10. Hukuk Dairesi 2015/23150 E. , 2016/501 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Tarihi : 16.10.2014
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozmaya uyularak, ilamında belirtilen gerekçelerle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-) 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Hükmün Tashihi” başlığını taşıyan 304. maddesinde, hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hataların, mahkemece kendiliğinden veya taraflardan birinin istemi üzerine düzeltilebileceği belirtilmiş, “Hükmün Tavzihi” başlıklı 305. maddesinde, hüküm yeterince açık değilse veya yerine getirilmesinde duraksama uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, yerine getirilmesi tamamlanıncaya kadar taraflardan her birinin hükmün açıklanmasını veya duraksama ya da aykırılığın giderilmesini isteyebileceği, hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçların, tavzih yolu ile sınırlandırılamayacağı, genişletilemeyeceği ve değiştirilemeyeceği açıklanmıştır. Tavzih yoluyla hüküm fıkrası değiştirilemez ve hükmün infazından sonra tavzih yapılamaz.
Yukarıda açıklanan mevzuat hükümleri doğrultusunda eldeki davada, her ne kadar mahkemece, maddi hataya düşüldüğü gerekçesiyle tashih yolu ile hükümde değişiklik yapılmış ise de, anılan yanlışlığın maddi hata niteliğinde olmadığı, hükmün esasına ilişkin düzeltme yapılarak, davacının hakkının daraltıldığı, bu nedenle de düzeltmenin tashihe ve tavzihe konu edilemeyeceği belirgin olup, mahkemece tashih yolu ile düzeltme yapılması usul ve aykırı olup bozma sebebidir.
2-) Davacı, 01.01.2001-2001/6. ayı ile 01.01.2002-13.10.2005 tarihleri arasında davalı işveren nezdinde hizmet akdine tabi olarak çalıştığını belirterek, Kuruma bildirilmeyen sigortalılık sürelerinin tespitini talep etmiş, mahkemece bozma öncesi alınan bilirkişi raporları ile bozma sonrası yapılan yargılamada alınan 23.07.2014 tarihli ek bilirkişi raporu da dikkate alınarak davacının “2001 yılı Ocak ayı ile 2005 yılı Eylül ayı arasındaki dönemde 1017 gün ve 13.091,86 TL sigorta primine esas kazançla” çalıştığının tespitine karar verilmiş, gerekçeli kararın yazımı sırasında davacının kabul edilen çalışma sürelerinde maddi hata yapıldığı gerekçesiyle, hüküm fıkrasının altına tahsis şerhi işlenerek bu defa davacının “2001 yılı Ocak ayı ile 2005 yılı Eylül ayı arasındaki dönemde 742 gün ve 11.628,87 TL sigorta primine esas kazançla” çalıştığının tespitine karar verildiği anlaşılmıştır.
Mahkeme kararlarının, infaza elverişli olması, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 297. maddesindeki (Mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 388 ve 389’uncu maddelerinde) tanımlanan unsurları taşıması ve “iki tarafa tahmil ve bahşedilen haklar şüphe ve tereddüdü mucip olmayacak surette gayet sarih ve açık yazılması” yönündeki usul hükümlerine uygun bulunması gerekir.
Dosya kapsamından, davacının ayda 19 gün üzerinden kısmi çalışmasına ilişkin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiş ise de, mahkemece, davacının davalı işveren nezdindeki çalışma dönemleri ve karşılığındaki kısmi çalışma süreleri ile hangi ayda ne kadar sigorta primine esas kazançla çalışıldığı açıkça belirtilmeden, infazda tereddüt uyandıracak şekilde yazılı biçimde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.
3-) Davanın yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Kanunun “Prime esas ücretler” başlığını taşıyan 77. maddesinin 1. fıkrasında, sigortalıların prime esas kazançlarının nasıl belirleneceği açıklanmıştır. Kuruma ödenmesi gereken sigorta primlerinin hesabında gerçek ücretin/kazancın esas alınması gerekmektedir.
Mahkemece verilen hükmün gerekçesinde ve hükme esas alınan bilirkişi raporlarında, davacının sigorta primine esas kazanç (ücret) tutarının neye göre hesaplandığı denetlenememekte olup, mahkemece davacının çalışma süreleri ile sigorta primine esas kazanç tutarı konusunda denetim ve irdelemeye elverişli yeni bir bilirkişi raporu alınmalı, yapılacak hesaplamada, davacıya ödeme makbuzları ile yapılan ödemeler ve davacının kısmi çalışma süreleri dikkate alınmalı, ödemelerin dönemin kısmi çalışma karşılığındaki asgari ücretinin altında kalması durumunda sigorta primine esas kazanç tutarının asgari ücretten az olamayacağı gözetilmeli, ödemelerin asgari ücretin üzerinde olması durumunda da makbuzlarda yazılı tutarların brüt karşılığı sigorta primine esas kazanç tutarı olarak hüküm altına alınmalıdır.
Anılan maddî ve hukukî olgular gözetilmeksizin eksik araştırma, inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı gerekçelerle karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 21.01.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.