkemeden aldığı tedbir kararı nedeniyle durdurulduğu, daha sonra tarafların şifahi olarak aynı taşınmazın başka bir bölümünde ikinci bir inşaatın yapımını kararlaştırdığı ve bu inşaatın yüklenici tarafından tamamlandığı, davalı-karşı davacının sözleşme konusu yarım bırakılan inşaat ile sözlü anlaşmaya istinaden tamamlanan binadan faydalandığı ve her iki yapıyı da kullandığı; davalı-karşı davacı iş sahibinin yazılı sözleşme konusu ve harici imalatlar ile sözlü anlaşma uyarınca yapılan ikinci binanın karşılığında davacı-karşı davalıya toplam 1.300.700TL ödediği anlaşılmaktadır.
    23. Bu durumda mahkemece HMK’nın 266. ve 281. maddelerinde düzenlenen usule göre yeniden oluşturulacak uzman bilirkişi heyetinden mahallinde yapılacak keşif sonucu rapor alınarak eksik ve kusurlu işler de gözetilmek suretiyle projesine ve yasal mevzuata uygun olarak gerçekleştirilen imalâtlardan sözleşme kapsamında olup da sonradan tedbir kararıyla durdurulan inşaatın sözleşme fiyatları ile, varsa yapılan fazla imalâtın mülga BK’nın 413. maddesine göre işin yapıldığı tarihteki mahalli piyasa rayiçleri ile bedelinin hesaplattırılması; sonradan sözlü anlaşma uyarınca yapılan ikinci binanın fiyatının ise akdî ilişkinin kurulduğu ihtilâfsız olup, bedelde uyuşmazlık bulunduğu ve taraflarca iş bedelinin belirlenmediği dikkate alınarak mülga BK"nın 366. maddesi hükmünce yapıldığı yıl piyasa rayiçlerine göre saptanması ve bu şekilde bulunacak tüm imalât bedelinden davalı-karşı davacı iş sahibince ödenen 1.300.700TL"nin mahsubu ile hasıl olacak sonuca göre asıl ve karşı davada karar verilmesi gerekirken; birinci ve ikinci inşaatın yapımında aradan geçen süre ve arsanın başka bölümünde yeni bir binanın yapıldığı gözetilmeksizin davacı-karşı davalı yüklenicinin ilk sözleşmede yazılı fiyatlarla bağlı olduğu kabul edilerek tamamlanan binanın bedelinin sözleşme birim fiyatlarına fiyat farkı uygulanarak belirlenmesi ile sonuca varan bilirkişi raporunun hükme esas alınması uygun olmadığı gibi, davacı-karşı davalı yüklenicinin 13.06.2014 tarihli asıl rapora yönelik teknik mahiyette olan itirazlarının 06.01.2015 havale tarihli ek raporda denetime elverişli biçimde karşılanmamasına rağmen, anılan ek rapora göre hüküm kurulması da doğru değildir.
    24. Hâl böyle olunca; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki belge ve delillere, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi doğru olmamıştır.
    25. Bu nedenlerle direnme kararı bozulmalıdır.

    IV. SONUÇ :
    Açıklanan nedenlerle;
    Davacı-karşı davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı, 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
    İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
    Aynı Kanun’un 440. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.09.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi