
Esas No: 2017/3109
Karar No: 2021/1075
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/3109 Esas 2021/1075 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “işçilik alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İzmir 5. İş Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar davalı ... İnşaat San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı ... İnşaat San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 19.09.2003-17.02.2007 tarihleri arasında davalı ... Akaryakıt Lpg Loj. Hiz. İnş. Taş. Oto. Tur. San. Tic. Ltd. Şti. (... Akaryakıt) nezdinde kesintisiz çalıştığını, iş sözleşmesinin işyerinin kapanması sebebiyle haksız feshedildiğini, davacının çalışmasının işe başladıktan 3 yıl sonra 26.07.2006 tarihinde sadece 3 ay için ... Akaryakıt yerine ortaklarının aynı olduğu diğer davalı ... İnşaat San. ve Tic. Ltd. Şti. (... İnşaat) üzerinden Sosyal Güvenlik Kurumuna (Kurum) bildirildiğini, haftalık ve yıllık izinlerini kullanmayan müvekkilinin ulusal bayram ve genel tatil günleri de dahil her gün 12 saat çalıştığını, asgari geçim indiriminin de ödenmediğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla çalışma ücreti, asgari geçim indirimi ve yıllık izin ücreti alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalılar vekili cevap dilekçesinde; aile şirketi olan her iki şirket yanında hiçbir çalışması bulunmayan davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacının davalı ... Akaryakıt nezdinde çalışması bulunmadığından davanın husumetten reddi gerektiğini, eşinin sağlık giderlerini karşılayabilmesi için davalı ... İnşaat yanında çalışıyor gibi gösterilerek davacıya yardımcı olunduğunu, işyerine gelen araçları yıkayarak geçimini sağlayan değnekçi olup, yaptığı işin müvekkili şirketlerin faaliyet konuları ile hiçbir ilgisi bulunmadığını, 2006 yılında sigortadan çıkışı yapılan davacının uzun süre bekledikten sonra bu davayı açmasının kötü niyet göstergesi olduğunu belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararı:
6. İzmir 5. İş Mahkemesinin 09.04.2014 tarihli ve 2010/861 E., 2014/173 K. sayılı kararı ile; davacının iş sözleşmesinin haklı neden olmaksızın işverence feshedildiği, dosya kapsamı ve tanık beyanlarına göre davacının haftalık 11 saat fazla çalışması ve yıllık izin ücreti alacağının bulunduğu ancak asgari geçim indirimi talebinin yerinde olmadığı, aralarında hukukî ve fiili irtibat bulunan davalı şirketlerin aynı gruba bağlı şirketler oldukları gibi ortaklarının akraba olduğu, fiili olarak ... Akaryakıt nezdinde çalışan davacının çalışmasının bir kısmının ... İnşaat üzerinden Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirildiği, Kuruma bildirilmeyen çalışma sürelerinin ise davalı ... Akaryakıt üzerinden hizmet tespit davasında tespit edildiği, bu suretle davalıların davacının hak kazandığı işçilik alacaklarından birlikte sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. İzmir 5. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... İnşaat San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesince 02.03.2017 tarihli ve 2017/5458 E., 2017/4145 K. sayılı kararı ile; (1) numaralı bentte davalı ... İnşaat San. ve Tic. Ltd. Şti. vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar verildikten sonra;
“…2- Taraflar arasında dava konusu alacaklardan davalıların birlikte sorumlu tutulup tutulamayacağı hususu tartışmalıdır.
İşçinin çalışmalarının birleştirilmesi için çalışmaların aynı işverene ait işyeri ya da işyerlerinde geçmiş olmalıdır. Kural olarak aynı gruba ya da holdinge bağlı farklı tüzel kişiliği haiz şirketlerde geçen hizmetlerin birleştirilmesi mümkün değildir.
Somut olayda davacı işçi dava dilekçesiyle 19.09.2003-17.02.2007 tarihleri arasında fiilen davalı ... Akaryakıt LPG Lojistik Hiz. İnş. Taş. Otom. Tur. Tic. Ltd. Şti. işyerinde çalıştığını ancak çalışmasının sadece bir kısmının diğer davalı ... İnşaat San. ve Tic. Ltd. Şti. üzerinden SGK’ya bildirildiğini ileri sürmüş, davalılar ise davacının kendi yanlarında herhangi bir çalışması olmadığını savunmuştur. Mahkemece davalılar arasında organik bağ bulunduğu kabulü ile dava konusu alacaklar hakkında davalıların birlikte sorumluluğuna karar verilmiştir..
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde davacı işçinin davalılara açmış olduğu hizmet tespiti davasında davalı ... İnşaat San. ve Tic. Ltd. Şti. yönünden davanın husumetten reddine karar verildiği, bu kararın Yargıtay 10. Hukuk Dairesi tarafından onandığı, (24/12/2012 tarih ve 2012/18986 esas2012/26876 karar) davacının davalı ... İnşaat San. ve Tic. Ltd. Şti. işyerinde fiilen çalıştığına dair bir iddiası olmadığı gibi davalı ... İnşaat San. ve Tic. Ltd. Şti. işyerinde Kuruma bildirilen yetmiş gün dışında çalışmadığı ve davalı şirketlerin farklı tüzel kişiliklerinin bulunduğunun anlaşılmasına göre dava konusu alacaklardan davalıların birlikte sorumlu tutulmaları isabetli olmayıp bozmayı gerektirmiştir…” gerekçesi ile karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
9. İzmir 5. İş Mahkemesinin 17.07.2017 tarihli ve 2017/379 E., 2017/406 K. sayılı kararı ile; önceki karar gerekçelerinin yanında, Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 24.12.2012 tarihli ve 2012/18986 E., 2012/26876 K. sayılı ilamıyla onanmak suretiyle kesinleşen İzmir 4. İş Mahkemesinin 2011/144 E., 2012/389 K. sayılı kararının içeriğinden davacının 70 günlük çalışmasının ... İnşaat San. ve Tic. Ltd. Şti.’den bildirildiği, davalı şirketlerin grup şirketlerin içerisinde olduğu yönünde de tereddüt olmadığı, bu durumda aralarında fiili ve hukuki irtibat olduğu, fiilen davacının ... İnşaat San. ve Tic. Ltd. Şti. yanında çalışması olmasa dahi bu şirket üzerinden çalışmış gibi Kuruma bildirilmesinden bu şirket yetkililerinin haberdar olmayacağının düşünülemeyeceği, her iki şirket yetkililerinin fikir birliği hâlinde davacının çalışmalarının Kuruma bildirilmesi yönünde işlem yaptığı kanaatine ulaşıldığı, İzmir 4. İş Mahkemesinde taraflar arasında görülen hizmet tespiti davasında davacının fiilen ... İnşaat San. ve Tic. Ltd. Şti.’de çalışmadığı kanaatiyle bu şirket yönünden verilen davanın husumet nedeniyle reddi kararının alacak davası yönünden kesin hüküm oluşturmayacağı, kayıt dışı çalıştırmadan işçinin fiilen çalıştığı işverenin sorumlu olması gerekirken işçi alacaklarından ise yasal düzenlemeler ve Yargıtay içtihatları doğrultusunda aralarında hukukî ve fiili irtibat olan tüm işverenlerin dayanışmalı olarak sorumlu olacağının kabulü gerektiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde davalı ... İnşaat San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacının Sosyal Güvenlik Kurumuna yetmiş gün çalışmasının bildirilmesine rağmen fiili çalışma iddiasının olmadığı ve davalılar aleyhine işbu dava konusu taleplerin istendiği dönem ile aynı dönem için açılan hizmet tespit davasında davalı ... İnş. San. Tic. Ltd. Şti. yönünden verilen husumetten red kararının Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği de göz önünde bulundurulduğunda farklı tüzel kişilikleri bulunan, grup şirketi olan davalı şirketler arasında organik bağ (hukukî ve fiili irtibat) bulunup bulunmadığı, buradan varılacak sonuca göre davacının tüm çalışma süresine ilişkin işçilik alacaklarından davalı şirketlerin birlikte sorumlu tutulmalarının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
12. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle “işveren” kavramı ile ilgili açıklama yapılmasında yarar vardır.
13. İşveren kavramı 4857 sayılı İş Kanunu"nun (İş Kanunu) "Tanımlar” başlıklı 2. maddesinde tanımlanmıştır. Anılan düzenlemeye göre; “…işçi çalıştıran gerçek veya tüzel kişiye yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlara işveren…” denir.
14. Diğer bir anlatımla, işveren iş görme ediminin alacaklısı olan ve işçiye en üst düzeyde emir ve talimat veren kişidir. Tüzel kişilerde işin görülmesini ve talimatlara uyulmasını isteme hakları her zaman değişik kişilerde toplanmıştır. İş sözleşmesinin tarafı olan tüzel kişi işin görülmesini isteme hakkına sahip iken yönetim hakkı, bu kapsamda emir ve talimat verme yetkisi ise zorunlu olarak tüzel kişinin organı tarafından kullanılmaktadır (Süzek, S.: İş Hukuku, Yenilenmiş 18. Baskı, İstanbul, Beta, 2019, s. 143-144).
15. Holdingler ve şirket topluluklarının bünyesinde her biri bağımsız tüzel kişiliğe ve hukukî varlığa sahip şirketler yer almakta olup bu durumda işverenin tespiti zorlaşmaktadır. Her ne kadar bir holding, orada çalışanların aidiyet duygusu bakımından ve personel organizasyonunda vb. konularda ortaya çıkan ilkeler ve uygulamalar açısından bir bütünlük arzetse de, bu holdinge veya şirket gruplarına bağlı her şirket hukukî yapıları bakımından ayrı ayrı işveren niteliği taşımaktadır. Dolayısıyla holdinge bağlı şirketlerde çalışan işçilerin hukuken işvereni holding veya şirket topluluğu değil iş sözleşmesinin tarafı olan şirkettir.
16. Uygulamada aynı holding veya şirket grubu içinde veya bunun dışında kalan şirketlerde kimi işçilerin aynı anda birden fazla şirkete iş gördüğü görülmektedir. Bu şekilde işçi tarafı aynı olan buna karşılık birden fazla işverenin taraf olduğu bir iş ilişkisi ortaya çıkmaktadır. Bunun sonucunda da işçi tarafından yerine getirilen hizmetlerin her işverenle ayrı ayrı kısmî süreli iş sözleşmesi olarak ayrıştırılması mümkün olmadığında birlikte istihdam olarak nitelendirilen çalışma şekli söz konusu olmaktadır.
17. Özellikle grup şirketlerinde ortaya çıkan bir çalışma biçiminde işçilerin bir kısmı aynı anda birden fazla işverene birlikte hizmet verebilmektedir. Bu gibi ilişkilerde işçi ile birden fazla işveren arasında tek bir iş ilişkisi varlığı kabul edilmektedir.
18. Birlikte istihdam olgusunun varlığı her ne kadar daha çok şirket grupları içinde ortaya çıkmakta ise de bu ilişkinin kurulması için birlikte işverenlerin aynı şirket grubu içerisinde yer alması zorunlu değildir. Önemli olan aynı grup içinde yer alma değil, birlikte işverenlerin işçi ile olan ilişkilerini ayrı ayrı değerlendirebilme olanağını ortadan kaldıracak şekilde işçi ile hukukî bir bağlantı içinde olmalarıdır. Ayrıca işçinin birlikte işverenlerle ayrı ayrı iş sözleşmesi yapmasına da gerek olmayıp, aynı iş sözleşmesi kapsamında birden fazla işverene aynı zaman ve nitelikte iş için iş görme borcunu yüklenmesi mümkündür (Süzek, s.150).
19. Birlikte istihdamın varlığı hâlinde işverenlerin her biri, işveren hak ve yetkilerine sahip olmakla birlikte işverenin borç ve sorumluluklarına da ayrı ayrı sahiptirler. Bir diğer anlatımla işçiye karşı işverenler müteselsil sorumlu olup, işçi de ücret ve diğer haklarının tümünü her bir işverenden talep etme hakkına sahiptir.
20. Uygulamada işverenler iş hukukundan doğan yükümlülüklerden kaçınmak için bazı durumlarda bir holding veya şirketler topluluğunda ya da bunların dışında kalan şirketlerde işçiler görünüşte bir şirketin işçisi olarak gösterilmektedir. Bu duruma engel olmak için tüzel kişilik perdesinin kaldırılması teorisi geliştirilmiştir (Süzek, s.152).
21. Tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisi ancak istisnai ve sınırlı durumlarda titizlikle uygulanması gereken bir teoridir. Bu teoriye ihtiyatlı bir biçimde yaklaşılmalı; istisnai bir teori olduğundan mümkün olduğunca dar yorumlanmalı ve bu teorinin uygulanmasına ancak tüzel kişilik kavramının arkasına saklanılarak dürüstlük kuralına aykırı davranıldığı, kendisine tanınan hakkın kötüye kullanılarak üçüncü kişilerin zarara uğratıldığı, zarara yol açan tüzel kişinin sorumluluğuna hükmedebilmek için ise başka bir yasal nedene dayanılmasının mümkün olmadığı durumlarda başvurulmalıdır. Zira tüzel kişilik perdesinin aralanması, tüzel kişilerin borçlarından dolayı başkalarının sorumlu tutulamayacağı ilkesinin, özellikle şirketlerin sadece sermayeleri ile sorumlu olacakları ve tüzel kişilerin borçlarından dolayı ortakların sorumlu tutulamayacağı kuralının önemli bir istisnasını teşkil etmektedir (Çamoğlu, E.: Ticaret Ortaklıkları Bağlamında Perdenin Kaldırılması Kuramı ve Yargıtay Uygulaması, BATİDER, C. 32, S. 2, 2016, s. 12.).
22. Görüldüğü üzere tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisi her somut olayın özelliği gözetilerek değerlendirilmeli ve Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 2. maddesi gereğince dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılma yasağı gözetilerek tüzel kişiliğin alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla kullanılıp kullanılmadığı, tüzel kişiliği düzenleyen normların dışına çıkılıp çıkılmadığı incelenmelidir.
23. Borçlu şirketin yanında aynı ana şirkete bağlı bir kardeş şirketin sorumluluğuna gidilebilmesi tüzel kişilik perdesinin aralanması suretiyle mümkün olabilmektedir. Bu durum sadece ana ve kardeş şirket için değil, aynı zamanda grup veya holding sistemi içinde yer alan kardeş şirketler arasında da söz konusu olabilmektedir.
24. Tüzel kişilik perdesinin aralanması genellikle kardeş şirketler arasında söz konusu olduğundan, ana şirket ile kardeş şirket ve ortaklar arasındaki karmaşık ilişkiler zinciri net bir şekilde ortaya konulmalıdır. Bu noktada bu şirketlerin ekonomik anlamda bağımsız şirket vasfında olup olmadığının araştırılması büyük önem taşımaktadır. Çünkü kardeş şirketler arasında perdenin aralanması teorisine başvurabilmek için tek bir iktisadi işletmenin yürütüldüğü farklı faaliyetler için birbirinden bağımsız tüzel kişiliklerin kurulmuş olması gerekmektedir. Hukuken iki farklı tüzel kişilik gibi görünen bu şirketler aslında özdeştir, alacaklılardan mal kaçırmak ya da sorumluluktan kurtulmak amacıyla kötü niyetli olarak iki farklı tüzel kişilik gibi kurulmuştur. Ayrıca bunların üretim, pazarlama ve ihracat faaliyetleri birbirini tamamlayıcı nitelikte olup, şirketler aslında tek ve aynı iktisadi işletmeye vücut vermektedir (Öztek, S./Memiş, T.: Şirketler Hukuku ve İcra İflas Hukuku İlkeleri Karşısında Borçlu Şirketin Alacaklılarının Hakim Ortağa Karşı Korunması, Erol Ulusoy (Editör), I. Uluslararası Ticaret Hukuku Sempozyumu, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi, İstanbul, 2008, s. 209).
25. Tüzel kişilik perdesinin çapraz aralanmasına benzeyen bir başka kavram organik bağ kavramıdır. Tüzel kişilik perdesinin aralanmasında olduğu gibi organik bağ kavramında da bir tüzel kişinin borçlarından bir başka tüzel kişinin sorumluluğuna gidilmektedir. Bu hâliyle organik bağ kavramının da kaynağını TMK’nin 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılması yasağı oluşturmaktadır (Öztek/Memiş, s. 210). Ancak organik bağ kavramı, tüzel kişilik perdesinin aralanmasına göre daha geniş bir anlama sahip olsa da organik bağın varlığı, tek başına tüzel kişilik perdesinin aralanmasını gerektirmemektedir. Başka bir deyişle şirketler arasında organik bağ tespit edilse dâhi tüzel kişilik perdesinin aralanması ve alacağın perdenin arkasındakinden de istenebilmesi için sırf alacaklıdan mal kaçırmak ve onu zarara uğratmak amacıyla kötü niyetli işlemler yapıldığının da somut verilerle ispatlanması gerekmektedir.
26. Şirketler arasında ortakların akraba olması tek başına organik bağ veya tüzel kişilik perdesinin kaldırılması için yeterli değildir veya şirketlerin aynı faaliyeti yürütüyor olması organik bağ için yeterli değildir (Baycık, G.: İşverenin Tespitinde Birlikte İstihdam ve Tüzel Kişilik Perdesinin Kaldırılması Kurumları, İş Uyuşmazlıklarında Yargıtay ve Bölge Adliye Mahkemeleri Kararları Değerlendirme Toplantısı (Seminer Bolu/Abant – 06 Nisan 2019), Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikası, Ankara 2019, s. 20).
27. Şirketler arasında organik bağ olup olmadığı; şirketlerin adreslerinin aynı olması, ortaklık yapılarının ve yönetim kurullarının benzer olması veya temsilcilerinin aynı olması, faaliyet alanları, hisse devirleri, muvazaalı işlemler gibi hususlar ve somut olayın özellikleri de gözetilerek tespit edilebilir. Ancak tüzel kişilik perdesinin çapraz aralanmasında her iki şirketin faaliyet alanı, ortaklık yapısı, ortakları gibi konularda öyle büyük ve derin bir kesişme vardır ki; bu şirketlerle iş yapan kişiler nezdinde iktisadi bir bütünlük içerisinde tek bir şirketle iş yapılıyor algısı oluşmaktadır. Ayrıca üçüncü kişiler nezdinde uyandırılan bu algı neticesinde, ticaret yaparken güçlü bir yapıya sahip görüntüsü oluşturularak, şirketlerden birinin borca batırılması ya da içinin boşaltılıp iş alanının diğerine kaydırılması işlemleri tipik bir hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilmelidir.
28. Öte yandan işçi tarafından açılmış bir hizmet tespit davası varsa söz konusu davada verilen kararda değerlendirilerek şirketler arasındaki bağlantı araştırılmalıdır.
29. Şöyleki; işçilik alacakları davasında çalışma olgusunun ve süresinin ispatı davacı işçi üzerinde olup, bu bağlamda Kurum ve işyeri kayıtları gibi yazılı delillerle ya da tanık beyanı gibi takdiri deliller ile çalışmayı ispatı mümkündür. Bununla birlikte işçinin fiili çalışmasına rağmen SGK’ya eksik gün bildiriminde bulunulması hâlinde hizmet tespiti davası da açılabilir. Hizmet tespiti davası sonucunda verilecek karar ise işçilik alacakları istemli davada bağlayıcı niteliktedir. Bunun nedeni işçilik alacakları istemli davada taraflarca getirilme ilkesinin, sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan hizmet tespiti davasında ise re’sen araştırma ilkesinin uygulanmasıdır. Başka bir deyişle hizmet tespiti davası sonucunda kesinleşen çalışma olgusu ve süresi, işçilik alacakları davasında da dikkate alınacaktır.
30. Somut uyuşmazlıkta, davacı vekili müvekkilinin 19.09.2003-17.02.2007 tarihleri arasında kesintisiz ... Akaryakıt yanında çalıştığını ancak 26.07.2006 tarihinde SGK’ya sadece 3 aylık çalışmasının ... İnşaat üzerinden bildirildiğini, başkaca çalışmasının Kuruma bildirilmediğini iddia etmiştir. Davalılar vekili ise davacının her iki şirket yanında da hiçbir çalışması olmadığını, müvekkilleri ile davacı arasında iş ilişkisinin kurulmadığını savunmuştur.
31. Dosyaya getirilen davalılara ait işyeri tescil bilgilerinden ve ticaret sicil kayıtlarından her iki şirketin faaliyet alanları arasında benzerlik bulunmadığı, işyeri adreslerinin aynı olmadığı, davalılar vekili tarafından cevap dilekçesi ekinde sunulan vekâletnamelerden şirket müdürlerinin farklı olduğunun, ortaklık yapısı bakımından üç ortaklı olan şirketlerin sadece iki ortağının aynı olduğu görülmüştür. Ancak yukarıda açıklandığı üzere salt ortakların bir kısmının aynı olması şirketler arasında organik bağ bulunduğunu kabule yeterli değildir.
32. Öte yandan, dinlenen tanıklar da davacının davalı ... İnşaatta çalışması olmadığını hep ... Akaryakıtta çalıştığını belirtmişler, ancak şirketler arasında organik bağ bulunduğuna ilişkin bir beyanda da bulunmamışlardır.
33. Ayrıca, davacı vekili eldeki bu işçilik alacaklarına ilişkin davanın açılmasından sonra davalılara karşı hizmet tespiti davası açmış olup, davacının kesintisiz bir şekilde davalı ... Akaryakıt Lpg Loj. Hizm. İnş. Taş. Oto. Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti. işçisi olarak çalıştığını ileri sürerek müvekkilinin 19.09.2003-17.02.2007 tarihleri arasındaki çalışmalarının tespitini talep etmiştir. Yapılan yargılama sonucunda İzmir 4. İş Mahkemesince 02.07.2012 tarihli ve 2011/149 E., 2012/389 K. sayılı kararı ile davalı ... İnşaat Ltd. Şti. aleyhine açılan davanın husumet nedeniyle reddine ve davacının ... Akaryakıt Lpg Loj. Hizm. İnş. Taş. Oto. Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti. işçisi olarak 2003-2007 yılları arasında asgari ücret ile 1228 gün çalıştığı, 70 günlük çalışmasının ... İnşaat üzerinden 2 günlük çalışmasının dava dışı bir başka şirket üzerinden Kuruma bildirildiğinden 1156 günlük çalışmasının Kuruma bildirilmediğinin tespitine karar verilmiş, kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 24.12.2012 tarihli ve 2012/18986 E., 2012/26876 K. sayılı kararı ile hüküm onanmıştır.
34. Görüldüğü üzere davacı vekilinin hizmet tespiti ile işçilik alacakları davasındaki beyanları benzerlik arzetmektedir. Öte yandan hizmet tespiti davasında davalı ... İnşaat tarafından Kuruma bildirilen 70 günlük çalışması varlığını korumakla eksik kalan günlerin davacının çalıştığını belirttiği davalı ... Akaryakıt üzerinden Kuruma bildirilmediğinin tespitine ve davalı ... İnşaat aleyhine karşı açılan davanın husumetten reddine ilişkin kararın kesinleştiği anlaşılmıştır. Dolayısıyla hizmet tespiti davasında verilen kararın davacının çalışması yönünden eldeki davada bağlayıcı nitelikte olduğu açıktır. Nitekim mahkemece de eldeki işçilik alacakları davasında davacının çalışma süresi ve ücreti belirlenirken kesinleşen bu hizmet süresi de göz önünde bulundurulmuştur.
35. Sonuç itibariyle davalı şirketlerin farklı tüzel kişilikleri bulunduğu, ayrıca buna paralel olarak hizmet tespiti davasında da davalı ... İnşaat yönünden verilen husumetten red kararının kesinleştiği de dikkate alındığında davalı şirketler arasında organik bağ bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
36. Bu kapsamda Özel Daire’nin davalıların birlikte sorumlu tutulmalarının isabetli olmadığı yönündeki bozma kararı yerinde ise de; davacının davalı ... İnşaat nezdinde SGK’ya bildirilen 70 günlük çalışması yönünden her iki davalı şirketlerin işçilik alacaklarından müşterek ve müteselsil sorumlu olduğu kabul edilmelidir. Zira kesinleşen hizmet tespit davasında davacı işçinin ... Akaryakıt yanında çalıştığı dönemde 70 gün süreyle prim ödemesinin ... İnşaat tarafından yapıldığı belirlenmiştir.
37. Bu nedenle direnme kararının bu değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı bozulması gerekmiştir.
38. Öte yandan davacının hiç çalışma iddiası olmadığı ve çalıştığı belirlenememesine rağmen Özel Dairenin 02.03.2017 tarihli bozma kararında “davalı ... İnşaat San. ve Tic. Ltd. Şti. işyerinde Kuruma bildirilen yetmiş gün dışında çalışmadığı” yazılması maddi hata olarak değerlendirilerek esasa etkili görülmemiştir.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davalı ... İnşaat San. ve Tic. Ltd. Şti. vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 22.09.2021 tarihinde yapılan görüşmede oy birliği ile kesin olarak karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.