Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2009/9741 Esas 2010/3391 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2009/9741
Karar No: 2010/3391
Karar Tarihi: 12.4.2010

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2009/9741 Esas 2010/3391 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2009/9741 E.  ,  2010/3391 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün, süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    -K A R A R-

    Davacı vekili, müvekkili şirkete kasko sigortalı araca, davalıya ait/sevk ve idaresindeki aracın tam kusurlu çarpması sonucu hasar meydana geldiğini, sigortalısına ödediği 14.126.64 TL’ndan, trafik sigortasından tahsil edilen 2.750.00 TL’nın mahsubu ile bakiye 11.376.64 TL’nın faiziyle birlikte rücuen tahsili için başlatılan ilamsız icra takibinin, davalının itirazı üzerine durduğunu belirterek, itirazın iptaliyle takibin devamına, %40 icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı ve vekili cevap dilekçesinde, kusura ve tazminat miktarına itiraz ederek, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, toplanan delillere, benimsenen bilirkişi raporuna ve kusur durumuna göre, davanın kabulüne, davalının takibe itirazının 9.435.72 TL asıl alacak ve 5.595.63 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 15.031.35 TL üzerinden iptaliyle takibin devamına, şartları oluşmayan icra inkâr tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
    1- Dava, TTK.’nun 1301. maddesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir.
    HUMK.’nun 381.- 389. maddelerinde, hükmün tefhimi, nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca düzenlenmiştir. Aynı Yasa’nın 388. maddesinde; hüküm sonucu kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanının hakların, mümkünse
    sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin zorunlu olduğu açıklanmıştır. Başka bir anlatımla, tesis edilen hüküm, infazı kabil ve uygulanabilir olmalıdır.
    Somut olayda, davacı vekili, 11.376.64 TL asıl alacak ve 6.423.36 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 17.800.00 TL için icra takibi yapmış, itiraz üzerine takip durmuş, açılan işbu dava ile itirazın iptali ve icra inkâr tazminatı talep edilmiştir. Yargılama sonunda, 9.435.72 TL asıl alacak ve 5.595.63 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 15.031.35 TL yönünden itirazın iptaliyle takibin devamına karar verilmiş olup, dava kısmen kabul edildiği halde, kabul şeklinde kurulan hüküm, infazda tereddüt yaratacak niteliktedir.
    O halde mahkemece, asıl alacak ve işlemiş faiz yönünden, kabul ve reddedilen miktarlar belirtilmek ve infazda tereddüde yer verilmemek üzere hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
    2- Bozma neden ve şekline göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 12.4.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.






    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.