Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/953
Karar No: 2010/3401
Karar Tarihi: 12.4.2010

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2010/953 Esas 2010/3401 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2010/953 E.  ,  2010/3401 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki tazminatın rücuen tahsiline dayalı itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün, süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü:


    -K A R A R-

    Davacı vekili, müvekkili şirkete ihtiyari mali sorumluluk sigortalı, davalıların malik ve sürücüsü oldukları aracın, alkollü olarak kullanımı sırasında meydana gelen kaza sonucu, zarar gören karşı aracın kasko sigortacısına 8/8 kusur oranında ve poliçe kapsamında 15.000.00 TL hasar bedeli ödendiğini, Sigorta Genel Şartları uyarınca bu meblağın faiziyle birlikte rücuen tahsili için başlatılan ilamsız icra takibinin davalıların itirazı üzerine durduğunu belirterek, itirazın iptaliyle takibin devamına, %40 icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalılar vekili cevap dilekçesinde, kazanın, alkolün etkisi altında meydana gelmediğini, kusur oranını ve tazminat miktarını kabul etmediklerini, alacak likit olmadığından icra inkâr tazminatı istenemeyeceğini bildirerek, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, toplanan delillere, benimsenen bilirkişi raporuna ve tarafların kusur durumuna göre, davanın kısmen kabulü ile, davalı tarafın takibe itirazının 6.325.00 TL asıl alacak üzerinden iptaliyle takibin devamına, fazla istemin ve alacak likit olmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
    Dava, İhtiyari Mali Sorumluluk Sigortası poliçesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir.
    2918 sayılı KTK"nun 48. maddesinde; alkollü içki alması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu ifade edilmiştir.
    Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin "Uyuşturucu ve Keyif Verici Maddeler ile İçkilerin Etkisinde Araç Sürme Yasa-
    ğı" başlıklı 97. maddesinde, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu açıklandıktan sonra konu ile ilgili olan "b-2" bendinde, "alkollü içki almış olarak kandaki alkol miktarına göre araç sürme yasağı kenar başlığı altında; alkollü içki almış olarak araç kullandığı tespit edilen diğer araç sürücülerinden kandaki alkol miktarı 0.50 promil üstünde olanların araç kullanamayacakları açıklanmıştır.
    Ayrıca, Motorlu Kara Taşıtları İhtiyari Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın 4.c maddesinde; aracın, alkollü içkilerin etkisi altında olup güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş olan veya uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış kimseler tarafından sevk ve idare edilmesi halinde sebebiyet verilen zarar ve ziyana ilişkin taleplerin sigorta teminatı dışında olduğu belirtilmiştir.
    Bununla birlikte, İhtiyari Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın 4.c maddesinin dayanağını teşkil eden KTK"nun 48. maddesinin yasaklamayı düzenleyen ilk fıkrasında, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli araç sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmeleri yasaklanmış olup, aynı maddenin 2. fıkrasındaki yönetmelik düzenlenmesine olanak tanıyan hükümde, yasaklama yetkisi yönetmeliğe bırakılmış olmadığından, Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 97. maddesinde, yukarıda anılan yasa hükmü tekrarlandıktan ve müteakip, uyuşturucu veya keyif verici maddeler ile alkollü içkilerin oranlarının ne şekilde saptanacağı belirlendikten sonra, yasada yer alan hükmü dikkate almadan salt 0.50 promilin üstünde alınan alkol miktarına göre araç kullanma yasağı getirilmesinin yasal dayanağı bulunmadığından geçersiz bulunmaktadır. Geçersiz yönetmelik hükümlerinin yasaya aykırı bir şekilde genel şart olarak kabulü de mümkün değildir.
    O halde, hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığının ispat yükü TTK"nun 1281. maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir.
    Yargıtay"ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulun-
    madığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurlarında olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin saptanması durumunda, oluşan hasarın poliçe teminatı dışında kalacağından davanın reddine, aksi halinde kabulüne karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir. (YHGK 23.10.2002 gün ve 2002/11-768-840; YHGK 7.4.2004 gün ve ... YHGK 2.3.2005 gün ve ... gün 2005/11-624-713 sayılı ilamları)
    Somut olayda; yargılama sırasında makine mühendisi bilirkişiden alınan raporda; kaza anında davalı sürücünün %174 promil alkollü ve %25 oranında kusurlu olduğu belirtilmiş ise de, bilirkişi nöroloji uzmanı olmayıp, rapor yukarıda açıklanan ilkeler karşısında hüküm kurmaya elverişli değildir.
    O halde mahkemece, dosyanın, biri nöroloji uzmanı doktor ve diğeri de Karayolları Genel Müdürlüğü Trafik Fen Heyeti veya İstanbul Teknik Üniversitesi Trafik Kürsüsü gibi kuruluşlardan HUMK.nun 275.maddesi uyarınca oluşturulacak bilirkişi kuruluna tevdii ile yukarıda sözü edilen ilkeler ışığında, kazanın münhasıran alkolün etkisi altında gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışındaki başka etkenlerin de rol oynayıp oynamadığının saptanması yönünden yeniden rapor alınarak, varılacak sonuca göre bir karar vermek gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle, hükmün davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 12.4.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi