14. Ceza Dairesi 2019/7040 E. , 2020/1655 K.
"İçtihat Metni"Sanık ... hakkında beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde nitelikli cinsel saldırı, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve şantaj suçlarından yapılan yargılama sonucunda atılı suçlardan mahkumiyetine dair İzmir 11. Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 17.11.2014 gün ve 2014/184 Esas, 2014/252 Karar sayılı hükümlerin sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesinin ardından Dairemizin 04.05.2015 gün ve 2015/1701 Esas, 2015/6022 Karar sayılı ilamı ile hükümlerin bozulması yönündeki kararıyla ilgili ilk derece mahkemesince kısmen direnilerek kurulan 11.11.2015 gün ve 2015/281 Esas, 2015/275 Karar sayılı ilamın sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 27.03.2017 gün ve 2017/432 Esas, 2017/1577 sayılı Kararı ile direnme sebepleri yerinde görülmediğinden reddiyle, anılan hususta hüküm kurulması için dosyanın gönderildiği Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 21.03.2019 gün ve 2017/14-649 Esas, 2019/243 Karar sayılı ilamıyla mahkemece verilen 17.11.2014 ve 11.11.2015 tarihli gerekçeli kararların Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına tebliğinin sağlanması için mahkemesine, tevdi kararı doğrultusunda işlem yapılmasının ardından sanık hakkında şantaj suçundan kurulan hükümle ilgili temyiz incelemesi yapılması için Yargıtay 14. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdi edilmesine karar verilen dosyada gerekçeli kararların tebliğ edildiği Bakanlık vekili tarafından sunulan 11.11.2015 tarihli dilekçeyle hükümlerin temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen ek tebliğnameyle birlikte Dairemize tevdi edilen dosya tetkik edildi.
6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun 20/2. maddesi uyarınca davaya katılma hakkı bulunan Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına yokluğunda yapılan yargılamaya ilişkin olarak mahkemelerce re"sen ihbarda bulunulmasının zorunlu olup olmadığı hususunda Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunca yapılan toplantı sonucunda verilen 13.12.2019 gün ve 2019/6 Esas, 2019/7 sayılı içtihadı birleştirme kararı ile Bakanlığa bildirimde bulunulmasının zorunlu olmadığının kabul edilmesi ve 5271 sayılı CMK"nın 237/2. maddesine göre kanun yolu muhakemesinde davaya katılma talebinde bulunulamayacağının anlaşılması karşısında, Bakanlık vekilinin davaya katılma ve hükümleri temyize hakkı bulunmadığından, vaki temyiz isteminin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK"nın 317. maddesi uyarınca REDDİYLE, incelemenin sanık müdafisinin temyiziyle sınırlı yapılmasına karar verildikten sonra gereği görüşüldü:
Sanık hakkında Dairemizin 04.05.2015 gün ve 2015/1701 Esas, 2015/6022 Karar sayılı bozma ilamına uyularak şantaj suçundan kurulan hükmün incelenmesinde;
Mahkemece şantaj suçundan hüküm kurulurken hapis cezasının yanında ayrıca adli para cezasına da hükmolunması gerektiği gözetilmemiş ise de, daha önceki hükümde de sadece hapis cezası mahkumiyetine karar verilmesi ve anılan hükmün sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi karşısında, bu husus sonuç ceza miktarı itibarıyla kazanılmış hakka konu olacağından bozma nedeni yapılmamış ve hükümden sonra 5237 sayılı TCK"nın 53. maddesi ile ilgili olarak 24.11.2015 tarihli, 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı ilamıyla verilen iptal kararının infaz aşamasında nazara alınması mümkün görülmüştür.
Muhakeme safahatını yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, iddia ve savunma ile tüm delillerin eksiksiz olarak kararda gösterildiği, hükmedilen cezanın nevi ve miktarı itibarıyla kanuni sınırlar içinde tayin edildiği anlaşıldığından, sanık müdafisinin yerinde görülmeyen temyiz talebinin reddiyle hükmün ONANMASINA,
Sanık hakkında beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde nitelikli cinsel saldırı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından kurulan hükümlerin temyiz incelemesine gelince;
Mahkemece verilen direnme kararıyla ilgili gerekli değerlendirmenin yapılarak karar verilmek üzere dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kurulunca incelenmesi için Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 03.03.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.