Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2013/552 Esas 2013/2537 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/552
Karar No: 2013/2537

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2013/552 Esas 2013/2537 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Davacılar, davalının murisin hulus ve saffetinden yararlanarak kötü niyetli olarak taşınmazları kendi adına tescil ettirmek suretiyle kendilerinden mal kaçırıldığı iddiasıyla tapu iptal ve tescil davası açmıştır. Mahkeme, miras bırakanın gerçek iradesinin mal kaçırmak olmadığı sonucuna vararak davayı reddetmiştir. İlgili kanun maddeleri Türk Medeni Kanunu'nun 706, Türk Borçlar Kanunu'nun 237 ve Tapu Kanunu'nun 26. maddeleridir.
1. Hukuk Dairesi         2013/552 E.  ,  2013/2537 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : MUĞLA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 12/07/2012
    NUMARASI : 2010/581-2012/815

    Yanlar arasında görülen tapu iptal ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece, davanın davacı A.A. dışındaki davacılar yönünden kabulüne  ilişkin olarak verilen karar taraflarca  yasal süre içerisinde,  temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi  raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
    Dava,  tapu iptal ve  tescil   isteklerine ilişkindir.
    Mahkemece, davacı A."in davasının feragat nedeniyle reddine, diğer davacıların davasının kabulüne   karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 515 ve  1676  parsel sayılı taşınmazların çıplak mülkiyetinin miras bırakan M.A.tarafından davalıya 02.12.1997 tarihinde satış yoluyla devredildiği anlaşılmaktadır.
    Davacılar, davalının murisin hulus ve saffetinden yararlanarak kötü niyetli olarak taşınmazları kendi adına tescil ettirmek suretiyle kendilerinden mal kaçırıldığı iddiasıyla  eldeki davayı açmışlardır.
    Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda  yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve l.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de  Türk Medeni Kanunun 706, Türk Borçlar Kanunun 237 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay  sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Somut olaya gelince; tüm dosya kapsamı ve  tanık ifadeleri de göz önüne alındığında, miras bırakanın taşınmazlarını üçüncü kişilerden kaçırmak amacıyla davalıya devrettiği görülmektedir. Esasen, yukarıda da değinildiği üzere muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davaların hukuki dayanağını teşkil eden 1.4.1974 gün 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında miras bırakanın gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırma olması halinde uygulanabilirliğinin kabulü gerekir. Başka bir ifade ile murisin iradesi önem taşır.
    Yukarıda değinilen somut olgular, açıklanan ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde miras bırakanın gerçek irade ve amacının diğer mirasçılardan mal kaçırma olmadığı sonucuna varılmaktadır. 
    Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
    Kabule göre de, davada taraf olmayan M.A. hakkında hüküm kurularak iptal edilen payın anılan şahıs adına tesciline karar verilmiş olması da isabetsizdir.
    Tarafların bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollamasıyla ) HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin  harcın  temyiz  edene  geri  verilmesine, 25.02.2013 tarihinde  oybirliğiyle  karar  verildi.

     

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.