Esas No: 2020/5206
Karar No: 2022/1214
Karar Tarihi: 23.02.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/5206 Esas 2022/1214 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2020/5206 E. , 2022/1214 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 14.HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 11.04.2018 tarih ve 2016/577 E- 2018/377 K. sayılı kararın davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi'nce verilen 21.11.2019 tarih ve 2018/1578 E- 2019/1488 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 22.02.2022 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalılar vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, taraflar arasında aktedilen Genel Kredi Sözleşmesi uyarınca 3 adet kesin teminat mektubunun Suriye Ticaret Bankası aracılığıyla Suriye Arap Cumhuriyeti Arazi Geliştirme Genel Müdürlüğüne hitaben verildiğini, davalı Karamanlı Holding A.Ş.’nin diğer davalının müteselsil kefili ve müşterek borçlu olduğunu, teminat mektupları için tahakkuk eden komisyon borçlarının 23.02.2014 tarihinden itibaren ödenmediğini, davalılardan Süperlit Boru San. A.Ş.’nin 23.08.2013 ila 23.02.2014 tarihleri arasındaki iki dönem için ödediği komisyonların istirdatı talebiyle açtığı davanın reddedildiğini, teminat mektubunda TBK’nın 128. maddesi anlamında hükümsüzlük kaydına yer verilmediğini, teminat mektupları halen lehtarda bulunduğundan müvekkilinin zamanaşımı süresince riskinin devam ettiğini, komisyon alacağının tahsili için başlatılan takibe davalıların itirazının haksız olduğunu ileri sürerek itirazın iptalini, icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, teminat mektuplarının Suriye Ticaret Bankasınca verildiğini, davacının ise bu teminat mektuplarını kontgaranti ettiğini anılan teminat mektuplarının 3 yıl süreli olduğunu, süre bitiminde Suriye Ticaret Bankasının talebi doğrultusunda 2012 yılına kadar birer yıllık süreler halinde dönemsel olarak temdit edildiklerini, bu süre zarfında komisyonların ödendiğini, müvekkilinin üstlendiği işi yerine getirdiğini, 24.06.2013 tarihi olan dönem sonu itibariyle Suriye Ticaret Bankasından uzatma ya da tazmin talebi gelmediğinden teminatların dolayısıyla da davacının verdiği kontgarantinin hükümsüz kaldığını, teminat mektuplarında “resmi olarak en geç 24.08.2004 öğlen saat 1:00’de tarafımıza ulaşmak kaydıyla ... ödemeyi taahhüt ederiz. Sonrasında işbu teminat mektubundan kaynaklanan yükümlülüğümüz, herhangi bir ihbara veya başkaca bir işleme gerek kalmaksızın kendiliğinden sona erecektir” kaydının bulunduğunu, bu kaydın TBK’nın 128. maddesine uygunluk taşıdığını, temdit talebinde bulunulmadığı için teminat mektuplarının kendiliğinden hükümsüz hale geldiğini, Suriye’deki bankanın uzat ya da öde talebine “teminatlardan ve kontgarantilerden doğan bir sorumluluğunun bulunmadığı, hatta dosyayı kapattığı” yönünde işbu dava için ikrar mahiyetinde cevap veren davacının bir komisyon alacağının olmadığını, bir an için teminat mektuplarının meriyeti kabul edilse bile Suriye’deki savaş nedeniyle mücbir sebebe bağlı olarak borç ilişkisinin imkansızlık nedeniyle sona erdiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının delil olarak dayandığı dosyanın incelendiği, davanın Süperlit Boru San. A.Ş. tarafından banka aleyhine açılıp bu davaya da konu teminat mektubunun hükümsüz olması nedeniyle bankaya komisyon borcu olmadığının tespiti, teminat komisyon bedelinin iadesinin istendiği, davanın reddine ilişkin kararın temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiği, bu hali ile davacı tarafın teminat mektupları için talep hakkının yerinde olduğu hususunun kesinlik kazandığı, bilirkişi vasıtası ile teminat mektupları uyarınca kat tarihine kadar olan Banka alacağının hesaplandığı, kefilin sorumlu olduğu miktarın tespit edildiği, hesaplamaların yasaya ve usule uygun olduğunun görüldüğü gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile davalının takibe itirazının 3.384 EURO ve 57.432 USD asıl alacak, 6,58 EURO ve 117,26 USD takip tarihine kadar işlemiş faiz, 0,33 EURO ve 5,86 USD BSMV ile takip tarihinden itibaren fiili ödeme gününe kadar EURO ve USD ile açılmış bulunan 1 yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranından faiz yürütülmesine yönelik itirazın iptaline, fazlaya ilişkin taleplerinin reddine, 3.390,91 Euronun ve 57.555,12 USD’nin takip tarihindeki TL karşılığının %20’si oranında 36.424,40 TL icra inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
Davalılar vekili karara karşı istinaf yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, teminat mektuplarının süresinin en son 24.06.2013 tarihine kadar temdit edildiği, süresi içinde tazmin edilmediği gibi bankaya iade olunmadığı, davacı Superlit Boru San. A.Ş. tarafından işbu davaya konu teminat mektuplarından dolayı davalı .... aleyhine açılan menfi tespit ve alacak istemli davada, teminat mektuplarının vadelerinin en son 24.06.2013 tarihine kadar temdit edildiğini, vade tarihlerinden sonra teminat mektuplarının hükümsüz kaldığını, ancak davalı bankaca sözkonusu teminat mektuplarının riski devam ettiğinden bahisle 23.08.2013/23.11.2013 ve 23.11.2013/23.02.2014 dönemlerine ait komisyon tahakkuk ettirildiğini, bu alacağın itirazi kayıtla ödendiğini ileri sürerek davalıya borçlu olmadığının tespiti ile itirazi kayıt altında yapılan ödemenin faizi ile tahsilini istediği, davanın reddedildiği, taraflar arasındaki sözleşmenin 47.10 maddesinde; “Müşteri, Bankaca belli bir süre ile sınırlı (vade ile) olarak verilen Teminat Mektupları veya Kontrgarantileri sürelerinin (vadelerinin) bitiminde Banka'ya geri vermeyi taahhüt eder. Teminat Mektubu veya kontrgaranti Banka'ya iade olunmadıkça Müşterinin borcu ve sorumluluğu devam eder." hükmünün yer aldığı, süreli teminat mektubunda teminat mektubu ile güvence altına alınan riskin vade içinde gerçekleşmek kaydı ile bankanın sorumluluğunun 10 yıl süre ile devam edeceğinden teminat mektubu iade tarihine kadar davalıların teminat mektubu komisyonlarından sorumluluğunun kabul edildiği gerekçesiyle davalıların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalılar vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine,
aşağıda yazılı bakiye 9.276,16 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalılardan alınmasına, 23/02/2022 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Dava, İİK'nın 67. maddesine dayalı itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı yan işbu davaya konu icra takibinde, taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesine dayalı olarak, davalı ...Ş. yararına düzenlenen teminat mektupları bakımından 23.2.2014 ila 21.1.2016 tarihleri arasında tahakkuk eden ve fakat ödenmeyen komisyon alacağının tahsilini talep etmektedir.
Dosya kapsamı, bu kapsamda takip dosyası, bir sureti dosyaya kazandırılmış olan genel kredi sözleşmesi, teminat mektubu suretleri ile davacı bankanın Suriye Ticaret Bankası'nın tazmin talebinin reddine ilişkin 11.2.2014 tarihli yazı içeriği ile düzenlenen bilirkişi raporu uyarınca, davacı ... tarafından, davalılardan Süperlit Boru Sanayi A.Ş.'nin Suriye Arap Cumhuriyeti'nde üstlendiği taahhüt işi ile ilgili olarak davadışı Suriye Ticaret Bankası tarafından 2002 yılına endeksli olarak düzenlenen ve Suriye'nin devlet kuruluşuna verilen üç adet vadeli teminat mektupları bakımından davalı ...Ş. lehine teminat mektuplarını düzenleyen yurtdışı bankasına garanti verdiği (kontrgaranti), müteakiben davacı ile sözü geçen davalı arasında, 2008 yılında, diğer davalının müteselsil kefil sıfatıyla yer aldığı bir genel kredi sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşmenin 47. maddesinde bankaca davalı ...Ş. lehine verilmiş yahut verilecek teminat mektupları ve kontrgarantiler ile ilgili hükümlere yer verildiği, anılan maddenin 10. bendinde vadeli teminat mektupları yahut kontrgarantilerin sürelerinin bitiminde davalı borçlu tarafından bankaya iade edileceğinin, aksi takdirde müşterinin buna bağlı borç ve sorumluluklarının devam edeceğinin öngörüldüğü, davacı bankanın kontrgarantörü olduğu teminat mektuplarının süreli olup süre sonuna değin yazılı talepte bulunulmaması halinde hükümsüz olacağının mektuplarda açıkça belirtilmiş olduğu, keyfiyetin genel kredi sözleşmesinin 47.11 maddesinde de bu biçimde açıklanmış bulunduğu, mezkur teminat mektuplarının ve buna dayalı olarak verilen kontrgarantiler ile az yukarda belirtilen sözleşmenin 47.11 maddesi hükmünün, 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 110/2. maddesine uygun ve paralel nitelikte oldukları, sözü edilen teminat mektuplarının vadelerinin uzatılarak en son 24.6.2013 tarihinde dolduğu, davacı banka tarafından garanti verilen Suriye Ticaret Bankası'nın 9.1.2014 tarihli tazmin talebinin yukarda tarihi verilen mesaj ile vade içerisinde istemde bulunulmadığından bahisle reddedildiği, bu durumda davacı yanca verilen kontrgarantilerin vadelerinin de teminat mektuplarının vadeleri ile aynı vadeyi ve hükümsüzlük koşullarını taşımakta olduğunun, davacı bankaca verilen kontrgarantilerin süresi içerisinde tazmin isteminde bulunulmaması nedeniyle hükümsüz kaldıklarının kabul edilmesi gerektiği ancak davacı bankanın genel kredi sözleşmesinin 47.10 maddesine dayalı olarak iade tarihine değin davalılar aleyhine komisyon tahakkuk ettirmek suretiyle dönemsel olarak davalılardan tahsil isteminde bulunduğu, nitekim 23.8.2013 ila 23.2.2014 dönemine ilişkin tahakkuk ettirilen komisyon tutarı bakımından girişilen icra takibi üzerine, borçlu Süperlit A.Ş. tarafından alacaklı Arap Türk Bankası aleyhine açılan menfi tespit davasının teminat mektuplarının bankaya iade edilmemesi nedeniyle mahkemece reddedildiği ve bu kararın temyiz incelemesinden de geçerek kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Somut dava bakımından da uygulanması gereken 818 sayılı BK'nın 110/2 ve 6098 sayılı TBK'nın 128/2. maddesi hükümleri uyarınca, yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, davacı bankanın kontrgarantilerden kaynaklanan sorumluluğunun, vadesi içerisinde tazmin isteminde bulunulmadığı için, sona ermiş bulunduğu, bir başka söyleyişle davacı bankanın vermiş olduğu kontrgarantilerden ötürü tazmin riskinin kalmadığı açık ve sabittir.
Bu durumda, kural olarak, davacı bankanın mezkur kontrgarantiler nedeniyle müşterisi hakkında komisyon tahakkuk ve tahsil etmesi yerinde değildir (bkz. emsal nitelikteki Dairemizin 23.6.2015 tarih ve 2015/6072-8620 sayılı kararı). Ancak taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesinde müşteriye, hükümsüz olan kontr-garantiler bakımından da iade yükümlülüğü bir borç olarak yüklenmiş, iadenin mümkün olmaması halinde tazmin riski ortadan kalkmış olsa dahi müşterinin bankaya olan borç ve sorumluluklarının devam edeceği öngörülmüştür. Nitekim, temyize konu Bölge Adliye Mahkemesi kararında da sözü edilen sözleşme maddesine ve taraflar arasında daha önce görülen menfi tespit davasında varılan sonuca değinilmek suretiyle hükme varılmış olduğu gözlenmektedir.
Taraflar arasında daha önce görülerek kesinleşen dava dosyasına ilişkin kararda aynı sözleşme maddesine değinildiği ve müşteriye düşen iade yükümünün ifa edilmemesi nedeniyle bankanın komisyon tahakkuk ve tahsili isteminde bulunabileceğinin kabul edildiği anlaşılmaktadır. Ancak, karara etki eden bu yöndeki kabulün işbu dava bakımından da hemen ve derhal benimsenebilmesi, daha önceki bir tarih aralığına ilişkin olarak verilen ve kesinleşen mahkeme kararıyla hukuka uygun görülen komisyon tahakkuk ve tahsilinin müteakip dönemler bakımından, talep sonucunun yahut konusunun farklılığı nedeniyle, taraflar arasında görülen işbu davada HMK'nın 303. maddesi uyarınca kesin hüküm ve kesin delil teşkil etmesi söz konusu değildir.
Önceki davanın 2014 yılında açıldığı, işbu davanın ise iki yıl sonra, 2016 yılında ikame edildiği ortadadır. Her ne kadar, taraflar arasında daha önce görülen menfi tespit davasında, her iki taraf da, işbu davadaki savunmaları ile benzer nitelikte savunmada bulunmuşlar ise de, her davanın, istisnalar dışında, açıldığı tarihteki maddi olgular üzerinden karara bağlanması yolundaki temel usul ilkesi ve gerek her iki dava tarihi arasındaki ve gerekse de davalara konu olan tahakkuk dönemleri arasındaki zaman aralığında maddi olguların farklılaşabileceği nazara alındığında, işbu davada davalı yan vekilinin, taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesinde yer alan 47.10 maddesindeki kontrgarantilerin iadesi yolundaki borcunun, kendisinin dışındaki sebepler nedeniyle oluşan ifa imkansızlığına yahut aşırı ifa güçlüğüne bağlı olarak sona erdiği yönündeki savunmasının, işbu davanın açıldığı tarih ve talebe konu tahakkuk dönemi itibariyle, önceki davadan bağımsız olarak ve TBK'nın 136, 137 ve 138. maddeleri çerçevesinde tartışılması gerekir(di). Temyize konu kararda, bu yönde bir gerekçeye yer verilmemiştir.
Suriye Arap Cumhuriyeti'nde, davacı yanca sözü edilen ifa imkansızlığı yahut aşırı ifa güçlüğüne yol açan iç savaşın 2012 yılında baş gösterdiği, giderek dozu artmak suretiyle özellikle ilk davanın açıldığı 2014 yılından sonra iyice derinleştiği ve halen de devam ettiği, Türkiye'deki kamu-özel süjeler ile anılan devlet resmi makamları arasındaki her türlü ilişkinin bir müddet sürdürülmeye çalışılmakla birlikte ilerleyen zaman içerisinde tümüyle kesildiği, bu durumun ekonomiye dahil olan her unsuru ciddi şekilde etkilediği bilinen bir gerçektir.
Şu halde, işbu davanın açıldığı 2016 yılı ve komisyon tahakkuk ettirilen tarih aralığı itibariyle durumun ne olduğu, davalının iade borcunun ifasının az yukarda sözü edilen kanun maddeleri çerçevesinde imkansız hale gelmiş olup olmadığı yahut ifanın aşırı güçleşmiş bulunup bulunmadığı, bu iki halin varlığının saptanması halinde davalının iade borcundan kurtulmuş sayılması gerekip gerekmeyeceği hususları yöntemince araştırılmak ve gerekirse resmi makamlardan sorulup saptanmak suretiyle değerlendirilmek, bu çerçevede davacı yanın tutumunun MK'nın 2. maddesindeki dürüstlük kuralına uygun olup olmadığı tartışılmak suretiyle bir hüküm kurulması gerekirken, belirtilen hususlarda bir gerekçeye yer verilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle temyize konu kararın bozulması gerektiği kanısında olduğumuzdan Daire çoğunluğunun kararın onanması yolundaki düşüncesine katılamıyoruz.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.