Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2009/3588 Esas 2010/5495 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
2. Hukuk Dairesi
Esas No: 2009/3588
Karar No: 2010/5495

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2009/3588 Esas 2010/5495 Karar Sayılı İlamı

2. Hukuk Dairesi         2009/3588 E.  ,  2010/5495 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Sakarya 1. Aile Mahkemesi
    TARİHİ :23.12.2008
    NUMARASI :Esas no: 208/137 Karar no:2008/721

    Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
    1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalı-davacı kocanın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
    2-Davacı-davalı kadın birleştirilen nafaka davasının dava dilekçesinde "ailesinin yanına gezmek için geldiğini, dört aydan beri ailesi yanında kaldığını" beyan etmiştir.
    Kanunda aksi öngörülmedikçe kural olarak herkes iddiasını isbatla yükümlüdür (TMK.mD.6). Ancak iddialar çatıştığında kimin isbat yükü altında bulunduğunun tesbiti her zaman kolay olmamaktadır. Bunun için gerek bilimsel görüşler, gerekse yargısal içtihatlarda bir takım ölçülere yer verilmiştir.
    Hemen bütün bilim adamlarının birleştiği ve Yargıtay uygulamasında kararlılık ifade eden ölçüye göre, ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı iddia ve savunmada bulunana düşer (Prof.Baki Kuru,Hukuk Muhakemeleri Usulü, l968,sh.372; Prof. İlhan Postacıoğlu,Medeni Yargılama Usulü, l970,sh.464; Prof.Necip Bilge, Hukuk Yargılamaları Usulü,l967, sh.449; Prof.Sabri Şakir Ansay Hukuk Muhakemeleri Usulü, l957,sh.248-249; Prof.Saim Üstündağ Hukuk Muhakemeleri Usulü, l973, sh.378; H.G.K.nun l9.7.l967 gün ve 239-340 sayılı, 7.6.l974 gün ve l972/84 sayılı kararları).
    İleri sürdürdüğü bir vakıadan lehine haklar çıkaran kimse iddia ettiği olayları ispat etmelidir(Prof.Saim Üstündağ,age.l973 sh.397).
    Davacı ziynet eşyasının davalıda kaldığını ileri sürmüş,davalı ise onun tarafından götürüldüğünü savunmuştur. Hayat deneylerine göre, olağan olan bu çeşit eşyanın kadın üzerinde olması ya da evde saklanmış, muhafaza edilmiş bulunmasıdır. Diğer bir deyimle bunların davalı tarafın zilyetlik ve siyanetine terk edilmiş olması olağana ters düşer.
    Diğer taraftan söz konusu eşya rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen nev"idendir. Onun için evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi ,gizlemesi her zaman mümkündür.
    Davacı dava konusu ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını, ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını, ispat yükü altındadır.
    Olayda kadın, dava konusu ziynet eşyasının, götürülmesine engel olunduğunu ve zorla elinden alındığını,daha öncede götürme fırsatı elde edemediğini ispat edememiştir. Buna rağmen yukarıda yazılı ilkelerde hataya düşülerek hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
    SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda 2.bentte gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerin yukarıda 1.bentte açıklanan nedenlerle ONANMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.22.03.2010 (Pzt.)

     

     

     

     

     

     

     

     

     

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.