Esas No: 2020/5212
Karar No: 2022/1212
Karar Tarihi: 23.02.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/5212 Esas 2022/1212 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2020/5212 E. , 2022/1212 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Manisa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 13.11.2019 tarih ve 2018/546 E. - 2019/845 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtayca incelenmesi davalı-karşı davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 22.02.2022 günü hazır bulunan davacı-karşı davalı vekili Av. Erdinç Yıldız ile davalı-karşı davacı asil ... ve vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı-karşı davalı vekili, müvekkilinin dava dışı Orjin Elektrostatik Toz Boya Makine İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti.’ne kullandırdığı ve kullandıracağı 500.000.- TL limitli kredilerden doğmuş doğacak borçları için davalının da müşterek ve müteselsil kefil olup ayrıca ipotek verdiğini, kredi sözleşmesinin süresiz düzenlendiğini, banka ile borçlu arasında cari borç ilişkisinin bulunması halinde kredi borcunun herhangi bir anda sıfırlanmasının kredi sözleşmesini sona erdirmeyeceğini, krediler ödenmeyince tahsili için başlatılan takibe davalının haksız itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptalini, icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiş, karşı davanın reddini istemiştir.
Davalı-karşı davacı vekili, kredi sözleşmesinin 31. sayfasında 07.01.2008 tarihli müşterek borçlu ve müteselsil kefalet şerhinde kefil olunan kredi bedeli ve kefaletin süresinin belirtilmediğini, kime ve ne kadar bedelle kefil olunduğu kısmının boş bırakıldığını, bu haliyle ortada geçerli bir kefaletten söz edilemeyeceğini, açtıkları takibin iptali davası üzerine davacının 31. sayfadaki kefil olunan kredi bedelini sonradan doldurduğunu, evrakta tahrifat yaptığını, kefalet miktarının net ve somut gösterilmesinin şart olduğunu, borçlu şirkete kullandırılan 100.000 TL’lik kredinin ödenip kapandığını, ancak Sanayi Şubesince ikinci bir kredi kullandırıldığını, banka çalışanlarınca ilk sözleşmenin hilafına ve müvekkilinin attığı imzayı kötüye kullanmak suretiyle boş yerlere Sanayi Şubesi ve limit olarak da ilk kullanılan kredinin çok üstünde 500.000 TL yazıldığını, sözleşmeye sonradan ilave edilen yerlere bir kısım yazıların kurşun kalemle yazıldığını, sonradan doldurulan yerlerde henüz yürürlüğe girmemesine rağmen TL para biriminin kullanıldığını, bu durumun dahi sözleşmenin sonradan doldurulduğunu gösterdiğini savunarak davanın reddini istemiş, karşı davasında,
müvekkilinin kefil olup ipotek verdiği 100.000 TL’lik kredi ödenip kapandığı halde karşı davalının ikinci bir kredi için ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe geçerek müvekkiline ait taşınmazı 64.000 TL’ye sattırdığını ileri sürerek 64.000 TL’nin karşı davalıdan tahsilini, 36.000 TL yönünden borçlu olunmadığının tespitini, takip miktarının %40’ı oranında kötüniyet tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, uyulan bozma ilamı, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı ile dava dışı Orjin Elek. Toz Boya Mak. İnş. Paz. San. ve Tic. Ltd. Şti. arasında 07.01.2008 tarihli 500.000.- TL limitli genel kredi sözleşmesinin imzalandığı, işbu sözleşmeyi davalı ile birlikte diğer kefillerin 500.000.- TL kefalet limitli olarak müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıkları, genel kredi sözleşmesinin tarihine, miktarına ve limitine ilişkin kısımların yazılmasında farklı türden kalemlerin kullanılmasının kefalet sözleşmesini geçersiz hale getirmeyeceği, imzalanan genel kredi sözleşmesi kapsamında limit miktarının 500.000 TL olarak yazıldığı, bu itibarla limitin belirli kabul edildiği, kefalet ile ipoteğin birbirinden bağımsız teminatlar olduğu gerekçesiyle asıl dava yönünden açılan davanın kısmen kabulüne, davalının takibe itirazının kısmen iptaline, takibin tekerrüre esas olmamak kaydıyla 237.308,67 TL asıl alacak, 121.502,03 TL işlemiş faiz, 6.075,10 TL faizin %5 gider vergisi, 11.176,88 TL masraf ve 200 TL ihtiyati haciz vekalet ücreti üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, asıl alacağın % 40’ına tekabül eden 94.923,46 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, dava tarihinden sonra yapılan tahsilatın infaz müdürlüğünce infazda nazara alınmasına, karşı davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı-karşı davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Asıl dava davacının kullandırdığı kredinin tahsili için başlatılan takibe kefilin itirazının iptali, karşı dava, ipoteğin haksız paraya çevrildiği iddiasına dayalı istirdat ve menfi tespit istemine ilişkindir. Dairemizin (Kapatılan Yargıtay 19. Hukuk Dairesi'nin) 2016/8874 Esas- 2018/3103 Karar sayılı ilamında da belirtildiği gibi asıl dava davalısının imzaladığı kefalet sözleşmesi geçerli ise de davalı- karşı davacı kendisinin kefil olduğu ve ipotek verdiği kredi borcunun kapandığını, ikinci bir kredi kullandırıldığını, bu krediye kefaletinin ya da verdiği bir ipoteğin bulunmadığını, ikinci kullandırılan kredi için dava dışı kişiden yeni bir ipotek alındığını, kendi ipoteğinin fek şartlarının oluştuğunu savunmuştur. Nitekim dosyaya ibraz edilen kredi sözleşmelerine ekli kefalet şerhleri suretlerinin bir kısmında kefalet limitlerinin boş bırakıldığı, bir kısmının 500.000.- TL olarak doldurulduğu, kredi sözleşmelerinde kredi kullandıran olarak bazen Manisa Şubesi'nin, bazen de Manisa Sanayi Şubesi'nin gösterildiği, mahkemenin 07.01.2008 tarihinde kullandırılan kredi sözleşmesinin gönderilmesi istemli 29.02.2016 tarihli müzekkereye davalı banka tarafından verilen cevabi yazı ekindeki kredi sözleşmesinin 1. sayfasının 2. maddesinde daha önce dosyaya sunulan sözleşme örneklerinin hilafına bankanın “Manisa Şubesi” olarak belirtildiği, kredi türlerinin farklı gösterildiği, müşterek borçlu ve müşterek müteselsil kefalet şerhi başlıklı bölümünde davalı- karşı davacının isim ve imzasının yer almadığı görülmektedir. Gerek hükme esas alınan bilirkişi heyetince gerekse mahkemenin karar gerekçesinde davalı- karşı davacının bu yöndeki iddia ve savunmaları değerlendirilmemiştir. Bu durumda mahkemece davalı- karşı davacının iddia ve savunmalarının değerlendirilip bankanın birden fazla kredi sözleşmesine dayalı olarak kredi kullandırıp kullandırmadığı, geçerli kabul edilen kefalet sözleşmesi kapsamında asıl borcun sükut edip etmediği davalı- karşı davacıdan alacağının bulunup bulunmadığı, dava konusu kredinin borçluya hangi şube tarafından hangi sözleşmeye istinaden kullandırıldığı, asıl borçluya kullandırılan krediler ile geri ödeme tablolarının ne şekilde olduğu ipotek akit tablosu, kredi ve kefalet sözleşmeleri gerektiği takdirde bilirkişi marifetiyle ve yerinde incelenerek davalı-karşı davacının ipoteğinin dava konusu kredi borcunu kapsayıp kapsamadığı belirlenip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın davalı-karşı davacı yararına bozulmasını gerektirmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre davalı- karşı davacının sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı- karşı davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın davalı- karşı davacı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı- karşı davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, takdir olunan 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacı-karşı davalıdan alınarak davalı-karşı davacıya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalı-karşı davacıya iadesine, 23/02/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.