Esas No: 2020/5204
Karar No: 2022/1194
Karar Tarihi: 23.02.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/5204 Esas 2022/1194 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2020/5204 E. , 2022/1194 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : SAMSUN BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Samsun Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 02.10.2019 tarih ve 2018/882 E. - 2019/872 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi'nce verilen 08.01.2020 tarih ve 2019/1934 E. - 2020/83 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 22.02.2022 günü hazır bulunan davacı asil ... ile vekili Av. ... ve Av. ... ile davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin, ...'ın çekeceği kredi için kefil sıfatıyla davalı banka ile 17/09/2015 tarihli kefalet sözleşmesi imzaladığını, fakat söz konusu sözleşmedeki müvekkilinin sorumlu olacağı azami miktar ile müteselsil kefil olduğuna ilişkin yazıların müvekkilin el yazısıyla yazılmadığını ve davalı banka tarafından gerçeğe aykırı olarak doldurulduğunu, kefalet sözleşmesinin şekil şartlarına aykırılıktan kefaletin geçersizliğinin tespiti için Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2018/854 esas sayılı davasının ikame edildiğini, ancak davalı bankanın bu kefalet sözleşmesi ile aynı gün 17/09/2015 düzenleme tarihini içeren bir bonoyu boş bir şekilde kefalet sözleşmesiyle aynı anda imzalatttığını, daha sonra bononun miktarını 3.500.000.-TL ve ayrıca bedeli nakden ahzolunmuştur şeklinde doldurduğunu, bu suretle müvekkilinin açığa imzasını kötüye kullandığını, davalı bankanın dava konusu bonoya istinaden yapabileceği takibin yargılama sonuçlanıncaya kadar tedbiren durdurulmasının elzem olduğunu ileri sürerek ihtiyati tedbir talebinin teminatsız olarak kabulü ile dava konusu bonoya istinaden yapılacak muhtemel icra takiplerinin durdurulmasına, davanın kabulü ile kesin hükümsüz kefalet sözleşmesine dayalı, gerçeğe ve hukuka aykırı doldurulan bono dolayısıyla müvekkilinin davalı bankaya herhangi bir borcunun olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiş; ıslah dilekçesi ile bono nedeniyle borçlu olmadığının tespiti, davalı bankanın başlattığı icra takibinin iptali ile %20’den az olmayan kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; işbu davada Samsun Mahkemelerinin yetkili olmayıp, Ankara ve İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğunu, müvekkili bankanın temlik cirosu ile intikal eden senetle ilgili olarak yetkili hamil sıfatı ile icra takibine başladığını, takibe konu senetin kambiyo senedi vasfını taşıdığını, senedin teminat amacıyla devredildiğini gösteren hiçbir yazılı ifade bulunmadığını, davacının senetteki imzaya karşı bir itirazının olmadığını, tedavüle çıkarken tam doldurulmamış senet anlaşmaya aykırı doldurulmuş olsa bile iddianın iyiniyetli hamile karşı ileri sürülemeyeceğini, ticari senetlerin illetten mücerret olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; geçerli bir yetki itirazı bulunmadığından itirazın reddi ile davacının senedin boş olarak alındığı, anlaşmaya aykırı doldurulduğu ve esasen teminat senedi olduğu iddialarını yazılı delillerle ispat edemediği, yemin deliline de dayanmadığı, bilirkişinin senedin ön teminat olduğuna dair görüşünün de dosyadaki diğer bilgi/belgelerle uyuşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince;davacının düzenlediği sebepten mücerret kambiyo senedinde asıl borçlu olarak gözükmesi ve lehtarın dava dışı ... olması, senette nakden ibaresinin bulunması, davacı tarafın senetteki imzayı inkar etmeyip, teminat senedi olduğunu ileri sürmesi, bu nedenle borçlu olmadığının ileri sürülmesi karşısında mahkemece verilen kararın dosya içerisinde mevcut deliller kapsamında usul ve yasaya uygun olması nedeniyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, takibe konu bono nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ile icra takibinin iptali istemine ilişkin olup, mahkemece, senedin teminat amaçlı verildiği ve anlaşmaya aykırı olarak sonradan doldurulduğunun yazılı delillerle ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusu esas reddedilmiştir.
Ancak dosyada mevcut bilirkişi raporunda, bankada yapılan incelemede, senedin boş olanının matbu olarak banka evrakları arasında yer aldığı, benzer şekilde seri numarası taşıyan senedin boş örneğinin görüldüğü, kayıtlarda finansman senedi olarak takip edildiği, bu sebeple genel kredi sözleşmesinin düzenlenmesi esnasında ön teminat olarak alındığı kanaatine varıldığı ifade edilmiştir. Bilirkişi raporundaki tespitler yanında, bononun keşide tarihinin genel kredi sözleşmesinin tarihi ile aynı olduğu, yine bedelin de kredi miktarı ile uyumlu olduğu gözetildiğinde, bononun kredinin teminatı amacıyla verilmiş bir teminat bonosu olduğu, bankaya temlik cirosu ile verilmiş gibi görünse de gizli bir rehin cirosunun söz konusu olduğu, bu durumda davalı bankanın mücerretlik ilkesine dayalı savunmasının yerinde olmayıp davacı yanca bononun teminat amaçlı düzenlendiği yolundaki iddiasını bizzat davalı banka kayıtlarıyla kanıtladığı anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece, genel kredi sözleşmesi hesabının kat edilmesi sonrasında borç miktarının ne kadar olduğu, borcun ödenip ödenmediği ve teminat amacıyla verilen bono nedeniyle davacının borçlu olup olmadığının değerlendirilmesi, bununla birlikte davalı banka şubesi çalışanları hakkında resmi belgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılık, açığa imzanın kötüye kullanılması iddiasıyla devam eden bir soruşturma veya kovuşturma bulunup bulunmadığının araştırılması ve neticesinin işbu davaya etkisinin de ayrıca değerlendirilmesi ve tüm bu hususlarda yeterli araştırma, inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve
yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 23/02/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.