22. Hukuk Dairesi 2016/2279 E. , 2016/3694 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, asgari geçim indirimi, fazla mesai, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ile yıllık izin ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, davanın görevsizlik yönünden reddine karar vermiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalılara ait ... plakalı minibüste 12.12.2007-01.01.2013 tarihleri arasında şoför olarak çalıştığını, sigorta primlerinin ödenmediğini, iş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğini belirterek kıdem, ihbar tazminatı ile birkısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalılar vekili, davaya bakmakla iş mahkemelerinin görevli olmadığını belirterek davanın öncelikle görev yönünden reddini savunmuştur.
Mahkemece, araçta üçten fazla kişi çalışmadığı, araç sahibinin tacir niteliği bulunmadığı gerekçesi ile Asliye Hukuk Mahkemesine görevsizlik kararı verilmiştir.
Karar süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık, taraflar arasındaki ilişkinin 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve bu bağlamda iş mahkemesinin görevi noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı Kanun"un 1. maddesinin ikinci fıkrası gereğince, 4. maddedeki istisnalar dışında kalan bütün işyerlerine, işverenler ile işveren vekillerine ve işçilerine, çalışma konularına bakılmaksızın bu Kanunun uygulanacağı belirtilmiştir.
4857 sayılı Kanun"un 4. maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendi uyarınca, 507 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Kanunu"nun 2. maddesinin tarifine uygun üç kişinin çalıştığı işyerlerinde bu kanun hükümleri uygulanmaz.
507 sayılı Kanun"un 2. maddesinde “İster gezici olsun ister bir dükkân veya bir sokağın belli yerinde sabit bulunsunlar, ticarî sermayesi ile birlikte vücut çalışmalarına dayanan ve geliri o yer ve gelenek ve teamülüne nazaran tacir niteliğini kazanmasını icap ettirmeyecek miktarda sınırlı olan ve bu bakımdan ticaret sicili ve dolayısıyla ticaret ve sanayi odasına kayıtları gerekmeyen, ayni niteliğe (sermaye unsuru olsun olmasın) sahip olmakla beraber, ayrıca çalıştığı sanat, meslek ve hizmet kolunda bilgi, görgü ve ihtisasını değerlendiren hizmet, meslek ve küçük sanat sahipleriyle bunların yanında çalışanlar ve geçimini sınırlı olarak kamyonculuk, otomobilcilik ve şoförlükle temin eden kimselerin 1 inci maddede belirtilen amaçlarla kuracakları dernekler bu kanun hükümlerine tabidir” denilmektedir.
507 sayılı Kanun, 21.06.2005 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanununun 76.maddesi ile yürürlükten kaldırılmış ve maddenin ikinci cümlesi ile diğer yasaların 507 sayılı Kanuna yaptıkları atıfların 5362 sayılı Kanun"a yapılmış sayılacağı açıklanmıştır. Bu durumda 4857 sayılı Kanun"un 4. maddesinde 507 sayılı Kanuna yapılan atıf, 5362 sayılı Kanun yapılmış sayılmalıdır. Bahsi geçen yeni yasal düzenlemede esnaf ve sanatkâr tanımı değiştirilmiştir. Yeni kanunun 3. maddesine göre esnaf ve sanatkâr, ister gezici ister sabit bir mekânda bulunsun, ... belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dâhil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler olarak belirtilmiştir. 507 sayılı Kanun"da yazılı olan “geçimini sınırlı olarak kamyonculuk, otomobilcilik ve şoförlükle temin eden kimselerin” sözcüklerine yeni kanunda yer verilmemiştir. Yeni kanunun değinilen hükmü karşısında, 21.06.2005 tarihinden sonraki dönem açısından 4857 sayılı Kanun"un kapsamı belirlenirken, “geçimini münhasıran bu işten sağlama” ölçütü dikkate alınmamalıdır.
5362 sayılı Kanun"daki düzenleme ile esnaf ve tacir ayrımında başka ölçütlere yer verilmiş olup, kamyonculuk, otomobilcilik ve şoförlük yapanların da ekonomik sermayesi, kazancının tacir sanayici niteliğini aşmaması ve vergilendirme gibi ölçütler çerçevesinde değerlendirilmesi gerekecektir. 507 sayılı Kanun döneminde esnaf sayılan kamyoncu, taksici, dolmuşçu gibi kişilerin de bu yeni ölçütler çerçevesinde esnaf sayılmama ihtimali ortaya çıkmaktadır. Ekonomik faaliyetini daha çok bedeni çalışmasına dayandıran düşük gelirli taksi ve minibüs işletmesi sahiplerinin esnaf olarak değerlendirilmesinin daha doğru olacağını belirtmek gerekir.
Somut olayda davacı, 06 j 1986 plakalı ticari minibüste 12.12.2007-01.01.2013 tarihleri arasında şoför olarak çalıştığını ancak sigorta primlerinin ödenmediğini belirterek işçilik alacaklarının tahsili istemi ile dava açmıştır. Tarafların kabulünden anılan dönemde davalıların murisi Mehmet Kenan Benli"nin sözkonusu minibüsün maliki olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda öncelikle, tarafların gösterdikleri şahitler dinlenerek bu dönemde Mehmet Kenan Benli"nin fiilen minibüste çalışıp çalışmadığı konusu açıklığa kavuşturulmalıdır. Ardından dosya içerisindeki trafik ceza tutanakları ile şahit anlatımları birlikte değerlendirilerek minibüste çalışan sayısı belirlenmeli, davalıların murisinin bu minibüs işletmesinden dolayı hangi usulde vergilendirildiği Vergi Dairesi Müdürlüğünden sorularak açıklığa kavuşturulmalıdır. 507 sayılı Kanun, 21.06.2005 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanununun 76. maddesi ile yürürlükten kaldırılmasından sonra talep konusu dönemde geçimini sınırlı olarak kamyonculuk, otomobilcilik ve şoförlükle temin etme koşulunun esnaf tanımlaması için aranan koşullar arasında bulunmadığı hususu da gözetilerek mahkemenin görevi konusunda bir karar verilmelidir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. maktadır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 15.02.2016 günü oybirliği ile karar verildi.