14. Hukuk Dairesi 2014/14073 E. , 2015/4990 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 26.09.2012 gününde verilen dilekçe ile ipoteklerin kaldırılması ve cezai şartın tahsili istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; ipoteklerin kaldırılmasına, cezai şart alacağı isteminin reddine dair verilen 27.03.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, satış sözleşmesi ve 21.04.2008 tarihli protokol gereğince teminat amacıyla davalı lehine konulan ipoteğin kaldırılması ve cezai şartın tahsili istemine ilişkindir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, teminat ipoteğinin fekkine ilişkin davanın kabulüne, davacı tarafın cezai şart alacağı istemine ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Hükmü, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Davacı vekili, hükmün verilmesinden ve kararı temyizinden sonra 02.04.2015 tarihli dilekçesi ile davadan ve temyiz talebinden feragat ettiğini bildirmiştir.
Davalı ... da hükmün verilmesinden ve kararın temyizinden sonra vermiş olduğu tarihsiz dilekçe ile taraflar arasındaki uzlaşmaya binaen davacının huzurdaki davasından feragat ettiğini, kendisinin de temyiz talebinden feragat ettiğini belirterek huzurdaki davanın reddiyle yargılama gideri ve vekalet ücretinin tarafların kendi üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 19.12.2012 tarihli 2012/13-1369 Esas, 2012/1221 sayılı Kararının gerekçesinde ayrıntılı olarak açıklandığı üzere; kural olarak davadan feragatin temyiz isteğinden vazgeçme yanında daha geniş kapsamlı olduğu aşikârdır. Zira birincide temyiz dilekçesinin reddine karar vermekle yetinilecek, diğerinde ise feragatin hukuki niteliği gereği bu konuda karar verilmek üzere mahkeme kararı bozulacaktır. Aynı zamanda verilen bu iki dilekçenin birbirinin devamı niteliğinde olduğu ve davadan feragatin bir yerde temyizden feragat isteğini de içereceği görüşü ile davadan feragat isteği esas alınarak çözüme ulaşılması gerektiği görüşü benimsenmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 307. maddesinde feragatin, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesi olduğu belirtilmiştir. Aynı yasanın 308. maddesi gereğince de; kabul, davacının talep sonucuna, davalının kısmen veya tamamen muvafakat etmesidir. Kabul, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri davalarda hüküm doğurur.
6100 sayılı HMK’nın "Feragat ve kabulün şekli" başlıklı 309. maddesi hükmüne göre de feragat ve kabul, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır. Feragat ve kabulün hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir. Kısmen feragat veya kabulde, feragat edilen veya kabul edilen kısmın, dilekçede yahut tutanakta açıkça gösterilmesi gerekir. Feragat ve kabul, kayıtsız ve şartsız olmalıdır.
Yukarıda belirtildiği üzere feragatin kati bir hükmün hukuki neticelerini hasıl edeceği hükme bağlanmıştır. Yine belirtmek gerekir ki feragatin geçerliliği karşı tarafın muvafakatine bağlı değildir. Etkisini onu yapanın tek yönlü irade beyanı ile doğurur. Bu nedenle mahkemece verilen kararın davacının davadan feragati hakkında mahkemesince bir karar verilmek üzere bozulması gerekir. Yargıtayın yerleşmiş uygulamaları da bu yoldadır. (11.04.1940 tarihli ve 70 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulunun 16.11.1966 tarihli ve 1438/290 sayılı, 27.05.1992 tarihli ve 1992/2-250/364 sayılı kararları)
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan temyiz harçlarının istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.05.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.