Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/7860
Karar No: 2015/3447
Karar Tarihi: 04.05.2015

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2014/7860 Esas 2015/3447 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2014/7860 E.  ,  2015/3447 K.
"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasından dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 01/07/2014 gün ve .../... - .../... sayılı ilâmıyla onanmasına karar verilmiş, süresi içinde davacı ... ... vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Kadastro sırasında, ... köyü, 562 parsel sayılı 66.678,79 m² yüzölçümündeki taşınmaz, kadastro tutanağının edinme sütununda, 6831 sayılı Kanunun 1744 sayılı kanun ile değişik 7. maddesine göre kurulan orman kadastro komisyonunca orman tahdit sınırları içine alındığı ancak Dikili Asliye Hukuk Mahkemesinin .../... - .../... sayılı kesinleşmiş kararı ile bu sınırlandırmanın iptal edildiğinden söz edilerek fıstıklık vasfı ile 1938 tarih ve 235, 236, 237 238 tahrir numaralı vergi kayıtları ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak davalı gerçek kişi adına tespit edilmişlerdir.
Davacı ... ..., 09/03/2010 havale tarihli dilekçesiyle; ... ilçesi, ... köyüne ait Devlet Ormanlarının tahdidinin 1945 yılında 5 nolu Orman Tahdit Komisyonu tarafından 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapıldığını ve 13/12/1945 tarihinde ilân edilerek kesinleştiğini, 1945 yılında yapılan bu çalışmada 1139 hektarlık Devlet ormanının tahdidi ile beraber bu Devlet Ormanına bitişik 600 hektarlık “.... Fıstık çamlığı” adı altında bir özel orman sınırlandırılmasının da yapıldığını, 1980 yılında 17 nolu Orman Kadastro komisyonunun 2 nolu ekibince, 3116 sayılı Kanuna göre yapılan tahdidin aplikasyonu ve 1744 sayılı Kanunun 2. madde uygulamasının yapıldığını ve 12/06/1980 tarihinde ilân edildiğini, bu çalışmada 17 numaralı Orman Kadastro Komisyonunun 2 nolu ekibi tarafından 1945 yılından 5 nolu Tahdit Komisyonu tarafından 3116 sayılı Kanuna göre özel orman olarak sınırlandırılan “.... Fıstık Çamlığını”; “.... Devlet Ormanı” adı ile Devlet ormanı olarak sınırlandırıldığını, ancak bu karara askı ilan süresi içerisinde 46 hektar yüzölçümlü eski bir tapu kaydına dayanarak 17 adet orman sınırlandırmasına itiraz davası açıldığını, bu davalarda mahkemece 46 hektar kök tapu kaydına dayanarak kabul kararı verildiğini, ancak kadastro mahkemesince verilen bu kararların incelemesinde dayanılan kök tapu kaydı alanının 46 hektar olmasına rağmen kadastro mahkemesince 197 hektarlık alanda ikinci sınırlama işleminin iptal edildiğini, ancak esasında dayanılan kök tapu kayıt miktarının 46 hektar olduğunu, 1980 yılında dava açılmayan 403 hektarlık alanda Devlet ormanı olarak yapılan sınırlamanın kesinlik kazandığını ancak kadastro mahkemesi kararlarında yaklaşık-tahmini olarak alan ve sınırları belirtilen taşınmazlar hakkında verilen kararların herhangi bir teknik veri ve infaza elverişli harita ve krokiye bağlanmadığından işbu kararların (Dikili Kadastro Mahkemesi kararlarının) arz üzerine uygulamasının yapılamadığını, yörede 2010 yılında yapılan genel arazi kadastrosunda toplam 206,8 hektarlık alanın 44 adet parsel olarak şahıslar adına fıstık çamlığı vasfıyla tespit gördüğünü, 179,6 hektar alanın 15 adet parsel olarak ...adına fıstıklık vasfıyla tespit gördüğünü, 37,9 hektarlık alanın 1 adet mera parseli olarak orta malı vasfıyla tespit gördüğünü, 50,7 hektarlık alanın da "5 adet parsel olarak davalıdır." şerhiyle askıya çıktığını tespit ettiklerini, ancak bu bölgede kesinleşen mahkeme kararı sayısının 17 adet olduğunu, ancak bu kararların kadastro ekiplerince incelenmediğini ve hiç yokmuş gibi davranılarak bölgede vatandaşlar ve... adına tespitler yapıldığını, ancak bu tespitlerin yerine mevcut mahkeme kararları uygulanmak suretiyle çalışma yapılması gerektiğini, ... Fıstık Çamlığının 46 hektar kök tapu kaydı dışında kalan kısımlarında herhangi bir sahiplik belgesi bulunmadığı için sahipsiz fıstık çamlıklarının Devlet Ormanı olduğunun tartışmasız olduğunu, ayrıca kadastro ekibi tarafından yapılan çalışmada tespiti yapılan toplam alanın 475 hektar olduğunu ancak kesinleşen 3116 sayılı Kanun uygulamasında ve 1744 sayılı Kanun uygulamasında özel orman olarak ilân edilen alanın 600 hektar olduğu halde aradaki fark hakkında resmî bir açıklama yapılmadığını, 1744 uygulaması ile kesinleşen ve Devlet Ormanı olması gereken yerlerin de ... adına tespit gördüğünü, söz konusu alanda fıstıkçamı, kızılçam, meşe karışımı şeklinde meşçere karışıklığı da olduğunu beyanla, dava konusu parselin orman sayılan yerlerden olduğu ve Devlet Ormanlarının Anayasa gereğince özel ve tüzel kişiler adına tespit ve tescil edilemeyeceği gerekçesi belirtilerek dava konusu taşınmazın orman niteliğiyle ...adına tapuya kayıt ve tescili isteğiyle dava açmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davanın reddine ve dava konusu ... köyü, 562 sayılı parselin tespit gibi tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, davacı ... ... vekilinin temyizi üzerine Dairece, “…dava konusu taşınmazların Dikili Asliye Hukuk Mahkemesinin .../... - .../... sayılı kesin hükmü kapsamında kaldığı ve fıstık çamlığı olduğu anlaşılarak yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre…” denilerek yerel mahkeme kararı onanmıştır.
Davacı ... ... vekili bu sefer Daire kararının düzeltilmesini istemiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Yörede, 3116 sayılı Kanuna göre yapılıp 13/12/1945 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu, daha sonra 6831 sayılı Kanuna göre yapılıp 12/06/1980 tarihinde ilân edilen orman kadastrosu ve 1744 sayılı Kanunla değişik 2. madde çalışması bulunmaktadır.
Mahkemece, yazılı şekilde davanın reddi yolunda hüküm kurulmuş ise de yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; dava konusu parselin bulunduğu bölgenin 3116 sayılı Kanuna göre 1945 yılında yapılan orman tahdidinde özel orman olarak sınırlandırılmasına karar verilmiştir. Daha sonra 12/06/1980 tarihinde ilân edilen orman tahdidinde ise bu bölgenin tamamı 4785 sayılı Kanun gözetilerek “Devlet Ormanı” olarak sınırlandırılmış ise de toplam 17 adet dava dosyasına konu olan yerler hakkında 1980 yılında yapılan bu sınırlandırma Dikili Asliye Hukuk Mahkemesinin kesinleşen kararları ile iptal edilmiştir.
Buna göre, Dikili Asliye Hukuk Mahkemesinin toplam 17 adet olan kesinleşen kararlarının kapsamı dışında kalan alanların 12/06/1980 tarihinde ilân edilen ve 4785 sayılı Kanun gözetilerek yapılan orman tahdidinde sınırlandırıldıkları gibi “Devlet Ormanı” nitelikleri kesinleşmiştir. 12/06/1980 tarihinde ilân edilen tahdide karşı dava açılan ve hükmen iptal edilen yerler yönünden ise, halen ayakta ve geçerli olan 3116 sayılı Kanuna göre yapılıp 13/12/1945 tarihinde ilân edilen orman tahdidi olup, bu sınırlandırmaya göre de bu alan içinde kalan yerler özel orman olarak sınırlandırıldıkları için bu yerlerin özel orman nitelikleri kesinleşmiştir. Davaya konu parselin 1945 yılında ilân edilen tahditte özel orman alanı olarak sınırlandırılan 600 hektarlık alan içinde, daha sonra 4785 sayılı Kanun gözetilerek yapılan ve 12/06/1980 tarihinde ilân edilen orman tahdidinde ise “Devlet Ormanı” olarak sınırlandırılmış alan içinde olduğu tartışmasızdır. Uyuşmazlık konusu olan husus dava konusu parselin kadastro tespitinin edinme sütununda yazıldığı gibi orman tahdidine itiraza konu Dikili Asliye Hukuk Mahkemesinin .../... - .../... sayılı kararında tahdit dışına çıkartılan taşınmazların kapsamı içinde yer alıp almadığıdır. Anılan mahkeme kararının kapsamı içinde ise dava konusu parsel özel orman, dışında ise Devlet Ormanı niteliğinde olacaktır. Yani bir başka anlatımla her halükarda parselin orman ile ilişkisi mevcuttur.Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında ise, davaya konu parselin kadastro tespitinin edinme sütununda sözü edilen ve 12/06/1980 tarihinde ilân edilen orman tahdidine itiraza ilişkin Dikili Asliye Hukuk Mahkemesinin .../... - .../... sayılı kararında “…6831 sayılı Kanunun 1744 sayılı Kanunla değişik 7. maddesine göre kurulan orman kadastro komisyonunun “110/1, 2, 3, 4 ve 5” sayılı taşınmazlarla ilgili ikinci sınırlama işleminin iptaline…” denilerek 12/06/1980 tarihinde ilân edilen orman tahdidini “110/1, 2, 3, 4 ve 5” olarak belirtilen veya tanımlanan taşınmazlar yönünden iptal etmiştir. Bir başka anlatımla, anılan kararda 12/06/1980 tarihinde ilân edilen tahdit “110/1, 2, 3, 4 ve 5” numara olarak belirtilen taşınmazlarla sınırlı olarak iptal edilmiştir. Bu kararın doğal sonucu olarak, “110/1, 2, 3, 4 ve 5” nolu olarak belirtilen taşınmazlar 1945 yılında ilân edilen tahdit nedeniyle eskisi gibi özel orman niteliğine dönmüştür. Çünkü bu yerler, 1945 yılında yapılan tahditte özel orman olarak sınırlandırılan alan içindedir ve bu tahdit iptal edilmediğinden halen ayaktadır. Diğer yandan “110/1, 2, 3, 4 ve 5” nolu olarak belirtilen taşınmazların kapsamı dışında kalan yerler ise (ve diğer tahdide iptal davalarının kapsamı dışında kalan yerler) 4785 sayılı Kanun gözetilerek yapılan ve 07/11/1980 tarihinde ilân edilen orman tahdidinde Devlet Ormanı olarak sınırlandırılan alan içinde kalmaktadır. Zira, 4785 sayılı Kanun gözetilerek 07/11/1980 tarihinde ilân edilen orman tahdidi bir bütün olarak iptal edilmemiştir; sadece Dikili Asliye Hukuk Mahkemesinin toplamda 17 adet olan dava dosyalarına konu taşınmazlar yönünden iptal edilmiştir. Bu nedenle, Dikili Asliye Hukuk Mahkemesince 1985 yılında verilen kararların kapsamı dışında kalan yerler yönünden 4785 sayılı Kanun gözetilerek yapılan orman tahdidi kesinleşip, bu tahdidi iptal için öngörülen hak düşürücü süreler de geçtiğinden, Dikili Asliye Hukuk Mahkemesinin 07/11/1980 tarihinde ilân edilen orman tahdidine itiraza ilişkin kesinleşen kararlarının kapsamı dışında kalan taşınmazların tapu veya zilyetlik yoluyla özel mülke dönüşmesi olanağı bulunmamaktadır.
Her ne kadar Dikili Asliye Hukuk Mahkemesinin .../... - .../... sayılı ve 12/06/1980 tarihinde ilân edilen orman tahdidinin iptaline dair kararında; tahdidin iptaline konu taşınmaz yönünden; atıf yapılan herhangi bir bilirkişi raporu bulunmamakta ise de, anılan kararda davaya konu taşınmazlar “110/1, 2, 3, 4 ve 5” nolu olarak belirtilmiş ve kararın hüküm fıkrasında dava konusu taşınmazlar bunun dışında hudut, miktar veya başka bir belirleme ile tanımlanmamıştır. Aynı gün temyiz incelemesi yapılan Dikili Kadastro Mahkemesinin bazı dosyalarının içinde kadastro tespitine esas alınan Dikili Asliye Hukuk Mahkemesinin orman tahdidine itiraz davasına konu dosyalarının bulunduğu, bazı dosyalarda ise orman tahdidine dair Asliye Hukuk Mahkemesi dosyalarının bulunmadığı yine Dikili Asliye Hukuk Mahkemesinin orman tahdidine itiraz davasına konu dosyalarının bir kısmında hükme dayanak kroki bulunduğu, bir kısmında ise bulunmadığı anlaşılmıştır Ancak bu dosyaların tamamı birlikte incelendiğinde mahkemenin hüküm fıkrasında tahdide itiraza konu taşınmazları belirttiği rakamsal ifadelerin orman tahdidine konu taşınmazlara bilirkişi tarafından verilen numaralandırma olduğu anlaşılmıştır. Nitekim aynı gün temyiz incelemesi yapılan Dikili Kadastro Mahkemesinin .../... - .../... sayılı dosyası (Dairenin .../... – .../... sayılı dosyası) içinde Dikili Asliye Hukuk Mahkemesinin .../... – .../... sayılı dosyası bulunduğu ve bu dosya içinde yer alan fen bilirkişi ... ... tarafından hazırlanan 22/09/1981 tarihli 1/10000 ölçekli krokide de taşınmazların bu şekilde numaralandırıldığı, bozma sonrasında yapılan keşiflerde görev alan bilirkişilerce krokili uygulama yapılmadığı görülmüştür. Bu durumda mahkeme hüküm fıkrasında davaya konu yer olarak belirtilen taşınmazların bozma öncesi keşifte görev alan bilirkişiler tarafından hazırlanan krokide gösterilen yerler olduğu sonucu zorunlu olarak çıkmaktadır.
3402 sayılı Kanunun “Tapu kayıtları ile diğer belgelerin kapsadığı yeri tayinde” başlıklı 20/A maddesinde “Kayıt ve belgeler, harita, plan ve krokiye dayanmakta ve bunların yerlerine uygulanması mümkün bulunmakta ise, harita, plan ve krokideki sınırlara itibar olunur.” denilmiştir. Her ne kadar mahkemenin gerekçesinde infaza elverişli ölçekli kroki bulunmadığı kabul edilmiş ise de, yukarıda da belirtildiği gibi aynı gün temyiz incelemesi yapılan Dikili Kadastro Mahkemesinin bazı dosyalarında ölçekli ve infaza elverişli kroki bulunduğu görülmüştür. Ancak mahkemece somut olayda dava konusu 562 sayılı parselin tespitine esas Dikili Asliye Hukuk Mahkemesinin .../... - .../... sayılı dosyası getirtilmemiş, anılan karara dayanak kroki bulunup bulunmadığı ve Dikili Asliye Hukuk Mahkemesinin .../... - .../... sayılı kararının uygulandığı başka parsel veya parsellerin bulunup bulunmadığı araştırılmamış, anılan mahkeme kararının uygulandığı başka parsel ve parseller bulunduğu takdirde bu dava dosyalarının birleştirilerek, aynı mahkeme kararına dayanılarak tespit edilen taşınmazların uygulamasının birlikte yapılması gerektiği düşünülmemiştir.
Bundan başka, mahkemece kurulan hüküm mahkemenin kabulü ile de çelişkilidir. Şöyle ki; mahkemece davaya konu parselin tamamının Orman tahdidine ilişkin Dikili Asliye Hukuk Mahkemesinin .../... - .../... sayılı kararı kapsamında kaldığı kabul edilmiştir. Yukarıda da belirtildiği gibi dava konusu taşınmazların bulunduğu alan 1945 yılında yapılan orman tahdidinde “Özel Orman” olarak sınırlandırılmıştır. Daha sonra 4785 sayılı Kanun gözetilerek 07/11/1980 tarihinde ilân edilen orman tahdidinde “Devlet Ormanı” olarak sınırlandırılmış ise de, gerçek kişilerin açtıkları tahdide itiraz davasıyla Dikili Asliye Hukuk Mahkemesinin .../... - .../... sayılı kararı ile 07/11/1980 tarihinde ilân edilen tahdit dava konusu “110/1, 2, 3, 4 ve 5” ile belirtilen yerler yönünden iptal edilmiştir. Bu durumda, dava konusu parsellerin tamamının Dikili Asliye Hukuk Mahkemesinin kesinleşen kararında geçen ve “110/1, 2, 3, 4 ve 5” sayılarıyla belirtilen taşınmazlar içinde kaldığı kabul edilse dahi, davaya konu parsel yönünden halen ayakta ve geçerli olan 3116 sayılı Kanuna göre yapılıp 13/12/1945 tarihinde ilân edilen orman tahdididir. Her ne kadar davacı ... ... dava konusu taşınmazın Devlet Ormanı vasfıyla tescili istemiyle dava açmış ise de, çoğun içinde azda vardır kuralı gereğince, taşınmazların özel orman vasfında olduğunun gözetilmemiş olması ve davaya konu taşınmaz “Fıstıklık” niteliğiyle tespit edilmiş ise de, taşınmaz fıstık çamı ağaçları ile kaplı olup niteliğinin Antep fıstığı ağaçlarıyla karıştırılabilecek şekilde tespit gibi “Fıstıklık” olarak değil “Fıstık çamlığı” olarak düzeltilmesi gerektiğinin düşünülmemesi de doğru olmamıştır.
O halde doğru sonuca varılabilmesi için; mahkemece öncelikle Dikili Asliye Hukuk Mahkemesinin .../... - .../... sayılı kararının uygulandığı başka parsel veya parsellerin bulunup bulunmadığı tespit edilerek, varsa bunların tutanak örnekleri getirtilmeli, şayet bunlardan eldeki dosya gibi davalı olan parseller varsa eldeki dava ile birleştirilmeli daha sonra dava konusu parsel ve geniş çevresini gösterir orijinal kadastro paftası ile orman tahdidine itiraza ilişkin Dikili Asliye Hukuk Mahkemesi"nin .../... - .../... sayılı dosyası getirilmeli, şayet anılan dosya içinde hükme dayanak kroki bulunmadığı takdirde orman tahdidine itiraz davasına konu taşınmaz mahkeme kararında numaralandırıldığı için hükme dayanak krokinin olması gerektiği gözetilerek mahkeme kararına dayanak kroki sıkı bir şekilde araştırılarak dosyaya celbedilmeli, (özellikle Dikili Asliye Hukuk Mahkemesinin 07/11/1980 tarihinde ilân edilen orman tahdidine itiraza ilişkin 17 adet olan tüm dava dosyalarının içine bakılmalı ve bu dosyalarda taraf olan Orman Yönetiminde kroki örneğinin bulunup bulunmadığı sorulmalıdır) sıkı bir şekilde yapılacak araştırma sonunda hükme dayanak kroki bulunduğu takdirde, önceki keşifte görev almayan bir orman ve iki harita mühendisi bilirkişi kurulu eşliğinde yapılacak keşifte, Dikili Asliye Hukuk Mahkemesinin .../... - .../... sayılı kararına dayanak kroki ile kadastro paftası ölçeklerinin eşitlenip çakıştırılması suretiyle kesinleşen mahkeme kararı kapsamında kalan taşınmazlar kuşkuya yol açmayacak şekilde zeminde ve kadastro paftası üzerinde belirlenmeli; yine, harita mühendisi bilirkişilerden 12/06/1980 tarihinde ilân edilen orman tahdidine itiraza ilişkin Dikili Asliye Hukuk Mahkemesinin toplam 17 adet olan kesinleşen kararları kapsamında kalan taşınmazlar mahkeme esas sayısı ve anılan 17 adet dava dosyası dayanak yapılarak tespit edilen parsellerin sayıları da belirtilerek kadastro paftası üzerinde gösterecek birleşik kroki alınmalıdır. Şayet tüm aramalara rağmen Dikili Asliye Hukuk Mahkemesinin .../... - .../... sayılı kararına dayanak kroki bulunmadığı takdirde, Dikili Asliye Hukuk Mahkemesi"nin .../... - .../... sayılı kararına konu taşınmazların kapsamı; anılan dava dosyasındaki bilgilerden ve orman tahdidine itiraza ilişkin Dikili Asliye Hukuk Mahkemesinin komşu taşınmazlar hakkında karar verdiği dava dosyalarındaki bilgilerden ve bu dosyalardan krokisi bulunanlardan hükme dayanak bilirkişilerin hazırladığı krokilerden ve yerel bilirkişilerden de yararlanmak suretiyle uzman bilirkişiler eliyle denetime olanak verecek şekilde saptanmalı ve sonucuna göre hüküm kurulmalıdır. Bu cümleden olarak; yapılacak uygulamada şayet davaya konu parselin tamamının orman tahdidine ilişkin Dikili Asliye Hukuk Mahkemesinin kararı kapsamında kaldığı saptandığı takdirde, dava konusu parselin bu durumda özel orman olarak sınırlandırılan alan içinde kaldığı gözetilerek ve çoğun içinde az da vardır kuralından hareketle Orman Yönetiminin davasının kısmen kabulüne ve tutanağın beyanlar hanesine 1945 yılında kesinleşen orman tahdidinde özel orman olarak belirlenen saha içinde kaldığı yönünde şerh ile birlikte nitelikleri “Fıstık çamlığı” olarak düzeltilerek davalı gerçek kişi adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmelidir. Şayet davaya konu parselin bir bölümünün kesinleşen mahkeme kararına konu taşınmazın kapsamı içinde kaldığı tespit edilirse, mahkeme kararı kapsamı içinde kalan bölümleri yönünden yukarıda belirtildiği gibi hüküm kurulmalı, kapsam dışında kalan bölümleri yönünden ise, ... ... davası kabul edilerek bu bölümün Devlet Ormanı vasfıyla ...adına tapuya tesciline karar verilmelidir. Son olarak dava konusu parselin tamamının kesinleşen mahkeme kararı kapsamı dışında kaldığı tespit edildiği takdirde ise davacı ... ... davası tamamen kabul edilerek parselin tamamının Devlet Ormanı vasfıyla...
adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve uygulama ile yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
Bu itibarla, yukarıda açıklandığı gibi mahkemece verilen karar eksik inceleme, araştırma ve yetersiz bilirkişi raporuna dayalı olup, kararın yukarıda belirtilen nedenler ile bozulması gerekirken, yanılma sonucu hükmün onandığı anlaşıldığından, davacı Orman Yönetimi vekilinin karar düzeltme itirazının kabulü ile Dairemizin önceki onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı ... ... vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile Dairemizin 01/07/2014 gün ve .../... - .../... sayılı onama kararı kaldırılarak, 30/05/2012 gün ve .../...-.../... sayılı yerel mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 04/05/2015 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi