Esas No: 2020/5211
Karar No: 2022/1196
Karar Tarihi: 23.02.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/5211 Esas 2022/1196 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2020/5211 E. , 2022/1196 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 09.11.2017 tarih ve 2014/606 E. - 2017/965 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kısmen kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi'nce verilen 19.12.2019 tarih ve 2018/1759 E. - 2019/1615 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 22.02.2022 günü hazır bulunan davacı şirket yetkilisi ... ile vekili Av.....ve davalı vekili Av. .... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, taraflar arasında akdedilen 20.01.2003 tarihli Otogaz Bayilik Sözleşmesinin 10.maddesi uyarınca otogazın Tüpraş’tan Tüpraş teslimli olarak satın alma maliyet bedeli fiyatı ile perakende satış fiyatı arasındaki “dağıtım payı” olarak adlandırılan kazanç miktarının %93,9 oranındaki kısmının bayi olarak müvekkiline, %6,1 oranındaki kısmın ise dağıtıcı şirket olarak davalıya ait olduğunu, yine aynı madde uyarınca otogazın bayi olarak müvekkilinin istasyonundaki tanklara teslim edilme anına kadar gerekli tüm nakliye giderinin davalıya ait olduğunu, ancak müvekkilinin herhangi bir denetleme ve kontrol etme imkanının oluşturulmadığını, bu aşamada müvekkilinin davalıya olan güveni nedeniyle ilişkinin bu şekilde devam ettiğini, müvekkilinin sözleşmenin 10.maddesinde belirtilen ticari kazancını direkt etkileyen dağıtım payı oranının sözleşmede belirlenen oranda verilip verilmediği, kendisine satışı yapılan otogazın satış fiyatının sözleşmeye uygun olarak oluşturulup oluşturulmadığı, fiyat oluşumunda nakliye bedelinin hariç tutulup tutulmadığı yönündeki şüphelerini gidermeye yönelik davalıdan geriye dönük süreçte sözlü ve yazılı olarak talep edilmesine karşın kendisine bilgi verilmediğini, davalının sözleşmeye aykırı satış bedeli belirlemesi nedeniyle müvekkilinin 3.000.000-TL’yi aşan maddi zarar ve mahrum kaldığı ticari kazanç ve genel olarak alacağı bulunduğunu, dolayısıyla 20.01.2003-31.12.2011 arası ticari dönem için dava açılması zorunluluğunun oluştuğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 200.000-TL’nin satış faturalarının her birinin tanzim tarihinden itibaren, aksi halde her bir ticaret yılının son gününden itibaren, aksi halde temerrüt tarihi olan 27.03.2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin bölünme suretiyle İpragaz A.Ş. ile birleşme sürecinin tüm yasal prosedürlere uygun olarak gerekli izin ve onaylar alınarak tamamlandığını, davacının bayilik sözleşmesi devam ederken hiçbir şekilde alacak iddiasında bulunmamasına rağmen, var olmayan bir alacaktan dolayı haklarına halel geldiği veya geleceği iddiasıyla müvekkiline dava açmasının hakkın kötüye kullanılması olduğunu, davacının sözleşme hükümlerini hatalı yorumlayarak hiç olmayan sözde bir alacağın varlığına temel bulmaya çalıştığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; sözleşmedeki "LPG otogaz.. teslim edilene kadar tüm giderlerin (nakliye) Bizimgaz'a ait olacak" ifadesinin PİGM döneminden başlayarak, toplam dağıtım payından hariç olmak üzere, dağıtım şirketine tanınan nakliye bedelinin içinden karşılanıp, nakliyenin dağıtım şirketince yerine getirilmesi gerektiği anlamı taşıdığı, nakliye giderleri masrafının tutarının araştırıldığı ve bu masraf tutarının zaten dağıtıcı şirketin kârının dahi üzerinde olması nedeniyle, davalı dağıtıcı şirketin zararı üzerinden bir irade oluşturulduğunun hayatın olağan akışına aykırı olması ve hakkaniyetli olmayacağından bahisle nakliyeyi kendisi yapacağından bu konudaki bütçenin hesaplama dışında kendisine ait olduğunun düşünülmesinin daha hakkaniyetli olacağı kanaatine varıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince; sözleşmenin 10. maddesi davacı tarafın iddia ettiği gibi, “davalıya düşen dağıtım payı içinde nakliye giderlerinin de yer aldığı” şeklinde yorumlansa dahi, davacının 2003 yılında başlayan ticari ilişkide, 2012 yılına kadar kendisi adına düzenlenen faturaların içeriğine-otogaz satış fiyatının içinde nakliye giderinin de olduğundan bahisle itiraz etmediği, kendisine verilen dağıtım payını alarak herhangi bir ihtirazi kayıt ileri sürmediği, bir tacir olarak basiretli davranması, gerekli bilgi ve belgeleri temin etmek suretiyle ticari ilişkisine devam etmesi gereken davacının kendisine bilgi verilmediği gibi denetim imkanı da sağlanmadığı yönündeki savunmasının yerinde olmadığı, yaklaşık 9 yıl gibi uzun bir süre sorunsuz bir şekilde devam eden ilişkide, davalının birleşme kararı ve ibralaşma talebi üzerine, davacının geçmişe dönük fazla ödeme iddiası hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile mahkeme kararının HMK.'nın 353(1)b-2 maddesi gereği kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına, Otogaz Bayilik Sözleşmesinin 10. maddesindeki düzenleme, "davalıya düşen dağıtım payı içinde nakliye giderlerinin de yer aldığı" şeklindeki davacı iddiasıyla örtüşmüş ise de, 2003 yılında başlayan ticari ilişkide uygulamanın aksi yönde başlayıp devam etmesi ve davacı tarafından sözleşmenin bu şekilde ifasına başlanmasından 9 yıl sonra bu durumun farkedildiği yolundaki iddiasının tacirin basiretli olması gerekliliği ve hayatın olağan akışı gözetildiğinde dinlenebilir nitelikte bulunmamasına göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 23/02/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.