Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/2891
Karar No: 2019/2158

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2017/2891 Esas 2019/2158 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2017/2891 E.  ,  2019/2158 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 12. HUKUK DAİRESİ

    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Taraflar arasında görülen davada ... 3. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 13/10/2016 tarih ve 2010/746 E. - 2016/680 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair ... Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesince verilen 30/03/2017 tarih ve 2017/23-2017/110 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve katılma yoluyla davalılar vekili tarafından duruşmalı olarak istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 05.03.2019 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalılar asiller ..., ... ve tüm davalılar vekili Av.... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, müvekkilinin 15 seneyi aşkın süreden beri finans sektöründe iştigal ettiği, uzun yıllardır ... dışında finans alanında çalıştığını, edindiği bu birikim ve deneyimleri kendi adına kullanabilmek için kendi adına hizmet veren kendi danışmanlık şirketini kurduğunu, büyük fon ve şirketlerin Türkiye"ye yatırım yapmaları için aracılık ve danışmanlık yaptığını, müvekkilinin haklı ününü ve ... dışı bağlantılarını duyan ..."ün 2006 yılında sağlık sektöründe şirketlerinin bulunduğunu ve yabancı ortak almak istediklerini söyleyerek danışmanlık ve aracılık hizmetini vermesini istediğini, Şafak Grubu"na ait şirketlerin tamamının veya bir kısmının yabancı yatırımcılara satılması, halka arz işlemlerinin yapılması için karşılıklı mutabakata varılarak 30.11.2006 tarihli Finansal Danışmanlık Sözleşmesi imzalandığını, sözleşme uyarınca davalılara 2006 ve 2007 yıllarında finansal danışmanlık hizmeti verildiğini, müvekkilinin bulduğu yabancı grubuna satışla ilgili 14/12/2007 tarihli satış sözleşmesi yapıldığını, müvekkilinin bulduğu yabancı grupla yapılan satış sözleşmesinin 25/12/2007 tarihinde Rekabet Kuruluna sunulduğunu, 30/11/2006 tarihli finansal danışmanlık sözleşmesi uyarınca müvekkiline 80 milyon USD satış değeri üzerinden %10 olan ve ödemeleri gereken 8.000.000- USD tutarındaki danışmanlık ücretinin ödenmediğini, müvekkilinin hak ettiği bu ücreti ödeyeceklerini söyleyerek sürekli oyaladıklarını, davalılardan ... ve ..."ün 2010 yılı Mayıs ayında yeniden müvekkili ile anlaşma istediklerini ve 2006 tarihli sözleşmeden kalan borçlarını da ödeyeceklerini bildirerek müvekkilini yeniden kendileri ile çalışmaya ikna ettiklerini, 26/07/2010 tarihli sözleşmenin imzalanması için anlaşmaya vardıklarını, müvekkilinin 2006 tarihli sözleşmeden olan komisyon alacağının ne şekilde ödeneceğini 26/07/2010 tarihli sözleşmeye dahil ettiklerini, davalıların tümünün 30/11/2006 tarihli sözleşmeden kaynaklanan müvekkilinin komisyon alacağını kabul ettiğini, 26/07/2010 tarihli sözleşmenin 4.3 maddesinde minimum 5.000.000- USD tutarında %10 komisyon bedelinin tam ve eksiksiz bir şekilde nakit olarak müvekkile ödenmesi koşuluyla 30/11/2006 tarihli finansal danışmanlık sözleşmesinin ortadan kalkacağı konusunda anlaştıklarını, müvekkilinin 2006 tarihli danışmanlık sözleşmesinden kaynaklanan alacağının 26/07/2010 tarihli danışmanlık sözleşmesiyle garanti altına alındığını, müvekkilinin 26/07/2010 tarihli sözleşmeyi imzalamak için davalılardan ... ve ... ile bir araya geldiklerinde her iki davalının bir takım hileli davranışlarla, manevi baskı ve cebir uygulamak suretiyle taraflardan her birine verilmesi gereken 17 adetten az olmadığı tahmin edilen sözleşme nüshaları imzalanırken bu sözleşmeler içerisine müvekkili ..."ın iradesinin olmadığı maddeler de ilave edildiğini, başka bir sözleşme metninin de müvekkiline iradesi dışında imzalatıldığını, davalıların hileli davranışını fark eden müvekkilinin olay mahallinden ayrılarak Gaziosmanpaşa C.Başsavcılığı"na suç duyurusunda bulunulduğunu, davalıların tüm haksız davranışlarına rağmen profesyonel davranan müvekkilinin 26/07/2010 tarihli sözleşme uyarınca tüm yükümlülüklerini ifa etmişse de; davalılar haksız ve hukuka aykırı bir şekilde 26/07/2010 tarihli sözleşmeyi feshettiklerini, böylece davalıların sözleşmeye aykırı hareket ettiklerini, müvekkilini zarara uğrattıklarını, ayrıca müvekkilinin 30/11/2006 tarihli sözleşme uyarınca almaya hak kazandığı alacağı da ödemediklerini ileri sürerek, taraflar arasında düzenlenen 26/07/2010 tarihli danışmanlık sözleşmesinin davalılar tarafından haksız ve tek yanlı feshedilmiş olması nedeniyle müvekkilinin 30/11/2006 tarihli sözleşme uyarınca hak etmiş olduğu alacak tutarı olan 8.000.000 USD alacağından fazlaya ilişkin tüm hak ve alacakları saklı tutulmak koşuluyla şimdilik 50.000 USD’nin faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline ya da terditli olarak açmış oldukları davada 26/07/2010 tarihli sözleşmenin haksız olarak davalılar tarafından feshedilmiş olmasından dolayı ön ödeme bedelinden fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak koşuluyla şimdilik 20.000 USD"nin, 26/07/2010 tarihli sözleşme uyarınca 8.292- USD tutarındaki masrafın, 26/07/2010 tarihli sözleşme uyarınca müvekkiline ödemeleri gereken aylık 5.000.000- USD tutarındaki ücretin davanın açıldığı tarihe kadar işleyen fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmak kaydıyla 11.708- USD’nin, 26/07/2010 tarihindeki sözleşmeye aykırı hareket etmeleri uyarınca ödemeleri gereken 5.000.000 USD tutarındaki cezai şart bedelinden fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmak kaydıyla şimdilik 10.000- USD"nin faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş, davacı vekili 12/10/2012 tarihli ıslah dilekçesiyle; terditli olarak açılan davadaki ana talepleri olan 30/11/2006 tarihli finansal danışmanlık sözleşmesinden kaynaklanan minimum 5.000.000 USD tutarındaki aracılık ve danışmanlık ücreti tutarlarının varlığı ve haklılığı sabit olduğundan asıl taleplerinin kabulü ile; ıslah dilekçesinin dikkate alınarak asıl davadaki talepleri olan 5.000.000 USD nin faizi ile birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalılar vekili, davanın husumetten ve esastan reddini istemiş, 17/10/2012 tarihli ıslah dilekçesinde davacının ticari tellal olup dava konusu edilen alacağın tellallık alacağı olduğunu, ticari tellallıkta zamanaşımının 1 yıl olarak düzenlendiğini, 30/11/2006 tarihli sözleşmeye dayalı olarak iddia edilen tellallık alacağının dava tarihi itibariyle zamanaşımına uğradığını savunmuştur.
    İlk derece mahkemesince, 30/11/2006 tarihli sözleşmeden kaynaklanan alacak talebine ilişkin davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, 26/07/2010 tarihli sözleşmeden kaynaklanan talebe ilişkin davanın ise esastan reddine karar verilmiştir.
    Bu karara karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
    İstinaf mahkemesince, davacı ve davalılar vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
    Kararı, davacı vekili ve katılma yoluyla davalılar vekili temyiz etmiştir.
    Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına ve dava konusu 26.07.2010 tarihli sözleşmenin 4.3. maddesinin son paragrafında iş mukabili ücret kararlaştırılmış olmasına ve 4.3. maddesine bütün olarak bakıldığında bu maddenin 30.11.2006 tarihli sözleşmede kararlaştırılan ücretin ödeneceğine dair ikrar mahiyetinde bulunmamasına ve mahkemece her ne kadar davacı tarafından 30.11.2006 tarihli sözleşmeden kaynaklanan edimin yerine getirildiği belirtilmiş ise de davanın zamanaşımı nedeniyle reddedilmiş olmasına, bu durumda mahkemece işin esasına ilişkin olarak gerekçe yazılmışsa da bu hususun sonuca etkili bulunmamasına, ayrıca davacı, davalılarca oyalandığını iddia etmiş ise de buna dair hiçbir delil ibraz etmemiş olmasına göre davacı vekili ve katılma yoluyla davalılar vekilince yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekili ve katılma yoluyla davalılar vekilinin temyiz istemlerinin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 2.037,00 TL duruşma vekalet ücretinin her bir taraftan alınıp yek diğerine verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 13,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacı vekili ve katılma yoluyla davalılardan ayrı ayrı alınmasına, 19/03/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.






    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi