10. Hukuk Dairesi 2014/19087 E. , 2016/575 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, rücûan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraf avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacı Kurum, 26.08.2005 tarihli iş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirler ve yapılan ödemelerden oluşan Kurum zararının rücûan tahsilini talep etmiştir.
Davanın yasal dayanağı olan 506 sayılı Kanunun 26/1. maddesindeki “....sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarlarla sınırlı olmak üzere...” bölümünün, Anayasa Mahkemesince 23.11.2006 tarih ve 2003/10 Esas 2006/106 Karar sayılı kararı ile iptal edilmiş olması karşısında, Kurumun bu maddeden doğan rücû hakkının, “halefiyete” değil, “kanundan doğan basit rücu hakkına” dayandığının kabul edilmesi ve bu kabul çerçevesinde, Kurumun rücu alacağının, ilk peşin değerin kusura tekabül eden miktarıyla sınırlı bulunması; fiili ödemenin mevcudiyeti halinde ise, kurumun talep edebileceği miktarın hesabının da aynı şekilde gerçekleştirilmesi gerekmekte olup; şayet ilk peşin sermaye değerli gelir, fiili ödeme miktarından düşük ise o takdirde ilk peşin sermaye değerine itibar edilmesi; aksine fiili ödeme miktarı ilk peşin değerden düşük ise o takdirde de fiili ödeme miktarının esas alınması gerekir.
Bununla birlikte, 506 sayılı Kanunun 92. maddesi, “Malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile iş kazalarıyla meslek hastalıkları sigortasından hak kazanılan aylık ve gelirler birleşirse, sigortalıya veya hak sahibine bu aylık ve gelirlerden yüksek olanın tümü, eksik olanın da yarısı bağlanır. Bu aylık ve gelirler eşitse, iş kazalarıyla meslek hastalıkları sigortasından bağlanan gelirin tümü, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarından bağlanan aylığın da yarısı verilir.” düzenlemesini içermektedir.
Kurum"un, sigortalıya bağladığı ilk peşin sermaye değerli gelirden fazlasını isteme hakkı bulunmadığı gibi; bağlanan gelirin kesildiği veya kesilmesi gereğinin, yargılama sürecinde ortaya çıktığı durumlarda; Kurum"un ödemediği veya ödemeyecek olduğu gelir kesimini rücûan isteyemeyeceği yönü de, tazmine yönelik davada gözetilmesi gereken genel ilkeler arasında bulunmaktadır.
Dava konusu edilen gelirlerin, 506 sayılı Kanunun 92. maddesi (5510 sayılı Kanunun 54. madde) uyarınca indirildiğinin anlaşılması hâlinde; davalının tazminle sorumlu olduğu ilk peşin sermaye değerli gelir miktarının; gelirin başladığı tarih itibariyle 506 sayılı Kanunun 92. maddesi (5510 sayılı Kanunun 54. madde) uyarınca indirilmiş hâli üzerinden hesaplanan ilk peşin sermaye değerli gelir miktarına, indirme tarihine kadar yapılan fiili ödeme miktarının yarısının da eklenmesi suretiyle belirlenmelidir.
Eldeki dosya kapsamına göre; sigortalının hak sahiplerine gelir bağlama kararında 3/0871693 numaralı ölüm aylığı tahsis dosyası kaydının bulunduğu, Kurumca sigortalının hak sahibi oğlu İ...... U.... A......’dan öğrenci belgesi istendiği, intikali hâlinde bilgi verileceğinin bildirildiği, Mahkemece başka araştırma ve inceleme yapılmadığı anlaşılmaktadır.
O hâlde, yapılacak iş; dava konusu edilen gelirlerin, 506 sayılı Kanunun 92. maddesi (5510 sayılı Kanunun 54. madde) uyarınca yarıya indirilip indirilmediği ve hak sahibi oğlu İ..... U..... A....’ın gelirden çıkıp çıkmadığı araştırılarak, hak sahiplerine bağlanan gelirlerin ilk peşin sermaye değeri ile 92. madde uygulaması sonucu değişen ilk peşin sermaye değerleri ve fiili ödeme miktarları Kurum"dan sorulup, ayrı ayrı tespit edilerek yukarıda yapılan açıklamalar ışığında yapılacak karşılaştırma sonucu hasıl olacak sonuca göre davalının kusuru uygulanarak bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, taraf avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 25.01.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.