Esas No: 2020/4363
Karar No: 2022/1244
Karar Tarihi: 24.02.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/4363 Esas 2022/1244 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2020/4363 E. , 2022/1244 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 14.HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 26.03.2018 tarih ve 2017/474 E- 2018/295 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair... Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi'nce verilen 14.11.2019 tarih ve 2018/1631 E- 2019/1470 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirket ile dava dışı arsa sahibi ... arasında imzalanan 26/01/2015 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince müvekkili şirketin... ili ... İlçesi 120 Ada 17 parsel sayılı arsa üzerinde dükkan ve dairelerden oluşan inşaatı tamamlayarak arsa sahibine teslim ettiğini, bu sözleşme gereğince zemin kat 10 nolu bağımsız bölümde bulunan bodrum katta deposu bulunan asma katlı dükkanın müvekkilinin payına düştüğünü, dükkanı davalı şirketin satın almak istemesi üzerine, iki harç masrafına katlanmamak amacıyla arsa sahibi üzerinden müvekkili şirket yetkilisi adına vekaletname alınarak 06/10/2016 tarihinde şeklen arsa sahibinden davalı şirkete tapuda devir yapıldığını, devir işlemi esnasında bedel alınmadığını, rayiç bedelin 430.000 TL olarak gösterildiğini, taraflarca mutabık kalınan gerçek bedel olan 1.499.957 TL’lik faturanın davalı şirkete gönderildiğini, davalının ödememesi üzerine ihtarname keşide edildiğini, davalı şirket bedeli tapu kaydında malik görünen ... isimli şahsa ödediğini iddia ettiğini, işlemin vekaleten müvekkili şirket yetkilisi tarafından gerçekleştirildiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 50.000,00 TL’nin, 06/10/2016 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin taşınmazı Mehmet Doğmuştan satın aldığını ve bedelinin ödendiğinin tapu kayıtları ile sabit olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, taşınmazın dava dışı ... adına kayıtlı iken 06/10/2016 tarihinde davalıya satışı yapılarak adına tescil edildiği, davacı tarafça, dava dışı ... ile davacı arasında tanzim olunan kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince dava konusu taşınmazın satışı konusunda yetki verildiği, satışın vekaleten gerçekleştirildiği belirtilmiş ise de, satış tarihinde kayıt malikinin dava dışı ... olduğu, vekaleten satış yapıldığından bahisle satış bedelinin vekil tarafından değil, kayıt maliki tarafından dava konusu edilebileceği, davacı ile dava dışı kayıt maliki arasındaki anlaşmanın iç ilişkide hüküm ve sonuç doğuracağı, davalıya karşı ileri sürülemeyeceği, bu haliye davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle davanın aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeni ile reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince dava konusu taşınmazın tapuda üçüncü kişi ... adına kayıtlı iken, üçüncü kişinin davacı şirket yetkilisine verdiği vekalet ile davalıya tapuda satış yoluyla devredildiği hususunun ihtilafsız olduğu, davacı, davalı tarafından satın alınan taşınmazın satım bedelinin kendisine ödenmesi gerektiğini, ancak ödenmediğini ileri sürerek eldeki davayı açtığı, oysa, mahkeme gerekçesinde de vurgulandığı ve taraflar arasında ihtilafsız olduğu üzere; taşınmaz üçüncü kişi olan ... adına tapuda kayıtlı iken, bu kişinin davacı şirket yetkilisi ... isimli kişiye verdiği satış vekaletiyle davalı şirkete satılıp tapuda devredilmiş olup, satış bedelinin de nakden alındığının belirtildiği, satış bedelini, satım ilişkisinin tarafı, yani satıcının talep edebileceği, eğer satış bedelini davalı ödememiş ise bunu talep etme hakkının münhasıran dava dışı satıcıya ait olduğu, buna göre taşınmazın satış bedelinin, tapu maliki olan satıcı ... tarafından talep edilebileceğinin açık olduğu, tapuda taşınmaz maliki olmayan davacının, tapuda malik olduğu anlaşılan üçüncü kişi ile arasındaki taşınmaz satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden doğan haklarını, kendi akidine karşı ileri sürebilirse de üçüncü kişinin verdiği satış vekaleti kapsamında, taşınmazın satış bedelini davalıdan isteyemeyeceği, davacının aktif husumeti bulunmadığından, ilk derece mahkemesince verilen karar isabetli olup, davacı vekilinin faturaya dayalı alacak iddiasının ve üçüncü kişi ile aralarındaki kat karşılığı inşaat sözleşme hükümlerinin değerlendirilmediği yönündeki istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı, davacının davalıya resmi olarak sattığı bir taşınmaz bulunmadığından, faturanın davacı tarafından kesilmesi ve tebliğinin de tek başına alacak hakkı yaratmayacağı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, taşınmaz satış bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda tapuda taşınmazın malikinin ... olduğu ve satış bedelinin ... tarafından talep edilebileceği iddiası ile aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiş bu karara karşı yapılan istinaf başvurusu üzerine de isitinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir. Davacı ile dava dışı arsa sahibi arasında bağıtlanan Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesi uyarınca davalının almış olduğu taşınmaz davacıya düşmektedir. Ayrıca dosyanın incelenmesinde de dava dilekçesi ekinde yer alan vekaletnamede davacı şirket yetkilisi olan kişiye dava dışı arsa sahibinin vermiş olduğu vekaletnameye istinaden tapuda devir işleminin yapıldığı anlaşılmaktadır. Arsa Payı Karşılığı İnşaat sözleşmesi uyarınca davalıya satılan taşınmaz davacıya düştüğünden ve inşaatın tamamlanması karşısında taşınmazın davacının sayılacağı anlaşılmakla, bu davada davacının aktif husumet ehliyeti bulunmaktadır. Bu nedenle işin esasına girilerek karar verilmesi gerekirken yeterli olmayan gerekçe ile karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 24/02/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.