Nitelikli dolandırıcılık - Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2015/9552 Esas 2018/5942 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
15. Ceza Dairesi
Esas No: 2015/9552
Karar No: 2018/5942
Karar Tarihi: 25.09.2018

Nitelikli dolandırıcılık - Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2015/9552 Esas 2018/5942 Karar Sayılı İlamı

15. Ceza Dairesi         2015/9552 E.  ,  2018/5942 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık
    HÜKÜM : TCK"nın 158/1-f-son, 62, 53, 52/2. maddeleri gereğince mahkumiyet

    Nitelikli dolandırıcılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
    Limited Şirketi adına hareket eden sanığın, şikayetçi şirketten satın aldığı mal karşılığında çek keşide etmeye yetkili olmamasına rağmen şirket adına 30/03/2008 keşide tarihli, 15.500 TL bedelli bir çek keşide edip şikayetçi şirkete verdiği, çek bedelinin tahsili için şikayetçi şirkette çalışan personel tarafından bankaya müracaat edildiğinde, çek sahibi görünen kişinin imzası ile mevcut çekteki imzanın tutmaması nedeniyle çek bedelinin muhatap bankaca ödenmediği, bu şekilde sanığın nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edilen olayda, sanığın savunmasında Limited Şirketi"nin sahiplerinin yeğenleri olduğunu, kendisinin imza atmaya yetkili mali sorumlusu olduğunu, bu kapsamda şirket adına çek keşide edip bankalardan kredi çektiğini, üzerinden uzun yıllar geçmesi nedeniyle yetki belgesine ulaşılamadığını ancak bu işlemleri şirket sahiplerinin bilgi ve rızası ile yaptığını, karşılıksız çıkması nedeniyle yapılan icra takiplerine itiraz edilmediği ve ödemeden men talimatı verilmediğini beyan etmiş olması, söz konusu çekten kaynaklanan borcun sanık tarafından kabul edilmesi, borca ilişkin şikayetçi şirketle sanık arasında protokol düzenlenmiş olduğunun anlaşılması ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 30.03.1992 gün ve 80/98 sayılı kararında da vurgulandığı üzere, hesap sahibinin önceden verdiği açık ya da örtülü rıza üzerine onun imzasını taklit ederek kullanan failde zarar verme bilinci bulunmayacağından, kastın varlığının ileri sürülemeyeceği, bu rızaya dayanarak başkasının imzasını atan kimsede suç kastının varlığının kabul edilemeyeceği hususları birlikte değerlendirildiğinde; gerçeğin kuşkuya yer verilmeyecek şekilde açığa çıkarılabilmesi amacıyla, öncelikle şirket tarafından mali işlerin yürütülmesi ya da çek keşide edilmesi konusunda şirket yetkilileri tarafından sözlü ya da yazılı olarak yetki verilip verilmediğinin belirlenmesi, açık ya da zımni olarak verilen böyle bir yetkinin bulunmaması halinde çekin ödenmemesi nedeniyle başlatılan icra takip dosyası getirtilerek itiraz edilip edilmediğinin tespit edilmesi, ayrıca sanık tarafından gerek şikayetçi tarafa gerekse de diğer üçüncü kişilere, bu şekilde düzenlenip verilen çeklerin şirket tarafından ödenip ödenmediği, dolayısıyla zımni rızanın bulunup bulunmadığı hususlarının araştırılması, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi,
    Kabule göre de, 31/01/2012 tarihli celsede sanığın şikayetçi şirkete 1.500 TL ödeme yaptığını beyan etmiş olmasına karşın şikayetçi şirket yetkilisi duruşmaya çağrılıp sanığın ödeme yapıp yapmadığı, kısmı ödeme halinde TCK"nın 168. maddesi kapsamında kısmı ödemeye rızası olup olmadığı hususları sorulup etkin pişmanlık hükümlerinin tartışılmaması,
    Kanuna aykırı olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 25/09/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.









    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.