Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/2145
Karar No: 2022/1251
Karar Tarihi: 24.02.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/2145 Esas 2022/1251 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2020/2145 E.  ,  2022/1251 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

    TÜRK MİLLETİ ADINA



    Taraflar arasında görülen davada İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 30/01/2020 tarih ve 2019/560-2020/70 sayılı kararın Yargıtay'ca duruşmalı olarak incelenmesi davalılar ..., ..., ..., ... vekili tarafından istenmiş olduğu anlaşılmakla, duruşma için belirlenen 15.02.2022 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı banka vekili Av. ...ile davalılar ..., ..., ... ve ... vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi Dr. ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, müvekkili banka ile dava dışı ... Akaryakıt Tic. ve San. A.Ş. arasında imzalanan 22.03.2012 tarihli 17.500.000,00 TL bedelli, 06.07.2012 tarihli 17.500.000,00 TL bedelli 2 adet genel kredi sözleşmesine davalıların müteselsil kefil sıfatıyla imza attıklarını, bu sözleşmelere istinaden adı geçen şirkete nakdi ve gayri nakdi krediler kullandırıldığını, gayri nakdi kredi kapsamında asıl borçlu şirket lehine muhtelif tarihlerde 7 adet, toplam 16.500.000,00 TL tutarında mer’i ve kesin teminat mektubu verildiğini, borçların ödememesi üzerine hesabın kat edildiğini, kat ihtarında hem nakdi kredilerin ödenmesinin istendiğini hem de gayri nakdi kredilerin deposunun talep edildiğini, davalıların borçlarını ödemeyerek temerrüde düştüğünü, borçlular hakkında İstanbul 9. İcra Müdürlüğü’nün 2013/5327 esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, borçluların icra takibine itiraz ettiğini, itiraz dilekçesinin kendilerine tebliğ edilmediğini, taraflarınca İstanbul 21. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2013/258 esas sayılı dosyasından ikame edilen itirazın kaldırılması davasının reddedildiğini iddia ederek borçluların icra takibine yapmış oldukları
    itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini, bu talebin kabul edilmemesi halinde 17.530.791,94 TL’nin 04.02.2013 tarihinden itibaren yıllık % 40 temerrüt faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalılardan...,..., ..., ... vekili, davacı bankanın müvekkillerine karşı İstanbul 9. İcra Müdürlüğü’nün 2013/5327 esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlattığını, müvekkillerince borca itiraz edilerek takibin durdurulduğunu, bunun üzerine davacı tarafından İstanbul 21. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2013/258 esas sayılı dosyası ile 05.04.2013 tarihinde itirazın kesin kaldırılması davasının açıldığını, yapılan yargılama sonunda 08.04.2014 tarihinde davanın reddine karar verildiğini, eldeki itirazın iptali davasının süresinde açılmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
    Davalı ... 26.03.2015 tarihli dilekçesi ile "işbu davaya konu anapara borcunun 17.530.791,94 TL’sini hesap kat ihtarnamesinin tarihi olan 04.02.2013 tarihi itibariyle işleyecek % 15 temerrüt faizi ile birlikte kabul ediyorum" şeklinde beyanda bulunarak davayı kabul etmiştir.
    Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, dava konusu 06.07.2012 tarihli genel kredi sözleşmesinin, davacı Şeker Bank ile asıl borçlu ... Akaryakıt Ticaret ve Sanayi A.Ş arasında imzalandığı, kredi limitinin 17.500.000,00 TL olduğu, bu genel kredi sözleşmesine davalıların müteselsil kefil olarak imza attıkları, genel kredi sözleşmesinin ekinde 05.07.2012 tarihinde ..., 05.07.2012 tarihinde ..., 04.07.2012 tarihinde ..., 05.07.2012 tarihinde ... Yalı, 05.07.2012 tarihinde ... tarafından ... Akaryakıt Ticaret ve Sanayi A.Ş tarafından kullanılacak 17.500.000,00 TL'lik kredi nedeniyle eşlerinin kefil olmasına rıza gösterdiklerine dair evrakın bulunduğu, bu kişilerin aile nüfus kayıt tablolarının dosya içine alındığı, buna göre davalıların kefaletlerinin geçerli olduğu gerekçesiyle itirazın iptali davasının hak düşürücü süre nedeniyle reddine, davacının alacak davasının ... yönünden kabulüne, diğer davalılar yönünden kısmen kabulü ile tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile 17.435.219,94 TL’nin ...'dan, diğer davalılar açısından ise 17.412.505,89 TL limitle sorumlu olmak üzere (... 'dan 04.02.2013 tarihinden itibaren işleyecek % 15 temerrüt faizi, diğer davalılardan ise 912.505,89 TL’sine 11.02.2013, kalan 16.500.000,00 TL’sine ise dava tarihi olan 11.04.2014 tarihinden itibaren işleyecek yıllık % 40 temerrüt faizi ile birlikte) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, dava tarihinden önce ödenen 21.536,00 TL yönünden davacının dava açmakta hukuki yararı bulunmadığından bu kısma yönelik davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine, dava tarihinden sonra ödenen 95.572,00 TL yönünden ise dava konusuz kaldığından bu miktar yönünden karar verilmesine yer olmadığına, davacının fazla talebinin reddine karar verilmiştir.
    Karar, davalılar ..., ..., ..., ... vekilince temyiz edilmiştir.
    (1) 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 335/3 hükmü uyarınca adli yardım, hükmün kesinleşmesine kadar devam edecek olup Dairemizin 01.07.2019 tarihli, 2018/2921 esas ve 2019/4998 karar sayılı ilamı ile davalılar ..., ..., ... ve ...’ın karara yönelik kanun yolu harç ve giderleri bakımından adli yardımdan yararlandırılmalarına karar verilmiş olduğundan somut temyiz incelemesi bakımından da anılan davalılar hakkındaki adli yardımdan yararlandırma kararının devam ettiğinin tespiti ile karara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine karar vermek gerekmiştir.
    (2) Dairemizin 01.07.2019 tarih, 2018/2921 esas ve 2019/4998 karar sayılı bozma ilamının (2) nolu bendinde;
    “…
    2-Öte yandan 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince, ilk derece mahkemesinden farklı gerekçeye yer verilmesine karşın kararın gerekçesi ile hüküm arasında farklılık oluşturacak şekilde başvurunun esastan reddine karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının re’sen bozulmasına karar verilmiş,
    (3) nolu bendinde ise;
    “… kabul şekline göre de Bölge Adliye Mahkemesince, 06.07.2012 tarihinde imzalanan genel kredi sözleşmesini kefil olarak imzalayan davalılarca verilen kefaletler bakımından 6098 sayılı TBK’nın 28.03.2013 tarihinde değiştirilen 584/3. maddesi gereğince şirket ortak ve yöneticilerin şirket lehine verdikleri kefaletlerde eş rızası alınması şartının kaldırıldığı gerekçesiyle başvurunun esastan reddine karar verilmiş ise de, Bölge Adliye Mahkemesince hükme dayanak yapılan değişikliğin geçmişe şamil olacağı şeklinde bir hüküm bulunmadığı, bu itibarla Bölge Adliye Mahkemesince, 28.03.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK’nın 584/3. maddesinin somut olaya uygulanma imkanı bulunmadığı gözetilerek hüküm tesisi gerekirken yazılı gerekçelerle başvurunun esastan reddine karar verilmesinin doğru görülmediği gerekçesiyle bozulmuştur.
    Bozma ilamı incelendiğinde Dairemizce, böyle bir bozma gerekçesi karşısında dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesi, davaya HMK’nın 373/2 maddesi hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi’nde devam edilmesi gerekirken maddi hataya dayalı olarak İlk Derece Mahkemesi’ne gönderilmesi yanlış ve İlk Derece Mahkemesi kararı da yok hükmünde olduğundan eldeki temyize konu İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve Dairemizin 01.07.2019 tarih, 2018/2921 esas ve 2019/4998 karar sayılı bozma ilamı uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar ..., ..., ... ve ... hakkındaki adli yardımdan yararlandırma kararının devam ettiğinin tespiti ile karara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30.01.2020 tarih, 2019/560 esas ve 2020/70 karar sayılı eldeki temyize konu kararının kaldırılmasına, 01.07.2019 tarih, 2018/2921 esas ve 2019/4998 karar sayılı bozma ilamı uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz eden davalılar ..., ..., ..., ...'a iadesine, 24/02/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.


    KARŞIOY

    Daire çoğunluğunun aksine, Dairemizin 1.7.2019 tarih ve 2921-4998 sayılı bozma ilamının sonuç kısmında herhangi bir maddi hata bulunduğu kanısında değilim. Bozma kararı incelendiğinde, bozma gerekçesinin birden fazla hususa dayalı olduğu, ilamın 2. bendinin ilk ve ikinci paragraflarında ilk derece mahkemesince kurulan hükümdeki yargılama noksanlığına değinildiği ve keza 3. bentte ise gerek ilk derece ve gerekse de istinaf mahkemelerince benimsenen bir kısım gerekçeye itibar edilemeyeceği belirtilmek suretiyle bölge adliye mahkemesince verilen istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararın bozulduğu anlaşılmaktadır. Kanımca, Dairemiz ilamının 2. bendinin 3. ve 4. paragrafında belirtilen bozma nedeni, yukarda açıklanan diğer bozma nedenlerine de yer verilmiş olması nedeniyle, bölge adliye mahkemesi kararının niteliğine yönelik bir eleştiri mahiyetinde olup teknik anlamda bir bozma kararı olarak değerlendirilemez.
    Esasen Dairemiz uygulaması, istinaf mahkemesince, ilk derece mahkemesinin gerekçesinden farklı bir gerekçe ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş olması halinde, bu yön münhasıran ve HMK’nın 297. maddesine dayalı olarak tek başına bozma sebebi sayılmak suretiyle, başkaca hususlar işlenmeksizin dosyanın esastan yeni bir karar verilmek üzere bölge adliye mahkemesine geri çevrilmesi yönünde gelişmiş ve pekişmiştir. Değinilen Dairemiz ilamının sözü edilen yerleşik uygulamadan farklı yönde bulunduğunda kuşku yoktur. Bu nedenle ilamın sonuç kısmında maddi bir hatanın varlığının kabulü doğru olmamıştır.
    Aksine, ilamda 3 nolu bentte belirtilen yöndeki bozma gerekçesinin “kabule göre” ifadesi altında sıralanmış olması maddi hataya dayalı olup bu durumun sonuca etkili olmadığı anlaşılmaktadır. Şu halde, HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmiş olmasında, anılan mahkemece bozmaya uyularak bir karar verilmiş bulunulmasında usul açısından bir yanlışlık bulunmamaktadır. Bu durumda, kararın esasına yönelik temyiz itirazlarının incelenerek bir karar verilmesi gerektiğini düşündüğümden çoğunluk kararına katılamıyorum.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi